![]() |
Kaligrafi, Osmanlı Hat Sanatı, Tuğralar - Baskı Önizleme +- Geleneksel Tıraş Forumları (http://www.geltir.com) +-- Forum: BEYİN FIRTINASI (http://www.geltir.com/forumdisplay.php?fid=35) +--- Forum: Tıraş Dışı (http://www.geltir.com/forumdisplay.php?fid=37) +--- Konu Başlığı: Kaligrafi, Osmanlı Hat Sanatı, Tuğralar (/showthread.php?tid=8320) |
RE: Kaligrafi, Osmanlı Hat Sanatı, Tuğralar - Serjames - 15/05/2017 Hep özenirim böyle yazmaya .. Tamamen beceremesemde her zaman bu biçimde yazmaya dikkat ederim . Kaligrafi, Osmanlı Hat Sanatı, Tuğralar - SumNauta - 16/05/2017 Güzel Osmanlı Hat Sanatının kimi en güzel örnekleri de Edirne'deki Eski Cami'de....Muhteşem Selimiye Camii ile bu camii için 'Selimi'yenin Yapısı / Eski Camiinin Yazısı' diyor Edirneliler. ![]() ![]() ![]() ![]() Sent from my iPad using Tapatalk Kaligrafi, Osmanlı Hat Sanatı, Tuğralar - SumNauta - 22/05/2017 Bizim Büyük Evliya Çelebi'mizin "Bursa'nın Ayasofyasıdır" dediği güzel Osmanlı Eseri Bursa Ulu Camii Padişah I. Bayezid döneminde yapılmıştır. Kaynaklar camiinin açılışını 1399 ve 1400 yılı şeklinde farklı veriyor. Bu camide de çok güzel yazılmış hat yazıları var. Vav'lı olanlar bir ayrı güzel: ![]() ![]() Sent from my iPad using Tapatalk Kaligrafi, Osmanlı Hat Sanatı, Tuğralar - SumNauta - 27/05/2017 Eski dönemlerde Avrupa yazısında yoğun olarak kullanılan "Gotik" harflerin ilk örnekleri MS. 1000 ile 1250'ler arasında kullanılmış. "Erken Gotik" diye adlandırılan bu yazının küçük harfleri aşağıda. ![]() ![]() Sent from my iPad using Tapatalk Kaligrafi, Osmanlı Hat Sanatı, Tuğralar - SumNauta - 01/06/2017 Bu güzellikleri de paylaşmak istedim: Osmanlı Hat Sanatının büyüklerinden Sami Efendi'nin Kapalıçarşı'nın Nuruosmaniye kapısı üzerinde bulunan 'celi talik' kitabesi: ![]() Topkapı Sarayı'nın Bab- Hümayun kapısı üzerinde bulunan, muhteşem Mustafa Rakım Efendi tarafından çekilmiş Sultan II. Mahmud tuğrası: ![]() Bu güzellikler de, Hasankeyf'te bulunan Eyyübiler dönemi yapısı Sultan Süleyman Camii'nin çeşme kitabeleri: ![]() ![]() Sent from my iPad using Tapatalk Kaligrafi, Osmanlı Hat Sanatı, Tuğralar - SumNauta - 04/06/2017 ![]() ![]() ![]() Çok gençken, yazdıklarını okuyup çok sevdiğim (o sıralarda İTÜ Mimarlık bölümünün efsane Mimarlık Tarihi hocası idi) büyük entellektüel Doğan Kuban'la tanışıp, sohbetler etme şansına erişmiştim. 90'ını geçmiş bu büyük adam hala o müthiş aydınlık zihninden dökülen tespitlerle harika yazılar yazıyor. Onun tüm kitapları birbirinden güzeldir. Çağdaşlaşma üzerine de yazar, efsane mimari binalar üzerine de, Türk ve İslam sanatı üzerine de. Onun "Sinan'ın Sanatı ve Selimiye Camii" ve "Divriği Mucizesi" adlı muhteşem kitapları da benim dönüp dönüp okuduğum başucu kitaplarımdan. Doğan Hoca, yıllar önce yayınlanan "100 Soruda Türkiye Sanatı Tarihi" adlı güzel kitabında bakın nasıl anlatmış Hat Sanatını: "Hat sanatı nedir? Bu sanatın Osmanlı kültüründeki yeri nedir? Hat sanatının önemli temsilcileri kimlerdir? Hat kelimesi Arapça çizgi veya bir satır yazı demektir. Fakat bugün anlaşılan gelişmiş şekliyle Arap harfleriyle yazılan elyazısı anlamına gelmektedir. Arap yazısı daha İslamın ilk çağında kendine özgü bir üslupla ortaya çıkar. İslam öncesi yazıdan esinlenen geometrik karakterli ve önce Kufe'de denendiği için 'Kufi' adını alan ilk yazı üslubunun, sadece yazmalarda değil, fakat mimari dekorasyonda da önemli bir yeri vardır. İslam sanatında figürün, diğer kültürlerin sanatlarına nazaran daha az kullanılması, ve yazının Kuran'ın dediklerini taşıyan araç oluşu, yazıyı müslümanın günlük çevresinde önemli bir statüye kavuşturmuştur. Kuran'ın Alak suresinde Oku! insana kalemle öğreten, bilmediğini bildiren, kerim olan Tanrının adını şeklindeki Ayet ile Peygamberin «yazıyı güzel yazmak bir ödevdir, çünkü insanın günlük gıdasının başında okumak gelir» Hadisi, yazıya verilen önemin kaynağını göstermektedir. İslam Sanatında çok önemli bir dekorasyon elemanı olan Küfi yazı, Türkiye'de, özellikle Osmanlı çağında pek kullanılmamıştır. Ona karşılık, özellikle Fatih Çağından sonra çeşitli yazı tiplerinde Osmanlı hattatları üstün bir teknik ve artistik düzeye ulaşmışlardır. Yazı, sadece kitap sanatında değil, fakat dini yapıların süslemesinde, büyük dekoratif kitabelerde ve her çeşit küçük eşyada ve Türk toplum hayatında, Bizans devrinde İkonun ve Batının tablolarının yerini alan müstakil levhalarda kullanılmıştır. Harflerin biçimine, aralıklarına, yazı işaretlerinin kullanılıp kullanılmamasına, küçüklüğüne, büyüklüğüne göre adlandırılan yazı çeşitleri vardır. Bunların kullanıldıkları yerler de oldukça belirlidir. Dekoratif bir amaçla kullanılan Kufi yazı dışında, başlıca yazı çeşitleri şöyle özetlenebilir: Daha çok güzel yazı levhalarında ve kitabelerde, büyük harfli süs yazılarında kullanılan ve en yaygın yazı çeşidi olan 'Sülüs;, ondan daha köşeli, daha küçük harflerle yazı yazılmasından meydana gelen ve çok daha az kullanılan 'Muhakkak' ve 'Reyhani', daha dekoratif nitelikte bir sülüs bozması olan ve. resmi belgelerde kullanılan 'Tevki' ve icazet (diploma)lerde kullanılan Rik'a'dır. Bu altı yazı çeşidine Aklam-ı Sitte (altı kalem) adı verilmiştir. Genellikle bu yazıların çok daha büyük boyutlarda dekoratif nitelikte yazılanlatına Celi denir. Türkiye'de özellikle Sülüs Celi'si büyük pano, levha ve kitabelerde çok kullanılmıştır. Bu yazı çeşitlerinin dışında İran'dan alınan 'Talik', 'Nestalik', fermanlarda kullanılan karmaşık ve süslü bir yazı olan 'Divani', mali kayıtlarda kullanılan ve bir çeşit stenografi niteliğinde olan 'Siyakat', dekoratif amaçlarla Sülüs yazının simetriğiyle beraber çift yazılmasından meydana gelen 'Müsenna' gibi yazı çeşitleri vardır. Hat sanatının İslam kültürü içindeki büyük önemi bu alanda pek çok sanatkarın yetişmesini teşvik etmiştir. Genellikle hattatlar, minyatür yapan nakkaşlardan, müzehhiplerden ve diğer sanatkarlardan daha yüksek bir statüye sahip olmuşlardır. Önemli minyatürlü yazmalarda çoğu kere hattatın ismi bilinir. Fakat ressamınki unutulmuştur. Türkiye'de Onüçüncü yüzyılda yetişen, ve sonradan Abbasi Sarayında Halife Mustasım'ın adamı olduğu için Mustasami diye anılan Amasyalı Yakut, Sülüs ve Nesih yazının kaidelerini yeniden tesbit eden Fatih Çağının yine Amasyalı olan ünlü Hattatı Şeyh Hamdullah (Beyazıt Camisinin giriş kapısı üzerindeki kitabeyi yazmıştır). Kanuni Devrinin ünlü hattatı Ahmet Karahisari (Süleymaniye kubbesi yazılarını yazmıştır), Onyedinci yüzyılda özellikle Kuranlariyle ün kazanan Hafız Osman, Onsekizinci yüzyılda Mustafa Rakım, talik yazı çeşidinin en tanınmış temsilcisi Mehmet Esat Yesari bugün hemen hemen ortadan kalkmış olan bu sanatın büyük ustalarıydı. Sent from my iPad using Tapatalk Kaligrafi, Osmanlı Hat Sanatı, Tuğralar - SumNauta - 09/06/2017 ![]() ![]() "Kalem Güzeli" adlı kitaptan: YAZI BÜYÜTME USULLERİ: Celî yazı yazmak esâsen zordur. Kalem kalınlığı arttıkça bu zorluk da artar. Hele Sülüs ve Ta'lîk celileri ve bun ların müsennâ şekilleri ayrı birer ekol teşkil edecek kadar san'atta husûsî bir ehemmiyet ve mevkî almışlardır. Bilhassa İstanbul'un fethinden sonra gittikçe yayılan bir seyir almış ve Osmanlı hattatlarının elinde her biri ayrı bir estetik kıymet hâline gelmiştir. Bu sebeble her Celî yazının kendisine mahsus bir takım usûl ve kaaideleri de vaz' olunmuştur. Kalemle yazılmaları mümkün olmıyacak kadar kalınlaşması gereken Celî yazının en büyük örneğini Büyük Ayasofya mâbedindekî Cihar-yâr levhalarında görürüz. Kadıasker Mustafa İzzet Efendi merhumun mahâreti eseri olan bu yazılardan daha irisinin hat tarihinde yer almış olduğu bizim mâlûmumuz değildir. Bunların herbiri bir san'at âbidesisir. Mimarlıkta Ayasofya ile Süleymaniye'nin mevkîleri ne ise, bu yazılar da hat san'atında ve bilhassa Celî ekolünde öyledir. Kalınlıkları 37,5 santim olan ve bu kalınlıkta bir kalemle yazma ya imkân olmayan bu yazılara kalemle yazılmış gibi gereken estetik hüviyeti sağlayabilmek, cidden merâkla incelenmeğe değer bir mes'eledir. Çünkü yüksek bir kudret ve tekniğe muhtaç olan bu levhalara, bir de kalemsiz yazmak kazıyyesi inzimam edince hayret etmemek elden gelmez. Mecazî yazılardan olmasına rağmen böyle demek ve hayret etmek, işin î'caz noktasını ifâde etmiyeceğine göre, bunların nasıl yazıldıklarını veyâ yapıldıklarını anlatmak için yazı büyütme usûllerinden bahsetmeyi gerekli buluyoruz. Bu usûllerin en meşhûru ve kolayı satranç yâhut murabbaât usûlüdür. Son zamanlarda fotoğrafla ve aks-i hayal sûreti ile de yazı büyütme imkânı elde edilmiştir. Murabbaât (Satranç) Usûlü: Yazılması matlûb olan mevzû beyaz kâğıda mürekkeple yâhut siyah kâğıda zırnıkla küçük kıt'ada yazılıp tashih edilir. Levha olacakmış gibi mükemmel bir hâle getirildikten sonra üzerine aşağıdaki resğmde görüldüğü üzere müsâvi eb'adda küçük ve muntazam murab- ba'(kare)lar çizilir. Sağ ve alt kenarla rındaki murabba'lara resimde görüldüğü gibi sıra numarası konur. Sonra, yazının büyüyüp de levha olarak bulunacağı mevkie göre olan eb'âdı bir kâğıda tesbit olunur. Bu kâğıd üzerine aşağıdaki resimde görüldüğü gibi küçük kâğıddaki murabba'lar adedince murabba'lar resmedilir. Büyük murabba'ların küçüklerin kaç misli olduğu ölçülür. Aradaki nisbet ne ise, asıl yazı da o nisbette büyüyecek demektir. Sonra büyük murabba'lar ya tek bir kağıda yahut dört,sekiz veya onaltı ufak parça hâlinde müteaddid kâğıdlara resm olunur. Bu parçalar birbirlerine yapıştırılarak yekpâre hale getirilir. Bunun da sağ ve alt murabba'ları küçük teki gibi numaralanır. Sonra küçük murabba'lara bakılır, yazı bunların neresinden geçiyorsa büyük kâğıddaki isâbet ettiği murabba'lar üzerinde yerleri kurşun kalemi ile hafifçe işâret olunur ve böylece tekmil yazı resm edilir: Sonra, küçülten dürbünle baka baka, aslı ile kontrol ede ede, gereken tashihler yapılır. Eğer bu yoksa, göz kararı ile uzaktan kontrol ederek düzeltilir. Sonra iğnelenip kalıp haline getirilir." ![]() Sent from my iPad using Tapatalk |