Yazı-çizgi-edebiyat
#31
Martin amca benim de sadece 1 adet basılan bir şiir kitabım var. Fakat ben şiir ya da hikayelerimi başkalarına okutmakta sıkıntı çekiyorum yani bunları kendim için yazıyormuşum gibi geliyor. Paylaşma ihtiyacı duysam da çok ketum kalıyorum bu konuda.

Halbuki bazen gider fanzin toplarım, sahaftan ütopyanın eski sayılarını falan alırım. Akla zarar güzellikte yazılar, ne cevval anlatımlar. Kimbilir kimler.. Yolda belki beraber yürüyoruz, belki aynı forumda yazışıyoruz Smile

Bana her ne kadar hala bilgisayar ekranından okuma yapması zor gelse de izedebiyatı tavsiyenizle takip edeceğim martin amca, saygılar.
Hiç bir şey ummuyorum,
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba
Cevapla
#32
Suya sabuna dokunmayan Türk'ün ustura markası: Ali Bıyıklı

Orta yaşı geçkin erkeğin kılla mücadelesi çetin bir evrim sonucudur.

Bizim kuşak saçını Dalila'dan sakınan Samson misali uzattı. Bıyıklarımızı Demir Leydi Tansu Çiller için feda ettik. Saç özürümüzü şükür ki Bruce Willis şeyhimizin tarikiyle ustura marifetiyle örttük.

Hani iyice uygarlaşıp kaşımızı da alsak vallahi Kemal Tahir'in Cavlak Derviş'ine döneceğiz, dünya süsünden toptan vazgeçeceğiz.

İfratla tefritin mücadelesinde korkumuza da, keyfimize de hep Ali Bıyıklı eşlik etti ancak çoğumuz bilmez.

Oysa ilkokul birde kafamızı sıfıra vuran da, damatlık tıraşta perdah çeken de aynı marka usturaydı: Ali Bıyıklı.

Suya sabuna dokunmayı sevmediğini atasözü haline getiren necip milletimize tıraş malzemesi satmaya kalkmak zaten cesaret işiydi... Üstelik bir de Solingen çeliğinden ithal usturaya meydan okumak hepten delilikti.

Dolayısıyla bugün 10 berberden 9'unun elinde ismini taşıyan usturanın gezmesi Ali Bıyıklı'nın başarısının tescil ve teslimi sayılmalı...

ÇELİK USTURA SÜNNETÇİ İŞİ

1932 Trabzon Vakfıkebir doğumlu tıraş malzemesi ticaretiyle uğraşan Ali Bıyıklı çelik usturanın berber dükkanlarından terk-i diyar edeceğini erken gördü. 30 yaşına bastığında yani takvimler 1962 yılını gösterirken Süleymaniye'de küçük bir atölyede plastik saplı, jiletli çelik ustura üretimine başladı. Her sanat gibi ustura işçiliğinin de bir sırrı vardı.

Şirketin ikinci kuşak yöneticisi Toptan Satış Müdürü Kadir Bıyıklı anlatıyor: ‘‘Mesele jiletin oturduğu kısımda... Çok sıkı olursa jilet girmez, fazla gevşekse jilet oynar. Mazallah her iki halde de ustura yarası zor kapanır.''

Jiletli ustura çıktığında çelik ustura sadece meraklısı için ayin malzemesi haline gelmiş... Çünkü tek başına ustura sahibi olmak yetmiyor, kösele kayışını (kemeri de diyen var), kayışın macununu, biley taşını ve en önemlisi kan taşını da temin etmek lazım ki... Bu kadar zahmete sadece kıdemli sünnetçiler katlanıyor.

Ali Bıyıklı ile kardeşi Mustafa Bıyıklı'nın ürettiği usturaların toptan fiyatı düzine başına 10 milyon lira. Türk ustura markası Ali Bıyıklı, Suriye ve İran'da da tutuluyor. Şirket bu iki ülkeye ayda bin düzine satış yapıyor. Peki ya iç satışlar?

Kadir Bıyıklı biraz şikayetçi: ‘‘Berberde tıraş olanların sayısı giderek azalıyor, bizim satışlar da düşüyor.''

ZAZA HAN'A İSMİNİ

VEREN JİLET MARKASI

Zaza Han'ın girişinde hemen sağdaki dükkan da Zaza ismini taşıyor. Bilenler anlatıyor, Zaza markalı tıraş bıçakları bir zamanlar pazarın lideriydi. Gürcü asıllı Paul Zazadse ilk tıraş bıçağını Gillette'den 16 yıl sonra yani 1917'de üretti. 1950 ve 1960'larda ustura ve sabunlarla büyüyen Zaza markası bugün Zaza Twin ile hem iç pazarda varlığını sürdürüyor, hem de Rusya ve Irak gibi ülkelere ihracata ağırlık veriyor. Şirketin 70 yaşındaki sahibi iktisat doktoru Simon Zazadse büyük marketler zinciri için farklı markayla üretim yaptıklarını vurguluyor.

Yerel ve küreselin jilet randevusu

Usturanın yerel markası Ali Bıyıklı ile tıraş sektörünün küresel markası Gillette berber dükkanında buluşuyor,

birbirini tamamlıyor.

Çoğu berber Ali Bıyıklı usturaya Gillette'nin

Permasharp markasıyla berbere

özel ürettiği tekli jileti takıyor.

Berberlerin ustura jiletinde diğer

bir tercihi Derby markası.

KOZMETİKTE 55 MARKA

Ali Bıyıklı markasının doğum yeri Süleymaniye, toptan satış merkezi Tahtakale Zaza Han'ın üçüncü katındaki azami 20 metrekarelik bir dükkan... Ama sanmayın ki Ali Bıyıklı yerinde sayıyor. 1995 yılında Gaziosmanpaşa'da 5 bin metrekarelik bir fabrikada Foneks markasıyla kozmetik malzemesi üretimine başladı. Bugün 55 ayrı çeşidiyle pazarda iddiasını koruyor. İşte bu yüzden belki de kariyer yolunun tıraş bıçağının mucidi King C. Gillette'e benzediğini söylemek mümkün.

Boston'da doğan Gillette ilk jiletli tıraş makinesini geçen yüzyılın ilk yılında 46 yaşında üretti.

Ali Bıyıklı ilk çelik usturasını 30 yaşında Gillette'den 60 yıl sonra pazara sürdü.

İki girişimcinin ürünü de isimleriyle anıldı.

Gillette 100 yılda dünyanın en bilinen ilk 20 markası arasına girdi. Ali Bıyıklı 40 yılda yerel şöhreti yakaladı.

İkisi de usturayla, jiletle yetinmedi, tıraş sanayiine girdi.

Ve reenkarnasyona imanlılar açısından son bir not: King C. Gillette 1932'de öldü, Ali Bıyıklı aynı yıl doğdu!

USTURAYI DOĞRU TUTUŞ

Ustura markası Ali Bıyıklı şu sıralar Yalova'da dinleniyor. Fotoğraf çektirmekten de pek hoşlanmıyor. Yeğeni Kadir Bıyıklı'ya sakal eklenirse Ali Bıyıklı‘ya benzermiş. Kadir Bıyıklı usturada doğru tutuşu göstererek poz verdi: İşaret parmağı sırtta, orta parmak çengelde...

Fazla tıraş cildi bozar

TÜRK HAFTADA İKİ AMERİKALI BEŞ KEZ

33 milyon Türk erkeğinden 23.5 milyonu 15 yaş üstünde yani sakal tıraşı çağında. Türk erkeği ortalama haftada iki kez sakal tıraşı oluyor. ABD'de erkekler haftada ortalama 5 kez tıraş oluyor.

YÜZ ERKEKTEN ONU HAFTADA BİRDEN AZ

Haftada bir kez bile tıraş olmayan Türk erkeği sayısında son on yılda artış yaşandı. 1994'te haftada bir kez bile tıraş olmayanların payı sadece yüzde 4'tü. 1997'de bu oran yüzde 7'ye çıktı.

Son araştırmada yüzde 10'a yükseldi. Yani bugün her 100 Türk erkeğinden 10 tanesi yedi günde bir bile tıraş olmuyor.

SAKALIM YUMUŞAK DİYEN ÇIKMIYOR

Tıraş tembelliğinin bahanesi de hazır. Her 100 Türk erkeğinden 50'si ‘‘Sakalım sert, cildim hassas'' diye yakınıyor.

ÖMÜR BİTER TIRAŞ BİTMEZ

Yüzde ortalama 15 bin kıl bulunur.

Sakal ayda 1.3 cm uzar.

Sakal tıraşı ortalama 3 dakika sürer.

Tıraş bıçağı maksimum 9 kez kullanılır.

Ortalama ömür içinde sakal tıraşı 720 saat kadar sürer, bu da tıraşa hayatımızdan 30 günün gittiğini gösterir.

Erkeklerin yüzde 70'i ıslak tıraşı tercih eder.

Islanmamış bir kıl aynı kalınlıktaki bakır bir telin direncine eşit direnç gösterir.

PAZARA HAKİM MARKALAR

Kullan-at segmentinde pazarın yarısından fazlası Permatik'e (Gillette) ait. Rakipler Zaza ve Derbi markaları.

Sistem segmentinde yani daha kaliteli ürünlerde pazarın neredeyse tamamı Gillette markasının kontrolünde.

Artık giderek küçülmekte olan klasik tıraş bıçaklarında pazarın yarıya yakını Gillette markalı ürünlerden oluşuyor.

KAYNAK: Gillette

Kaynak
www.BarbarosRazors.com

WWW
Cevapla
#33
@theunnamed Hepimizin sakalı sert, hepimizin cildi hassas Smile

(30/12/2013, Saat: 13:54) Adlı Kullanıcıdan Alıntı: TÜRK HAFTADA İKİ AMERİKALI BEŞ KEZ

33 milyon Türk erkeğinden 23.5 milyonu 15 yaş üstünde yani sakal tıraşı çağında. Türk erkeği ortalama haftada iki kez sakal tıraşı oluyor. ABD'de erkekler haftada ortalama 5 kez tıraş oluyor.

"YÜZ ERKEKTEN ONU HAFTADA BİRDEN AZ

Haftada bir kez bile tıraş olmayan Türk erkeği sayısında son on yılda artış yaşandı. 1994'te haftada bir kez bile tıraş olmayanların payı sadece yüzde 4'tü. 1997'de bu oran yüzde 7'ye çıktı.

Son araştırmada yüzde 10'a yükseldi. Yani bugün her 100 Türk erkeğinden 10 tanesi yedi günde bir bile tıraş olmuyor.

SAKALIM YUMUŞAK DİYEN ÇIKMIYOR

Tıraş tembelliğinin bahanesi de hazır. Her 100 Türk erkeğinden 50'si ‘‘Sakalım sert, cildim hassas'' diye yakınıyor. "
Cevapla
#34
Türkiye'de kirli sakal diye bir karizma sekli oldugu icin sakal tıraşına etkisi malum
e mail adresim tipsol@me.com
Cevapla
#35
kimin şair olacağına kadınlar
karar verir.
Cevapla
#36
BALIK AĞZI
Bu bir kılıçbalığının öyküsü
Yazılmasa da olurdu
Ama bizi yeni sulara götürecek akıntı durdu
Uskumrunun arkasından gidiyorduk Sürünün içinde ben de vardım
Sırtımda bir zıpkın yarası
Mutlu olmasına mutluydum
Nedense gitmiyordu kulağımdan Bir türlü o "ağ var" sesleri
Denizkızı girmiş düşünceme Ben iflah olmam
Dalyanları birbirine katmak orkinosların harcı
Dolanınca ağa çok geçmeden küserim
Bir çocuk bile çeker sandala beni Bu kadar ağır olmasam
Beni böyle koşturan yaşama sevinci Kanal boyunca bir o yana bir bu yana
Siz yok musunuz siz derya kuzuları
Kestim kılıcımla karanlığını dibin
Yakamoz içinde bıraktım suları
Ah ayaz gecelerde olur ne olursa
Sırtımda bir zıpkın yarası
Alın beni mor kuşaklı bir takaya götürün İri gözlerimde keder Kılıcımda hüzün
Satın beni satın beni Rakı için
Halim Şefik
Hiç bir şey ummuyorum,
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba
Cevapla
#37
Mutluluğun, basit ve açık bir şey olup bir bardak şarap, bir kestane,
kendi halinde bir mangalcık ve denizin uğultusundan başka bir şey
olmadığına aklım yattı. Yalnız, bütün bunların, mutluluk olduğunu insanın anlayabilmesi için basit ve açık bir kalbe sahip olması gerekiyordu.
Nikos Kazancakis-Zorba
Hiç bir şey ummuyorum,
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba
Cevapla
#38
"Mumdan gemilerle ateş denizini geçmek"ti bizimkisi.Bu yüzden hikmet okyanusunda tevafuk adacıklarını hayret ve ibretle seyredaldık.Yer yer kavganın göbeğinde dünyayı sallandırdık yer yer de birbirimize sığınarak yepyeni limanlar aradık.Aslında biz aynı mukadderatın kederli baharlarıydık.Rüzgarın önündeki samançöpünden köprüler kurmayı başaran afacan çocuklar olarak anıldık hep düşler sokağının o kıpkızıl yalnızlığında...

Tepelerde gezindi gözlerimiz,tepelerde gezinmenin bedeli tepelenmekti kesintisiz.Kimsecikler bilmedi anlamı ezginleştiren çökkün bir hayattan süzüldüğümüzü.Çünkü göksel bir armonikadan mahrumdular güneşi setredip gölgede yürüyenler.

Şimdi yerin dibindeyiz gözlerimiz bir karınca ininde parmaklarımız toprağın derininde.Yüreğimiz her zaman ki gibi görklü bir yortunun özleminde."Talih zebun,düşman kavi,dost yok".Dost yok ama hatırlayış var her unutuştan sonra.Her kurtuluştan sonra umuda koşar adım ilerleyiş var...Dualar eşliğinde bir gönül insanının diriltici soluğu ile...

Herkesin kendi derdine düştüğü bir zaman ve zeminde başka birinin derdiyle hemderd olmak yüce bir sadakat işidir şüphesiz ki.İhanetlerin kol gezdiği egosantrik bir dünyada hala sıdkın ve selametin izini sürebilmek ne de güzel.

Dilinizi dua için depreştirdiğinizde önce bizi anıyor olmanız büyük bir onurdur bizim için.İyileşme sürecinin hız kazandığı bir demde ruhaniyetinizi çok yakınen hissettiğimizi bilmenizi isteriz.Bu aynileşme makamıdır sufilik geçidinde.Tevafukların sık aralıklarla tecelli etmesi aynileşmenin derinliğini göstermek açısından çok çarpıcı ve aynı zamanda göz kamaştırıcıdır.

Karamsarlıktan sıyrılıp aydınlık günlere erişmek için yalnızca Yaratıcıya sığındığımız o özel günlerde birbirimize dua etmeye devam etmek dileği ile...



Edib Aykut ÇİÇEKLİ
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Animeden Manga'ya Çizgi Film ihtilaf 27 38,779 19/04/2021, Saat: 15:20
Son Yorum: smltrpn
  Sanat ve Edebiyat Köşesi ahraz 62 24,151 07/10/2020, Saat: 10:31
Son Yorum: İsmetaltan
  Yazı için rahat, aydınlatmalı klavye önerisi Lord Sparhawk 25 16,401 28/08/2020, Saat: 10:22
Son Yorum: Lord Sparhawk
  Çizgi Roman Kolleksiyonu paspartu 18 7,157 18/01/2020, Saat: 18:52
Son Yorum: neoromancer
  Çizgi Roman Okuyan Kaldı mı ihtilaf 63 76,013 15/05/2014, Saat: 00:11
Son Yorum: Eucris
  Yazı özledik... zorba58 4 7,251 02/03/2012, Saat: 19:12
Son Yorum: esevetnov

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: