04/06/2017, Saat: 17:28



Çok gençken, yazdıklarını okuyup çok sevdiğim (o sıralarda İTÜ Mimarlık bölümünün efsane Mimarlık Tarihi hocası idi) büyük entellektüel Doğan Kuban'la tanışıp, sohbetler etme şansına erişmiştim. 90'ını geçmiş bu büyük adam hala o müthiş aydınlık zihninden dökülen tespitlerle harika yazılar yazıyor.
Onun tüm kitapları birbirinden güzeldir. Çağdaşlaşma üzerine de yazar, efsane mimari binalar üzerine de, Türk ve İslam sanatı üzerine de. Onun "Sinan'ın Sanatı ve Selimiye Camii" ve "Divriği Mucizesi" adlı muhteşem kitapları da benim dönüp dönüp okuduğum başucu kitaplarımdan.
Doğan Hoca, yıllar önce yayınlanan "100 Soruda Türkiye Sanatı Tarihi" adlı güzel kitabında bakın nasıl anlatmış Hat Sanatını:
"Hat sanatı nedir? Bu sanatın Osmanlı kültüründeki yeri nedir? Hat sanatının önemli temsilcileri kimlerdir?
Hat kelimesi Arapça çizgi veya bir satır yazı demektir. Fakat bugün anlaşılan gelişmiş şekliyle Arap harfleriyle yazılan elyazısı anlamına gelmektedir. Arap yazısı daha İslamın ilk çağında kendine özgü bir üslupla ortaya çıkar. İslam öncesi yazıdan esinlenen geometrik karakterli ve önce Kufe'de denendiği için 'Kufi' adını alan ilk yazı üslubunun, sadece yazmalarda değil, fakat mimari dekorasyonda da önemli bir yeri vardır.
İslam sanatında figürün, diğer kültürlerin sanatlarına nazaran daha az kullanılması, ve yazının Kuran'ın dediklerini taşıyan araç oluşu, yazıyı müslümanın günlük çevresinde önemli bir statüye kavuşturmuştur. Kuran'ın Alak suresinde Oku! insana kalemle öğreten, bilmediğini bildiren, kerim olan Tanrının adını şeklindeki Ayet ile Peygamberin «yazıyı güzel yazmak bir ödevdir, çünkü insanın günlük gıdasının başında okumak gelir» Hadisi, yazıya verilen önemin kaynağını göstermektedir.
İslam Sanatında çok önemli bir dekorasyon elemanı olan Küfi yazı, Türkiye'de, özellikle Osmanlı çağında pek kullanılmamıştır. Ona karşılık, özellikle Fatih Çağından sonra çeşitli yazı tiplerinde Osmanlı hattatları üstün bir teknik ve artistik düzeye ulaşmışlardır. Yazı, sadece kitap sanatında değil, fakat dini yapıların süslemesinde, büyük dekoratif kitabelerde ve her çeşit küçük eşyada ve Türk toplum hayatında, Bizans devrinde İkonun ve Batının tablolarının yerini alan müstakil levhalarda kullanılmıştır.
Harflerin biçimine, aralıklarına, yazı işaretlerinin kullanılıp kullanılmamasına, küçüklüğüne, büyüklüğüne göre adlandırılan yazı çeşitleri vardır. Bunların kullanıldıkları yerler de oldukça belirlidir. Dekoratif bir amaçla kullanılan Kufi yazı dışında, başlıca yazı çeşitleri şöyle özetlenebilir:
Daha çok güzel yazı levhalarında ve kitabelerde, büyük harfli süs yazılarında kullanılan ve en yaygın yazı çeşidi olan 'Sülüs;, ondan daha köşeli, daha küçük harflerle yazı yazılmasından meydana gelen ve çok daha az kullanılan 'Muhakkak' ve 'Reyhani', daha dekoratif nitelikte bir sülüs bozması olan ve. resmi belgelerde kullanılan 'Tevki' ve icazet (diploma)lerde kullanılan Rik'a'dır. Bu altı yazı çeşidine Aklam-ı Sitte (altı kalem) adı verilmiştir. Genellikle bu yazıların çok daha büyük boyutlarda dekoratif nitelikte yazılanlatına Celi denir. Türkiye'de özellikle Sülüs Celi'si büyük pano, levha ve kitabelerde çok kullanılmıştır. Bu yazı çeşitlerinin dışında İran'dan alınan 'Talik', 'Nestalik', fermanlarda kullanılan karmaşık ve süslü bir yazı olan 'Divani', mali kayıtlarda kullanılan ve bir çeşit stenografi niteliğinde olan 'Siyakat', dekoratif amaçlarla Sülüs yazının simetriğiyle beraber çift yazılmasından meydana gelen 'Müsenna' gibi yazı çeşitleri vardır.
Hat sanatının İslam kültürü içindeki büyük önemi bu alanda pek çok sanatkarın yetişmesini teşvik etmiştir. Genellikle hattatlar, minyatür yapan nakkaşlardan, müzehhiplerden ve diğer sanatkarlardan daha yüksek bir statüye sahip olmuşlardır. Önemli minyatürlü yazmalarda çoğu kere hattatın ismi bilinir. Fakat ressamınki unutulmuştur. Türkiye'de Onüçüncü yüzyılda yetişen, ve sonradan Abbasi Sarayında Halife Mustasım'ın adamı olduğu için Mustasami diye anılan Amasyalı Yakut, Sülüs ve Nesih yazının kaidelerini yeniden tesbit eden Fatih Çağının yine Amasyalı olan ünlü Hattatı Şeyh Hamdullah (Beyazıt Camisinin giriş kapısı üzerindeki kitabeyi yazmıştır). Kanuni Devrinin ünlü hattatı Ahmet Karahisari (Süleymaniye kubbesi yazılarını yazmıştır), Onyedinci yüzyılda özellikle Kuranlariyle ün kazanan Hafız Osman, Onsekizinci yüzyılda Mustafa Rakım, talik yazı çeşidinin en tanınmış temsilcisi Mehmet Esat Yesari bugün hemen hemen ortadan kalkmış olan bu sanatın büyük ustalarıydı.
Sent from my iPad using Tapatalk