Yorumları: 140
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 2019
(30/01/2020, Saat: 13:30)dr_green Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Gerçekten ilginç Tabi biz onu kaldırmaktan kaldırım sanıyorduk normal yol seviyesinden yüksek diye
"us" kelimesi Arapça değil komşum. Eski Türkçe olması lazım. Arapça olduğu kaydedilen "üs" kelimesi gibi gözüküyor
Doğru olabilir komşum, bakmadım. Aklımda sanki arapça kökenli olduğu kalmış. Bunu da bir araştırayım.
Yavuklu kelimesinin kökeni de oldukça ilginç. Katkınız için teşekkürler.
Yorumları: 2,576
Konuları: 25
Kayıt Tarihi: 2018
(30/01/2020, Saat: 13:27)ENDER3470 Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Konuyu katkı açısından her gün bir kelimenin etimolojik kökenini paylaşmayı düşünüyorum.
İlgilenen arkadaşlar için güzel bir rutine dönüşebilir.
Bugün "kaldırım" kelimesini seçtim. Sebebi ise ilk öğrendiğim zaman beni oldukça şaşırtmış olması, zira kelimenin fonetiği bana türkçe olduğu izlenimi veriyordu.
Durum şöyle,
Rumca "kali" iyi,düzgün anlamlarına geliyor. "dramos" ise yine aynı dilde yol demek. İki kelimenin birleşimiyle "kalidramos" oluyor. Rumların taş, duvar, sıva işleri ile ustalıkları malum. Osmanlıdan beri bu işlerde sürekli rumlar çalışıyor. Kelime gel zaman git zaman dilimize "kaldırım" olarak yerleşiyor.
Şimdi "kaldırım mühendisi" tabirini tekrar bir düşünün derim ?
kaldırım mühendisliği kolay değil komşum sıkı takipçisi olacak gibiyim bu konunun
Yorumları: 475
Konuları: 2
Kayıt Tarihi: 2017
Ben de hamile anlamındaki 'gebe' kelimesinin ve 'gebermek' (öldükten sonra vücudun şişmesinden sanırım) fiilinin eski Türkçede şişkin, kabarık anlamına gelen 'kebe' kökünden türediğini duymuştum. Ne kadar doğrudur araştırmadım.
Hayat kısa,
Sakallar uzuyor.
Yorumları: 140
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 2019
30/01/2020, Saat: 15:43
(Son Düzenleme: 30/01/2020, Saat: 15:44, Düzenleyen: ENDER3470.
Sebep: imla
)
(30/01/2020, Saat: 15:20)Razorlazer Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Ben de hamile anlamındaki 'gebe' kelimesinin ve 'gebermek' (öldükten sonra vücudun şişmesinden sanırım) fiilinin eski Türkçede şişkin, kabarık anlamına gelen 'kebe' kökünden türediğini duymuştum. Ne kadar doğrudur araştırmadım. @Razorlazer komşum, doğruluğu veya yanlışlığı bir tarafa, en azından zihnimizde bir ışık yakmak, bir sorgulamak, düşünmeye sevk etmek açısından ufuk açıcı. Zaten acaba doğru mu diye araştırmaya girdikçe, yeni şeylerle karşılaştığımız, a yı ararken b yi öğrendiğimiz bir konu. Sonsuz bir zincirin halkası gibi.
Benim için de yeni bir bilgi oldu. Katkınız için teşekkürler.
Yorumları: 15
Konuları: 1
Kayıt Tarihi: 2019
30/01/2020, Saat: 16:40
(Son Düzenleme: 30/01/2020, Saat: 16:43, Düzenleyen: Primus Pilus.)
(30/01/2020, Saat: 13:27)ENDER3470 Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Konuyu katkı açısından her gün bir kelimenin etimolojik kökenini paylaşmayı düşünüyorum.
İlgilenen arkadaşlar için güzel bir rutine dönüşebilir.
Bugün "kaldırım" kelimesini seçtim. Sebebi ise ilk öğrendiğim zaman beni oldukça şaşırtmış olması, zira kelimenin fonetiği bana türkçe olduğu izlenimi veriyordu.
Durum şöyle,
Rumca "kali" iyi,düzgün anlamlarına geliyor. "dramos" ise yine aynı dilde yol demek. İki kelimenin birleşimiyle "kalidramos" oluyor. Rumların taş, duvar, sıva işleri ile ustalıkları malum. Osmanlıdan beri bu işlerde sürekli rumlar çalışıyor. Kelime gel zaman git zaman dilimize "kaldırım" olarak yerleşiyor.
Şimdi "kaldırım mühendisi" tabirini tekrar bir düşünün derim ?
Komşum paylaşım için teşekkürler, çok güzel konu açmışsınız.
Aslında konunun Rum işçilerden Türkçeleşmesi ile alakası yok. Türkçenin eskide kalan güzel bir özelliği, yabancı kökenli sözcükleri kendi diline katarken zamanla Türkçeleştirmesi, Türkçede kulağı tırmalamayacak şekilde dönüştürmesi. Yani "kalidramos" olarak kalsa herkese tuhaf gelecekken, "kaldırım" olması mantıklı geliyor.
Aynı şekilde Rumca denizde çıkan ışıltı olarak kullanılan "diakomos" kelimesinin, sanki yakılıp da ışıldayan bir nesneyi anımsatacak şekilde Türkçenin en güzel sözcüklerinden birisi olan "yakamoz" sözcüğüne dönüşmesi ya da Rumca Uzunköy yani Makri Köyü'nün adının Bakırköy'e dönüşmesi ya da Taşkale anlamındaki Paleo Kastro'nun zamanla Balıkesir'e dönüşmesi gibi...
Yalnızca Rumca değil, Fransızca "soubassement" veya İngilizce "sub basement" sözcüklerini yılların inşaatçılarına söyleseniz bilen çıkmayacakken, bu kelimenin Türkçeleşmiş halini yani "su basmanı" sözcüğünü sorduğunuzda, yalnızca inşaatçılar değil hemen herkes anlayacaktır.
Akdeniz kültüründe bütün diller birbirini sandığımızdan daha fazla etkilemiştir.
Diller ve kültürler insanoğlu gibi muhteşem fenomenlerdir, biz de bu Türkçenin aşığıyız.
Yorumları: 489
Konuları: 4
Kayıt Tarihi: 2018
30/01/2020, Saat: 16:45
(Son Düzenleme: 30/01/2020, Saat: 17:52, Düzenleyen: AbuzTech.)
(Daha önce paylaşılmış, gözümden kaçmış. Kusura bakmayın)
Yorumları: 140
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 2019
(30/01/2020, Saat: 16:40)Primus Pilus Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Komşum paylaşım için teşekkürler, çok güzel konu açmışsınız.
Aslında konunun Rum işçilerden Türkçeleşmesi ile alakası yok. Türkçenin eskide kalan güzel bir özelliği, yabancı kökenli sözcükleri kendi diline katarken zamanla Türkçeleştirmesi, Türkçede kulağı tırmalamayacak şekilde dönüştürmesi. Yani "kalidramos" olarak kalsa herkese tuhaf gelecekken, "kaldırım" olması mantıklı geliyor.
Aynı şekilde Rumca denizde çıkan ışıltı olarak kullanılan "diakomos" kelimesinin, sanki yakılıp da ışıldayan bir nesneyi anımsatacak şekilde Türkçenin en güzel sözcüklerinden birisi olan "yakamoz" sözcüğüne dönüşmesi ya da Rumca Uzunköy yani Makri Köyü'nün adının Bakırköy'e dönüşmesi, Taşkale anlamındaki Paleo Kastro'nun zamanla Balıkesir'e dönüşmesi gibi...
Yalnızca Rumca değil, Fransızca "soubassement" veya İngilizce "sub basement" sözcüklerini yılların inşaatçılarına söyleseniz bilen çıkmayacakken, bu kelimenin Türkçeleşmiş halini yani "su basmanı" sözcüğünü sorduğunuzda, yalnızca inşaatçılar değil hemen herkes anlayacaktır.
Akdeniz kültüründe bütün diller birbirini sandığımızdan daha fazla etkilemiştir.
Diller ve kültürler insanoğlu gibi muhteşem fenomenlerdir, biz de bu Türkçenin aşığıyız.
Konuya katkınız için teşekkürler komşum, böyle karşılıklı bilgi ve sohbetler eşliğinde birbirimize çok şeyler katacağımıza inanıyorum. Yakamoz kelimesinin dönüşümü ise tam bir başyapıt niteliğinde.
Yorumları: 140
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 2019
Günaydın komşularım,
Her gün bir kelimenin kökeni ile ilgili yazacağımı söylemiştim.
Bugünkü kelimemiz, Yelkovan. Hani saatlerdeki uzun olan iğne.
Öncelikle şunu belirtmek isterim, öğrendiğim kadarıyla, türkçe dışında hiç bir dilde, akrep-yelkovan gibi kendine münhasır bir tanım yok.
Hemen hemen bütün dillerde kısa iğne-uzun iğne anlamında kelimelerle tanımlanıyor. Biz ise, kısa iğneye sivri kuyruğundan esinlenerek akrep, uzun iğneye ise, türkçenin en güzel kelimelerinden birisi olan yelkovan diyoruz.
Şöyle bir araştırınca şu sonuca ulaştım;
Eski türkçe kaynaklarda Yelkemek = koşuşturmak, hızlıca koşup uzaklaşmak anlamında bir fiil. Bunun isim hali ise yelkeğen, yani koşuşturan, hızlıca giden, acele eden anlamlarında. Yakın tarih kaynaklarında yelkeğen, yelkoğan olarak geçiyor ve son tahlilde yelkovan olarak günümüze kadar geliyor. Yelkovanın hızlı giderek akrebe sürekli tur bindirdiğini göz önüne aldığımızda, olabilecek en güzel isme sahip olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Bu arada akrep de arapça, ibranice gibi tüm sami dillerde olan akatça kökenli bir kelime, oradan batı dillerine "scorpion" olarak geçiyor.
Yorumları: 15
Konuları: 1
Kayıt Tarihi: 2019
31/01/2020, Saat: 15:22
(Son Düzenleme: 31/01/2020, Saat: 15:26, Düzenleyen: Primus Pilus.)
Teşekkürler, yine güzel bir bilgi.
Ben yelkovanı, yel kovalayan,yel gibi hızlı giden anlamında düşünürdüm ama "koşuşturma" için yelden türeterek yelkemek demek çok mantıklı.
Aslında Türkçe tam anlamıyla zengin bir fiil dili, her hareket için birden fazla sözcük kullanılıyor ama örgün eğitim ve basın yayın kurumları sayesinde dilin standartlaşması ile bu sözcükler artık unutuluyor. Bu da kelime haznesinin küçülmesine neden oluyor.
Örneğin sağa sola koşuşturmak için kullanılan "çapmak" vardı, atılıp çok hızlı koşmaya "yortmak", aniden fırlayıp koşarak kaçmaya "tezikmek", çabuk adımlarla ayakları sekercesine, yere değmezcesine koşmaya "seğirtmek" denirdi. Bugün bunların hepsi için "koşmak" fiilini kullanıyoruz. Bu kelimeler unutuldukça bunlardan türeyen diğer kelimelerin etimolojilerini öğrenince şaşırıyoruz. Örneğin yukarıda bahsettiğimiz çapmak fiili akın etme anlamında da kullanılıyor, toplu olarak veya atlı olarak çapma/akın etme eylemine çapul, çapul yapan adama da çapulcu diyoruz. Çapulcuyu herkes biliyor ama çap unutulduğunu için etimolojisini öğrenmek şaşırtıyor.
Bu yüzden Refik Halid Karay, Yaşar Kemal, Kemal Tahir gibi eski zengin kelimelerle yazan abidevi yazarları okumak bana çok büyük mutluluk veriyor.
(31/01/2020, Saat: 10:46)ENDER3470 Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Günaydın komşularım,
Her gün bir kelimenin kökeni ile ilgili yazacağımı söylemiştim.
Bugünkü kelimemiz, Yelkovan. Hani saatlerdeki uzun olan iğne.
Öncelikle şunu belirtmek isterim, öğrendiğim kadarıyla, türkçe dışında hiç bir dilde, akrep-yelkovan gibi kendine münhasır bir tanım yok.
Hemen hemen bütün dillerde kısa iğne-uzun iğne anlamında kelimelerle tanımlanıyor. Biz ise, kısa iğneye sivri kuyruğundan esinlenerek akrep, uzun iğneye ise, türkçenin en güzel kelimelerinden birisi olan yelkovan diyoruz.
Şöyle bir araştırınca şu sonuca ulaştım;
Eski türkçe kaynaklarda Yelkemek = koşuşturmak, hızlıca koşup uzaklaşmak anlamında bir fiil. Bunun isim hali ise yelkeğen, yani koşuşturan, hızlıca giden, acele eden anlamlarında. Yakın tarih kaynaklarında yelkeğen, yelkoğan olarak geçiyor ve son tahlilde yelkovan olarak günümüze kadar geliyor. Yelkovanın hızlı giderek akrebe sürekli tur bindirdiğini göz önüne aldığımızda, olabilecek en güzel isme sahip olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Bu arada akrep de arapça, ibranice gibi tüm sami dillerde olan akatça kökenli bir kelime, oradan batı dillerine "scorpion" olarak geçiyor.
Yorumları: 2,576
Konuları: 25
Kayıt Tarihi: 2018
Ben de sizin konuşmanızı okumayı seviyorum teşekkürler
|