04/01/2017, Saat: 12:54
Atatürk çocukluğundan beri temizliğe ve iyi giyinmeye meraklı idi. Bazı sıcak günlerde iki üç defa yıkandığı olurdu Harp esnasında en sıkışık cephelerde bile ne yapıp etmiş her gün yıkanabilecek bir yer sağlamıştır. Derne’de, bir vahadan çamur gibi toplayıp, süzerek ve güneşten uçmasın diye başlarının altına sakladıkları içme suyuyla susuz kalmak tehlikesini göze alarak her sabah yüzünü yıkadığı anlatılmaktadır. Aralıksız, İngiliz bombardımanının altında kaldığı Anafartalar’daki küçücük kulübesinde bir banyo koydurtmuştu “Savaş meydanında top ateşleri altında bile, dinlenmek için çadırına çekildiği zaman dahi soyunup dökünmeden yatmazdı ve yıkanıp, giyinip kuşanmadan çadırından çıkmazdı. Muharebelerin en kızgın günlerinde bile tıraşlı, itinalı giyinmiş bir centilmen idi.
Ankara’ya geldikten sonra önce Ziraat Mektebi’ne, sonra daha emniyetli görülen istasyon binasına taşınır. Binaya taşındığının ertesi günü emir çavuşuna: “Çocuk banyo işini ne yapacağız, bir çare bul” der. O zamanlar Ankara’da bir banyo tertibatına yetecek malzeme bulunması imkânsızdı. Ankara’da bulunan bir Alman mühendisin fikri alınır ve bizzat Atatürk’ün çizdiği krokiye uygun Demir Yolları ustalarının yardımıyla bir banyo yapılır. Banyo adî bir ocağın üzerine konan, bindola saçdan yapılmış bir küvetten ibarettir.
31 Ağustos 1925 günü Kastamonu dönüşü Çankırı’ya uğrar, Bir gece kalacağı anlaşılınca bir tenekeci ustasına bir banyo tenekesi yaptırılır. Hastanenin büyük semaveri getirilir, yanına da bir kazan su koyulur. Vali tenekeyi boyatır, fakat kurumadığı içinde sildirir. Kokusu giderilmemiştir. Atatürk’e derme çatma banyo olduğu söylenince çok sevinir. Banyo hazırlığında semavere, kazana bakıp gülüyordu. Arkadaşı Nuri Conker’e: “Nuri, banyo var, ben gireceğim” diyerek girer.
Son hastalığında karın ponksiyonu yapıldıktan sonra doktorlara “banyoya girebilir miyim?” diye sorar, doktorlar aralarında görüştükten sonra “zararı yok” derler. Banyoyu çok sevdiğinden, öyle sevinir ve canlanır ki, doktorlar hastalığından şüphe ederler.
Sabah yataktan kalktıktan sonra sabah kahvesini ve sigarasını içer, sonra da tıraşını olurdu. Berberi itina ile Atatürk’ü tıraş eder, bundan sonra masajını yaptırır, banyosunu alır, giyinir, çalışma odasına geçerdi. Bazı geceler baloya gitmesi gerektiği zaman akşamları da ikinci kez tıraş olurdu. Hizmetindekileri sakallı görünce çok kızardı. Atatürk: “Giyimine dikkat etmeyen insanın ne kendisine ne de topluma saygısı yoktur” derdi.
Ankara’ya geldikten sonra önce Ziraat Mektebi’ne, sonra daha emniyetli görülen istasyon binasına taşınır. Binaya taşındığının ertesi günü emir çavuşuna: “Çocuk banyo işini ne yapacağız, bir çare bul” der. O zamanlar Ankara’da bir banyo tertibatına yetecek malzeme bulunması imkânsızdı. Ankara’da bulunan bir Alman mühendisin fikri alınır ve bizzat Atatürk’ün çizdiği krokiye uygun Demir Yolları ustalarının yardımıyla bir banyo yapılır. Banyo adî bir ocağın üzerine konan, bindola saçdan yapılmış bir küvetten ibarettir.
31 Ağustos 1925 günü Kastamonu dönüşü Çankırı’ya uğrar, Bir gece kalacağı anlaşılınca bir tenekeci ustasına bir banyo tenekesi yaptırılır. Hastanenin büyük semaveri getirilir, yanına da bir kazan su koyulur. Vali tenekeyi boyatır, fakat kurumadığı içinde sildirir. Kokusu giderilmemiştir. Atatürk’e derme çatma banyo olduğu söylenince çok sevinir. Banyo hazırlığında semavere, kazana bakıp gülüyordu. Arkadaşı Nuri Conker’e: “Nuri, banyo var, ben gireceğim” diyerek girer.
Son hastalığında karın ponksiyonu yapıldıktan sonra doktorlara “banyoya girebilir miyim?” diye sorar, doktorlar aralarında görüştükten sonra “zararı yok” derler. Banyoyu çok sevdiğinden, öyle sevinir ve canlanır ki, doktorlar hastalığından şüphe ederler.
Sabah yataktan kalktıktan sonra sabah kahvesini ve sigarasını içer, sonra da tıraşını olurdu. Berberi itina ile Atatürk’ü tıraş eder, bundan sonra masajını yaptırır, banyosunu alır, giyinir, çalışma odasına geçerdi. Bazı geceler baloya gitmesi gerektiği zaman akşamları da ikinci kez tıraş olurdu. Hizmetindekileri sakallı görünce çok kızardı. Atatürk: “Giyimine dikkat etmeyen insanın ne kendisine ne de topluma saygısı yoktur” derdi.
As long as you have drinking days than hungover days, you're fine ...