20/10/2015, Saat: 18:07
Öncelikle fikir benden mi çıktı yoksa foruma üye bir kısmın farkında olmadan içinde bulunduğu durum muydu onu pek bilemiyorum. Bana kızabilirler belki, aslında amacım da bu, "Gerçekten ihtiyacım mı var yoksa kendimi iyi hissetmek için mi alıyorum?" sorusunu kişinin kendine sorabilmesi; bundan dolayı bana kızan olursa da bunu mutlulukla karşılayacağım. Satın almak için ucu bucağı olmayan bahaneler üretebiliyoruz kendimize. "Bu son, ....a kadar başka bir şey almayacağım.", "Şunu da alırsam daha iyi performans alırım.", "Şu da diğerleriyle birlikte tam koleksiyon olacak, diğerlerini tamamlayacak.", "Ölümlü dünyada şu kadarcık keyfim olmuş, çok mu." vs. vs... Hayır kendimden biliyorum, ne zaman tasarruf etmeye kalksam bir şekilde bir düşünce aklıma girip bu kararımın çok erken sonlanmasına sebep oluyordu. Sanırım, para gerçekten yönetilmesi çok zor bir enstrüman. Bu konuda öz disipline sahip insanların iş ve aile hayatlarında da gayet başarılı ve mutlu olduklarını görüyorum.
İşimin olduğu semt Sıhhiye'de bir çok telefon ve elektronik satan dükkanlar mevcut, çoğunluğunu ikinci el telefonlar oluşturuyor. Dükkanların önünden geçerken çoğu zaman "Şunu geçen ay aldım, bu ay satıp şunu alacağım.", işyerimde "Şu aracı geçen yıl aldım, satıp kredi çekip şunu alacağım.", işe gittiğim belediye otobüsünde "Şu elbiseyi geçen hafta aldım, bu hafta avm'ye gidip kombinini alacağım." şeklinde söylemlere kulak misafiri olunca kendimi sorgulamaya başladım. Orta direk bir ailenin tek erkek çocuğuydum, o zamanlar herkesin olduğu gibi Sümerbank'tan giyinen, gelecek yıl da giysin diye bir iki numara büyük ayakkabı alınan. Benim yaşımdayken, babam, memur maaşıyla üç çocukla ve kirada aile geçindirmeye çalışan, ayakkabısının altı yama ama imkanlar dahilinde her istediğimizi yerine getirmeye çalışan. Çok zaman değil, 90'lı yılların başında. Tekrar sordum kendime ne zaman ve nasıl bu kadar tüketimi sever olduk diye. Sanırım babamdan öğrenecek çok şeyim var...
Ayrıca size de çok teşekkür ederim üstadım vesile olduğunuz için, uzun zamandır yazmak istiyordum bunları.
İşimin olduğu semt Sıhhiye'de bir çok telefon ve elektronik satan dükkanlar mevcut, çoğunluğunu ikinci el telefonlar oluşturuyor. Dükkanların önünden geçerken çoğu zaman "Şunu geçen ay aldım, bu ay satıp şunu alacağım.", işyerimde "Şu aracı geçen yıl aldım, satıp kredi çekip şunu alacağım.", işe gittiğim belediye otobüsünde "Şu elbiseyi geçen hafta aldım, bu hafta avm'ye gidip kombinini alacağım." şeklinde söylemlere kulak misafiri olunca kendimi sorgulamaya başladım. Orta direk bir ailenin tek erkek çocuğuydum, o zamanlar herkesin olduğu gibi Sümerbank'tan giyinen, gelecek yıl da giysin diye bir iki numara büyük ayakkabı alınan. Benim yaşımdayken, babam, memur maaşıyla üç çocukla ve kirada aile geçindirmeye çalışan, ayakkabısının altı yama ama imkanlar dahilinde her istediğimizi yerine getirmeye çalışan. Çok zaman değil, 90'lı yılların başında. Tekrar sordum kendime ne zaman ve nasıl bu kadar tüketimi sever olduk diye. Sanırım babamdan öğrenecek çok şeyim var...
Ayrıca size de çok teşekkür ederim üstadım vesile olduğunuz için, uzun zamandır yazmak istiyordum bunları.
Acta est fabula, plaudite.