"...Amalia onun sol elini kaldırdı ve sessizce incelemeye başladı. Daha sonra gözlerini kaldırdı ve uzun bir süre bir şey söylemeden ona baktı, Corto ise duyduğu bütün sıkıntıya rağmen sabit bakışlara dayanmayı bildi. Petenera'nın yeşil gözlerini, o aşık kadın bakışını ve gaddar, soğuk, intikam dolu bakışını hayal etmeye çalıştı.
"Biliyor musun Corto, senin sol elinde talih çizgisi yok?"
Elini kadından kurtaran Corto odadan çıktı. Merdivenleri çıktı ve bir zamanlar annesinin ve babasının paylaştıkları odaya girdi. Masif bir yazı masasının üzerindeki bir şişenin içinde, üzerindeki plakada "Resolution 1768" yazan eski bir yelkenli modeli vardı. Pirinç bir pusula üzerinde bir şişe viski ve deri bir kutu bulunmaktaydı. Sararmış bir resimden, bir kolu La Nina'nın omzuna dayanmış bir halde kızıl sakalı ile ona gülümseyen babasından kalan her şey bunlardı.Resmin altında Cebelitarık 1887 yazısı okunuyordu. Corto Maltese deri kutuyu açtı. İçi mavi kadife ile kaplı kutuda yedi ustura vardı. Her bir usturanın dibinde haftanın bir günü kazılıydı. Çok güzeldiler ve her biri diğerinden farklıydı. Pazartesi usturası kızıl kiraz ağacındandı. Salı günü içinse kakmalı ceviz kökünden, Çarşambanınki beyaz ve cilalı kemikten yapılmıştı. Perşembe gününün usturası kaplumbağa kabuğundan saplı, Cuma gününki ise parlak çeliktendi. Usturaların en değerlisi ise, tabi ki, Cumartesi ve Pazar günlerininkiydi. Her ikisi de gümüştendi, fakat birinci tamamiyle düzken diğerinin üzerinde bir köpeği takip eden kalabalık bir atlı grubundan oluşan bir av sahnesi bulunmaktaydı.
Günlerden Cumartesi idi ve Corto gümüşten düz usturayı aldı, onu üzerindeki koyu pas yok oluncaya kadar biledi ve daha sonra usturayı açarak keskin ağzını kontrol etti, kesinlikle kusursuzdu. Sağ eliyle usturayı avuçladı. Ustura parladı. Sol elini açtı ve bir an bile duraksamaksızın avucunu derin bir yarık oluşturacak şekilde kesti. Bunu takiben gücünün gittikçe azaldığını hissetti ve sonunda kendini kaybedip bayıldı.
Yaranın kapanması için uzun zaman gerekti ama o günden sonra Corto Maltese güzel ve uzun bir talih çizgisine sahip oldu..."
(Corto Maltese, Bir Tuz Denizi Şarkısı'ndan alıntıdır - Hugo PRATT)
"Biliyor musun Corto, senin sol elinde talih çizgisi yok?"
Elini kadından kurtaran Corto odadan çıktı. Merdivenleri çıktı ve bir zamanlar annesinin ve babasının paylaştıkları odaya girdi. Masif bir yazı masasının üzerindeki bir şişenin içinde, üzerindeki plakada "Resolution 1768" yazan eski bir yelkenli modeli vardı. Pirinç bir pusula üzerinde bir şişe viski ve deri bir kutu bulunmaktaydı. Sararmış bir resimden, bir kolu La Nina'nın omzuna dayanmış bir halde kızıl sakalı ile ona gülümseyen babasından kalan her şey bunlardı.Resmin altında Cebelitarık 1887 yazısı okunuyordu. Corto Maltese deri kutuyu açtı. İçi mavi kadife ile kaplı kutuda yedi ustura vardı. Her bir usturanın dibinde haftanın bir günü kazılıydı. Çok güzeldiler ve her biri diğerinden farklıydı. Pazartesi usturası kızıl kiraz ağacındandı. Salı günü içinse kakmalı ceviz kökünden, Çarşambanınki beyaz ve cilalı kemikten yapılmıştı. Perşembe gününün usturası kaplumbağa kabuğundan saplı, Cuma gününki ise parlak çeliktendi. Usturaların en değerlisi ise, tabi ki, Cumartesi ve Pazar günlerininkiydi. Her ikisi de gümüştendi, fakat birinci tamamiyle düzken diğerinin üzerinde bir köpeği takip eden kalabalık bir atlı grubundan oluşan bir av sahnesi bulunmaktaydı.
Günlerden Cumartesi idi ve Corto gümüşten düz usturayı aldı, onu üzerindeki koyu pas yok oluncaya kadar biledi ve daha sonra usturayı açarak keskin ağzını kontrol etti, kesinlikle kusursuzdu. Sağ eliyle usturayı avuçladı. Ustura parladı. Sol elini açtı ve bir an bile duraksamaksızın avucunu derin bir yarık oluşturacak şekilde kesti. Bunu takiben gücünün gittikçe azaldığını hissetti ve sonunda kendini kaybedip bayıldı.
Yaranın kapanması için uzun zaman gerekti ama o günden sonra Corto Maltese güzel ve uzun bir talih çizgisine sahip oldu..."
(Corto Maltese, Bir Tuz Denizi Şarkısı'ndan alıntıdır - Hugo PRATT)
Hiç bir şey ummuyorum,
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba