21/06/2018, Saat: 14:56
(Son Düzenleme: 21/06/2018, Saat: 14:59, Düzenleyen: ziyanınjileti.
Sebep: alıntı ekleme
)
Osmanlı da 17.yüzyılın sonuna kadar gayri müslimler gerçek anlamda Müslüman olup, devlet adamı olarak görev yapıyorlardı. 17.yüzyıldan sonra Osmanlıda malumunuz bozulma meydana geldi ve bundan sonraki devlet adamları da (geneli demiyorum ama çoğunluğu) lafta Müslüman olmuştur. Yani dört dörtlük bir Müslüman oldukları görünmüyor. Yeniçeri ocağı yıkılınca Fransa'dan işin uzmanı biri getiriliyor. Adını unuttum şuan. Adamı Müslüman yapıp, Müslüman bir isim veriyorlar ama adamın umurunda değil. Yeni askeri düzeni kurmakla meşgul ve başarılı da oluyor. Bu iş böyledir. İlla Müslüman olsun dersen o kişi ancak lafta Müslüman olur ve lafta Müslüman yönetiyor olur. Tabi Sadrazam gibi büyük devlet adamlarında bunu söyleyemeyiz.
Bu konu ile ilgili biraz alakalı biraz alakasız ama yakın zamanda gerçekleşen bir olay Kabe baskınıdır. İlk önce kendi kolluk kuvvetleri operasyon gerçekleştirdi ama fena çuvalladılar. Dünya'ya da söylemiyorlar Kabe saldırı altında, fena çuvalladık diye. Sonra yanlış değilsem Pakistan Özel Kuvvetleri bölgeye intikal etti. Pakistan özel kuvvetleri de operasyonda başarısız oldu, rezil olarak geri ülkelerine döndüler. Yetkililer baktılar iş iyi gitmiyor mecbur Kabe saldırısını dünyaya duyurdular. Tabi bu olay büyük ses getirdi ve Fransa kendi özel birliğini Suudi Arabistan'a gönderme teklifinde bulundu. Suudi Arabistan bu teklifi kabul etti. Ne yapsın, el mahkum. Neyse efenim, bu Fransız özel birliği askeri uçağa bindirilip Suudi Arabistan'a doğru yola çıktılar. Kabe hala saldırı altında ve Suudi askerler sadece çevreyi boşaltıp, etrafı sarmış bir vaziyette Fransız özel birliğini bekliyorlar. Neyse efendim bu Fransız uçaktan indiler tam Kabe'ye girecekler iken Kabe müftüsü mü şerifi mi ne haltsa artık, Fransızların gavur olduğunu, Kabe'ye Müslüman olmayan hiç kimsenin giremeyeceğini söyledi, iyi mi..? Fransız özel kuvvetler operasyon için hazırlanırken bir anda operasyon durduruldu. Fransız askerlerde ne olduğu hakkında hiçbir fikri yok. Kabe bilmem kaç saattir teröristler tarafından ele geçirilmiş durumda, rezillikleri giderecek artıyor. Suudi yetkililer Fransız askerlerin yanına giderek söylediklerimizi söyledikten sonra operasyona başlayabilirsiniz dediler ve Fransızlara Kelime-i Şahadet söylettiler. Fransız askerlerin umurunda değil tabii, kendilerine bir görev verilmiş ve operasyonu yapıp geri ülkelerine kaçacaklar. Büyük ihtimal ne söylediklerinin hangi suretle söyletirilerek, ne anlama geldiğini bile bilmiyorlardır, o derece. Neyse, bu Suudiler ''tamamdır, kelime-i Şahadet getirdiler, Müslüman oldular'' diyerek Kabe operasyonunu başlattılar.
Fransızlar Kabe'ye girdiklerinde ilk önce 2-3 keskin nişancı teröristi indirirler. Ama asıl çoğunluk terörist grup yer altındaki tünellerde saklanmaktadır. Yer altında büyük bir silah teçhizatı, mühimmat ve yiyecek stoku yapmışlar. Tünele kafasını sokanı indiriyorlar. Fransız birliğin başındaki komutan bir su tankeri istiyor. Su tankerleri intikal ediyor ve tünellerin içine dört bir yandan su veriyorlar. Ama amaç adamları su içinde boğmak değil. Zaten tünel kocaman, denizi çekmen lazım. Tüneldeki su teröristlerin bileğine kadar ulaştıktan sonra suyu kesiyorlar. Daha sonra dört bir yandan tünelin içine elektrik kabloları sarkıtıyorlar. Tüneldeki teröristler güçlü elektrik akımının etkisi ile oldukları yerde Allah çarpmışa dönüyorlar. Teröristlerin ele başı ve 2-3 kişi sağ ele geçirilip, Arap askerlere teslim ediliyor ve Fransız özel birliği geldikleri gibi geri ülkelerine dönüyorlar.
Bu kurnazca hareket ne Arapların ne Pakistanlı özel kuvvetlerin aklına gelmiyor. Elin Fransızı operasyonu kısa sürede başarı ile bitirip, eve dönüyor.
Bunu okuduktan sonra Suudi Arabistanın bu durumunu Osmanlının özellikle 17.yy sonraki zamanlarına, Fransız özel kuvvetlerini de Avrupadan getirilip devşirilen ve Osmanlıda görev alan kişilere benzetebiliriz.
Not: Kabe baskını bazı kaynaklarda daha farklı anlatılabilir, benim bu bilgim bu olayı 1.ağızdan anlatan bir kişinin yazdığı kitaptan, aklımda kalan bilgilerdir.
Komşum onu söyleyen kişi Yıldırım Bayezit için söylemiştir. Zira Bayezit içki içtiği için ona yönelik bir söz dokundurmasıdır bu... Yani halk için söylenmemiştir.
Bu konu ile ilgili biraz alakalı biraz alakasız ama yakın zamanda gerçekleşen bir olay Kabe baskınıdır. İlk önce kendi kolluk kuvvetleri operasyon gerçekleştirdi ama fena çuvalladılar. Dünya'ya da söylemiyorlar Kabe saldırı altında, fena çuvalladık diye. Sonra yanlış değilsem Pakistan Özel Kuvvetleri bölgeye intikal etti. Pakistan özel kuvvetleri de operasyonda başarısız oldu, rezil olarak geri ülkelerine döndüler. Yetkililer baktılar iş iyi gitmiyor mecbur Kabe saldırısını dünyaya duyurdular. Tabi bu olay büyük ses getirdi ve Fransa kendi özel birliğini Suudi Arabistan'a gönderme teklifinde bulundu. Suudi Arabistan bu teklifi kabul etti. Ne yapsın, el mahkum. Neyse efenim, bu Fransız özel birliği askeri uçağa bindirilip Suudi Arabistan'a doğru yola çıktılar. Kabe hala saldırı altında ve Suudi askerler sadece çevreyi boşaltıp, etrafı sarmış bir vaziyette Fransız özel birliğini bekliyorlar. Neyse efendim bu Fransız uçaktan indiler tam Kabe'ye girecekler iken Kabe müftüsü mü şerifi mi ne haltsa artık, Fransızların gavur olduğunu, Kabe'ye Müslüman olmayan hiç kimsenin giremeyeceğini söyledi, iyi mi..? Fransız özel kuvvetler operasyon için hazırlanırken bir anda operasyon durduruldu. Fransız askerlerde ne olduğu hakkında hiçbir fikri yok. Kabe bilmem kaç saattir teröristler tarafından ele geçirilmiş durumda, rezillikleri giderecek artıyor. Suudi yetkililer Fransız askerlerin yanına giderek söylediklerimizi söyledikten sonra operasyona başlayabilirsiniz dediler ve Fransızlara Kelime-i Şahadet söylettiler. Fransız askerlerin umurunda değil tabii, kendilerine bir görev verilmiş ve operasyonu yapıp geri ülkelerine kaçacaklar. Büyük ihtimal ne söylediklerinin hangi suretle söyletirilerek, ne anlama geldiğini bile bilmiyorlardır, o derece. Neyse, bu Suudiler ''tamamdır, kelime-i Şahadet getirdiler, Müslüman oldular'' diyerek Kabe operasyonunu başlattılar.
Fransızlar Kabe'ye girdiklerinde ilk önce 2-3 keskin nişancı teröristi indirirler. Ama asıl çoğunluk terörist grup yer altındaki tünellerde saklanmaktadır. Yer altında büyük bir silah teçhizatı, mühimmat ve yiyecek stoku yapmışlar. Tünele kafasını sokanı indiriyorlar. Fransız birliğin başındaki komutan bir su tankeri istiyor. Su tankerleri intikal ediyor ve tünellerin içine dört bir yandan su veriyorlar. Ama amaç adamları su içinde boğmak değil. Zaten tünel kocaman, denizi çekmen lazım. Tüneldeki su teröristlerin bileğine kadar ulaştıktan sonra suyu kesiyorlar. Daha sonra dört bir yandan tünelin içine elektrik kabloları sarkıtıyorlar. Tüneldeki teröristler güçlü elektrik akımının etkisi ile oldukları yerde Allah çarpmışa dönüyorlar. Teröristlerin ele başı ve 2-3 kişi sağ ele geçirilip, Arap askerlere teslim ediliyor ve Fransız özel birliği geldikleri gibi geri ülkelerine dönüyorlar.
Bu kurnazca hareket ne Arapların ne Pakistanlı özel kuvvetlerin aklına gelmiyor. Elin Fransızı operasyonu kısa sürede başarı ile bitirip, eve dönüyor.
Bunu okuduktan sonra Suudi Arabistanın bu durumunu Osmanlının özellikle 17.yy sonraki zamanlarına, Fransız özel kuvvetlerini de Avrupadan getirilip devşirilen ve Osmanlıda görev alan kişilere benzetebiliriz.
Not: Kabe baskını bazı kaynaklarda daha farklı anlatılabilir, benim bu bilgim bu olayı 1.ağızdan anlatan bir kişinin yazdığı kitaptan, aklımda kalan bilgilerdir.
(21/06/2018, Saat: 14:14)Bilge_Kagan Adlı Kullanıcıdan Alıntı: şöyle söyleyeyim ben size. Yıldırım Bayezit döneminde (Osmanlı’nın tam kuruluşla yükseliş arası) Bursa’da bir camii açılışına değerli bir hoca geliyor. Camiiye girince yıldırım Bayezid’e dönüp her şey tamam da camiinin dört köşesine meyhane yapmamışsın bir o eksik diyor. Bayezid durumu anlıyor. Yani o dönemde bile halkta bir yozlaşma bir bozulma var. Evet ülke şeriatla yönetiliyor ama halk tamamen müslüman usüllere göre yaşamıyor
Komşum onu söyleyen kişi Yıldırım Bayezit için söylemiştir. Zira Bayezit içki içtiği için ona yönelik bir söz dokundurmasıdır bu... Yani halk için söylenmemiştir.