03/02/2020, Saat: 10:54
(Son Düzenleme: 03/02/2020, Saat: 11:08, Düzenleyen: 3RD1.
Sebep: düzenleme
)
@dikdik_s güzel yazı olmuş zevkle okudum komşum. Emeğinize sağlık.
Konuyu biraz dağıtmış olacağım ancak konu bilim insanları ve çalışmalarından açılınca küçük bir ekleme yapayım. Nazi Partisinin Almanya'da iktidara gelmesinden sonra bir çok bilim adamı dünyanın dört bir yanına dağıldı. Genç Türkiye'de bu bilim insanlarından bazılarını kapmıştır. Osmanlı zamanında da bir çok Alman bilim insanı gelmiştir ancak onlar sığınmacı yada savaştan kaçarak değil; devletin daveti ile olmuştur. Cumhuriyet döneminde gelenler Nazilerden kaçarak sığınmacı olarak gelenlerdir. Bilinenin aksine hepsi Yahudi'de değildir.
Bu bilim insanları gittikleri yerlere ciddi manada değer katmıştır. Bir çoğunun da ana dili Almanca olduğundan dolayı ilk tercih ettikleri ülke kendileri ile aynı dili konuşan İsviçre olmuştur. Devam eden süreçte de İsviçre'nin sanayi sektörü ile ilaç sektöründeki gelişimi hepimizin malumu.
Türkiye'ye gelen Alman Profesörler ile ilgili de şöyle bir ayrıntıya yer vereyim. Einstein o dönem de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal' ATATÜRK'e sunulmak üzere Başbakanlığa bir mektup yazıyor ve kırk bilim insanının Türkiye'ye kabul edilmesini istiyor. Mektup eline ulaşan Başbakan İsmet Paşa evrağın gereğini Milli Eğitime vererek kendisi bir mektup yazıyor ve talebi reddediyor. Daha sonradan bunu haber alan Atatürk'ün daveti ile yüzdoksan bilim insanı ülkemize geliyor. Einstein tarafından gönderildiği söylenen mektubun altında imzası olmasına rağmen, mektubu kaleme alanın Albert Einstein değil OSE yönetimi olduğu özel sekreterinin açıklaması ile anlaşılmıştır ancak Einstein OSE için antetli boş kâğıtlara imzalar atmış, gerektiğinde kullanılması için OSE yönetimine bırakmıştı. OSE ise matbuu olarak hazırlanan bir evrak üzerine yazarak göndermiştir. Her ne kadar doğrudan Einstein tarafından yazılmasa da onun haberinin olmadığını söylemek bence doğru olmaz. Mektup da burada:
OSE: Yahudi Nüfusu Koruma Grupları Birliği
Kyn: https://tr.wikipedia.org/wiki/Yahudi_N%C...rli%C4%9Fi
OSE TARAFINDAN GÖNDERİLER MEKTUP
“Ekselansları,
OSE Dünya Birliği’nin şeref başkanı olarak, Almanya’dan 40 profesör ve doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. Sözü edilen kişiler, Almanya’da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler. Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir. Bu bilim adamları, bir yıl müddetle, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler. Bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum.
Ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan şeref duyan,
Prof. Albert Einstein”
İNÖNÜ'NÜN YANITI
“Saygıdeğer profesör,
İktidardaki hükümetin politikası gereği Almanya’da bilimsel ve tıbbi çalışmalarını yerine getiremeyen 40 profesör ve doktorun Türkiye’ye kabulünü dileyen mektubunuzu aldım. Bu beylerin hükümetimiz kuruluşlarında bir yıl ücretsiz çalışmayı kabul ettiklerini gördüm. Teklifiniz çok çekici olmasına rağmen ülkemiz kanun ve nizamları gereği size olumlu cevap verme imkânı göremiyorum. Saygıdeğer profesör, bildiğiniz gibi şu anda 40’tan fazla profesör ve doktor istihdam etmiş durumdayız. Çoğu benzer nitelik ve kapasitede olan bu şahıslar da aynı politik şartlar altındadırlar. Bu profesör ve doktorlar burada geçerli kanun ve şartlar altında çalışmayı kabul etmişlerdir. Şimdiki halde, çeşitli kültür, dil ve kökenlerden gelmiş üyelerle çok hassas bir oluşum geliştirmeye çalışıyoruz. O nedenle içinde bulunduğumuz şartlar gereği daha fazla personel istihdam etmemizin mümkün olmadığını üzülerek bildiririm.
Saygıdeğer profesör,
Arzunuzu yerine getirememenin üzüntüsünü ifade eder, en iyi duygularıma inanmanızı rica ederim.”
İsmet İnönü
Türkye'ye sığınan Almanlardan bazı isimler:
- Albert Malche: Cenevre’li pedagoji profesörü ve siyaset bilimcisi, mevcut Türk üniversitelerinde reform ihtiyaçlarını ve imkânlarını araştırmak ve gerekli önerileri yapmak üzere Türk Hükümeti tarafından görevlendirildi. Albert Malche’nin verdiği bilgiler, Mustafa Kemal Atatürk başkanlığındaki Türk Hükümetine ve Eğitim Bakanı Reşit Galip’e benzersiz bir fırsat sundu. Bu fırsat şuydu: Almanya’daki Nazi rejimi nedeniyle göç etmek zorunda kalan tanınmış bilim insanlarının Türkiye’deki üniversite alanında yapılması istenilen reform çalışmalarında yer almalarıydı, örneğin İstanbul’da ve daha sonra Ankara’da tümüyle Batılı bir üniversitenin kurulması gibi.
- Prof. Philipp Schwartz: İsviçre’de kurulan ‘Yurt dışındaki Alman Bilim İnsanları Dayanışma Birliği’ adına 1933 yılında Türk Milli Eğitim Bakanıyla Türkiye’ye Alman profesörleri ve bilim insanlarının gönderilmesi ile ilgili oluşturan sözleşmeyi imzaladı.
- Prof. Ernst Reuter: 1935–1946 arasında Türk Ulaştırma Bakanlığında idari ve trafik konularında uzman olarak çalıştı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde yerel politika ve şehir planlaması profesörü olarak görev yaptı ve Şehir Planlaması Enstitüsünün kurulmasında yer aldı.
Almanya Büyükelçiliği Özel Okulu bugün Ernst Reuter’in ismini taşıyor.
- Prof. Dr. Jur. Ernst E. Hirsch: 1933’den sonra İstanbul ve daha sonra Ankara Üniversitesinde ticaret hukuku, hukuk sosyolojisi ve hukuk felsefesi profesörü olarak görev yaptı.
- Prof. Dr. rer.pol. Gerhard Kessler: 1933–1951 arasında İstanbul Üniversitesinde ekonomi politikası dalında profesör olarak görev yaptı ve 1946’da Orhan Tuna ile birlikte ilk Türk sendikasının kuruluşunda yer aldı.
- Prof. Dr. rer.pol. Fritz Neumark: 1933–1951 arasında İstanbul Üniversitesinde ekonomi politikası alanında profesör olarak görev yaptı ve aynı alanda Türk Hükümetinin de danışmanıydı.
- Prof. Dr. rer. pol. Alexander Rüstow: 1933–1949 arasında İstanbul Üniversitesinde ekonomi tarihi ve ekonomi coğrafyası profesörü olarak görev yaptı.
- Prof. Paul Hindemith: Hindemith 1935–1937 arasında 4 kez Türkiye’ye geldi ve Ankara’da bir devlet konservatuarının kurulması ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının yenilenmesi için öneriler hazırladı. Bunun için Ernst Praetorias, Eduard Zuckmayer, Carl Ebert ve Licco Amar gibi uzmanların görevlendirilmesini önerdi.
- Dr. phil. Ernst Praetorius: Felsefe hocası Praetorius 1933’te Nasyonal Sosyalistleri protesto amacıyla Weimar’da Müzik Genel Müdürü görevinden istifa etti. 1935’ten itibaren Ankara’da konservatuarın kurulması ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının yeniden yapılandırılması için görevlendirildi.
- Carl Ebert: 1936’da tiyatro okullarının kurulmasına yönelik bilirkişi raporu sundu ve devlet konservatuarında öğretim görevlisi oldu.
- Eduard Zuckmayer:1936’dan itibaren P. Hindemith ve C. Ebert ile birlikte Ankara Devlet Konservatuarını kurdu ve yönetti. Zuckmayer, vefat ettiği 2 Temmuz 1972 tarihine kadar Ankara’da kalarak üniversitede öğretim görevlisi, konser piyanisti, orkestra şefi ve Türk Hükümetinin danışmanı olarak görev aldı.
- Bruno Taut: mimar ve şehir planlamacısı: “Neues Bauen” adıyla tanınan ‘çağdaş mimarlığın’ en tanınmış temsilcisiydi. 1936’dan, vefat ettiği 1938 yılına kadar İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde profesör olarak görev yaptı. Aynı dönemde Mimarlık Bölümü Başkanlığı yaptı ve Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat Bölümünde görev aldı. Taut, W. Schütte, Schütte –Lihotzky, Deppler, Hillinger gibi meslektaşlarıyla okul binalarının projelerini hazırladı ve 1937’de çizdiği projeye göre Ankara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Binası inşa edildi.
- Clemens Holzmeister: 1940’da hem İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak görev aldı hem de Atatürk’ün emriyle Başkent Ankara’daki Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Çalışma Bakanlığı binalarının projesini ve inşaa edilmelerini üstlendi.
- Hans Gustav Güterbock,
1936-1948 arasında Ankara Üniversitesi arkeoloji bilim dalında öğretim görevlisi oldu.
Kaynak: https://tuerkei.diplo.de/tr-de/themen/kultur/-/1797648
https://archive.fo/rPEYX (Tüm metin)
http://www.nihayet.com/2018in-enleri/alm...i-alimler/ (Güzel bir makale)
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/4.../20817.pdf (95.sayfa)
Daha geniş bilgiye yer verilen "Moda'nın Mülteci Alman Profesörleri" https://www.idefix.com/Kitap/Modanin-Mul...1840261001
Ayrıca ilaçlar ile ilgili oynanan oyunlar vb. konulara ilgisi olanları Soner Yalçın'ın Kara Kutu kitabını tavsiye ederim. Özetle seni aşı ve ilaca nasıl mecbur bırakıp sattıklarını anlatıyor. Güzel belgeler ve incelemeler var.
Konuyu biraz dağıtmış olacağım ancak konu bilim insanları ve çalışmalarından açılınca küçük bir ekleme yapayım. Nazi Partisinin Almanya'da iktidara gelmesinden sonra bir çok bilim adamı dünyanın dört bir yanına dağıldı. Genç Türkiye'de bu bilim insanlarından bazılarını kapmıştır. Osmanlı zamanında da bir çok Alman bilim insanı gelmiştir ancak onlar sığınmacı yada savaştan kaçarak değil; devletin daveti ile olmuştur. Cumhuriyet döneminde gelenler Nazilerden kaçarak sığınmacı olarak gelenlerdir. Bilinenin aksine hepsi Yahudi'de değildir.
Bu bilim insanları gittikleri yerlere ciddi manada değer katmıştır. Bir çoğunun da ana dili Almanca olduğundan dolayı ilk tercih ettikleri ülke kendileri ile aynı dili konuşan İsviçre olmuştur. Devam eden süreçte de İsviçre'nin sanayi sektörü ile ilaç sektöründeki gelişimi hepimizin malumu.
Türkiye'ye gelen Alman Profesörler ile ilgili de şöyle bir ayrıntıya yer vereyim. Einstein o dönem de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal' ATATÜRK'e sunulmak üzere Başbakanlığa bir mektup yazıyor ve kırk bilim insanının Türkiye'ye kabul edilmesini istiyor. Mektup eline ulaşan Başbakan İsmet Paşa evrağın gereğini Milli Eğitime vererek kendisi bir mektup yazıyor ve talebi reddediyor. Daha sonradan bunu haber alan Atatürk'ün daveti ile yüzdoksan bilim insanı ülkemize geliyor. Einstein tarafından gönderildiği söylenen mektubun altında imzası olmasına rağmen, mektubu kaleme alanın Albert Einstein değil OSE yönetimi olduğu özel sekreterinin açıklaması ile anlaşılmıştır ancak Einstein OSE için antetli boş kâğıtlara imzalar atmış, gerektiğinde kullanılması için OSE yönetimine bırakmıştı. OSE ise matbuu olarak hazırlanan bir evrak üzerine yazarak göndermiştir. Her ne kadar doğrudan Einstein tarafından yazılmasa da onun haberinin olmadığını söylemek bence doğru olmaz. Mektup da burada:
OSE: Yahudi Nüfusu Koruma Grupları Birliği
Kyn: https://tr.wikipedia.org/wiki/Yahudi_N%C...rli%C4%9Fi
OSE TARAFINDAN GÖNDERİLER MEKTUP
“Ekselansları,
OSE Dünya Birliği’nin şeref başkanı olarak, Almanya’dan 40 profesör ve doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. Sözü edilen kişiler, Almanya’da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler. Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir. Bu bilim adamları, bir yıl müddetle, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler. Bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum.
Ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan şeref duyan,
Prof. Albert Einstein”
İNÖNÜ'NÜN YANITI
“Saygıdeğer profesör,
İktidardaki hükümetin politikası gereği Almanya’da bilimsel ve tıbbi çalışmalarını yerine getiremeyen 40 profesör ve doktorun Türkiye’ye kabulünü dileyen mektubunuzu aldım. Bu beylerin hükümetimiz kuruluşlarında bir yıl ücretsiz çalışmayı kabul ettiklerini gördüm. Teklifiniz çok çekici olmasına rağmen ülkemiz kanun ve nizamları gereği size olumlu cevap verme imkânı göremiyorum. Saygıdeğer profesör, bildiğiniz gibi şu anda 40’tan fazla profesör ve doktor istihdam etmiş durumdayız. Çoğu benzer nitelik ve kapasitede olan bu şahıslar da aynı politik şartlar altındadırlar. Bu profesör ve doktorlar burada geçerli kanun ve şartlar altında çalışmayı kabul etmişlerdir. Şimdiki halde, çeşitli kültür, dil ve kökenlerden gelmiş üyelerle çok hassas bir oluşum geliştirmeye çalışıyoruz. O nedenle içinde bulunduğumuz şartlar gereği daha fazla personel istihdam etmemizin mümkün olmadığını üzülerek bildiririm.
Saygıdeğer profesör,
Arzunuzu yerine getirememenin üzüntüsünü ifade eder, en iyi duygularıma inanmanızı rica ederim.”
İsmet İnönü
Türkye'ye sığınan Almanlardan bazı isimler:
- Albert Malche: Cenevre’li pedagoji profesörü ve siyaset bilimcisi, mevcut Türk üniversitelerinde reform ihtiyaçlarını ve imkânlarını araştırmak ve gerekli önerileri yapmak üzere Türk Hükümeti tarafından görevlendirildi. Albert Malche’nin verdiği bilgiler, Mustafa Kemal Atatürk başkanlığındaki Türk Hükümetine ve Eğitim Bakanı Reşit Galip’e benzersiz bir fırsat sundu. Bu fırsat şuydu: Almanya’daki Nazi rejimi nedeniyle göç etmek zorunda kalan tanınmış bilim insanlarının Türkiye’deki üniversite alanında yapılması istenilen reform çalışmalarında yer almalarıydı, örneğin İstanbul’da ve daha sonra Ankara’da tümüyle Batılı bir üniversitenin kurulması gibi.
- Prof. Philipp Schwartz: İsviçre’de kurulan ‘Yurt dışındaki Alman Bilim İnsanları Dayanışma Birliği’ adına 1933 yılında Türk Milli Eğitim Bakanıyla Türkiye’ye Alman profesörleri ve bilim insanlarının gönderilmesi ile ilgili oluşturan sözleşmeyi imzaladı.
- Prof. Ernst Reuter: 1935–1946 arasında Türk Ulaştırma Bakanlığında idari ve trafik konularında uzman olarak çalıştı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde yerel politika ve şehir planlaması profesörü olarak görev yaptı ve Şehir Planlaması Enstitüsünün kurulmasında yer aldı.
Almanya Büyükelçiliği Özel Okulu bugün Ernst Reuter’in ismini taşıyor.
- Prof. Dr. Jur. Ernst E. Hirsch: 1933’den sonra İstanbul ve daha sonra Ankara Üniversitesinde ticaret hukuku, hukuk sosyolojisi ve hukuk felsefesi profesörü olarak görev yaptı.
- Prof. Dr. rer.pol. Gerhard Kessler: 1933–1951 arasında İstanbul Üniversitesinde ekonomi politikası dalında profesör olarak görev yaptı ve 1946’da Orhan Tuna ile birlikte ilk Türk sendikasının kuruluşunda yer aldı.
- Prof. Dr. rer.pol. Fritz Neumark: 1933–1951 arasında İstanbul Üniversitesinde ekonomi politikası alanında profesör olarak görev yaptı ve aynı alanda Türk Hükümetinin de danışmanıydı.
- Prof. Dr. rer. pol. Alexander Rüstow: 1933–1949 arasında İstanbul Üniversitesinde ekonomi tarihi ve ekonomi coğrafyası profesörü olarak görev yaptı.
- Prof. Paul Hindemith: Hindemith 1935–1937 arasında 4 kez Türkiye’ye geldi ve Ankara’da bir devlet konservatuarının kurulması ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının yenilenmesi için öneriler hazırladı. Bunun için Ernst Praetorias, Eduard Zuckmayer, Carl Ebert ve Licco Amar gibi uzmanların görevlendirilmesini önerdi.
- Dr. phil. Ernst Praetorius: Felsefe hocası Praetorius 1933’te Nasyonal Sosyalistleri protesto amacıyla Weimar’da Müzik Genel Müdürü görevinden istifa etti. 1935’ten itibaren Ankara’da konservatuarın kurulması ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının yeniden yapılandırılması için görevlendirildi.
- Carl Ebert: 1936’da tiyatro okullarının kurulmasına yönelik bilirkişi raporu sundu ve devlet konservatuarında öğretim görevlisi oldu.
- Eduard Zuckmayer:1936’dan itibaren P. Hindemith ve C. Ebert ile birlikte Ankara Devlet Konservatuarını kurdu ve yönetti. Zuckmayer, vefat ettiği 2 Temmuz 1972 tarihine kadar Ankara’da kalarak üniversitede öğretim görevlisi, konser piyanisti, orkestra şefi ve Türk Hükümetinin danışmanı olarak görev aldı.
- Bruno Taut: mimar ve şehir planlamacısı: “Neues Bauen” adıyla tanınan ‘çağdaş mimarlığın’ en tanınmış temsilcisiydi. 1936’dan, vefat ettiği 1938 yılına kadar İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde profesör olarak görev yaptı. Aynı dönemde Mimarlık Bölümü Başkanlığı yaptı ve Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat Bölümünde görev aldı. Taut, W. Schütte, Schütte –Lihotzky, Deppler, Hillinger gibi meslektaşlarıyla okul binalarının projelerini hazırladı ve 1937’de çizdiği projeye göre Ankara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Binası inşa edildi.
- Clemens Holzmeister: 1940’da hem İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi olarak görev aldı hem de Atatürk’ün emriyle Başkent Ankara’daki Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Çalışma Bakanlığı binalarının projesini ve inşaa edilmelerini üstlendi.
- Hans Gustav Güterbock,
1936-1948 arasında Ankara Üniversitesi arkeoloji bilim dalında öğretim görevlisi oldu.
Kaynak: https://tuerkei.diplo.de/tr-de/themen/kultur/-/1797648
https://archive.fo/rPEYX (Tüm metin)
http://www.nihayet.com/2018in-enleri/alm...i-alimler/ (Güzel bir makale)
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/4.../20817.pdf (95.sayfa)
Daha geniş bilgiye yer verilen "Moda'nın Mülteci Alman Profesörleri" https://www.idefix.com/Kitap/Modanin-Mul...1840261001
Ayrıca ilaçlar ile ilgili oynanan oyunlar vb. konulara ilgisi olanları Soner Yalçın'ın Kara Kutu kitabını tavsiye ederim. Özetle seni aşı ve ilaca nasıl mecbur bırakıp sattıklarını anlatıyor. Güzel belgeler ve incelemeler var.
"Öç gecikir ancak asla yaşlanmaz." 4.Murad