30/08/2013, Saat: 16:14
(30/08/2013, Saat: 16:01)zorba58 Adlı Kullanıcıdan Alıntı: BU konuda okunacak ender kaynaklardan biri de "Batı Nasıl Zengin Oldu" isimli kitaptır:
Kimsenin üzerine alınmasına gerek yok, gerçekler su götürmez. Aslında İslam şöyle bir dindir, bunu söyler, şöyle güzeldir bir anlam ifade etmez.
Rosenberg ve Birdzell bahsettiğim kitapta önce genel kabul gören açıklamaları ele almış, bunların Batı‟nın zenginliğini açıklamakta gerçekten yeterli olup olmadıklarını tartışmaya açmışlardır.
Onlara göre doğal kaynaklar, bilim ve buluşlar, toplumların ahlak kodları, şans, yönetim biçimleri, sömürü ve kölecilik Batı'nın zenginleşmesine katkı sağlamış olsa da bu faktörler 3. Dünya ülkelerinde de mevcut olduğundan bize yeterli cevabı sağlamaz. Örneğin orta çağda Batı‟da bilimsel gelişmeler parmakla sayılabilecekken, Çin ve İslam ülkeleri bilimsel çalışmaların öncüleriydiler. Yine sıkça dile getirilen sömürü argümanı, yalnızca Batı için değil tarih boyunca hemen bütün güçlü topluluklar için geçerlidir. Doğal kaynaklar yönünden Batı‟dan çok daha zengin Afrika ülkeleri mevcuttur; üstelik yakın geçmişte doğal kaynak yönünden oldukça dezavantajlı olan Japonya ve Güney Kore'nin yükselişi bu argümanı yanlışlamıştır. Öte yandan bu argümanların hepsinde parça parça doğruluk payları da vardır. Fakat bunlara ek olarak Rosenberg ve Birdzell , “Batı‟ya özgü bir kalkınma sisteminden bahsetmektedir.
Batı' ya özgü kalkınma sistemiyle kastedilen şudur: Batılı toplumlar, kuruluşlarına, 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, diğer birçok ülkede politik veya dinsel güçlerce karara bağlanan konular üzerinde karar alma yetkisi vermiştir. Daha açık ifade etmek gerekirse, dinsel ve politik denetimin yerleşik türlerinden bağımsız olma yetkisi olarak değerlendirebileceğimiz belirli haklar tanımıştır. Bu haklardan dördü, yeniliğe dayalı ekonomik kalkınma döneminin başlamasına zemin hazırlamıştır:
(1) Bireylere, politik kısıtlamalardan gittikçe bağımsızlık kazanan şirketler kurma yetkisi tanınmıştır.
(2) Kuruluşlara mal edinme ve malları kâr ya da zarar ederek satma amacıyla elde tutma yetkisi verilmiştir.
(3) Kuruluşlara farklı etkinliklerde bulunma ve bir daldan, daha kârlı gördüğü diğer bir dala geçme olanağı tanınmıştır.
(4) Kuruluşların kazançları ve mal varlıkları, politik güçlerin keyfi kamulaştırma hareketlerinden kurtulmaya başlamıştır. Bütün bu unsurlar, yenilikler hakkında karar verme yetkisinin, kararların kazanç ve kayıplarının mikro birimlere bırakılmasını beraberinde getirmiştir.
Ekonomik kararlardaki bu yetki dağıtımı, politik ve dinsel denetimden uzak bir özerk ekonomik ortamın ve tüccar sınıfının doğmasına; teknoloji ve deneyin eşsiz bir biçimde ekonomik hayatta kullanılmasına olanak sağlamıştır.
Bu kitabı kolay dili ve başarılı sayılabilecek anlatım gücüyle merak eden herkese tavsiye ederim
Yiğit harmanları, yığınaklar,
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar,
Hayınlar, amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş,
Hesap görülmüş.
Demdir bu... Ahmed Arif
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar,
Hayınlar, amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş,
Hesap görülmüş.
Demdir bu... Ahmed Arif