30/07/2013, Saat: 23:20
Buyrun benim.
hobilerim vs çoğunuz biliyorsunuzdur zaten.
Fotoğraf, bitkiler, bahçe işleri, hayvanlar, belgesel ve anime, siyah beyaz filmler ve kore filmleri, kesici gereçler ve bileme, yeni yeni saatler, elbette ki müzik ve müzik enstrümanları genel hobilerim.
Yıllardır yalnız yaşayan bir adam olarak eskisine göre çok daha ev kuşuyum. Evin huzurunu hiç birşey vermiyor. bir de kafa dediğim yakın arkadaşlarımın çoğu artık evli olduğu için eskisi kadar bol çıkmıyoruz, bir de ülkenin kötü ekonomisi ve para sıkıntıları da var tabi.
Gidip mekanlarda kusana kadar bira içip, uyuşuk uyuşuk gezeceğime, terasımda mis gibi yasemin limon kokuları arasında akşam mangalımı yaparım, karpuzumu yer, üstüne de güzel kahve daha ne olsun.
Eskiden çok bol ve çeşit yemek yapardım. Mygitarda biraz yemek tariflerim de var hatta. Yemek ve lezzet konusunda iddialıyımdır. Yıllardır kendime yapmaktan hızım, elimin ayarı, bilgi geniştir. Yabancı mutfaklara ve çeşit soslara ilgi duyarım. Orjinal şeyler yapmayı, arkadaşlarıma yemek yapmayı severim. Ama günlük hayatımda eskisi gibi yapmıyorum. İşten yorgun gelince, hele böyle sıcaklarda hiç halim olmuyor. Bir de son birkaç senedir yemeksepeti denen illete sarmam yüzünden neredeyse her akşam dışarıdan yiye yiye hem kilo aldım, hem her gün farklı bir şey yemeye alıştım. Aynı yemeği 2 kere 3 kere yiyemiyorum artık. Şimdi kendime tencere yemek yapamıyorum. Çünkü yapsam 1 gün hadi zorlayıp 2. gün yiyorum sonra sıkılıyorum o yemekten. O yüzden yemeksepetini azaltım , kendime günlük idare edecek tek öğünlük pişiriyorum. Bu bir tabak makarna da olabiliyor, protein de, akşam kahvaltısı da, veya şu günlerde yaptığm gibi meyve de.
O kadar yemek yaparım, millet yıllar sonra sen bir yemek yapmıştın hala tadı damağımda der, hayatlarında ilk kez yedikleri yiyecekleri yaparım, ama tutup da yumurta haşlayamam. Omlet, sahanda, menemen vs sorunsuz ama o haşlama denen mereti hep çatlatırım illet olurum. Ondan yumurta haşlama makinesi aldım sinbo çok memnunum.
Ütü yapmam. Yapamam, nefret ederim. İri bir ağbi olduğumdan giydiklerim üzerimde gerilip ütülenir zaten. Ama çamaşır konusunda hassasımdır. Hep değişik ürünler dener en iyi sonuçları almaya çalışırım. Yumuşatıcı ve sıvı sabun konusunda kafayı kırdım.
Yalnız yaşamaya başladıktan çok çok sonra bulaşık makinemi aldığım için o bulaşık yıkama işlerinden bıkıp, nefret ettiğim için biraz da eskisi gibi yemek yapmam. Eskiden her hafta 1-2 kez arkadaşlarımı yemeğe çağırırdım. Şimdi bulaşık makinem var ve bu zamana kadar neden almamışım diye çok hayıflanıyorum.
Alışverişlerimi eskiden memur maaşım iyi durumdayken migrostan yapardım. Bir ara bim'e çok takıldım çok ucuz diye. Abur cubur, temizlik malzemesi vs çok ucuza gelirdi. Sonra evimin yakınındaki kapanınca bıraktım. Yerel marketler, çok nadiren carrefour, çok nadiren migros ve çağdaş kullanırım. Bakkal sevmiyorum çünkü bizim bakkalımız suratsız, selam almayan bir yobaz ve istediğim hiçbir markalı ürünü bulamıyorum. Tekel marketime ve berberime sadığımdır asla başka yere gitmem.
Eskiden arkadaşlarla buluşup bilardo falan oynardık. Artık üşeniyorum, yaş attıkça, güzel serin bir kafe bahçesine oturup çay/kahve için kızları kesmek için son demlerim.
Çünkü incede ""eyytere beea, evlenecem başlarım ütüsüne de çamaşırına da, temizliğine de , bulaşığına da... hah çamaşır suyu da bitmiş > ... " şeklinde cellallenmelerim sıklaşmaya başladı. Bir de arkadaşlarımın "akşam eve gittim hatun kek yapmış, çay yapmış yemek sonrası bir güzel yedim" vari anlatımları iyice kıskançlık krizlerine girmeme sebep olmaya başladı.
Ayrıca eskiden yavru köpek görünce abovv ne tatlısın sen derken, şimdi şirin bir kız çocuğu görünce iş arkadaşıma, "olm şöyle tatlı bir kızım olsa başka birşey istemem valla" şeklindeki hayıflanmalarım ortaya çıktı. Cevaplar olarak da "olmuşsun sen artık"..
Olduk da, yaş artınca insan seçicileşiyor, bir de mükemmeliyetçi ikizler burcu olunca her güzelde bir kusur buluyorsun. Ondan heralde küçük amcam gibi bekar kalacağım bende. Kendisi 50 civarı.
Benim aile işleri karışık ayrılmalar vs. Öyle 40 yaşında olup da hala annesi, babasıyla memnun mesut yaşayan, kendi evlerinde ziyarete gidenlerden değilim, aile sofralarını göreli çok oldu, artık anca kendim ailem olursa.. Bazen yalnızlık çok dokunuyor..
Yine de özgür ruhlu bir bekar olarak, bekarlığın rahatlığını da gözardı edemem. Kimseye hesap vermem, hayat benim hayatm, kendim için yaşayıp gidiyorum işte.
Dağınığımdır ama pis değilimdir. Belli bir dağınıklık limiti aşılınca temizler, toparlarım her yeri. Biraz da gelenim gidenim pek olmadığından. Ama dediğim gibi, ütü yapmam.
Hayvanları özellikle de kuşların her türlüsünü çok severim. Ama papağanlar küçüklüğümden beri özeldir benim için. Akşamları işten gelince bütün eğlencem sultan papağanımdır. Birbirimizi pek severiz. O olmasa işte o zaman bir bekar olarak çok sıkılırdım.
Şu halimde işten gelince balkona çıkar sebzelerime, çiçeklerime bakarım, sularım, budarım, olmuşsa domatesleri, salatalıkları koparır yerim. Sonra hop bilgisayar başına. İnternet bağımlısıyım malesef. 24 saatimin en bol kısmı monitör başında geçiyor. Daha önce de yazmıştık bilmediğm ama yeni ilgilenmeye başladığım bir konuda bazılarınız gibi kendimi kaybeder saatlerce, günlerce, haftalarca hatta aylarca oturur araştırır, inceler, öğrenirim. Geçen haftasonum saatler yüzünden mundar oldu zaten, foruma da yansımıştır. Forumlara çok takılmam. En yoğun buradayım. Facebook takip ederim. İmkan varsa interpalsta yabancı insanlarla konuşurum. Birkaç takip ettiğim foto, tekonoloji sitesine bakarım. Sıkılınca film, belgesel ya da anime açarım. Bir de şovlar. Misal top chef, hells kitchen falan.
Düzgün anten olmadığından ve tvleirm eski olduğundan tv hiç izlemiyorum. Belki ayda yılda bir akşam yemeği yerken haberlere bakarım. Tv b.k kutusu oldu artık, penguen tv...
Bekarlıktan çoğu akşam yemeğim dediğim gibi basit oluyor ve pxc önünde odamda yerim. Alırım tabağımı suyumu, açarım belgeselimi 10dakikada tamam. Bitti, o neşeli, muhabbetli, zengin aile sofraları yok uzun yıllardır.
İşte bekarlık böyle bir şey napalım. Başlarda "sultanlık oğlum" derdik, şimdi herşey yavan, yıllar tak tak geçiyor anlamadan..
hobilerim vs çoğunuz biliyorsunuzdur zaten.
Fotoğraf, bitkiler, bahçe işleri, hayvanlar, belgesel ve anime, siyah beyaz filmler ve kore filmleri, kesici gereçler ve bileme, yeni yeni saatler, elbette ki müzik ve müzik enstrümanları genel hobilerim.
Yıllardır yalnız yaşayan bir adam olarak eskisine göre çok daha ev kuşuyum. Evin huzurunu hiç birşey vermiyor. bir de kafa dediğim yakın arkadaşlarımın çoğu artık evli olduğu için eskisi kadar bol çıkmıyoruz, bir de ülkenin kötü ekonomisi ve para sıkıntıları da var tabi.
Gidip mekanlarda kusana kadar bira içip, uyuşuk uyuşuk gezeceğime, terasımda mis gibi yasemin limon kokuları arasında akşam mangalımı yaparım, karpuzumu yer, üstüne de güzel kahve daha ne olsun.
Eskiden çok bol ve çeşit yemek yapardım. Mygitarda biraz yemek tariflerim de var hatta. Yemek ve lezzet konusunda iddialıyımdır. Yıllardır kendime yapmaktan hızım, elimin ayarı, bilgi geniştir. Yabancı mutfaklara ve çeşit soslara ilgi duyarım. Orjinal şeyler yapmayı, arkadaşlarıma yemek yapmayı severim. Ama günlük hayatımda eskisi gibi yapmıyorum. İşten yorgun gelince, hele böyle sıcaklarda hiç halim olmuyor. Bir de son birkaç senedir yemeksepeti denen illete sarmam yüzünden neredeyse her akşam dışarıdan yiye yiye hem kilo aldım, hem her gün farklı bir şey yemeye alıştım. Aynı yemeği 2 kere 3 kere yiyemiyorum artık. Şimdi kendime tencere yemek yapamıyorum. Çünkü yapsam 1 gün hadi zorlayıp 2. gün yiyorum sonra sıkılıyorum o yemekten. O yüzden yemeksepetini azaltım , kendime günlük idare edecek tek öğünlük pişiriyorum. Bu bir tabak makarna da olabiliyor, protein de, akşam kahvaltısı da, veya şu günlerde yaptığm gibi meyve de.
O kadar yemek yaparım, millet yıllar sonra sen bir yemek yapmıştın hala tadı damağımda der, hayatlarında ilk kez yedikleri yiyecekleri yaparım, ama tutup da yumurta haşlayamam. Omlet, sahanda, menemen vs sorunsuz ama o haşlama denen mereti hep çatlatırım illet olurum. Ondan yumurta haşlama makinesi aldım sinbo çok memnunum.
Ütü yapmam. Yapamam, nefret ederim. İri bir ağbi olduğumdan giydiklerim üzerimde gerilip ütülenir zaten. Ama çamaşır konusunda hassasımdır. Hep değişik ürünler dener en iyi sonuçları almaya çalışırım. Yumuşatıcı ve sıvı sabun konusunda kafayı kırdım.
Yalnız yaşamaya başladıktan çok çok sonra bulaşık makinemi aldığım için o bulaşık yıkama işlerinden bıkıp, nefret ettiğim için biraz da eskisi gibi yemek yapmam. Eskiden her hafta 1-2 kez arkadaşlarımı yemeğe çağırırdım. Şimdi bulaşık makinem var ve bu zamana kadar neden almamışım diye çok hayıflanıyorum.
Alışverişlerimi eskiden memur maaşım iyi durumdayken migrostan yapardım. Bir ara bim'e çok takıldım çok ucuz diye. Abur cubur, temizlik malzemesi vs çok ucuza gelirdi. Sonra evimin yakınındaki kapanınca bıraktım. Yerel marketler, çok nadiren carrefour, çok nadiren migros ve çağdaş kullanırım. Bakkal sevmiyorum çünkü bizim bakkalımız suratsız, selam almayan bir yobaz ve istediğim hiçbir markalı ürünü bulamıyorum. Tekel marketime ve berberime sadığımdır asla başka yere gitmem.
Eskiden arkadaşlarla buluşup bilardo falan oynardık. Artık üşeniyorum, yaş attıkça, güzel serin bir kafe bahçesine oturup çay/kahve için kızları kesmek için son demlerim.
Çünkü incede ""eyytere beea, evlenecem başlarım ütüsüne de çamaşırına da, temizliğine de , bulaşığına da... hah çamaşır suyu da bitmiş > ... " şeklinde cellallenmelerim sıklaşmaya başladı. Bir de arkadaşlarımın "akşam eve gittim hatun kek yapmış, çay yapmış yemek sonrası bir güzel yedim" vari anlatımları iyice kıskançlık krizlerine girmeme sebep olmaya başladı.
Ayrıca eskiden yavru köpek görünce abovv ne tatlısın sen derken, şimdi şirin bir kız çocuğu görünce iş arkadaşıma, "olm şöyle tatlı bir kızım olsa başka birşey istemem valla" şeklindeki hayıflanmalarım ortaya çıktı. Cevaplar olarak da "olmuşsun sen artık"..
Olduk da, yaş artınca insan seçicileşiyor, bir de mükemmeliyetçi ikizler burcu olunca her güzelde bir kusur buluyorsun. Ondan heralde küçük amcam gibi bekar kalacağım bende. Kendisi 50 civarı.
Benim aile işleri karışık ayrılmalar vs. Öyle 40 yaşında olup da hala annesi, babasıyla memnun mesut yaşayan, kendi evlerinde ziyarete gidenlerden değilim, aile sofralarını göreli çok oldu, artık anca kendim ailem olursa.. Bazen yalnızlık çok dokunuyor..
Yine de özgür ruhlu bir bekar olarak, bekarlığın rahatlığını da gözardı edemem. Kimseye hesap vermem, hayat benim hayatm, kendim için yaşayıp gidiyorum işte.
Dağınığımdır ama pis değilimdir. Belli bir dağınıklık limiti aşılınca temizler, toparlarım her yeri. Biraz da gelenim gidenim pek olmadığından. Ama dediğim gibi, ütü yapmam.
Hayvanları özellikle de kuşların her türlüsünü çok severim. Ama papağanlar küçüklüğümden beri özeldir benim için. Akşamları işten gelince bütün eğlencem sultan papağanımdır. Birbirimizi pek severiz. O olmasa işte o zaman bir bekar olarak çok sıkılırdım.
Şu halimde işten gelince balkona çıkar sebzelerime, çiçeklerime bakarım, sularım, budarım, olmuşsa domatesleri, salatalıkları koparır yerim. Sonra hop bilgisayar başına. İnternet bağımlısıyım malesef. 24 saatimin en bol kısmı monitör başında geçiyor. Daha önce de yazmıştık bilmediğm ama yeni ilgilenmeye başladığım bir konuda bazılarınız gibi kendimi kaybeder saatlerce, günlerce, haftalarca hatta aylarca oturur araştırır, inceler, öğrenirim. Geçen haftasonum saatler yüzünden mundar oldu zaten, foruma da yansımıştır. Forumlara çok takılmam. En yoğun buradayım. Facebook takip ederim. İmkan varsa interpalsta yabancı insanlarla konuşurum. Birkaç takip ettiğim foto, tekonoloji sitesine bakarım. Sıkılınca film, belgesel ya da anime açarım. Bir de şovlar. Misal top chef, hells kitchen falan.
Düzgün anten olmadığından ve tvleirm eski olduğundan tv hiç izlemiyorum. Belki ayda yılda bir akşam yemeği yerken haberlere bakarım. Tv b.k kutusu oldu artık, penguen tv...
Bekarlıktan çoğu akşam yemeğim dediğim gibi basit oluyor ve pxc önünde odamda yerim. Alırım tabağımı suyumu, açarım belgeselimi 10dakikada tamam. Bitti, o neşeli, muhabbetli, zengin aile sofraları yok uzun yıllardır.
İşte bekarlık böyle bir şey napalım. Başlarda "sultanlık oğlum" derdik, şimdi herşey yavan, yıllar tak tak geçiyor anlamadan..
http://tiraskeyfim.blogspot.com/
http://saklinotalar.blogspot.com/
http://saklinotalar.blogspot.com/