30/04/2015, Saat: 00:17
Herkese merhaba.
Bugün DE ile ilk tıraşımı oldum. Aslında yalnızca DE kullanımı değil, diğer her şeyin kullanımı da ilk oldu benim için. Fırça, sabun, tas, jilet, makine, şap, hepsi... Herhalde bir tek after shave ortak.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki bir kez denemeyle bir konu hakkında kanıya varılamayacağının bilincindeyim. Ayrıca şunu da söyleyeyim; bu ilk tecrübe öncesinde geleneksel tıraş konusundaki düşüncelerim kesinlikle pozitifti. "Süper olacak!" diye başladım. Sonunda yapacağım değerlendirmede geleneksel tıraş kesinlikle kartuşlu tıraş karşısında 1-0 önde başlayacaktı...
Gelelim düşüncelerime ve hissettiklerime... Önce özetleyeyim: Hiçbir şey anlamadım!
Önce fırça alıştırma işlemini yaptım. Bunu başarıyla yapabildiğimi düşünüyorum.
Arko sabunun kokusunu çok daha fazla sevsem de bugün Cella kullanmak istedim herkes onu daha çok övdüğü için. Ama köpürtme konusunu tam olarak becerebildiğimi düşünmüyorum. Çok fazla su koydum sanırım... Yine de yüzümü komple köpükleyebildim. İşin bu kısmı gerçekten oldukça zevkli.
İlk tıraşımda EJ DE89'u kullanmayayım dedim ama sonra tam tersini düşünmeye başlayarak Gillette Stainless ile DE89'u kullandım. Makineyi elime alır almaz sapının çok kısa hissettirdiğini söyleyebilirim. Bilmiyorum; ellerimin büyük olmasından da kaynaklanıyor olabilir tabi. Kartuşlu makinelerin saplarına alışkın olduğum için de olabilir... Nihayetinde jilet ilk kez yüzümdeydi. Tıraş olurken sakallardan çıkan ses çok farklı kartuşlu makinelere göre. Hoş. Favori, yanak, boyun tamam ama iki bölge için DE bana kartuşluya göre kullanışsız geldi; bıyık ve çene. Bıyıkları tıraşlarken DE'nin başının çok büyük olduğunu fark ettim. Burnun hemen altına kartuşlu makine çok rahat girerken, DE ile oldukça zorlandım. Çene kısmında ise kartuşlu makinelerin oynar başlıklarının eksikliğini kesinlikle hissettim. Bu noktada tekrar hatırlatma ihtiyacı duyuyorum: Bunlar yalnızca ilk izlenimlerim ve kesin olarak vardığım kanılar değil. Yani DE'yi doğru kullanamıyor olma ihtimalimin yüksek olduğunun farkındayım. Bu arada işin kesim kısmı beklediğim kadar uzun sürmedi. Hemen hemen kartuşlu makineninki ile aynıydı... "Kesim kalitesi?" derseniz, onun da en son kullandığım 5 bıçaklı kartuşun verdiği sonuçtan pek farklı olduğunu söyleyemem.
Boynumun en alt kısmında bulunan bazı asi kıllar kartuşlu ile tıraş olurken de ufacık ufacık kanayabiliyor. Şimdi de sonuç aynı oldu. Normalde yalnızca soğuk suyla bir-iki kez yıkadığımda bir şey kalmıyordu. Ama şimdi hazır elimde nasıl çalıştığını çok merak ettiğim kan taşı varken bir denemek istedim. Çok ilginç bir şey. Ufacık bir sızı hissettiriyor ve anında durduruyor hakikaten. Hayran kaldım.
Ardından ne işe yaradığını hala anlamadığım -bugün bir de sağlıklıydı, sağlıksızdı konusuna girmek zorunda kaldığım- şapı kullandım. Yüzüm nemli iken suratıma sürdüm. Hatta bir ara elimdeki "taş"a, sonra da aynada gözlerimin içine bakıp, "Napıyorum lan ben?" dedim kendi kendime... )))) Düşünsenize; elinizde koca bir taş var, ne işe yaradığını bilmiyorsunuz, ama yüzünüze sürüyorsunuz. Neden? Forum'da öyle dediler diye... )))) Çok güldüm kendi kendime... Velhasılıkelam, 1-2 dakika bekledikten sonra yüzümü soğuk suyla tekrar duruladım.
Sonra şu 444'ü çok merak ediyordum, onu kullandım. Viks diye bir krem vardı, kokusunu ona benzettim. Kıvamı biraz yoğun geldi yalnız. Ben de birazcık Brut ile karıştırarak sürdüm, her ne kadar birkaç gün önce forumda biri bana bunu önerdiğinde pek de sıcak bakmamış olsam da. Tabac'ı da merak ediyordum ama onu kullanamadım şimdilik. Yalnız kokusu şaka gibi; insanın aklında resmen sahneler canlandırıyor... 20 yıl öncesine kadar uzanan sahneler...
En sonunda da bütün malzemeleri temizleyip toparlamak, fırçayı temizlemek ve kurutmak... Akılda da soru işaretleri...
Sonuç olarak sanırım en azından 3 ay kadar tecrübe ettikten sonra kesin bir kanıya varmış olabileceğimi düşünüyorum. An itibarı ile fikrim şöyle;
Zevk için: Kesinlikle Evet
Ekonomi için: Evet (İstenirse)
Zaman için: Hayır
Kaliteli tıraş için: Bilmiyorum
Sağlık için: Bilmiyorum
Bugün DE ile ilk tıraşımı oldum. Aslında yalnızca DE kullanımı değil, diğer her şeyin kullanımı da ilk oldu benim için. Fırça, sabun, tas, jilet, makine, şap, hepsi... Herhalde bir tek after shave ortak.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki bir kez denemeyle bir konu hakkında kanıya varılamayacağının bilincindeyim. Ayrıca şunu da söyleyeyim; bu ilk tecrübe öncesinde geleneksel tıraş konusundaki düşüncelerim kesinlikle pozitifti. "Süper olacak!" diye başladım. Sonunda yapacağım değerlendirmede geleneksel tıraş kesinlikle kartuşlu tıraş karşısında 1-0 önde başlayacaktı...
Gelelim düşüncelerime ve hissettiklerime... Önce özetleyeyim: Hiçbir şey anlamadım!
Önce fırça alıştırma işlemini yaptım. Bunu başarıyla yapabildiğimi düşünüyorum.
Arko sabunun kokusunu çok daha fazla sevsem de bugün Cella kullanmak istedim herkes onu daha çok övdüğü için. Ama köpürtme konusunu tam olarak becerebildiğimi düşünmüyorum. Çok fazla su koydum sanırım... Yine de yüzümü komple köpükleyebildim. İşin bu kısmı gerçekten oldukça zevkli.
İlk tıraşımda EJ DE89'u kullanmayayım dedim ama sonra tam tersini düşünmeye başlayarak Gillette Stainless ile DE89'u kullandım. Makineyi elime alır almaz sapının çok kısa hissettirdiğini söyleyebilirim. Bilmiyorum; ellerimin büyük olmasından da kaynaklanıyor olabilir tabi. Kartuşlu makinelerin saplarına alışkın olduğum için de olabilir... Nihayetinde jilet ilk kez yüzümdeydi. Tıraş olurken sakallardan çıkan ses çok farklı kartuşlu makinelere göre. Hoş. Favori, yanak, boyun tamam ama iki bölge için DE bana kartuşluya göre kullanışsız geldi; bıyık ve çene. Bıyıkları tıraşlarken DE'nin başının çok büyük olduğunu fark ettim. Burnun hemen altına kartuşlu makine çok rahat girerken, DE ile oldukça zorlandım. Çene kısmında ise kartuşlu makinelerin oynar başlıklarının eksikliğini kesinlikle hissettim. Bu noktada tekrar hatırlatma ihtiyacı duyuyorum: Bunlar yalnızca ilk izlenimlerim ve kesin olarak vardığım kanılar değil. Yani DE'yi doğru kullanamıyor olma ihtimalimin yüksek olduğunun farkındayım. Bu arada işin kesim kısmı beklediğim kadar uzun sürmedi. Hemen hemen kartuşlu makineninki ile aynıydı... "Kesim kalitesi?" derseniz, onun da en son kullandığım 5 bıçaklı kartuşun verdiği sonuçtan pek farklı olduğunu söyleyemem.
Boynumun en alt kısmında bulunan bazı asi kıllar kartuşlu ile tıraş olurken de ufacık ufacık kanayabiliyor. Şimdi de sonuç aynı oldu. Normalde yalnızca soğuk suyla bir-iki kez yıkadığımda bir şey kalmıyordu. Ama şimdi hazır elimde nasıl çalıştığını çok merak ettiğim kan taşı varken bir denemek istedim. Çok ilginç bir şey. Ufacık bir sızı hissettiriyor ve anında durduruyor hakikaten. Hayran kaldım.
Ardından ne işe yaradığını hala anlamadığım -bugün bir de sağlıklıydı, sağlıksızdı konusuna girmek zorunda kaldığım- şapı kullandım. Yüzüm nemli iken suratıma sürdüm. Hatta bir ara elimdeki "taş"a, sonra da aynada gözlerimin içine bakıp, "Napıyorum lan ben?" dedim kendi kendime... )))) Düşünsenize; elinizde koca bir taş var, ne işe yaradığını bilmiyorsunuz, ama yüzünüze sürüyorsunuz. Neden? Forum'da öyle dediler diye... )))) Çok güldüm kendi kendime... Velhasılıkelam, 1-2 dakika bekledikten sonra yüzümü soğuk suyla tekrar duruladım.
Sonra şu 444'ü çok merak ediyordum, onu kullandım. Viks diye bir krem vardı, kokusunu ona benzettim. Kıvamı biraz yoğun geldi yalnız. Ben de birazcık Brut ile karıştırarak sürdüm, her ne kadar birkaç gün önce forumda biri bana bunu önerdiğinde pek de sıcak bakmamış olsam da. Tabac'ı da merak ediyordum ama onu kullanamadım şimdilik. Yalnız kokusu şaka gibi; insanın aklında resmen sahneler canlandırıyor... 20 yıl öncesine kadar uzanan sahneler...
En sonunda da bütün malzemeleri temizleyip toparlamak, fırçayı temizlemek ve kurutmak... Akılda da soru işaretleri...
Sonuç olarak sanırım en azından 3 ay kadar tecrübe ettikten sonra kesin bir kanıya varmış olabileceğimi düşünüyorum. An itibarı ile fikrim şöyle;
Zevk için: Kesinlikle Evet
Ekonomi için: Evet (İstenirse)
Zaman için: Hayır
Kaliteli tıraş için: Bilmiyorum
Sağlık için: Bilmiyorum