Herkese merhabalar. Forumla tanışalı uzun süre olmuştur aslında ama özellikle son 2-3 haftadır baya yazı okudum.
Üniversiteye hazırlanıyorum. Aslında tıraş olayını ilk araştırma nedenimi tam hatırlamasam da çevremde tıraşından memnun olmayan kişilerle kartuşlu cihazları öve öve bitiremeyen reklamları karşılaştırdığımda ortada bir sorun olduğunu farkettim. Kısa süre sonra düzenli tıraş olmaya başlamak istediğimden (başlamasam bile hayatım boyunca kirli sakalla dolaşılmayacağına göre) bunun bir çözümü olmalı diyerek araştırmaya başladım. Yolun başındayken marketlerde gördüğüm Permasharp ve Derby'lerin berberler dışında kullanımı olup olmadığından haberdar değildim. Her yer kartuştu.
Geleneksel tıraşın temelinin jiletler değil de tıraş sabunu ve fırça olduğunu düşünüyorum. Geleneksel tıraşla ilgili bildiğim ilk şey eniştemin evine gittiğim zaman lavabodaki tıraş malzemeleri ve arko sabunun enfes kokusu. Bilmem kaç yıllık fırça, plastik tas ve Arko'nun bütün alana yayılmış kokusu (ustura mı kullanıyor hatırlamıyorum). Bu ekipmanlara bakmak bile çok güzel gelirdi küçüklüğümden beri.
Babamın bu şekilde bir tıraş kültürü yok ama birkaç hafta önce annem forumda bir fırça fotoğrafına baktığımı görünce dedemin eskiden usturayla tıraş olduğundan bahsetti. Maalesef kendisi çok yakın zamanda vefat etti. Keşke sorup bilgi alabilseydim. Vefat ettikten sonra aslında ondan öğrenecek çok şeyim olduğunu farkettim. Ama son pişmanlık fayda etmiyor.
Belki biraz canınızı sıktım ama, devam edeyim. Berberden evde tıraş için tavsiye istediğimde 1 yıllığına makina kullan sonra jiletli aletlere geçersin demişti. Ucuz bir makine aldım. İyi tamam benim seyrek sakalları kesiyordu da özellikle boyun bölgesini ve yanakların alt kısımlarını adamakıllı almıyordu. Bastırarak alırsam da tahriş ediyordum. Hem konforsuz hem de işe yaramazdı. Aslında araştırmalarımın başında çözümün Braun 799cc-7 veya Philips OneBlade gibi çılgın makineler olduğuna ikna olmuş gibiydim. Ama fiyatları da çılgındı ve değer mi ki diye düşünüyordum. Hem sinekkaydı tıraş olanların hepsi böyle makineler kullanıyor ya da her gün berbere gidiyor olamazdı.
E tamam, diğer alternatif olan kartuşlu makinelerden hem herkes şikayetçi hem de uzun vadeli maliyetine bakınca aman tanrım diyor insan
O yüzden bu işlere hiç bulaşmadan direk geleneksel tıraşla başlamanın haklı gururunu yaşıyorum
Sonra tıraşla alakalı bir arama yaptığımda burayla karşılaştım. Bilgi denizini görünce atladım hemen Genelin aksine Lord üstadın blogunu daha sonra keşfettim. Herkes yazılarında "Lord üstadın blogu, lord üstad sağolsun" vs. demiş ama link koyan yok Bir şekilde bulup orayı da hatmedince bir set yapmaya karar verdim artık. Her okuduğumda yeni fikirler edindim aynı zamanda öğrenci cüzdanımdaki karadeliğin daha da büyüdüğünü farkettim 
. Forumda çoğu kişi geleneksel tıraşın kartuş gibi alternatiflerden ucuza geldiğini söylüyor ama bu işi tutku haline getirenlerin aldığı ürünler hiç öyle söylemiyor açıkçası
Malzeme bulmanın zorluğundan dolayı internetten alışveriş yapmam gerektiği kesinleşmişti, forum sayesinde İmpa'yı keşfettim. Mustafa abim çok sağolsun sorularıma cevap verdi ve bir set toplayıp sipariş ettim. Bu Pazartesi siparişim elime geçti. Aslında forumda söylemeye bile lüzum yok ama cidden adam gibi esnaf. Kaç kez teşekkür ettim sayamadım ama buradan kendisine yeniden teşekkür ediyorum.
Sipariş gelene kadar saatlerce yerli yabancı forumlarda dolaşmış, Mantic, PaulH, Executive Shaving gibi kanalların işime yarayacak birçok videosunu izlemiş ben, sonuçta bi dolu teorik bilgiyi yüklenmiş biçimde kutuyu açtım.
Teknoloji sever biri olarak mektup zarfı büyüklüğünde bir kargo alsam bile acayip heyecanlanıyorum. Ama bu biraz daha farklıydı. Eğer kullanmayı becerebilirsem daha sorunsuz bir cilde adım atacaktım ve yazılanlara bakacak olursam hayatıma yeni bir mutluluk eklemiş olacaktım. Bir eziyeti zevk haline getirecektim. Ne güzel
Bu arada 2. alet arkadaşım için. Ben başlamadan başkasının başlamasına vesile oldum.
Tüm takım burada. Araştırmalarım sonucu konfor ön planda tutularak az-orta keskinlikte olduğuna kanaat getirdiğim ürünleden bir sample pack topladım. Yağlı ve sivilce sorunu yaşayan bir cilde sahibim, o nedenle balsam ve kremlerden uzak durdum ancak alkolsüz bir aftershave'a karar veremedim.
Fiyat performans oranı ve ömürlük olması açısından en iyi olduğuna kanaat getirdiğim Semogue 1305'i sepete attım. Daha iyi ekipmanlar alana kadar break in sürecini tamamlamasını sağlayarak tıraş deneyimlerimi iyileştirmeyi hedefledim.
Cella'yı cüzdanda bahsettiğim karadelik daha da büyümesin diye almayacaktım ama daha iyi deneyim için Mustafa abinin tavsiyesi üzerine onu da ekledim. Kokusu tartışma konusu forumda, benim fikrim kafayı kabına daldırınca ağır bir kokusu var ama ben beğendim, küçükken dedemin bağında topladığımız çağla ve bademleri hatırlattı . Hatta odamda onun kokusunu soluyarak yazıyorum
Kabı da K.Maraş'ta yaşadığımdan demirciler çarşısında çok güzel ürünler bulabileceğimi düşünerek almadım ama çarşıya uğrayamayınca idarelik A101'den bir kaç plastik çerezlik aldım. 10 cm çapında, 6 cm uzunluğunda, forumda belirtilen ideal boyutlara uygun, dışı tırtıklı olduğu için tutuşu kolay, güzel denk geldi kısacası.
İlk tıraşıma geçeyim (sonunda )
Fırçayı birkaç kez ıslatıp kuruladım, ilk açtığımdaki kokusu kötü gelmemişti aslında hatta "domuz kokusu hoşuma mı gitti" diye düşündüm . Sonra dilimleyip kaba bastığım Arko'yu bir güzel köpürttüm. Daha buraya kadar tıraş olmadım ama o fırçanın toplanıp pamuk gibi su ve ısıyı toplaması, arkonun yaptığı köpük, yüze öylesine sürünce verdiği his, anlayamazsınız (şaka şaka asıl siz anlarsınız, benim ne haddime çaylak halimle ) Hem köpürtme deneyimi edindim hem de fırçamı temizlemiş oldum. Bu arada güzel kas yaptırıyor köpürtme işi bir tasla iki kuş .
Wilkinson Classic'i ele alınca ağır olduğunu farkettim, forumda öyle anlatanlar olmuş ki, permatik ağırlığında falan diye düşünmeye başlamıştım.
Sonra kısa bir duş alıp sıcak suda beklettiğim fırçamı, ve geri kalan ekibi banyoda topladım.
Jilete karar verirken çok zorlanmıştım ama lord abimin blogunu tekrar gözden geçirip Voskhod'u taktım, artık hazırdım.
Cella'nın kabından köpürtülünce bozulabildiğini okuyunca çerezliklerden birine 2 çay kaşığı sabun basıp köpürtmeye başladım. Cella kokusu hafif hafif yükselmeye başlamıştı, bendeki kendimi keser miyim korkusu da öyle
Jileti suratıma değdirdiğim anda kendimi nasıl şartlamışsam "aha kestik, hadi hastaneye" kafası bende hakim olmuş olacak ki bir titreme geldi Baktım aslında aleti tuttuğum açı bile doğru değil, aletin gövdesi favorinin üstünde beklemede
Videoları izlerken "iyi, yaparım" diyordum ama el alışkanlığı lazım, demiştim ya teorik bilgiyi çuvalla almışım ama pratiğe gelince işler değişti.
Makineyi indirdim, "sıkıntı yok iyi başlangıç" dedim, bir baktım açıyı tutturamamışım jilet havada
Açı da tamam deyince jileti iki taraflı kullanmadığımı farkedip teknik gerekliliğini anlamaya başladım yavaştan.
Sonra makinayı uzun süre suya tutmadığımı ve öyle tıraş olduğumu farkedince kendime bela okumaya başladım
Jileti suya tutunca açı yine gidince, "ulan bu iş zormuş galiba" demeye başladım.
En kritik yer, adem elmasının çevresi ve boyun, ilk geçiş güzel, bir anlık güvenle hızlanmaya karar verince küçük bir kesikle yerimden zıpladım. Elim hemen kan taşına gitti ama "dur ulan daha ilk perdedeyiz, yüzünün yarısı köpük, önce tıraşı bitir" diyerek devam ettim.
İkinci perde de benzer şekilde bitti, eksik bulduğum yerlere rötuş çektim. Kanayan yerlere kan taşı, daha sonra tüm yüze şap sürerek tamamladım. Toplam 2,5 perde WTG ile bitti.
Sonuç:
Voskhod'dan beklediğim pürüzsüz tıraşı beceremedim ama çok kalın sakallı olmadığımdan yüzde güzel kaydı (galiba).
Çene altında ufak bir kesik, 2 noktasal kanama.
Tıraş olurken çıkan o güzel sesi duyma şerefine eriştim.
Tıraş olalı 3-4 saat oldu ancak özellikle çene altını ve boynu tahriş etmiş olacağım ki yanma devam ediyor.
Çene kısmının sağ ve sol alt kısımlarında hiç alamadığım yerler var. Oralarda nasıl XTG şeklinde geçeceğimi anlamadım. Ancak ön tarafı ilk denememe göre iyi aldım diyebilirim.
Bir de Rimei mi alsam diye düşünmüştüm ama bununla bile kendimi kesme potansiyelimi göz önüne alarak böyle iyiyim bence.
Hepiniz biliyorsunuz, doların durumunu. EJ89 alma planım vardı ama fiyatlar artacak. O yüzden buradan birkaç ay sonra 2. el veya birkaç hafta içinde İmpa'dan alacağım.
Neyse, çok uzun anlattım, tavsiye verin de ben de tahrişsiz tıraşın keyfine erişeyim
Bir de arkadaşın Wilkinson'unun yanına hangi jiletleri vereyim? O benden biraz daha gür sakallı, Samurai 3 kullanıyor ilk geleneksel tıraşı kötü geçerse vazgeçebilir. Adam zaten fırça ile köpürtme yapıyormuş o yandan sıkıntısı yok.
Gerçekten her üyeden öğrenecek çok şey var. İyi tıraşlar herkese. Saygılar.
Üniversiteye hazırlanıyorum. Aslında tıraş olayını ilk araştırma nedenimi tam hatırlamasam da çevremde tıraşından memnun olmayan kişilerle kartuşlu cihazları öve öve bitiremeyen reklamları karşılaştırdığımda ortada bir sorun olduğunu farkettim. Kısa süre sonra düzenli tıraş olmaya başlamak istediğimden (başlamasam bile hayatım boyunca kirli sakalla dolaşılmayacağına göre) bunun bir çözümü olmalı diyerek araştırmaya başladım. Yolun başındayken marketlerde gördüğüm Permasharp ve Derby'lerin berberler dışında kullanımı olup olmadığından haberdar değildim. Her yer kartuştu.
Geleneksel tıraşın temelinin jiletler değil de tıraş sabunu ve fırça olduğunu düşünüyorum. Geleneksel tıraşla ilgili bildiğim ilk şey eniştemin evine gittiğim zaman lavabodaki tıraş malzemeleri ve arko sabunun enfes kokusu. Bilmem kaç yıllık fırça, plastik tas ve Arko'nun bütün alana yayılmış kokusu (ustura mı kullanıyor hatırlamıyorum). Bu ekipmanlara bakmak bile çok güzel gelirdi küçüklüğümden beri.
Babamın bu şekilde bir tıraş kültürü yok ama birkaç hafta önce annem forumda bir fırça fotoğrafına baktığımı görünce dedemin eskiden usturayla tıraş olduğundan bahsetti. Maalesef kendisi çok yakın zamanda vefat etti. Keşke sorup bilgi alabilseydim. Vefat ettikten sonra aslında ondan öğrenecek çok şeyim olduğunu farkettim. Ama son pişmanlık fayda etmiyor.
Belki biraz canınızı sıktım ama, devam edeyim. Berberden evde tıraş için tavsiye istediğimde 1 yıllığına makina kullan sonra jiletli aletlere geçersin demişti. Ucuz bir makine aldım. İyi tamam benim seyrek sakalları kesiyordu da özellikle boyun bölgesini ve yanakların alt kısımlarını adamakıllı almıyordu. Bastırarak alırsam da tahriş ediyordum. Hem konforsuz hem de işe yaramazdı. Aslında araştırmalarımın başında çözümün Braun 799cc-7 veya Philips OneBlade gibi çılgın makineler olduğuna ikna olmuş gibiydim. Ama fiyatları da çılgındı ve değer mi ki diye düşünüyordum. Hem sinekkaydı tıraş olanların hepsi böyle makineler kullanıyor ya da her gün berbere gidiyor olamazdı.
E tamam, diğer alternatif olan kartuşlu makinelerden hem herkes şikayetçi hem de uzun vadeli maliyetine bakınca aman tanrım diyor insan
O yüzden bu işlere hiç bulaşmadan direk geleneksel tıraşla başlamanın haklı gururunu yaşıyorum Sonra tıraşla alakalı bir arama yaptığımda burayla karşılaştım. Bilgi denizini görünce atladım hemen
Genelin aksine Lord üstadın blogunu daha sonra keşfettim. Herkes yazılarında "Lord üstadın blogu, lord üstad sağolsun" vs. demiş ama link koyan yok Bir şekilde bulup orayı da hatmedince bir set yapmaya karar verdim artık. Her okuduğumda yeni fikirler edindim aynı zamanda öğrenci cüzdanımdaki karadeliğin daha da büyüdüğünü farkettim . Forumda çoğu kişi geleneksel tıraşın kartuş gibi alternatiflerden ucuza geldiğini söylüyor ama bu işi tutku haline getirenlerin aldığı ürünler hiç öyle söylemiyor açıkçası Malzeme bulmanın zorluğundan dolayı internetten alışveriş yapmam gerektiği kesinleşmişti, forum sayesinde İmpa'yı keşfettim. Mustafa abim çok sağolsun sorularıma cevap verdi ve bir set toplayıp sipariş ettim. Bu Pazartesi siparişim elime geçti. Aslında forumda söylemeye bile lüzum yok ama cidden adam gibi esnaf. Kaç kez teşekkür ettim sayamadım
ama buradan kendisine yeniden teşekkür ediyorum.Sipariş gelene kadar saatlerce yerli yabancı forumlarda dolaşmış, Mantic, PaulH, Executive Shaving gibi kanalların işime yarayacak birçok videosunu izlemiş ben, sonuçta bi dolu teorik bilgiyi yüklenmiş biçimde kutuyu açtım.
Teknoloji sever biri olarak mektup zarfı büyüklüğünde bir kargo alsam bile acayip heyecanlanıyorum. Ama bu biraz daha farklıydı. Eğer kullanmayı becerebilirsem daha sorunsuz bir cilde adım atacaktım ve yazılanlara bakacak olursam hayatıma yeni bir mutluluk eklemiş olacaktım. Bir eziyeti zevk haline getirecektim. Ne güzel
Bu arada 2. alet arkadaşım için. Ben başlamadan başkasının başlamasına vesile oldum.
Tüm takım burada. Araştırmalarım sonucu konfor ön planda tutularak az-orta keskinlikte olduğuna kanaat getirdiğim ürünleden bir sample pack topladım. Yağlı ve sivilce sorunu yaşayan bir cilde sahibim, o nedenle balsam ve kremlerden uzak durdum ancak alkolsüz bir aftershave'a karar veremedim.
Fiyat performans oranı ve ömürlük olması açısından en iyi olduğuna kanaat getirdiğim Semogue 1305'i sepete attım. Daha iyi ekipmanlar alana kadar break in sürecini tamamlamasını sağlayarak tıraş deneyimlerimi iyileştirmeyi hedefledim.
Cella'yı cüzdanda bahsettiğim karadelik daha da büyümesin diye almayacaktım ama daha iyi deneyim için Mustafa abinin tavsiyesi üzerine onu da ekledim. Kokusu tartışma konusu forumda, benim fikrim kafayı kabına daldırınca ağır bir kokusu var ama ben beğendim, küçükken dedemin bağında topladığımız çağla ve bademleri hatırlattı
. Hatta odamda onun kokusunu soluyarak yazıyorum Kabı da K.Maraş'ta yaşadığımdan demirciler çarşısında çok güzel ürünler bulabileceğimi düşünerek almadım ama çarşıya uğrayamayınca idarelik A101'den bir kaç plastik çerezlik aldım. 10 cm çapında, 6 cm uzunluğunda, forumda belirtilen ideal boyutlara uygun, dışı tırtıklı olduğu için tutuşu kolay, güzel denk geldi kısacası.
İlk tıraşıma geçeyim (sonunda
)Fırçayı birkaç kez ıslatıp kuruladım, ilk açtığımdaki kokusu kötü gelmemişti aslında hatta "domuz kokusu hoşuma mı gitti" diye düşündüm
. Sonra dilimleyip kaba bastığım Arko'yu bir güzel köpürttüm. Daha buraya kadar tıraş olmadım ama o fırçanın toplanıp pamuk gibi su ve ısıyı toplaması, arkonun yaptığı köpük, yüze öylesine sürünce verdiği his, anlayamazsınız (şaka şaka asıl siz anlarsınız, benim ne haddime çaylak halimle ) Hem köpürtme deneyimi edindim hem de fırçamı temizlemiş oldum. Bu arada güzel kas yaptırıyor köpürtme işi bir tasla iki kuş .Wilkinson Classic'i ele alınca ağır olduğunu farkettim, forumda öyle anlatanlar olmuş ki, permatik ağırlığında falan diye düşünmeye başlamıştım.
Sonra kısa bir duş alıp sıcak suda beklettiğim fırçamı, ve geri kalan ekibi banyoda topladım.
Jilete karar verirken çok zorlanmıştım ama lord abimin blogunu tekrar gözden geçirip Voskhod'u taktım, artık hazırdım.
Cella'nın kabından köpürtülünce bozulabildiğini okuyunca çerezliklerden birine 2 çay kaşığı sabun basıp köpürtmeye başladım. Cella kokusu hafif hafif yükselmeye başlamıştı, bendeki kendimi keser miyim korkusu da öyle
Jileti suratıma değdirdiğim anda kendimi nasıl şartlamışsam "aha kestik, hadi hastaneye" kafası bende hakim olmuş olacak ki bir titreme geldi
Baktım aslında aleti tuttuğum açı bile doğru değil, aletin gövdesi favorinin üstünde beklemede Videoları izlerken "iyi, yaparım" diyordum ama el alışkanlığı lazım, demiştim ya teorik bilgiyi çuvalla almışım ama pratiğe gelince işler değişti.
Makineyi indirdim, "sıkıntı yok iyi başlangıç" dedim, bir baktım açıyı tutturamamışım jilet havada
Açı da tamam deyince jileti iki taraflı kullanmadığımı farkedip teknik gerekliliğini anlamaya başladım yavaştan.
Sonra makinayı uzun süre suya tutmadığımı ve öyle tıraş olduğumu farkedince kendime bela okumaya başladım
Jileti suya tutunca açı yine gidince, "ulan bu iş zormuş galiba" demeye başladım.
En kritik yer, adem elmasının çevresi ve boyun, ilk geçiş güzel, bir anlık güvenle hızlanmaya karar verince küçük bir kesikle yerimden zıpladım. Elim hemen kan taşına gitti ama "dur ulan daha ilk perdedeyiz, yüzünün yarısı köpük, önce tıraşı bitir" diyerek devam ettim.
İkinci perde de benzer şekilde bitti, eksik bulduğum yerlere rötuş çektim. Kanayan yerlere kan taşı, daha sonra tüm yüze şap sürerek tamamladım. Toplam 2,5 perde WTG ile bitti.
Sonuç:
Voskhod'dan beklediğim pürüzsüz tıraşı beceremedim ama çok kalın sakallı olmadığımdan yüzde güzel kaydı (galiba).
Çene altında ufak bir kesik, 2 noktasal kanama.
Tıraş olurken çıkan o güzel sesi duyma şerefine eriştim.
Tıraş olalı 3-4 saat oldu ancak özellikle çene altını ve boynu tahriş etmiş olacağım ki yanma devam ediyor.
Çene kısmının sağ ve sol alt kısımlarında hiç alamadığım yerler var. Oralarda nasıl XTG şeklinde geçeceğimi anlamadım. Ancak ön tarafı ilk denememe göre iyi aldım diyebilirim.
Bir de Rimei mi alsam diye düşünmüştüm ama bununla bile kendimi kesme potansiyelimi göz önüne alarak böyle iyiyim bence.
Hepiniz biliyorsunuz, doların durumunu. EJ89 alma planım vardı ama fiyatlar artacak. O yüzden buradan birkaç ay sonra 2. el veya birkaç hafta içinde İmpa'dan alacağım.
Neyse, çok uzun anlattım, tavsiye verin de ben de tahrişsiz tıraşın keyfine erişeyim
Bir de arkadaşın Wilkinson'unun yanına hangi jiletleri vereyim? O benden biraz daha gür sakallı, Samurai 3 kullanıyor ilk geleneksel tıraşı kötü geçerse vazgeçebilir. Adam zaten fırça ile köpürtme yapıyormuş o yandan sıkıntısı yok.
Gerçekten her üyeden öğrenecek çok şey var. İyi tıraşlar herkese. Saygılar.
