Kanuni Sultan Süleyman kendisine ayaklanan oğullarına (şehzadelerine) karşı savaşırken, ya da Mustafa gibi (ileride yazacağım) fiili ayaklanmaya girişmeyen oğlunu bile öldürtürken olanlar malumumuz.
Şehzade Bayezid yenilir ve oğullarıyla İran'a sığınır, Kanuni'nin para teklif etmesi üzerine İran şehzade ve oğullarını Kanuniye teslim eder, öldürülürler (burada kimin tarafından ve nerede öldürüldüklerine dair detaylar değişik kayıtlarda farklılaşır biraz.) Hatta Bayezid'in (başka bir yerdeki) beşikteki torunlarını bile öldürtür Kanuni.
O döneme dair merakı olanlara, Şerafettin Turan hocanın yukarıdaki güzel kitabını öneririm.
Şehzade Bayezid'in babası Kanuni Sultan Süleyman'dan af dilediği mektubu ve babasının ona cevabı ünlüdür. Bu adamlar şair aynı zamanda. Mektupları da kendi mahlaslarıyla şiir olarak yazarlar birbirlerine.
İşte o mektuplar:
Şehzade Bayezıd’ın İran’a sığınmak zorunda kalmasının ardından babası Kanuni Sultan Süleyman’a yazdığı mektup :
Ey seraser âleme Sultan Süleyman’ım baba,
Tende Canım, Canımın içinde cananım baba,
Bayezîd’ine kıyar mısın benim canım baba
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Enbiya ser-defteri yani ki Âdem hakkıçün,
Hem dahi Musî ile îsî-i Meryem hakkıçün,
Kainatın server-i ol Ruh-i âzam hakkıçün,
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Sanki Mecnun’um, bana dağlar başı oldu durak,
Ayrılıp bilcümle mal ü mülkten düştüm ırak,
Dökerim göz yaşını vâhasretâ, dâd-el-firak,
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Kim sana arzeyleye hâlim, eya şah-ı kerim,
Anadan, kardeşlerimden ayrılıp kaldım yetim,
Yok benim bir zerre isyanım sana,
Hak’tır alîm, Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Bir nice ma’sumum olduğun şeha bilmez misin?
Anların kanına girmekten hazer kılmaz mısın,
Yoksa ben kulunla Hak dergahına varmaz mısın,
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Hak Taâlâ, kim cihanın şahı etmiştir seni
Öldürüp ben kulunu, güldürme şahım düşmeni
Gözlerim nuru oğullarımdan ayırma beni
Bigünahım, Hak bilür devletlü sultanım baba
Tutalım iki elim baştan başa kanda ola,
Bu meseldir, söylenir kim “kul günah itse n’ola”
Bayezîd’in suçunu bağışla, kıyma bu kula,
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Günümüz Türkçesi:
Ey baştanbaşa âleme Sultan Süleyman’ım baba,
Tende Canım, Canımın içinde cananım baba,
Bayezîd’ine kıyar mısın benim canım baba
Günahsızım, Hak bilir, mevkî sahibi sultanım baba.
Nebiler defterin başı yani ki Âdem hakkı için,
Hem dahi Mûsa ile Îsa ve Meryem hakkı için,
Kâinatın serveri o en büyük ruh hakkı içün,
Günahsızım, Hak bilir, mevkî sahibi sultanım baba.
Sanki Mecnun’um, bana dağlar başı oldu durak,
Ayrılıp bütün mal ve mülkten düştüm uzak,
Dökerim gözyaşını özleyiş ve ayrılık acısından medet,
Günahsızım, Hak bilir, mevkî sahibi sultanım baba.
Kim sana arz eyleye hâlimi, Ey cömertlerin padişahı,
Anadan, kardeşlerimden ayrılıp kaldım yetim,
Yok benim bir zerre isyanım sana,
Hak’tır âlim, Günahsızım, Hak bilir, mevkî sahibi sultanım baba.
Bir nice masumum olduğunu ey padişah bilmez misin?
Onların kanına girmekten çekinme kılmaz mısın?
Yoksa ben kulunla Hak dergâhına varmaz mısın?
Günahsızım, Hak bilir, mevkî sahibi sultanım baba.
Hak Taâlâ, kim cihanın padişahı etmiştir seni
Öldürüp ben kulunu, güldürme padişahım düşmeni
Gözlerimin nuru oğullarımdan ayırma beni
Günahsızım, Hak bilir mevkî sahibi sultanım baba
Tutalım iki elim baştanbaşa kanda olsun,
Bu meseldir, söylenir ki “kul günah etse ne olur”
Bayezid’in suçunu bağışla, kıyma bu kula,
Günahsızım, Hak bilir, mevki sahibi Sultanım baba.
Bu da yukarıdaki mektuba Kanuni'nin cevabı :
Ey dem-a-dem mazhar-ı tugyân u isyânum oğul
Takmayan boynına hergiz tavk-ı fermânum oğul
Ben kıyar mıydum sana ey Bâyezid hânum oğul
Bî-günâham dime bâri tevbe kıl cânum oğul
Enbiyâ vü evliyâ ervâh-ı a’zam hakkıçün
Nûh ü İbrahim ü Mûsi İbn-i Meryem hakkıçün
Hatm-ı âsâr-ı nübüvvet Fahr-ı Âlem hakkıçün
Bî-günâham dime bâri tevbe kıl cânum oğul
Adem adın itmeyen Mecnûna sahralar durak
Kurb-ı tâatdan kaçanlar dâima düşer ırak
Tan degüldür dir isen vâ hasretâ dâd el-firak
Bî-günâham dime bâri tevbe kıl cânum oğul
Neş’et-i Hakdur nübüvvet râm olan olur kerîm
“Lâtekul üf” kavlini inkâr iden kalur yetîm
Tâata isyâna alîmdür Hudâvend-i Kerîm
Bî-günâham dime bâri tevbe kıl cânım oğul
Rahm u şefkat zîb-i îmân olduğın bilmez misün
Yâ dem-i masûmı dökmekden hazer kılmaz mısun
Abdi âzâd ile Hak dergâhına varmaz mısun
Bî-günâham dime bâri tevbe kıl cânum oğul
Hak reâyâ-yı muti’e râi itmişdür beni
İsterem mağlûb idem agnama zib-i düşmeni
Hâşâlillah öldürürsem bî-güneh nâgâh seni
Bî-günâham dime bâri tevbe kıl cânum oğul
Tutalum iki elüm başdan başa kanda ola
Çünki istiğfâr idersün biz de afv itsek nola
Bâyezidüm suçını bağışlaram gelsen yola
Bî-günâham dime bâri tevbe kıl cânum oğul
Günümüz Türkçesi:
Ey her an başkaldırı ve isyanla meşgul oğul
Boynuna fermanımı takmayan oğul,
Ben kıyar mıydım sana ey Beyazıt Hanım oğul,
Bigünahım deme, bari tevbe kıl canım oğul.
Peygamberler veliler ve bütün ulular hakkıçün
Nuh, İbrahim, Musa ve Meryem oğlu hakkıçün
Hatm-i asarı nübüvvet, fahri alem hakkıçün,
Bigünahım deme bari tevbe kıl canım oğul.
Adem adın etmeyen Mecnuna sahralar durak,
Büyüğe itaatten kaçanlar daima düşer ırak,
Kader değildir der isen hasretle firak,
Bigünahım deme bari tevbe kıl canım oğul.
İmanın ve şefkatin hedefi olduğun, bilmez misin?
Ya masum kanı dökmekten, korkmaz mısın?
Bu çaresiz kul ile hak dergahına varmaz mısın?
Bigünahım deme bari tevbe kıl canım oğul.
Hak, reayaya boyun eğdirmeye tayin etti beni,
İsterim mağlup edem, zib-i düşmeni,
Korkarım Allahtan, öldürürsem bigünah seni
Bigünahım deme, bari tevbe kıl canım oğul.
Tutalım ki iki elin baştan başa kanda ola,
Madem pişman oldun, biz de affetsek ne ola
Bayezidim, suçunu bağışlarım gelsen yola
Bigünahım deme, bari tevbe kıl canım oğul.
Sent from my iPad using Tapatalk