Domuz İşi, Haram/Sevap Meselesi
#31
Konu biraz benim attigim yorumla başlamış gibi olmuş. Umarım böyle hassas konularda hep böyle düzeyli konuşmalar yapılır da kimse ne üzülür ne de forumdan uzaklaşır.
Hiç bilmiyorum ki
Cevapla
#32
Domuzun tamamiyle haram olduğu konusu pek aklıma yatmıyor, domuz gereksiz bir hayvan olsa yaratılmazdı diye düşünüyorum, dinimizde alkol haram ama neredeyse her evde kolonya bulunmakta, kolonya mekruh ise domuzdan elde edilen ve vücuda girmeyen ürünler de mekruh olur diye düşünüyorum, burada esas olan vücudun içine girip girmemesi lakin dinimizde şüpheli olan birşeyden uzak durmak en doğrusudur.
Cevapla
#33
Konu bir günde epey tartışılmış. Aklıma aşağıdaki resim geldi Smile

Kimyasal açıdan tallow'un içerisine lard karıştırmak bizdeki antep fıstığını ıspanak tozu ile şişirmeye benziyor ama evet yapıyorlardır. Özellikle Amerika'da regülasyonlar çok zayıf. Adamlarda kinder süpriz yumurta ve dizel motor hariç herşey serbest neredeyse. Bu konu özelinde Avrupa da çok farklı değildir muhtemelen çünkü ikisi de hayvansal yağ onlar için.

2cxw8xt.jpg
MWF'nin koyunu, sonra çıkar oyunu...
Cevapla
#34
(20/06/2018, Saat: 09:48)rewolwer_ Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Domuzun tamamiyle haram olduğu konusu pek aklıma yatmıyor, domuz gereksiz bir hayvan olsa yaratılmazdı diye düşünüyorum, dinimizde alkol haram ama neredeyse her evde kolonya bulunmakta, kolonya mekruh ise domuzdan elde edilen ve vücuda girmeyen ürünler de mekruh olur diye düşünüyorum, burada esas olan vücudun içine girip girmemesi lakin dinimizde şüpheli olan birşeyden uzak durmak en doğrusudur.

+1
Cevapla
#35
(20/06/2018, Saat: 09:48)rewolwer_ Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Domuzun tamamiyle haram olduğu konusu pek aklıma yatmıyor, domuz gereksiz bir hayvan olsa yaratılmazdı diye düşünüyorum, dinimizde alkol haram ama neredeyse her evde kolonya bulunmakta, kolonya mekruh ise domuzdan elde edilen ve vücuda girmeyen ürünler de mekruh olur diye düşünüyorum, burada esas olan vücudun içine girip girmemesi lakin dinimizde şüpheli olan birşeyden uzak durmak en doğrusudur.

Size aynen katılıyorum, verdiğiniz örnek çok güzel olmuş. Dün demek istediğim de aynen buydu. Smile
Kırmızı reçeteli ağrı kesicilerin neredeyse hepsinde uyuşturucu madde var. Allah göstermesin ama dayanılmaz ağrılarımız olduğunda mecburen alıyoruz. Bu uyuşturucu maddeyi farklı hallere getirip zevk için kullanırsan günahtır ama bu tür durumlarda kullanırsan hiçbir günahı da olacağını düşünmüyorum. Domuz olayı da aynen öyle.

Komşularım size küçük bir bilgi vereyim. Yanlışım varsa düzeltin. İsmet İnönü döneminden, Ecevit dönemine kadar ülkemizde kenevir ekilirdi. Bu kenevirlerin ekimi, yetiştirilmesi, toplanması vs. devlet kontrolünde olup, ilaç sanayisinde kullanılırdı. Hatta zamanında Bülent Ecevit ile Amerika arasındaki ilişkinin gerilmesine sebep olan bir diğer olay da bu kenevir meselesidir. Tabii şuan kenevir yetiştiriciliği hala devam diyor mu bilmiyorum.
Cevapla
#36
Yabancı gucler tarafından isgal edilen ulkelerde Irak ve afganistan ornegi gibi, kenevir ve afyon uretimi patlar. CIA nin bu isin ticaretini yaptırdıgının filmleri bile cekilmistir.

Katkı maddeleri olarak kullanılan maddelerin nereden geldigini arastırmaya baslarsanız, daha once de dedim, is cok kotu yerlere gidiyor. Kolaya rengini veren bocekten, kozmetikte kullanılan kurtaj ceninlerine kadar.
Domuz kesinlikle tuketmiyorum diyen dini butun vatandasımız vardır ulkede ama, anca ustunu okuyarak domuz eti almaz, mamulunu kullanmaz ama katkı maddelerinin jelatin vs. gibi domuzdan uretilip uretilmedigini ureticisi bile bilmez. Zira ithal urundur. FDA onaylıdır. Hicbir yasal engeli yoktur. Ustune helal gıda sertifikası bile alınabilinir.
Bu is rakıdan alınan vergiyle, diyanete butce odenmesi gibi okuyup arastırdıkca, hem sizi uzer, hem dunyaya bakısınızı karartır. İnancım geregi domuzun kılını yuzume surmem birader derken, hergun tukettiginiz yiyip ictiginiz bir urunun icinde domuzdan mamul bir madde olabilir. Moraliniz bozulmasın, canınız sıkılmasın.
Biz geri kalan dini vecizeleri yerine getirelim, zekat filtre verelim, komsumuza yardım edelim, hırsızlık yapmayalım, haram yemeyelim, kul hakkı yemeyelim. Dunyaya, insana, bitkiye hayvana sevgi verelim, kazanc yaratalım. Vatana millete yapabilirsek faydalı olalım. Bunları yaptıktan sonra, sorgumuzda cıkarsa sen domuz yemisin diye, yapcak birsey yok, biz yemedik yedirdiler deriz, Cem yılmazın dedigi gibi, kısa bir sure cezasını ceker fırında doner hafif bronzlasmıs sekilde cıkarız. Smile
Cevapla
#37
Eklemek istedigim birsey daha var.

Domuzun haramını sevabını bir kenara bırakırsak, bizim ulkemizin ihtiyacı aslında domuz veya domuza benzer bir alternatif. Huh

O nasıl laf diyeceksiniz biliyorum hemen acıklayayım. Ulkemizde su anda bildigim, pirzola70-80lira, ortalama etin kilosu da 40-50lira civarında.
Soru1: İnek yılda kac dogum yapar, buyumesi maliyeti nedir.

Domuz her yavrulamada 9-15 arası yavru dogurur senede de bunu 3-4 kere yapabilir. Ozel bakımı yoktur, sıkısık alanda durabilir, herseyi yiyebilir, yinede hızlı kilo alır hızlı buyur.

Doktorların duzenledigi bir sempozyuma gitmistim. Orada tavuk yetistiriciliginin detaylarını ogrendim ne yazık ki. İnanın "ne yazık ki" lafını ozellikle kullanıyorum, 2-3 sene onceki o olaydan sonra, dogal ciftlik tavugu haric tavuk yemez olduk. Tavuk tuketimimiz senede 5-6 ya dustu.
Kabaca normalde 2.5-3 ayda o boya gelmesi gereken tavuklara, 40 gunde buyumesi icin buyume hormonu veriliyor. Kaslar buyuyor ama 40 gunluk pilicin kemikleri incecik, o yuzden cabuk kesilmezse, vucut agırlıgını tasıyamayan ayaklar/kemikler kırılıyor. Aynı zamanda buyume hormonu verilen bu tavukların kalbinde de buyume oldugu icin, kalp krizi riski oluyor bu yuzden kalp ilacı da veriyorlar. Gozumuz gibi baktıgımız bu hayatta en degerlimiz olan yavrularımıza yedirdigimiz tavuklarda kalp ilacı ve buyume hormonları var dostlar. TV ve pc yuzunden sosyal olamayan cocukların Obezite, hareketsizlik gibi sorunlarının yanına bu tarz hormon ve ilac yuklu gidaları da verince, gunumuzde hastanelerin sıra ve kuyruk yogunlugunu, hasta garantili hastanelerin nedenini belki daha iyi anlasılır.

Konuyu dagıtmayım, nereye gelecegim, hormonlu tavuk harici bizim ulkemize uretimi ve uremesi kolay hayvan sıkıntısı var. Bize helal domuzlar lazım. Idea Varsa bu tarz hızlı ureyen kırmızı ete sahip hayvan onerileri, bakarsınız yeni bir marka Geltir icinden cıkar.
Cevapla
#38
dikdik_s üstadım konuyu tam tahlil ve teşhis etmiş, Tebrikler...

Aslında dana, koyun yeter ülkemize, ama hayvancılık yapan abilerimiz olaya bütün bakamıyor...
Buğdayı yeşillik yapıp hayvana yedirmek yerine 1 TL'ye tohumunu satmayı, yemi de X liradan almayı tercih ediyor.
Böyle olunca başarı da olmuyor haliyle...

Ben aynı zamanda bu tavuk çiftlikleri için tasarım aşamasında olan bi kontrol sistemi tasarladım.
4-5 yıldır gelişim aşamasında... Sadece havayı düzgünce verdiğimizde bile içerideki ortam ve canlı çok değişiyor.
Cevapla
#39
Yeri gelmişken konu ile alakalı diye paylaşmak istedim.
Aslında yılda 8 e kadar yavrulayabilen romanov vb koyun ırkları mevcut. Ancak risk almayı sevmeyen hele bir komşusu alsın denesin o kazanırsa bende yetiştireyim, ekeyim diye düşünen risk almayı sevmediği gibi alanlara da laf atmaya hazır insanımız olduğu için eti pahalı tüketmeye devam ederiz gibi duruyor. Bir programda duymuştum siz çobanlığı küçümsedikçe bir çoban mesleğini rahatça ben çobanım diye söyleyemedikçe, köylü milletin sadece lafta efendisi olarak kaldıkça daha çok zaman eti pahalı yersiniz diyordu.

"Türkler niye domuz yemiyor
Soruyu hemen, “Haram” diye yanıtlamayın; Türkler İslam dinini seçmeden önce de domuz yemiyordu. Yeme-içme kültürümüze ilişkin çok az araştırma var. Oysa yanıtını bir türlü bulamadığımız çok sorumuz var. Örneğin Alevilerin tavşan, Yezidilerin ebegümeci, marul yememelerinin sebepleri nedir? Grip salgınıyla gündeme gelen domuzun yenilip yenilmemesi meselesine farklı bir açıdan yaklaşalım...
Soner YALÇIN
Soner YALÇIN
01.11.2009 - 02:20Hürriyet Haber
RAHMETLİ Mustafa Ekmekçi, 1980’li yıllarda Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinden sıklıkla domuz etinin yararlarından bahseder ve domuz etinin yenilmesini savunurdu. Çok tepki almasına rağmen Türkiye gibi yoksulu çok bir ülkenin mutlaka domuz besiciliği yapmasını ve ucuz domuz eti yemesi gerektiğini yazardı.

Bugün aynı makaleleri yazmak cesaret ister hale geldi. Bu durum bile aslında Türkiye’nin ne kadar muhafazakârlaştığını göstermiyor mu?

Neyse...

İnsanoğlu belirli zaman ve coğrafyada bazı yiyecek ve içeceklerden kaçındı. Bunları yasakladı. Bizim topraklarda özellikle domuza karşı inanılmaz bir tepki var. Bunun sebebi nedir?

Semavi dinlerden önce

Sanıldığı gibi domuz etinin yasaklanması, Musevilik, Müslümanlık gibi Semavi dinlerin ortaya çıkışıyla gerçekleşmedi.

Artık biliniyor ki, çoktanrılı dini yaşayan bazı kavimlerde de domuz eti yenilmesi yasaktı. Bırakın yemeyi bazı şehirlere (Pontus/Komana gibi) domuz sokulmasına izin bile verilmiyordu.

Eski Mısır’da domuz değen bir kişi hemen elbiseleriyle birlikte nehre atlayıp temizlenirdi. Domuz çobanları hiçbir tapınağa sokulmazdı. Bunlara kız verilmezdi.

Bilindiği gibi sadece Müslümanlar değil, Yahudiler de domuz eti yemiyor. Gerek Kuran-ı Kerim gerekse Tevrat/Ahd-i Atik, çift tırnaklı ve geviş getiren hayvanların yenileceğini belirtir. Bakara Suresi ve Levililer (117) çift tırnaklı olmasına rağmen geviş getiremediği için domuz etinin yenilmesini haram kılmıştır.

Peki, bunun rasyonel bir nedeni var mıydı?

Sorunun yanıtını bulmaya çalışalım...

Neden insan sağlığı mı

Sağlık nedenleri ileri sürülmektedir.

Domuz eti çok yağlı olduğu için sıcak iklimlerde çabucak bozularak trişin gibi hastalıklara neden oluyordu. Hatta bazı topluluklar domuzun cüzama bile neden olduğunu iddia etmişlerdi!

Ancak bu olasılık pek güçlü görünmüyor. Çünkü domuz etine yasak getirildiğinde bu hastalıkların hiçbiri bilinmiyordu bile.

Ayrıca...

Ağır yağlı yiyecekler sıcak havalarda bazı alerjik hastalıklara, mide bozulmalarına neden olsa da, bu salt domuz eti için geçerli olamazdı. Çünkü eti yağlı olan tek hayvan domuz değildi kuşkusuz.

Zaten sağlık nedeniyle yenilmesi haram olsa, bu hal mutlaka kutsal kitaplarda belirtilirdi.

Yiyecek-içeceklerin sağlık ile ilişkisini (bozulmuş yiyeceklerin hastalıklara neden olduğu gibi bilgileri) insanoğlu daha 2500 yıl önce öğrendi.

Sorumuzun yanıtını aramaya devam edelim...

Domuzun önüne ne gelirse yemesi de haram sayılmasına neden olarak gösteriliyor. Yediklerinden yola çıkılarak domuzun pek temiz olmadığı ileri sürülüyor.

Bu tezin doğruluğu tartışma götürür; çünkü birçok hayvan da (örneğin tavuk-horoz-hindi) yiyecek konusunda domuzdan farklı değildir. Hayvanların yedikleriyle temiz oldukları arasında pek doğru orantı yoktur.

Yani...

Özellikle halkın ileri sürdüğü nedenler pek inandırıcı değildi.

Devam edelim; bakalım domuz etini kimler, niye yemiyor?

Mitolojide bile var

Evet, domuzun adının kötüye çıkması ne zaman nasıl oldu?

Bu duruma sebep olarak bir mitolojik hikâyeden de bahsediliyor:

Aşk tanrıçası Afrodit’in âşık olduğu Adonis’i domuz kılığındaki Aras öldürmüştü.

Ve bu cinayet nedeniyle kadınlar her ilkbahar sonunda matem tutup domuza lanet yağdırıyordu.

Bu mitolojinin sorumuza yanıt oluşturacağını düşünmek çocukça olur.

Domuz “düşmanlığının” nedenleri arasında cinsel sebep de vardı.

Güya dişisini kıskanmayan tek hayvandı domuz.

Domuz etini yiyenlerin de dişisini kıskanmayacakları hurafesi hayli yaygındı.

Kuşkusuz bunun bilimsel hiçbir açıklaması yoktu.

Bu olsa olsa tarihçi Herodotos’un Mısırlıların neden domuz yemediklerini yazarken, “Bunu açıklayan bir sebepleri var ve ben de biliyorum, ama yakışık almaz” sözleridir.

Herodotos “ayıp” olduğu için gerekçeyi yazmamıştı!

Günümüzde domuz eti ile cinsellik arasında ilişki kuran uzmanlar yok değil.

Onlara göre domuz eti A vitaminini öldürüyor ve böylece cinsel isteği azaltıyordu. Vitaminlerin bilinmesi şurada kaç yıllık bir süreçtir. İlkel kavimler nereden bilecekti vitaminleri filan...

Uzatmayalım...

En akla yakını neden; totemizm idi.

İnsanoğlu soyundan geldiğini düşündüğü hayvanı totem yapıp tapıyordu. Kuşkusuz taptığını da yiyemezdi.

Bu sebep bile sorumuzun yanıtını tam olarak açıklamıyordu.

Belki sorumuza yanıtı, Türklerin neden domuz eti yemediğini ortaya çıkararak verebiliriz.

Evet gelelim Türklerin neden domuz eti yemedikleri meselesine...

İçkiye evet domuza hayır

Türkler İslam öncesi dönemde ne domuz besliyorlardı ne de domuz eti yiyordu.

Yani Türklerin bu hayvana neredeyse nefret düzeyinde yaklaşmalarıyla İslam’ın domuz etini haram sayması arasında pek bir ilgi yoktu.

Öyle ki, Müslüman olmayan Uygurlar da hâlâ domuz eti yemiyor!

Üstelik hepimiz biliyoruz ki tüm Türkler eti çok sevmektedir ve sofralarında mutlaka bulundurmaktadır. Buna rağmen domuz etine düşmanlık niye idi acaba?

Bu domuz karşıtlığına bir örnek vermeliyim ki mesele daha iyi anlaşılsın:

Ruslar güç kullanarak, Kazak-Kırgız halklarını domuz beslemeye zorlamışlar; her iki halk da canlarını vermişler, yine de onca zulme rağmen domuz besiciliği yapmamışlardır.

Yani mesele Türkler açısından bu derece önemlidir.

İster istemez düşünüyorsunuz...

Müslüman Türklerin haram sayılmasına rağmen içki yasağına pek uymadıkları bilinir. Ama mesele domuz olunca neden akan sular duruyordu?

Artık gelelim asıl sebebini yazmaya...

Asıl neden

Bunun birincil nedeninin totemcilik olduğu ileri sürülüyor. Çünkü bilindiği gibi totem eti yenmiyor. Bu ancak bazı şartlarda mümkün olabiliyor. Örneğin Mısır’da sadece dolunay zamanında ve törenlerde yenmesi gibi.

Ancak totem küçük klanlar için geçerliydi. Geniş alanlara yayılmış büyük kavmin bir tek domuz totemi olamazdı.

Bu nedenle totemcilik de meseleyi tek başına açıklamaya yetmiyor.

Meselenin iktisadi boyutu vardı:

Türkler göçebe bir toplumdu ve göçebelik domuz yetiştiriciliğine uygun değildi. Domuz fazla yürüyebilen bir hayvan değildi. Bu nedenle domuzların bir yerden bir yere götürülmeleri imkânsızdı. Ayrıca salt otlayarak beslenmeleri de söz konusu olamazdı.

Göçebe hayat tarzını benimsemiş Türklerin bu nedenle domuz beslemedikleri iddia ediliyor. Domuzu sadece yerleşik toplumlar (Çin gibi) besliyorlardı, yiyorlardı!

Fakat bu tez de Türklerin domuza olan nefretini açıklamıyor.

Göçebe Türkler domuz beslemeseler bile, avladıkları yaban domuzlarını niye yememişlerdi?

Demek ki bir başka neden vardı.

Evet vardı.

Ve bu neden günümüzde kabul gören bir tezdi:

Deniyor ki:

Göçebeler ile yerleşikler arasında hep nefret ilişkisi olmuştur.

Yerleşikler, göçebeleri vahşi, barbar, haydut olarak görmüşlerdir.

Göçebeler de evlerinde, dükkânlarında oturan yerleşikleri hiç sevmemişlerdir. Onlara “yatuk”, tembel diyorlardı. Yani aralarında nefret ilişkisi vardı.

Göçebeler, yerleşiklerin her şeyinden nefret ediyordu.

İşte domuzdan nefret etmelerinin nedeni buydu.

Domuz yerleşiklerin hayvanıydı ve göçebeler yerleşiklerin hayvanından da nefret ediyorlardı.

Zaten bunca hurafeyi çıkarmalarının nedeni de buydu.

Evet kabul edersiniz ya da etmezsiniz; bilim insanının açıkladığı durum budur.

Kuşkusuz bu arada bilim insanlarının araştırması hâlâ sürüyor. Bakalım önümüzdeki günlerde başka nedenler üzerinde de durulacak mı?

Bakınız dünyayı sarsan domuz gribi bizi nerden nelere götürdü..."
Kainatın aynasıyım, mademki ben bir insanım.
Cevapla
#40
(20/06/2018, Saat: 14:55)rock83 Adlı Kullanıcıdan Alıntı: dikdik_s üstadım konuyu tam tahlil ve teşhis etmiş, Tebrikler...

Aslında dana, koyun yeter ülkemize, ama hayvancılık yapan abilerimiz olaya bütün bakamıyor...
Buğdayı yeşillik yapıp hayvana yedirmek yerine 1 TL'ye tohumunu satmayı, yemi de X liradan almayı tercih ediyor.
Böyle olunca başarı da olmuyor haliyle...

Ayrıca devletten ucuz yollu tarım ve hayvancılık kredisini başka amaçlarda kullanıyor.Devlette bunun takibini yapamıyor veya yapmıyor.
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: