12/02/2016, Saat: 00:56
(11/02/2016, Saat: 12:03)LeonErdem Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Komşum, paylaşımın için teşekkür ederim. Kitaptan alıntılanan bu kısımda yazılanların bir kısmı tuhafıma gitti açıkçası. Tıraş sabunu sakalı yumuşatmak veya sertleştirmekten ziyade ciltte kaygan ve koruyucu bir tabaka oluşturarak tahrişi önlüyor ve jiletin yüzde daha kolay kaymasını sağlıyor. Sıcak suyun kıllara esneklik kazandırıp kesimi zorlaştırdığı düşüncesi bana da ilginç geldi. Ayrıca soğuk suyla yüz hazırlığı sonrasında kesim sırasında fark ettiğim bir şey ise kılların daha güzel kesildiği, daha yakın bir tıraş olduğum. Çok yoğun ve sert sakalım yok ama sıcak tıraşa göre sanki soğuk tıraş daha avantajlı geldi bana göre. Her şeyden öte tahriş, cildimin tıraştan sonra yanması neredeyse tamamen bitti. Soğuk tıraşı sevmemdeki ve devam etmemdeki sebep bu.
Herkesin cildi sıcak ve soğuk suya farklı tepki gösterdiği için kişi, deneyerek kendi cildine uygun olan tıraş şeklini seçmelidir.
Saygılar..
Dediğim gibi kitap 1906'dan olduğu için, içindeki bilgiler şimdiki zamanlara uymayabilir. Kozmetik sektörü kendini bir hayli geliştirdi.
Soğuk tıraşın bazı kişiler için daha iyi olacağına kesinlikle inanıyorum. Tıraştan önce mesela duş alarak ya da sıcak havlu kullanarak sadece sakalımızı değil, ister istemez cildimizi de yumuşatıyoruz. Yumuşak cilde sahip olanlar, tıraş esnasında, daha önce yumuşattıkları cildlerinin ilk katını jilet yardımıyla sakal ile beraber elma soyar gibi kesiyor. Bu nedenle hasas cilde sahip olanların soğuk tıraş olması mantıklıdır. Ayrıca limon kolonyası ya da diğer kullanmak pek tavsiye edilemez, cildi dezenfekte etse de bir hayli kurutuyor.
Saygılar