24/07/2017, Saat: 19:52
Merhaba arkadaşlar,
Öncelikle kendimi kısaca tanıtayım: Ben Elazığlı bir delikanlı,13 senedir Antalya'da yaşayan 21 yaşında bir gencim.Burada,Antalya'da Hukuk Fakültesi öğrencisiyim.Sakallarımla uğraşmayı kesmeyi seven biriyim ta ki geleneksel tıraş usulü ile tesadüfen karşılaşana kadar öyle zannediyordum çünkü bu geleneksel tıraş usulünün verdiği haz çok az şeyde var bence.
Daha ortaokul zamanında ergen bıyıklarımı gördüğümde babamı(memur-her gün tıraş olan biri) taklit etme fırsatımın geldiğini,heyecanla kapımı çaldığını duyar gibi oldum. Ve hemen işe koyulup bir kullan-at tıraş bıçağı ile ilk tıraşımı oldum. Tabi o zamana kadar orada olan karartı gitmiş ve beyaz bir ten yüzümde sırıtıyordu.Üst sınıfların ilginç bakışları bazı arkadaşlarımın dalga geçmesi söz konusu olsa da ben kendimden emindim ve yaptığım şey hoşuma taa o zamanlarda da gidiyordu ki vaktiyle yanaklarımda sakallarla birlikte bana kabus olan sivilceler gün yüzüne çıkana kadar.İşte hikayem bir anda son bulmuş bir nevi tıraşa küsüp makineye sarılmıştım ve üniversite öğrencisi olana kadar makine ile tıraş olmuştum.Sonradan sivilceler beni terk edip(az da olsa arada çıksa da)sakallı kısmı yalnız ve rahat bırakınca kendime neden o düşlediğim tıraşı olmuyorum diye sordum ve hemen makineyle aramızdaki ilişkiyi kestik.Üniversitede bir sürü arkadaşımın sık ve gür sakallı olmasının(modanın da bu yönde seyri ile) bana kamçı oluşunu unutmuyorum,başlangıç noktamında bu olduğunu söyleyebilirim,hayalimi ve aldığım o eşsiz hazzı bir kenara bırakacak olursak.
Neyse kader o ki okuldaki en sağlam sakalı olan kişi şu an en yakın arkadaşım oldu Sağ olsun onunla bu konuda konuşmalarımız yardım istemem sonucunda klasik tıraş makineleriyle tanıştım ve bana o kadar kültür koktu o kadar geleneksel dokusu etki etti ki kafaya koydum;eğer tıraş olacaksam geleneksel tıraş usulü ile olacaktım.Çünkü çok bıçaklı olanların bana hissettirdiği ucuzluk reklamlar hiç içten gelmiyordu ve beni bir hayli uzaklaştırıyordu onlardan.Vize dönemimde karşılaştığım için internetten çok fazla araştırma imkanım olmamıştı.Bir avmden wilkinson tıraş makinesi(siyah) alıp başlamıştım.Sakallarım daha düzgün ve az da olsa yoğunlaşmaya başlamıştı.
Şimdiye gelecek olursak bu zamana kadar öncelikle yüzümü önce sıcak bir su ile yumuşatıp fırça vuruşlarımı kullandıktan sonra kesim işlemine sakallarımın çıkış yönüne göre kesmeye devam ettim.Ardından soğuk su ile durulandım ve yüzümde sık sakal çıkmasını istediğim yerlere buz tuttum tuttum ve tuttum
Anlayacağınız gerçekten uğraştım bu iş için tabi eskisine göre çok daha güzel duruyor fakat daha tam istediğim kıvamda değil sarımsağın kanıtlanmış etkisini okumuştum fakat bana kabus olan sivilcelere neden olabilir diye hiç yeltenmedim bile.Belkide bu güzel ailede, bu yolculukta bunu da çözüp artık aklımda bir soru işareti kalmadan geleneksel usul ile koleksiyon yaparak yıllar geçireceğim.
Bu aileye katılmamda desteği olan youtubeden takip ettiğim(oradaki nicki=delikanlı Tıraş)abime çok teşekkür ederim
Öncelikle kendimi kısaca tanıtayım: Ben Elazığlı bir delikanlı,13 senedir Antalya'da yaşayan 21 yaşında bir gencim.Burada,Antalya'da Hukuk Fakültesi öğrencisiyim.Sakallarımla uğraşmayı kesmeyi seven biriyim ta ki geleneksel tıraş usulü ile tesadüfen karşılaşana kadar öyle zannediyordum çünkü bu geleneksel tıraş usulünün verdiği haz çok az şeyde var bence.
Daha ortaokul zamanında ergen bıyıklarımı gördüğümde babamı(memur-her gün tıraş olan biri) taklit etme fırsatımın geldiğini,heyecanla kapımı çaldığını duyar gibi oldum. Ve hemen işe koyulup bir kullan-at tıraş bıçağı ile ilk tıraşımı oldum. Tabi o zamana kadar orada olan karartı gitmiş ve beyaz bir ten yüzümde sırıtıyordu.Üst sınıfların ilginç bakışları bazı arkadaşlarımın dalga geçmesi söz konusu olsa da ben kendimden emindim ve yaptığım şey hoşuma taa o zamanlarda da gidiyordu ki vaktiyle yanaklarımda sakallarla birlikte bana kabus olan sivilceler gün yüzüne çıkana kadar.İşte hikayem bir anda son bulmuş bir nevi tıraşa küsüp makineye sarılmıştım ve üniversite öğrencisi olana kadar makine ile tıraş olmuştum.Sonradan sivilceler beni terk edip(az da olsa arada çıksa da)sakallı kısmı yalnız ve rahat bırakınca kendime neden o düşlediğim tıraşı olmuyorum diye sordum ve hemen makineyle aramızdaki ilişkiyi kestik.Üniversitede bir sürü arkadaşımın sık ve gür sakallı olmasının(modanın da bu yönde seyri ile) bana kamçı oluşunu unutmuyorum,başlangıç noktamında bu olduğunu söyleyebilirim,hayalimi ve aldığım o eşsiz hazzı bir kenara bırakacak olursak.
Neyse kader o ki okuldaki en sağlam sakalı olan kişi şu an en yakın arkadaşım oldu Sağ olsun onunla bu konuda konuşmalarımız yardım istemem sonucunda klasik tıraş makineleriyle tanıştım ve bana o kadar kültür koktu o kadar geleneksel dokusu etki etti ki kafaya koydum;eğer tıraş olacaksam geleneksel tıraş usulü ile olacaktım.Çünkü çok bıçaklı olanların bana hissettirdiği ucuzluk reklamlar hiç içten gelmiyordu ve beni bir hayli uzaklaştırıyordu onlardan.Vize dönemimde karşılaştığım için internetten çok fazla araştırma imkanım olmamıştı.Bir avmden wilkinson tıraş makinesi(siyah) alıp başlamıştım.Sakallarım daha düzgün ve az da olsa yoğunlaşmaya başlamıştı.
Şimdiye gelecek olursak bu zamana kadar öncelikle yüzümü önce sıcak bir su ile yumuşatıp fırça vuruşlarımı kullandıktan sonra kesim işlemine sakallarımın çıkış yönüne göre kesmeye devam ettim.Ardından soğuk su ile durulandım ve yüzümde sık sakal çıkmasını istediğim yerlere buz tuttum tuttum ve tuttum
Anlayacağınız gerçekten uğraştım bu iş için tabi eskisine göre çok daha güzel duruyor fakat daha tam istediğim kıvamda değil sarımsağın kanıtlanmış etkisini okumuştum fakat bana kabus olan sivilcelere neden olabilir diye hiç yeltenmedim bile.Belkide bu güzel ailede, bu yolculukta bunu da çözüp artık aklımda bir soru işareti kalmadan geleneksel usul ile koleksiyon yaparak yıllar geçireceğim.
Bu aileye katılmamda desteği olan youtubeden takip ettiğim(oradaki nicki=delikanlı Tıraş)abime çok teşekkür ederim