İçelim sabaha kadar Akdeniz gecelerinde!
İlk izlenim neden yanıltır? Uzmanlar kişiler konusundaki kararlarımızın aslında ilk 60 saniye içinde alındığını söylüyor.Öyle ya da böyle kişinin fiziksel özelliklerinin beyninize gönderdiği sinyaller karar verme mekanizmamızı ilk dakikalardan itibaren ele geçiriyor ve ondan sonraki iletişim süreci de buna göre işliyor.Elbette bu yüz yüze iletişim için geçerli.Klavye başında nefret ettiğiniz insanları birebir tanıyınca sevebilirsiniz pekala. ( ama bu konu dışı ) Bu etkiyi bilen firmalar şaşalı giriş holleri ile sizi büyülemeyi,takım elbiseleriyle jilet gibi duran satış danışmanları kendisinden yola çıkarak ürünü almanızı,pırıl pırıl Oxford ayakkabıları ile avukatınız onu neden tercih etmeniz gerektiğini iyi biliyor.İlk görüşte aşk var mı,bilmiyorum ama ilk görüşte yanılma var,bunu biliyorum.İşte bugünkü konumuzda tam da bu: Çıpa etkisi nedir? Nasıl kaçınılır?
Herşey @PisPorsuk Ümit abi'nin mesajı ile başladı. ( Bknz.http://www.geltir.com/showthread.php?pid=187255 ) İstanbul buluşmasında toplandığımız o gün,bahsi geçen kremi incelemem için verdiğinde önce kremin az bir miktarla ne kadar güzel köpük yaptığından ve ne kadar güzel kokulu bir krem olduğundan bahsetti.''Abi çıpayı atmasaydın iyiydi'' dedim ama o kalabalık sohbet ortamında kaynadı,gitti.Evet,çıpa; bu ürünün güzel kokulu ve az miktarla güzel köpük yapan bir krem olduğuydu.Pazarlık yüksek başlamıştı yani.Bakış açımızı bir anda değiştiren çıpalarla karşılaşıyoruz her gün.O çok istediğiniz evi almak için anlaştığınız emlak danışmanınız arayarak karşı dairenin çok değil,bir hafta önce doktor bir çifte X bin liradan satıldığını söylüyor,ailesiyle tanışmak üzere eve davet edildiğiniz müstakbel eşinizin annesi X'in ne kadar güzel yemek yaptığından bahsediyor,yana yakıla aradığınız o okula bilmem kim blogger X hanım'da çocuğunu gönderiyormuş diyor kıymetli eşiniz.Çıpa atılıyor bir kere.Göndermeseniz sizin çocuğunuz buna layık değil mi oluyor? Fazlasıyla faydasız olan bir bilgi selinde,karşı dairenin doktor çifte satılması sizin için hiçbir anlam ifade etmiyor oysa ki.Mühendis olsalar ne değişecek? X bin lira da önemsiz bir bilgi aslında, belki o ev İtalyan mutfak,laminat parke,size ne.Ama öyle olmuyor işte dostlar.Beynimiz böyle algılamıyor.Emlak danışmanınız kapıyı Xbin liradan açıyor,karşı daire,doktor,tanıdık geldi mi? Müstakbel eşinizin yemekleri mi? Onlar da Harika.Hadi aksini düşünün bakalım
Peki bu krem gerçekten güzel mi?
James Riley adında girişimci bir arkadaşın ''Vay arkadaş? Nedir bu kimyasal bombalar? La sabun-krem değil mi?Alasını yaparız Hacı!'' mottosuyla 2015 yılında kurduğu bir işletme OSP. %100 Vegan,%100 Naturel tanımlarıyla piyasada yer alan Osp ürünleri shavingroom.co.uk sitesinden faydalandığını da belirttiği sitesinde 12,95 sterlinden satılıyor.Bir nevi forumdan çıkma bir girişim.Geltir'den bir sabun üreticisi çıkması ve piyasada yer bulması gibi bir durum.Tabii önce medyanın da sevdiği güzel bir hikayeyle.Nasıl ki bazı sabun markalarının hikayelerinde ''Hassas cildine uygun sabun bulamamış.Ee?Bu işe el atayım demiş.'' gibi benzer hikayeler duyuyorsak ; James kardeşimizinki de kokulara (parfüm merakı varmış arkadaşın),yerel artizan ürünlere merak salan bir gencin bir gün ıslak tıraşla tanışması,ilk alet ve fırçasını aldıktan sonra ''Vay be'' deyip buna yönelmesini sonrasında ise neden doğal ürünler olmasın diyerek kendi sabun ve kremlerini üretmesini konu alan bir hikaye var elimizde.
Bu güzel hikayenin sonucu ise OSP Shogun.Bildiğimiz limonlu şeker ama nasıl tatlı mı tatlı anlatamam.Yememek içim zor tuttum kendimi,sanki Akdeniz'de limon bahçelerindeyim,tatlı tatlı bir rüzgar esiyor,yapraklar kıpırdıyor uzaklarda.Hemen yanıbaşımda ağaçların arasında saklambaç oynayan çocukların sesleri,alımlı bir kız sepetiyle bana yaklaşıyor.
Hafif esinti limon kokusunu ciğerlerime dolduruyor.Tamam diyorum,tam da olmak istediğim yerdeyim.Kız çapkınca gülümsüyor:
Kız: Niye mi inceleme Ahraz'cığım? Çok yıpratıyorsun kendini.
Ne yapalım diyorum,hafif mahçup.Eş dost yeni ürün denesin,fikir sahibi olsun.Bizim de elimizden bu geliyor.Anlamış gibi kafasını sallıyor kız,narin elleri kolundaki sepete uzanıyor,elinde tuttuğu limonu bana uzatıyor... derken içeriden;
Hatun'un sesi duyuldu bizim.''Canım yine mi tıraş oluyorsun?'' Manzara bi anda değişti.
Bak ama ,dedim.Bunun kokusu çok güzel.
İncelemeler konusunda koku önceliğim olmasa da bir açıklama yapmam gerek.Tıraş ürünlerinde kokuları nahoş olan ya da olmayan olarak tanımlıyorum.Koku nahoş değildir ama bana hitap etmez o ayrı,performans iyi ise kabulüm.Ama koku nahoş ise,üzgünüm.Bu konuya yakında tamamlamayı umut ettiğim Artizan incelemesinde de değineceğim.
Çıpa etkisini maruz kalıp neredeyse değdirip köpük yapma girişimim elbette ki başarısız oldu.Buradaki ''çok az'' terimi bile kişiden kişiye göre değişken ama ''değdirmek'' bildiğiniz anlamda.Çıpadan kurtulmak için o gün yapılan konuşmaları,sabunun kokusunu kafamdan attım.Sanki ilk kez görüyormuş gibi,hatta beğenmeme üzerine kurulu bir yaklaşımla incelemeye başladım.Evet,koku hala güzel.Kıvam çok yumuşak,70 grlık su krem çabuk biter diye düşündüm ilk.10 snlik bir yükleme yaparak;
Gerçekten az bir yükleme ile güzel bir köpük elde etmek mümkün.Köpüğü biraz ''airy'' bulduğumu söylemeden edemeyeceğim,kıvam kalitesini ister istemez incelemeye devam ettiğim diğer artizanlarla kıyasladığım zaman koruyuculuk onlara kıyasla daha zayıf.Şaşırtıcı bir olgu olmadı benim adıma.Doğal ürünlerde benzer köpük kalitesine şahit oluyorum,ya köpürme güçlüğü oluyor ya da köpük kıvamı istenilen seviyede olmuyor.Yine de bu krem adına köpük kalitesinin -hemen herkesin bildiği kremlerin- üzerinde ama incelediğim bazı artizanların altında kaldığını rahatlıkla söyleyebilirim.Bunu kayganlık ve nemlendirme ile çok güzel kapatıyor.Ez cümle sırf kokusu için bile alıp denenecek %100 doğal ve vegan bir alternatif arıyorsanız,bu güzel kremi tercih etmenizi tavsiye ederim.Tabii önce bu ''çıpayı'' tamamen göz ardı edecek,sanki ilk kez görmüşcesine değerlendirmek kaydıyla
Bol köpüklü,tahrişsiz tıraşlar dilerim.Kusurumuz olduysa affola!
bir yıl daha bitiyor
düşlerim,tasarılarım,yarım kalmış onca şey
her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden
bana mı öyle geliyor yoksa daha hızlı mı ilerliyor zaman
insan yaşlanırken?
düşlerim,tasarılarım,yarım kalmış onca şey
her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden
bana mı öyle geliyor yoksa daha hızlı mı ilerliyor zaman
insan yaşlanırken?