28/04/2013, Saat: 23:14
Arkadaşlar selamlar, aranızda oyun oynayan var mıdır bilmiyorum fakat ben bugün bir arkadaş tavsiyesiyle bu oyuna başladım. Oyunun genel amacı vahşi dünyada hayatta kalmak. Oyunun çizimleri gerçekten harika, kendisini resmen oynatıyor size. Son zamanlarda oynadığım en güzel oyunlarda birisi kesinlikle, 200 MB'a yakın boyutuyla hiç yer kaplamıyor desem yeridir. Oyunda hayatta kalmak gerçekten zor kolay iş değil. Zamanla aletler, av silahları icat ediyorsunuz. Hatta ben ustura bile icat ettim siz düşünün Fakat yine de bizim adamı en fazla 6 gün yaşatabildim. Oynayacaklara şimdiden kolay gelsin
İnceleme
Klei Entertainment’i Shank, Eets ve Mark of the Ninja oyunlarından tanıyoruz. Bizlere mükemmel oyun deneyimleri sunmuştu. Klei Entertainment bu sefer de Don’t Starve ile karşımızda. Yapım oynanış bakımından Minecraft’a benzetilse de, içeriği çok farklı tabana sahip. Kısacası Don’t Starve’nin hikayesinden bahsedelim.
Hikayeye göre oyundaki karakterimiz bir şeytan tarafından başka insanların olmadığı bir adaya ya da dünyaya gönderilir. Bizim amacımız ise bu dünyada ölmeden evimize dönüş yolu bulmak. Tabii ki bu söylendiği kadar kolay değil, çünkü bu dünyada hiç bir fast food lokantası yok. Hayatta kalabilmek için etraftaki her türlü eşyayı değerlendirmeniz gerekmekte. Hâl böyle olunca kendi yiyeceğinizi de üretmeniz ya da bulmanız gerekiyor. Anlayacağınız üzere bir “hayatta kalma oyunu” diyebiliriz. Oyunda bizi her ne kadar 3 boyutlu bir dünya karşılasa da 2 boyutlu bir karakteri yönetiyoruz.
Şu an hâlâ beta aşamasında olan ve her ay/hafta yeni güncellemeler gelen Don’t Starve oyununda, son yamayla beraber toplam 8 karakterimiz bulunmakta. Oyuna yeni başlarken sadece tek karakter ile başlayabiliyoruz. Yapımda uzun süre yaşadıkça ve yeni eşyalar topladıkça seviye atlıyoruz. Seviye ilerlettikçe yeni karakterleri açıp oynama imkanı sunuyor bize Don’t Starve. Bununla birlikte her yeni karakterin kendine özgü özellikleri var. İlk karakterimiz beyefendi bir bilim adamı Wilson, ikinci açılan karakterimiz ise Ateş yakan Willow adında bir bayan karakter. 2. Karakterimizin özellikleri ateşten fazla etkilenmemesi ve karanlıkta ateş yakabilmesi gibi… Bunun haricinde kilitli olan tüm içerikler kendine has özellikleri taşıyor. Buna benzer içerikler, Don’t Strave’in zamanını uzatıyor ve bizi sıkmıyor.
Yeni karakter oluşturup oyunumuza başlamadan önce bize yaşayacağımız dünyayı şekillendirebilme imkanı sunuluyor. Dünyada gördüğünüz her eşyanın, yaratığın, hava olaylarının azlığını ve çokuğunu ayarlayabiliyorsunuz. Tavşansız bir dünyada yaşamak istiyorsanız tavşanları dünyanızdan kaldırabiliyorsunuz.
Oynanış
İlk karakterimizi seçip oyuna başladığımızda envanterimizde hiçbir şey bulunmamakta. Etrafta gördüğümüz çalı çırpıları yiyebilecek şeylerin hepsini toplamaya özen göstermemiz gerekiyor. Havuç, böğürtlen, mantar –bazıları zehirli olabiliyor ve bu da sağlık durumunuzu düşürebiliyor- gibi yiyecekleri toplayarak gece için stok yapmanız gerekebilir.
Oyunda gece olduğunda etrafta topladığınız çakış taşları ve çalı çırpılarla kamp ateşi yakabilirsiniz veya elinizdeki odunu ateşleyerek onunla dolaşabilirisiniz. Fakat o meşale çabuk sönüyor ve karanlıktayken etraftaki hayvanlar veya yaratıklar size saldırabiliyor. Bu da çok kolay ve hızlı bir şekilde ölmenize sebep olabiliyor. Gece olduğunda diğer günü beklemenin en güvenli yöntemi kamp ateş yakmak gibi gözüküyor. Kamp ateşinin başka bir artısı ise, tuzak kurarak yakaladığınız hayvanları olsun, pişirilebilecek her türlü yiyecekleri olsun, kamp ateşinde pişirebiliyorsunuz. Hatta bazı yenmeyecek türde olan gıdaları bile pişirip yenebilir hale getirebiliyorsunuz.
Oyun bir şekilde hayatta kalma yarışı aslında. Grafik konusuna da gelecek olursak, Tim Burton tarzında bir çizime sahip gayet neşeli ve eğlenceli çizim yapısı var oyunda. Şu an beta aşamasında olmasına rağmen oyun dünyası çok geniş ve yapılabilecek şeyler çok fazla. Yapımın sesleri de gayet neşeli ve çizgi film tadında. Klei Entertainment, her zaman olduğu gibi grafik ve ses konusunda bizi hiç şaşırtmadı ve etkilemeyi başardı. Don’t Starve oyununda da bu tutumu sergilemeye devam etti.
Bakalım beta aşamasından sonra bizi nasıl bir Don’t Starve bekliyor hep birlikte göreceğiz. Vahşi doğada, açlıktan ölmeden yaşamanız dileği ile!
İnceleme alıntıdır.
İnceleme
Klei Entertainment’i Shank, Eets ve Mark of the Ninja oyunlarından tanıyoruz. Bizlere mükemmel oyun deneyimleri sunmuştu. Klei Entertainment bu sefer de Don’t Starve ile karşımızda. Yapım oynanış bakımından Minecraft’a benzetilse de, içeriği çok farklı tabana sahip. Kısacası Don’t Starve’nin hikayesinden bahsedelim.
Hikayeye göre oyundaki karakterimiz bir şeytan tarafından başka insanların olmadığı bir adaya ya da dünyaya gönderilir. Bizim amacımız ise bu dünyada ölmeden evimize dönüş yolu bulmak. Tabii ki bu söylendiği kadar kolay değil, çünkü bu dünyada hiç bir fast food lokantası yok. Hayatta kalabilmek için etraftaki her türlü eşyayı değerlendirmeniz gerekmekte. Hâl böyle olunca kendi yiyeceğinizi de üretmeniz ya da bulmanız gerekiyor. Anlayacağınız üzere bir “hayatta kalma oyunu” diyebiliriz. Oyunda bizi her ne kadar 3 boyutlu bir dünya karşılasa da 2 boyutlu bir karakteri yönetiyoruz.
Şu an hâlâ beta aşamasında olan ve her ay/hafta yeni güncellemeler gelen Don’t Starve oyununda, son yamayla beraber toplam 8 karakterimiz bulunmakta. Oyuna yeni başlarken sadece tek karakter ile başlayabiliyoruz. Yapımda uzun süre yaşadıkça ve yeni eşyalar topladıkça seviye atlıyoruz. Seviye ilerlettikçe yeni karakterleri açıp oynama imkanı sunuyor bize Don’t Starve. Bununla birlikte her yeni karakterin kendine özgü özellikleri var. İlk karakterimiz beyefendi bir bilim adamı Wilson, ikinci açılan karakterimiz ise Ateş yakan Willow adında bir bayan karakter. 2. Karakterimizin özellikleri ateşten fazla etkilenmemesi ve karanlıkta ateş yakabilmesi gibi… Bunun haricinde kilitli olan tüm içerikler kendine has özellikleri taşıyor. Buna benzer içerikler, Don’t Strave’in zamanını uzatıyor ve bizi sıkmıyor.
Yeni karakter oluşturup oyunumuza başlamadan önce bize yaşayacağımız dünyayı şekillendirebilme imkanı sunuluyor. Dünyada gördüğünüz her eşyanın, yaratığın, hava olaylarının azlığını ve çokuğunu ayarlayabiliyorsunuz. Tavşansız bir dünyada yaşamak istiyorsanız tavşanları dünyanızdan kaldırabiliyorsunuz.
Oynanış
İlk karakterimizi seçip oyuna başladığımızda envanterimizde hiçbir şey bulunmamakta. Etrafta gördüğümüz çalı çırpıları yiyebilecek şeylerin hepsini toplamaya özen göstermemiz gerekiyor. Havuç, böğürtlen, mantar –bazıları zehirli olabiliyor ve bu da sağlık durumunuzu düşürebiliyor- gibi yiyecekleri toplayarak gece için stok yapmanız gerekebilir.
Oyunda gece olduğunda etrafta topladığınız çakış taşları ve çalı çırpılarla kamp ateşi yakabilirsiniz veya elinizdeki odunu ateşleyerek onunla dolaşabilirisiniz. Fakat o meşale çabuk sönüyor ve karanlıktayken etraftaki hayvanlar veya yaratıklar size saldırabiliyor. Bu da çok kolay ve hızlı bir şekilde ölmenize sebep olabiliyor. Gece olduğunda diğer günü beklemenin en güvenli yöntemi kamp ateş yakmak gibi gözüküyor. Kamp ateşinin başka bir artısı ise, tuzak kurarak yakaladığınız hayvanları olsun, pişirilebilecek her türlü yiyecekleri olsun, kamp ateşinde pişirebiliyorsunuz. Hatta bazı yenmeyecek türde olan gıdaları bile pişirip yenebilir hale getirebiliyorsunuz.
Oyun bir şekilde hayatta kalma yarışı aslında. Grafik konusuna da gelecek olursak, Tim Burton tarzında bir çizime sahip gayet neşeli ve eğlenceli çizim yapısı var oyunda. Şu an beta aşamasında olmasına rağmen oyun dünyası çok geniş ve yapılabilecek şeyler çok fazla. Yapımın sesleri de gayet neşeli ve çizgi film tadında. Klei Entertainment, her zaman olduğu gibi grafik ve ses konusunda bizi hiç şaşırtmadı ve etkilemeyi başardı. Don’t Starve oyununda da bu tutumu sergilemeye devam etti.
Bakalım beta aşamasından sonra bizi nasıl bir Don’t Starve bekliyor hep birlikte göreceğiz. Vahşi doğada, açlıktan ölmeden yaşamanız dileği ile!
İnceleme alıntıdır.
tamerkamisli.blogspot.com