04/06/2017, Saat: 14:30
Büyük Fatih Sultan Mehmet'e ayrı bir hayranlığım var. Sadece dünyanın en güzel şehri İstanbul'u biz Türklere taht şehri yapmadı, bence vizyonuyla İmparatorluğumuzun gerçek kurucusu oldu.
Hep onun hakkında kapsamlı bir biyografi yazılmamasını büyük bir eksiklik olarak gördüm.
Yıllar önce henüz Türkçe çevirisi yokken İngilizce çevirisinden okuduğum dünyadaki en önemli Fatih biyografisi kabul edilen (Alman Tarihçi) Franz Babinger'in kitabını okuduğumda çok şaşırmıştım oradaki taraflı, negatif tona ve belgesiz ortaya atılan iddialara. Gerçek bir tarihçinin yazdığı kitap böyle olmaz demiştim. Ama bu Babinger'in en önemli eseri olarak tüm dünyada okunan tek Fatih biyografisi. Bilimsel bir çalışmanın ürünü değil ama.
Sonra bu kitap Türkçeye de çevrildi ve Fatih üzerine tek (kapsamlı) biyografi olarak çok satılıyor ülkemizde ama ihtiyatla yaklaşılması gereken bu kitap yanlış bilgilendiriyor okuyanları.
Geçen hafta değerli yazar Beşir Ayvazoğlu'nun konuyla ilgili bir yazısına denk gelince forum üyeleriyle paylaşmak istedim. Gerçekten Osmanlı Tarihinin en büyük hocası Halil İnalcık keşke bir Fatih biyografisi yazmış olsaydı, ne güzel olurdu Tarih külliyatımız için.
Bu arada yazıda adı geçen değerli Prof. Feridun Emecen'in kitabını çıkar çıkmaz okumuştum, ve herkese tavsiye ederim.)
Beşir Ayvazoğlu'nun güzel yazısı:
" Fatih'in Biyografisini Yazmak:
Fâtih ve yarın 564. yılını kutlayacağımız fetih hakkında bizde ve dünyada yüzlerce eser yazılmıştır. Fakat Fâtih’in biyografisini doğumundan ölümüne eksiksiz yazan, maalesef bir Alman tarihçidir: Prof. Franz Babinger.
Babinger’in Fransızca ve İtalyancaya da çevrilen eseri, Türkçeye yazılışından tam yarım asır sonra Fâtih Sultan Mehmed ve Zamanı (Oğlak Yayıncılık, İstanbul 2002) adıyla kazandırıldı. Fethin 500. yılı vesilesiyle yazılan ve 1953 yılında Münih’te basılan bu eserin bir ilim adamı haysiyeti ve tarafsızlığıyla değil, düşmanlık hisleriyle kaleme alındığı yaygın bir kanaattir. Ananiasz Zajaczkowski ve Mihail Guboğlu gibi insaflı Türkologlar tarafından da tenkit edilen bu kitap hakkında en kapsamlı eleştiri, dünya çapındaki bir tarihçi olan Halil İnalcık hocamız tarafından yazılmıştı. Bu eleştiri, Türkçe tercümenin sonuna da eklenmiştir.
***
Babinger’in eserine yapılan en önemli eleştiri, kullandığı bilgilerin kaynaklarını göstermemiş olmasıdır. Önsözde, kaynakların ve kapsamlı bibliyografyanın ikinci ciltte yer alacağını ifade edilmiş olmasına rağmen bu cilt yayımlanmadı. Dolayısıyla Babinger’in eserinde verilen bilgilere son derece ihtiyatlı yaklaşmak mecburiyeti vardır. Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi’ne yazdığı “Franz Babinger” maddesinde, Fâtih hakkında “garazkârane yazılmış ne kadar ürcûfe varsa, âdeta arayıcı esnafı gayretiyle” Babinger’in eserinde bir araya getirildiğini söyler ve bu eserin kapsamlı tenkidinin “Mehmed II, Fâtih Sultan” yer alacağını söyler. İstanbul Ansiklopedisi G harfinde kaldığı için bu tenkidi okuma şansına sahip değiliz.
Koçu, Babinger maddesini, hakkımızda yabancılardan methiye istemediğimizi, ama iftiralara da tahammül edemeyeceğimizi söyledikten sonra şöyle noktalamıştır: “Hakiki yabancı dostun en acı tenkidi ile yüzünde dost maskesi ile dolaşanların bühtan dolu kasıtlı yazı larını ayırdedecek akl-ı selîme sahibiz.”
***
İstanbul Ansiklopedisi’nin yazarlarından biri olan Semai Eyice hocamız ise DİA İslam Ansiklopedisi’ne yazdığı “Franz Babinger” maddesinde, Fâtih Sultan Mehmed ve Zamanı’nı şöyle değerlendirir:
“Birçok büyük yanlışlık ihtiva eden eserin en şaşırtıcı yönü Fâtih’in şahsiyetiyle ilgili satırlardır. Babinger bu kısımları yazarken Türk hükümdarını kötülemek için yabancıların vaktiyle ona yakıştırdıkları dedikodu türünden söylentileri, gerçek olup olmadıklarını araştırma gereği duymadan aynen kitabına dercetmekten kaçınmamıştır. Bu hususta kendisine yöneltilen tenkitleri de hiçbir zaman ciddiye almamış, bunları gereksiz birer gayretkeşlik olarak görmüştür. Hâlbuki eserin kaynakları, içinde gösterilmediği gibi vaad edildiği halde ayrı bir cilt halinde de yayımlanmamıştır. Bu durumun ilim ciddiyetiyle bağdaştırılamayacağı âşikârdır. Nitekim onun bibliyografya referanslarını bazan işine geldiği şekilde kullanma gibi ilim ahlâkına aykırı düşen bu tavrı Osmanlı tarihçileriyle ilgili eserinde de P. Wittek tarafından tesbit edilmiştir.”
Halil İnalcık hocamızın ayrıntılı eleştirisine gelince... Bu eleştiriyi bir gazete yazısı çerçevesinde özetlemek imkânsızdır. İzninizle, bu eleştirinin sadece son satırlarını nakletmek istiyorum:
“Kitabın geneli için söyleyebileceğimiz, Profesör Babinger’in kaynaklardan aldığı bilgileri pek eleştirel analiz yapmadan ve tarihsel gelişmeler arasında bağlantılar kurma çabasına girmeden, basit bir kronolojik sıraya sokarak aktardığıdır. Öte yandan, Babinger bazen başvurduğu kaynaklardaki taraflı sözleri hiç sorgulamadan doğru olarak kabul etmiştir.”
***
Bana sorarsanız, merhum Halil İnalcık’ın yapması gereken, Babinger’in eserine bir eleştiri yazmakla yetinmeyip “tam ve tekmil” bir Fâtih biyografisi yazmasıydı. Fâtih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar (1954) isimli eseri, bu büyük işi 1950’lerde bile rahatlıkla başaracak kapasitede olduğunu gösterir.
Peki, Halil İnalcık hoca rahmet-i Rahman’a kavuştuğuna göre, Fâtih’in biyografisini yazma görevi kime düşüyor? Hiç şüphesiz, Prof. Dr. Feridun Emecen’e... Onun Fetih ve Kıyamet (2012) isimli eserini okursanız, bana hak vereceksiniz.
Feridun Bey, fetih hadisesini daha önce İstanbul’un Fethi Olayı ve Meseleleri (2003) isimli eserinde ele almıştı. Fetih ve Kıyamet, bu eserin yeni bilgiler eklenerek genişletilmiş ve yeniden düzenlenmiş halidir. Eserin ismindeki “kıyamet” kavramı, fethi kıyametle ilişkilendiren apokaliptik yorumları ifade etmektedir. Feridun Bey, bu konuda yaptığı araştırmaları da eserine eklemiştir. Sözün kısası, Fetih ve Kıyamet, İstanbul’un fethinin sadece bizim için değim, Hıristiyan dünya için de ne anlam ifade ettiği ve tabii Fâtih’in hayatının belli bir bölümü hakkında yazılmış son derece önemli ve kapsamlı bir eserdir.
Feridun Bey’in yapması gereken, bu eserini, Fâtih’in fetihten önceki ve sonraki hayatını da aynı titizlikle ele alarak “baba” bir Fâtih biyografisi yazması ve benim gibi meraklıları Babinger mahkûm olmaktan kurtarmasıdır. Bunu ondan bekliyoruz.
Fâtih ve fetih hakkında birkaç eser
Fâtih’ten söz edince, Selahattin Tansel’in Osmanlı Kaynaklarına Göre Fâtih Sultan Mehmed’in Siyasî ve Askerî Faaliyeti (1953) isimi eserini unutmamak gerekir. Türk Tarih Kurumu, birkaç yıl önce bu eserin yeni baskısını gerçekleştirdi.
İstanbul’un Batılılar tarafından nasıl görüldüğüne dair yazılmış en önemli eser ise Prof. Agostino Pertusi’nin imzasını taşımaktadır. Prof. Dr. Mahmut H. Şakiroğlu tarafından tercüme edilip tamamlayıcı notlarla zenginleştirilen bu eser, İstanbul Fetih Cemiyeti tarafından İstanbul’un Fethi ismiyle üç cilt halinde yayımlandı. Birinci cilt “Çağdaşların Tanıklığı”, ikinci cilt “Dünyadaki Yankısı”, üçüncü ciltse “İstanbul’un Fethine dair Neşredilmemiş ve Az Bilinen Metinler” alt başlıklarını taşıyor.
Aynı mahiyette bir eser de Türk okuyucusuyla 2010 yılında buluşmuştu: Konstantinopolis’in Düşüşü (Kitap Yayınevi). D. Nicolla, J. Haldon ve S. Turnbull tarafından yazılmış metinlerden oluşan ve Ali Özdamar tarafından Türkçeye kazandırılan eser “Osmanlıların Bizans’ı Fethi” alt başlığını taşıyor."
Sent from my iPad using Tapatalk