Arkadaşlar herkese merhaba!
30 Yaşındayım, 26 yaşına kadar çok tıraş olmamakla birlikte (Rahçılık dönemleri) gerektiğinde elektrikli tıraş makinası ile sakallarımı kısaltır ya da hafif kirli sakal tıraşı olurdum. Bayramdır, özel gündür veya takım elbise giymem gereken günlerde ise hobi olarak babama berbere giderken eşlik edip geleneksel ıslak sakal tıraşı olurdum. Ayda yılda yaptığım bu eylem işini bilen bir berber tarafından yapılınca adeta masaj, terapi etkisi yapardı, çok rahatlatırdı.
26 Yaşından sonraki dönemde ise işim gereği daha sık tıraş olmam gerektiğinden zaman zaman makinayla olabildiğince kısa, zaman zaman kartuşlu sistemlerle ve nadiren özellikle de saç tıraşı olmak için berbere gittiğimde geleneksel ıslak sakal tıraşı oluyordum.
Son iki senelik periyotto ise işler biraz daha katılaştı. İşe giderken günlük sakal tıraşı olmak, üniforma giymek durumundaydım. Kartuşlu sistemlerle başladığım bu süreç ilk etapta keyifli devam etse de çok geçmeden sıkıntılar baş verdi. Genellikle 2-3 gün işe gitmediğim dönemlerde uzayan sakalları kesmek işkence halini aldı. İlk haftadan sonra kartuş kendinden geçiyor takılmalara, acıtmalara yol açıyordu. Özellikle boyun bölgesindeki tahrişler, sivilceler, kızarıklıklar gömlek ve kravatın da etkisi ile gün içinde işkenceye yol açıyordu.
Üç gün öncesine kadar bu şekilde devam eden süreçte, gerek sakalların uzamasına fırsat vermemek adına işe gitmediğim günlerde bile tıraş olarak, gerek boyun bölgesinde çok inceye girmeden sadece bir perde alarak bir şekilde durumu idare ediyordum.
Her şey üç gün önce sörf yaparken geleneksel ıslak sakal tıraşı hakkında bir makaleye denk gelmemle başladı. Geleneksek ıslak sakal tıraşının inceliklerini, çeşitlerini okudukça gözlerim açıldı ve kafamda kocaman bir ampül yandı. Yani mevzu sadece ufaktan merakım olmasına rağmen almaya cesaret edemediğim ustura değilmiş! Jiletli tıraş makinası diye bir şey varmış! Tabi ya, izlediğim onca amerikan dizide, eski türk filmlerinde bunu daha önce denk gelmiştim. Peki yıllarca gözümün önünde olan şeyi neden hiç araştırmamışım? Neden bir şans vermemişim? Sanırım bu, reklamların başarısını, medyanın insanlar üzerindeki etkilerini, "En iyisi kartuşlu sistem kanka, başka bir şeye bulaşma sakın." algısınının ne kadar işe yaradığını gösteriyor.
Makaleyi bitirip türk ve yabancı kaynaklar vasıtası ile araştırmalara devam ettikçe konu hakkında ufkum iyice açılmaya, eksik parçalara yerlerine oturmaya başladı. İki günlük araştırmalarım sonucunda jiletli tıraş makinaları çeşitleri, özellikleri, malzemeleri, fırça çeşitleri, domuzdu, porsuktu, attı, eşekti, jiletti, sabundu derken ilk etapta bana fazlası ile yetecek geniş bir bilgi sahibi oldum. Bazı şeylerin tecrübe edilmeden anlaşılmadığını da bildiğim için kendime bu süreçte ufak bir sipariş listesi hazırladım.
Başarısız olma, beğenmeme gibi ihtimalleri de göz önünde bulundurup çok açılmadan oluşturduğum bu mütevazi liste şu bileşenlerden oluşuyor;
Edwin Jagger DE89BA11BL, Proraso Tıraş Fırçası (Omega' nın Proraso için ürettiği domuz fırçası), 4-5 Çeşit Yaprak Jilet, Arko Tıraş Sabunu
Siparişim bugün eksiksiz, zamanında ve güzel paketlenmiş olarak elime ulaştı. Büyük bir heyecanla tek tek jelatinlerinden çıkarıp hazırlıklara başladım. EJ 89 kalitesi ve işçiliği ile beni kendine hayran bıraktığını söylemesem ayıp olur. Neyse plastik bir kozmetik ürün kabının kapağına biraz sabun bastım, fırçayı güzelcene şampuanla bol bol yıkayıp sıcak su dolu kup bardağın içinde beklemeye bıraktım. Bu sırada Feather marka yaprak jileti makinaya yerleştirdim. En büyük korkum güzel ve tam kıvamında bir köpük hazırlayamaktı. Neyse ki önceden yaptığım araştırmalar ve izlediğim videoların etkisiyle ikinci denemede kapta köpürtme yöntemi ile tatminkar bir sonuç elde ettim. Yüzümü sıcak su ile ıslatıp yaklaşık iki dakika köpüğü oval hareketlerle yüzüme masaj yaparak sürdüm. Şunu belirtmekte fayda var; bazı kullanıcıların domuz kılı fırçalarında yaşadığı kötü koku ya da batma gibi problemleri yaşamadım. Ayrıca ilk denemem olmasına rağmen fırça üç perdelik köpüğü muhafaza etmeyi başardı. Akabinde karizma EJ' yi alıp başladım tıraşa. Gayet konforlu, acısız, ağrısız bir tıraş oldu. Özellikle tıraşları işkenceye dönüştüren boyun bölgesinde hiç problem yaşamadım. 3 Perde ile tıraşı tamamladım, sinek kaydı olmasa da iki üç çok ufak sıyrıkla şimdiye kadar evde yapmış olduğum en başarılı tıraşı oldum. Daha doğrusu daha önce tıraş olmuyormuşum, o başka bir şeymiş. Ne ağrı, ne sızı, ne kızarıklık ne takılma... huzur buymuş.
Durumu olmayıp okuyamayan arkadaşlar için özet; ben bu işi çok sevdim arkadaşlar. Araştırma sürecimde bu forumdan da faydalandım, tecrübeleriyle foruma ve geleneksel tıraşa katkı sağlayan tüm arkadaşlara teşekkürü borç bilirim.
Ufak ve mütevazi bir ekipmanla başladığım serüvene biraz tecrübelendikten sonra farklı ürün ve yardımcı ürünleri de deneyerek devam etmeyi amaçlıyorum. Bu iş artık benim yeni hobim olacak gibi gözüküyor.
Görüş, öneri ve düşünceleriniz için şimdiden teşekkür ederim. Esen kalın.
15 Perdede Yakın ve Temiz Tıraş Uzmanı