2. Dünya Savaşı ve Polonya'dan söz edilince aklıma yıllar önce okuduğum (akademisyenin adını anımsamıyorum şu anda) bir makale geldi.
İdeolojik fanatizmin insanları nasıl aptallaştırdığı ya da soysuzlaştırdığı üzerine bir örnek vardı orada.
Bilindiği gibi korkunç diktatör Stalin, dünyada milyonlarca insanın ölümüne yol açan Hitler'le gizli bir saldırmazlık antlaşması yapmıştı. Gariban Polonya da bu iki korkunç figürün kurbanlarından biri oldu.
Hitler Avrupa'da bir sürü ülkeyi işgal etmiş, Naziler her tarafta inanılmaz zulümler yapmaktalar, tüm coğrafyalarda Yahudi nüfusa soykırım başlamış, ülkelerin yurtseverleri hapis ve işkence altında...Gestapo zalimliklerini yaymış.
Bu Stalin denen kasap, o sırada tüm bu işgale uğramış ülkelerdeki gizli komunist partisi üyelerine ve sosyalistlere Moskova'dan bir emir iletir: işgal altındaki topraklarda Alman kuvvetlerine, Nazilere karşı asla bir harekette bulunulmaması, direniş yapılmaması için. Hitler'le müttefiktir ve Nazi zulümüne karşı bir direnişi istememektedir.
Ve ülkesi işgal edilmiş o komunist ve sosyalist aydınların büyük çoğunluğu, Moskova'dan gelen bu emre itaat ederler...düşünün, adamın ülkesi işgal edilmiş, Nazilerin yapmadığı zulüm yok ama bu aydın müsvetteleri 'olsun emir büyük yerden, benim ideolojim var' diyor ve ülkesi işgale uğrayan herkesin yapması gerektiği şekilde bir tavır almıyor, savaşmıyor.
Sonra da şu olur. Hitler, Stalin'le yaptığı bu antlaşmayı bozup Rusya'yı işgal eder. Stalin o zamana kadar nice değerli subayı öldürttüğü için Rus ordusu ilk zamanlar müthiş bir darbe yer, tarihçiler Hitler tarafından aldatılan Stalin'in ilk zamanlarda yaptığı başarısız liderlikle kıyımın miktarını arttırdığını söylüyor.
SSCB işgale uğrayınca Moskova'dan Nazi işgali altındaki ülkelerdeki gizli Komunist partileri ve sosyalistlere yeni mesaj gider: 'Nazi işgaline karşı savaşa geçin, ülkeniz işgal altında, Direnişi örgütleyin, insanlık için bu savaş' diye.
Ne diyelim, ideolojik şartlanmanın yarattığı aptallık/soysuzluk da bu işte. Rehin bırakılmış beyin ve vicdan.
Sent from my iPad using Tapatalk
İdeolojik fanatizmin insanları nasıl aptallaştırdığı ya da soysuzlaştırdığı üzerine bir örnek vardı orada.
Bilindiği gibi korkunç diktatör Stalin, dünyada milyonlarca insanın ölümüne yol açan Hitler'le gizli bir saldırmazlık antlaşması yapmıştı. Gariban Polonya da bu iki korkunç figürün kurbanlarından biri oldu.
Hitler Avrupa'da bir sürü ülkeyi işgal etmiş, Naziler her tarafta inanılmaz zulümler yapmaktalar, tüm coğrafyalarda Yahudi nüfusa soykırım başlamış, ülkelerin yurtseverleri hapis ve işkence altında...Gestapo zalimliklerini yaymış.
Bu Stalin denen kasap, o sırada tüm bu işgale uğramış ülkelerdeki gizli komunist partisi üyelerine ve sosyalistlere Moskova'dan bir emir iletir: işgal altındaki topraklarda Alman kuvvetlerine, Nazilere karşı asla bir harekette bulunulmaması, direniş yapılmaması için. Hitler'le müttefiktir ve Nazi zulümüne karşı bir direnişi istememektedir.
Ve ülkesi işgal edilmiş o komunist ve sosyalist aydınların büyük çoğunluğu, Moskova'dan gelen bu emre itaat ederler...düşünün, adamın ülkesi işgal edilmiş, Nazilerin yapmadığı zulüm yok ama bu aydın müsvetteleri 'olsun emir büyük yerden, benim ideolojim var' diyor ve ülkesi işgale uğrayan herkesin yapması gerektiği şekilde bir tavır almıyor, savaşmıyor.
Sonra da şu olur. Hitler, Stalin'le yaptığı bu antlaşmayı bozup Rusya'yı işgal eder. Stalin o zamana kadar nice değerli subayı öldürttüğü için Rus ordusu ilk zamanlar müthiş bir darbe yer, tarihçiler Hitler tarafından aldatılan Stalin'in ilk zamanlarda yaptığı başarısız liderlikle kıyımın miktarını arttırdığını söylüyor.
SSCB işgale uğrayınca Moskova'dan Nazi işgali altındaki ülkelerdeki gizli Komunist partileri ve sosyalistlere yeni mesaj gider: 'Nazi işgaline karşı savaşa geçin, ülkeniz işgal altında, Direnişi örgütleyin, insanlık için bu savaş' diye.
Ne diyelim, ideolojik şartlanmanın yarattığı aptallık/soysuzluk da bu işte. Rehin bırakılmış beyin ve vicdan.
Sent from my iPad using Tapatalk