Mutlak doğru var mıdır ? Olsa bile bu sorunun tek bir doğru cevabı yok felsefede
Dünyada pek çok din ve ideoloji mutlak hakikate sahip olduğu iddiasındadır. İnsanların % 99 u da akledip düşünerek değil içine doğdukları kültürün doğrularını (din, gelenek, ideoloji, siyaset, hukuk vs) kendi doğruları olarak benimser ve nasıl oluyorsa mutlak hakikate sahip oldukları için şükredip otururlar ve mutlu da olurlar.
Pek azı da yahu eğer gerçekten tek bir doğru yol varsa ve de tek doğru olduğunu iddia eden bunca akım varsa demek ki bunlardan sadece biri doğrudur diye düşünür ve bunun da doğru olamayacağını kısa süre sonra anlar.
Oysa insanoğlu ve insankızının elinde eğer gerçekten varsa dahi mutlak doğruyu bilecek bir araç yoktur. Zira insan aklı evrenin gerisindeki mutlak hakikati anlayıp analiz edecek verilere ve belki de kapasiteye sahip değildir.
İnsanın bilebileceği iki tür bilgi vardır
ampirik bilgi (deneyimsel bilgi, beş duyudan gelen ve gözleme dayalı bilgi)
rasyonel bilgi (akli çıkarımlarla elde edilen bilgi)
bu iki bilginin özü nesnel yani herkes için geçerli olmasıdır.
Güneşi izlerseniz doğudan doğup batıdan battığını gözlemlersiniz ve genelleme yaparak güneş doğudan doğar nesnel bilgisine ulaşırsınız. Bu bilgi nesneldir yani herkes için gecerlidir çünkü herkes aynı gözlemle aynı çıkarımı yapabilir
Gece yolda giderken bir ses duyar ya da bir ışık görürseniz bu ışığın bir kaynağı olmalı diye düşünürsünüz ve görmeseniz bile akıl ve kıyas yoluyla bu bilgiye ulaşırsınız. Aklınızı kullanarak tabiatta benzer olaylar benzer sonuçlar doğurur diyebilirsiniz. Bu da rasyonel bilgidir.
İşte bize sunulan soru ya da önermeler bu iki bilgi ile bilinemeyecek şeylerse bunlar konusunda bileceğimiz tek şey hiç birşey bilemeyeceğimizdir.
Mesela biri gelse ruh ve melek diye bir şeyler var dese biz bu önermenin ne varlığını ne de yokluğunu ampirik ve rasyonel olarak ispatlayamayız. Dedesinin bir peri ile evlendiğini söyleyen kişinin iddiası da aynı şekilde ispatlanamaz. Ama bunu iddia eden Necati çok dürüst bi arkadaştır eğer o dedesinin bir periyle evlendiğini ve babaannesinin de bir peri olduğunu söylüyorsa ona İNANIRIM diyebilirsiniz. İşte bu inançtır ve inanç konusu olan şeyler nesnel bir gerçeklik olmayıp birilerinin öznel gerçekliğinin başkalarınca kabul edilmesidir. Yani inanç bilgi değildir ve birinin inanılır bulduğu bir iddiya bir başkası gülüp geçebilir. Tam da bu nedenle dünyada bir sürü inanç vardır yoksa her konuda tek inanç olurdu.
Eğer Necati gerçektende babaannesi olan periyi görmüş ve konuşmuşsa bu Necati için bir gerçek bir hakikattir ama öznel yani sadece Necati için bir gerçektir. Çünkü diğer insanlar aynı şeyi deneyimleyip benzer bir bilgiye yani nesnel bir biligiye ulaşamazlar. Onlar ancak Necati'nin doğru ya da yanlış bir şey düşündüğüne inanabilirler. Dolayısyla Necati'nin peri babaannesini görmeyen diğer insanların Necati'nin hatırı için Necati'ye inanmalarını ve bunu herkes için doğru ve mutlak hakikat olarak kabul etmelerini istemek ve beklemek akla mantığa sığar bir durumn değildir.
İnsanlar ancak ampirik ve rasyonel bilgileri nesnel olarak kabul edebilirler. Ancak bu insanların bir şeylere inanmaması gerekitği sonucunu doğurmaz. İnsanlar kendi öznel gercekliklerini ya da başkalarının öznel gercekliklierini kabul edebililrler yani inanabilirler ama yanlış olan bana göre öyle olduğuna inandığım bir şeye herkesin inanmasını beklemektir.
Misal. Bir gün Necati'ile tavla atarken peri babaannesi şıp diye önümüzde belirse ben buna inanırım çünkü artık peri babaanne benim için ampirik yani gözlemle oluşan bir bilgi haline gelmiştir. Ama bütün akrabalarımın ve arkadaşlarımın aynı şeye inanmasını beklemem ve inanmayanlarla da küsmem gerekmez.
Dünyadaki temel epistemolojik sorun birçok insanın kendi öznel gerçekliğini (parapsikolojik deneyimler, ruh, tanrı, tanrıça, melek, şeytan, reenkarnasyon, ufolar, vs) herkesin nesnel gerçekliği olarak tanımlaması yanlışlığından kaynaklanıyor.
Dünyada pek çok din ve ideoloji mutlak hakikate sahip olduğu iddiasındadır. İnsanların % 99 u da akledip düşünerek değil içine doğdukları kültürün doğrularını (din, gelenek, ideoloji, siyaset, hukuk vs) kendi doğruları olarak benimser ve nasıl oluyorsa mutlak hakikate sahip oldukları için şükredip otururlar ve mutlu da olurlar.
Pek azı da yahu eğer gerçekten tek bir doğru yol varsa ve de tek doğru olduğunu iddia eden bunca akım varsa demek ki bunlardan sadece biri doğrudur diye düşünür ve bunun da doğru olamayacağını kısa süre sonra anlar.
Oysa insanoğlu ve insankızının elinde eğer gerçekten varsa dahi mutlak doğruyu bilecek bir araç yoktur. Zira insan aklı evrenin gerisindeki mutlak hakikati anlayıp analiz edecek verilere ve belki de kapasiteye sahip değildir.
İnsanın bilebileceği iki tür bilgi vardır
ampirik bilgi (deneyimsel bilgi, beş duyudan gelen ve gözleme dayalı bilgi)
rasyonel bilgi (akli çıkarımlarla elde edilen bilgi)
bu iki bilginin özü nesnel yani herkes için geçerli olmasıdır.
Güneşi izlerseniz doğudan doğup batıdan battığını gözlemlersiniz ve genelleme yaparak güneş doğudan doğar nesnel bilgisine ulaşırsınız. Bu bilgi nesneldir yani herkes için gecerlidir çünkü herkes aynı gözlemle aynı çıkarımı yapabilir
Gece yolda giderken bir ses duyar ya da bir ışık görürseniz bu ışığın bir kaynağı olmalı diye düşünürsünüz ve görmeseniz bile akıl ve kıyas yoluyla bu bilgiye ulaşırsınız. Aklınızı kullanarak tabiatta benzer olaylar benzer sonuçlar doğurur diyebilirsiniz. Bu da rasyonel bilgidir.
İşte bize sunulan soru ya da önermeler bu iki bilgi ile bilinemeyecek şeylerse bunlar konusunda bileceğimiz tek şey hiç birşey bilemeyeceğimizdir.
Mesela biri gelse ruh ve melek diye bir şeyler var dese biz bu önermenin ne varlığını ne de yokluğunu ampirik ve rasyonel olarak ispatlayamayız. Dedesinin bir peri ile evlendiğini söyleyen kişinin iddiası da aynı şekilde ispatlanamaz. Ama bunu iddia eden Necati çok dürüst bi arkadaştır eğer o dedesinin bir periyle evlendiğini ve babaannesinin de bir peri olduğunu söylüyorsa ona İNANIRIM diyebilirsiniz. İşte bu inançtır ve inanç konusu olan şeyler nesnel bir gerçeklik olmayıp birilerinin öznel gerçekliğinin başkalarınca kabul edilmesidir. Yani inanç bilgi değildir ve birinin inanılır bulduğu bir iddiya bir başkası gülüp geçebilir. Tam da bu nedenle dünyada bir sürü inanç vardır yoksa her konuda tek inanç olurdu.
Eğer Necati gerçektende babaannesi olan periyi görmüş ve konuşmuşsa bu Necati için bir gerçek bir hakikattir ama öznel yani sadece Necati için bir gerçektir. Çünkü diğer insanlar aynı şeyi deneyimleyip benzer bir bilgiye yani nesnel bir biligiye ulaşamazlar. Onlar ancak Necati'nin doğru ya da yanlış bir şey düşündüğüne inanabilirler. Dolayısyla Necati'nin peri babaannesini görmeyen diğer insanların Necati'nin hatırı için Necati'ye inanmalarını ve bunu herkes için doğru ve mutlak hakikat olarak kabul etmelerini istemek ve beklemek akla mantığa sığar bir durumn değildir.
İnsanlar ancak ampirik ve rasyonel bilgileri nesnel olarak kabul edebilirler. Ancak bu insanların bir şeylere inanmaması gerekitği sonucunu doğurmaz. İnsanlar kendi öznel gercekliklerini ya da başkalarının öznel gercekliklierini kabul edebililrler yani inanabilirler ama yanlış olan bana göre öyle olduğuna inandığım bir şeye herkesin inanmasını beklemektir.
Misal. Bir gün Necati'ile tavla atarken peri babaannesi şıp diye önümüzde belirse ben buna inanırım çünkü artık peri babaanne benim için ampirik yani gözlemle oluşan bir bilgi haline gelmiştir. Ama bütün akrabalarımın ve arkadaşlarımın aynı şeye inanmasını beklemem ve inanmayanlarla da küsmem gerekmez.
Dünyadaki temel epistemolojik sorun birçok insanın kendi öznel gerçekliğini (parapsikolojik deneyimler, ruh, tanrı, tanrıça, melek, şeytan, reenkarnasyon, ufolar, vs) herkesin nesnel gerçekliği olarak tanımlaması yanlışlığından kaynaklanıyor.