Afrika'da kadim bir krallığın başkentini aramakta olan arkeologlar bir gün ortaya çıkan buluntular sonucunda şehrin bulunabileceğinden şüphelendikleri bir bölgeye gitmeye karar verirler.
Beraberindeki eşya ve yükleri, yerlilerin de yardımını alarak uzun bir yolculuğa çıkarlar. Gittikleri bölge bir çölden ibarettir ve şehrin çölün altında kalmış olabileceğini düşünürler. Ancak bölgeye gitmek kolay değildir. Kafile zor doğa koşullarında, bunaltıcı bir sıcak altında ve zaman zaman çıkan kum fırtınaları arasında yolculuklarına devam eder.
Fakat bir gün her zaman yaptıkları gibi geceyi geçirmek için kurdukları kampı toparlayıp yola koyulurlar. Ancak bir süre sonra yükleri taşıyan yerliler birden bire durur. Taşıdıkları yükleri yere indirir ve hiç konuşmadan beklemeye başlarlar. Bir an önce gitmek isteyen batılı arkeologlar ise bu duruma anlam veremeyip, yerlilerin neden durduklarını öğrenmek ister.
Fakat yerliler suskunluklarını bozmazlar ve beklemeye devam ederler. Bu anlaşılmaz bekleyişi yerlilerin dilinden anlayan bir rehber bozar. Yerlilerle bir süre konuştuktan sonra rehber arkeologlara döner ve yerlilerin; ‘ Çok hızlı gidiyoruz, ruhlarımız geride kalıyor.’ dediğini söyler.
Kadim bilgileri hep atlamışız, atlıyoruz maalesef.
Beraberindeki eşya ve yükleri, yerlilerin de yardımını alarak uzun bir yolculuğa çıkarlar. Gittikleri bölge bir çölden ibarettir ve şehrin çölün altında kalmış olabileceğini düşünürler. Ancak bölgeye gitmek kolay değildir. Kafile zor doğa koşullarında, bunaltıcı bir sıcak altında ve zaman zaman çıkan kum fırtınaları arasında yolculuklarına devam eder.
Fakat bir gün her zaman yaptıkları gibi geceyi geçirmek için kurdukları kampı toparlayıp yola koyulurlar. Ancak bir süre sonra yükleri taşıyan yerliler birden bire durur. Taşıdıkları yükleri yere indirir ve hiç konuşmadan beklemeye başlarlar. Bir an önce gitmek isteyen batılı arkeologlar ise bu duruma anlam veremeyip, yerlilerin neden durduklarını öğrenmek ister.
Fakat yerliler suskunluklarını bozmazlar ve beklemeye devam ederler. Bu anlaşılmaz bekleyişi yerlilerin dilinden anlayan bir rehber bozar. Yerlilerle bir süre konuştuktan sonra rehber arkeologlara döner ve yerlilerin; ‘ Çok hızlı gidiyoruz, ruhlarımız geride kalıyor.’ dediğini söyler.
Kadim bilgileri hep atlamışız, atlıyoruz maalesef.