Sadece bizim tarihimizin değil, dünya tarihinin en büyük Mareşallerinden biri olan Padişah 4. Murad çocuk yaşta tahta çıkmış, etrafındakilerin iktidar savaşları içinde çok zor dönemler yaşamış ama sonrasında iktidarın sahibi olarak önemli fetihler yapmıştı. Çok genç yaşta öldü.
4. Murad sadece 13 yaşında bir çocuk padişah iken, veziri Hafız Ahmed Paşa'yı Bağdat Seferine göndermiştir. Yaşadığı başarısızlık üzerine Hafız Ahmed Paşa, (kendisi de ataları gibi şair olan) 4. Murad'a bir manzum mektup gönderir, yardım ister.
13 yaşındaki Padişah da ona manzum bir mektupla zehir zemberek bir cevap verir. 'Yedi İklimin Padişahı' olduğunu da ekler mektuba.
Tarihimizden bir belge olan bu mektupları aşağıda orijinalleri ve günümüz Türkçesine uyarlanmış halleriyle görebilirsiniz.
(Bu manzum mektubu vezirine gönderen 13 yaşındaki çocuk Padişah 4. Murad ileride bir tarihte 8 Nisan 1638 günü güzel Üsküdar'ımızdan yola çıktı ve Aralık'ta Bağdat'ı İranlılardan alarak İmparatorluğumuza geri kazandırdı. 26 yaşındaydı. Topkapı Sarayı'ndaki şaheser Bağdat Köşkü bunu. İçin eklenmiştir.)
Hafız Ahmed Paşa'nın 13 yaşındaki 4. Murad'a gönderdiği mektup:
"Aldı etrâfı adû imdâda asker yok mudu
Din yolunda baş verir bir merd-i server yok mudur
Hasmı geşt ile oyunda ruh-be-ruh şeh mât eder
Cenkde bir at oynadur ferzâne bir er yok mudur
Bir aceb girdâba düştük çâresiz kaldık meded
Âşinâlar zümresinden bir şinâver yok mudur
Cenkde hem-pâmız olup baş verip baş almağa
Arsa-i âlemde bir merd-i hünerver yok mudur
Def’-i bî-dâda tekâsülden garaz ne bilmezüz
Derd-i mazlûmdan suâl olmaz mı mahşer yok mudur
Âteş-i sûzân-ı a’dâya bizimle girmeğe
Dehr içinde imtihân olmuş semender yok mudur
Dergeh-i Sultân Murâd’a nâmemiz irsâline
Bâd-ı sarsar gibi bir çâbük-kebûter yok mudur"
Günümüz Türkçesiyle:
(Etrafı düşmanlar sardı, yardıma yetişecek asker yok mudur?
Din yolunda başını verecek cesur askerler nerede!
Savaşta iyi at süren ve yüz yüze düşmanı şah-mat edecek bilgili bir asker de mi kalmadı?
Tehlikeli bir akıntıya düştük ve çaresiz kaldık. Bizi bu sıkıntıdan kurtaracak tecrübeli bir dalgıç yok mudur?
Cenkte yoldaşımız olup, baş verip ve almak için dünya arsasında hüner sahibi bir asker yok mudur?
Zulmü def etmede gevşek davranmanın kastının ne olduğunu bilmeyiz.
Zulme uğramış bir mazlumdan sual edecek bir mahşer de mi yoktur?
Bizimle düşmanın yakıcı ateşine girmek için ateşte yanmadığına inanılan semender gibi asker kalmadı mı?
Sultan Murad’ın dergâhına mektubumuzu ulaştıracak şiddetli rüzgar gibi süratli bir güvercin de mi yoktur?)
13 Yaşındaki Padişah 4. Murad vezirinin mektubunu şöyle cevaplar:
"Hâfızâ Bağdâd’a imdâd etmeğe er yok mudur
Bizden istimdâd edersin sende asker yok mudur
Düşmeni mât etmeğe ferzâneyim ben der idin
Hasma karşı şimdi at oynatmağa er yok mudur
Gerçi lâf urmakda yokdur sana hem-pâ bilürüz
Lîk senden dâd alur bir dâd-güster yok mudur
Merdlik da’vâ ederken bu muhanneslik neden
Havf edersin bâri yânında dilâver yok mudur
Râfizîler aldı Bağdâd’ı tekâsül eyledin
Sana hasm olmaz mı Hazret rûz-ı mahşer yok mudur
Bû-Hanîfe şehrin ihmâlinle vîrân etdiler
Sende âyâ gayret-i dîn ü peyamber yok mudur
Bî-haberken saltanat ihsân eden Perverdigâr
Yine Bağdâd’ı eder ihsân mukadder yok mudur
Rüşvet ile cünd-i İslâm’ı perîşân eyledin
İşidilmez mi sanursun bu haberler yok mudur
Avn-i Hak’la intikâm almağa a’dâdan meğer
Bende-i dîrîn vezîr-i dîn-perver yok mudur
Bir Alî-sîret vezîri şimdi serdâr eylerim
Hazret-i Peygamber mu’în olmaz mı rehber yok mudur
Şimdi hâlî mi kıyâs eylersin âyâ âlemi
Ey Murâdî pâdişâh-ı heft-kişver yok mudur"
Günümüz Türkçesiyle:
((Ey Hâfız! Bağdat’a imdat etmek için sende asker yok mudur?
Bizden yardım dilersin, senin yanında asker kalmadı mı?
Düşmanı mat etmek için “ben hünerliyim” derdin.
Şimdi düşmana karşı at oynatacak bir asker de mi yoktur?
Laf söylemekte sana yoldaş bulunmaz, biliriz.
Fakat senden hakkını alacak bir adalet dağıtıcı yok mu sanırsın?
Erkeklik davasında iken bu kadınsı hareketler neden?
Korkmaktasın, fakat hiç olmazsa yanında erkek de mi yoktur?
Gevşeklik göstererek Bağdat’ı Şiilere bıraktın.
Bundan dolayı yarın mahşer gününün sahibi sana düşman olmaz mı?
Senin ihmalinle sebebiyle Ebû Hanife hazretlerinin şehrini vîrân ettiler; acaba sende hiç din ve peygamber gayreti kalmadı mı?
Vakitsiz bir şekilde saltanat ve devlet ihsan eden Allah, yine bize Bağdat şehrini geri verir.
Rüşvet ile İslam askerini perişan eyledin. Bu haberler bizim kulağımıza gelmez mi sanırsın?
Cenab-ı Hakk’ın yardımıyla düşmandan intikam almak için dinini seven sâdık bir vezirim yok mu zannedersin?
Şimdi Hazret-i Ali gibi cengâver bir veziri kumandan tayin ederim.
Ona Hazret-i Peygamberin yardımcı olmayacağını mı zannediyorsun?
Hâfız! Acaba sen âlemi başı boş bırakılmış mı sandın?
Ey Murad! Yedi iklimin padişahı sen değil misin!)
Sent from my iPad using Tapatalk