Naniwa 12K inceleme (çünkü ben inceledim zaten :) )
#11
Habaz komşum ben nani 12 taşınızla tam performansı henüz yakalayamadığınızı düşünüyorum. Çünkü onun avrupa standartına göre yaklaşık kum değerleri 16k değerlere ulaşıyor. Japon kum standartları avrupa ve amerikadan farklıdır. Ki tam verimli bileme yaptığınızda kotikül'den çok daha yüksek keskinlikte ve pürüzsüzlükte ağızlara ulaşabilirsiniz. Ama bu performansı görmek için ss taşlarla kademeli ilerleme yapmanız en sağlıklısı olur. Ben 3-5-8-12k yaptığımda bunu çok net görebiliyorum yıllardır. Tek başına 12 nani ile mükemmel bitirme yapmanız için ondan önce çok iyi bir taşla son bileme yapmış olmanız lazım. Direk kotükülden ona geçerseniz bunu yakalayamazsınız. Öncesinde 8 ya da 10ss nani kullanmanız lazım.
http://tiraskeyfim.blogspot.com/  
http://saklinotalar.blogspot.com/
WWW
Cevapla
#12
(02/02/2021, Saat: 09:17)Lord Sparhawk Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Habaz komşum ben nani 12 taşınızla tam performansı henüz yakalayamadığınızı düşünüyorum. Çünkü onun avrupa standartına göre yaklaşık kum değerleri 16k değerlere ulaşıyor. Japon kum standartları avrupa ve amerikadan farklıdır. Ki tam verimli bileme yaptığınızda kotikül'den çok daha yüksek keskinlikte ve pürüzsüzlükte ağızlara ulaşabilirsiniz. Ama bu performansı görmek için ss taşlarla kademeli ilerleme yapmanız en sağlıklısı olur. Ben 3-5-8-12k yaptığımda bunu çok net görebiliyorum yıllardır. Tek başına 12 nani ile mükemmel bitirme yapmanız için ondan önce çok iyi bir taşla son bileme yapmış olmanız lazım. Direk kotükülden ona geçerseniz bunu yakalayamazsınız. Öncesinde 8 ya da 10ss nani kullanmanız lazım.

Haklısınızdır üstadım mutlaka, sizin bu konudaki tecrübeniz benden çok daha fazla. İlk tecrübemdeki düşüncelerim bakalım zaman içinde nasıl değişecek.
Bileme işinin derinlerine girdikçe insan hergün yeni birşeyler öğreniyor. En bulanık konu da bu bitirme taşları gibi gözüküyor. Tıraş forumlarında en çok tartışılan konulardan birisi. Kimisi 30k seviyelerine çıkılmalı derken kimisi 10k'nın üzerindeki gritlerin tıraşa etkisini farkedemezsiniz diyor. Arkansas harika bitirme taşıdır diyenlere o taşla ancak kasaplar bıçak biler diyenler var. Aslında bileme işinin en sevdiğim kısmı da bu, hiçbir şey henüz standartlaşmamış ve yeni keşiflere açık. Bu hızla gidersem tavsiye ettiğiniz gibi yakında Naniwa setini oluşturacağım herhalde Smile

(02/02/2021, Saat: 09:00)marv Adlı Kullanıcıdan Alıntı: @"habaz" Ben incelemiyorum o zaman Big Grin Elinize sağlık.

Bu gergin günlerde biraz insanları güldüreyim dedim komşum, tamamen espriydi. İnceleyin, inceleyin! Taşlar inceledikçe incelmez Smile

( Yeni nesil için sözün sahibi Süleyman Demirel'dir. Orjinali "Yollar yürümekle aşınmaz". Allah rahmet eylesin)
https://youtube.com/channel/UCD-HX8qdZx__yv3jmHY6TFg
Cevapla
#13
(02/02/2021, Saat: 12:23)habaz Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Haklısınızdır üstadım mutlaka, sizin bu konudaki tecrübeniz benden çok daha fazla. İlk tecrübemdeki düşüncelerim bakalım zaman içinde nasıl değişecek.
Bileme işinin derinlerine girdikçe insan hergün yeni birşeyler öğreniyor. En bulanık konu da bu bitirme taşları gibi gözüküyor. Tıraş forumlarında en çok tartışılan konulardan birisi. Kimisi 30k seviyelerine çıkılmalı derken kimisi 10k'nın üzerindeki gritlerin tıraşa etkisini  farkedemezsiniz diyor. Arkansas harika bitirme taşıdır diyenlere o taşla ancak kasaplar bıçak biler diyenler var. Aslında bileme işinin en sevdiğim kısmı da bu, hiçbir şey henüz standartlaşmamış ve yeni keşiflere açık. Bu hızla gidersem tavsiye ettiğiniz gibi yakında Naniwa setini oluşturacağım herhalde Smile


Bu gergin günlerde biraz insanları güldüreyim dedim komşum, tamamen espriydi. İnceleyin, inceleyin! Taşlar inceledikçe incelmez Smile  

( Yeni nesil için sözün sahibi Süleyman Demirel'dir. Orjinali "Yollar yürümekle aşınmaz". Allah rahmet eylesin)

Burada çeliğin metarulijisi çok önemli. 12 ile 30k arası fark edilir mi evet, cilde göre fark edilebilir. Akıcılık, tek çekişte bıraktığı pürüzsüzlükten belli olur. Ama şöyle bir şey var 12-15in üzerinde artık ağız çok ince ve batıcı hale gelmeye başlıyor ve ciltte gevrek, pütürlü, kolay tahriş edebilen bir yapıya bürüynüyor. Hassas ciltli kişileri geçelim normal ciltli kişilerde bile tahriş edici olmaya başlayabiliyor.

İkinci konu; gerçekten az çelik o derece yüksek kum değerlerini kaldırabiliyor. Çeliğin sertleştirilmesi ve tavlanması yapılırken homojen ve küçük taneli ve tokluğu iyi bir çelik çıkmış olması çok önemli oluyor. Yoksa çelik yumuşak olursa zaten çok yüksek kum değerlerini taşıyamıyor ve tıraşın ortasında körelebiliyor. Yok çok sert çelik ise bu sefer ya batıcı oluyor ya da honlama, hatta kayışlama esnasında çıtır çıtır kırılabiliyor. O zaman böyle gevrek çelikleri pastalarla terbiye etmekten başka seçenek kalmıyor. Çünkü istediğiniz kadar yüksek kumlu taş kullanın en hafif kullanımda bile o çıtırıtılı kırıklar devam ediyor. Deri de tek başına bunları toparlamıyor.

Çeliğin gerçek anlamda 15k ve üzerinden faydalanabilmesi için hem çok iyi çelikten üretilmiş olması hem de etli bir çelik olması lazım. Alman usturalarında taşlama çok içbükey olduğundan ne kadar iyi çelik olursa olsun sonuçta nihai ağzın dayanımı iyi olmuyor. Sheffield çelikleri evet yumuşak ve etli ama bu sefer onlarda da o keskinliği ulaşabilecek oranda karbon olmadığından istenen keskinliğe çıkılamıyor. 15 üzerine gerçek anlamda ulaşabilen yegane usturalar Japon kamisoriler. Bunlar hem çok yüksek karbonlu, hem çok tok çelikler olduklarından, hem de taşlama profili olarak oldukça etli olduklarından yüksek kum değerlerini çok daha iyi kaldırabiliyorlar. Hani bir nevi ver allahım ver, usturaya hangi taşı verseniz yetmez daha da bile beni diyor. Ama bu sefer de o bahsettiğim aşırı keskin ağzın ciltteki tahriş edici etkisi ortaya çıkıyor.

Bu işe başlangıçta insanda heves olabiliyor daha çok ince taşa geçeyim, şöyle nagura kullanayım, böyle sprey kullanayım diye ama iş kullanım pratikliğine geldiğinde yılların değişmez tecrübelerinin getirisinin haklı olduğunu görüyorsunuz. Yani; kotikül ile bitirme ya da kotikül yetmezse tek bir ilave bitirici taşla bitirme. Bu şekilde en tatmin edici, ciltte en rahat ağız olduğu gibi, ağzın dayanımı da iyi oluyor. Çok incelen ağzın direnci de düşük oluyor, kayışlaması da zor oluyor çünkü en ufak harekette o emeğiniz geçip gitmiş oluyor.

Yeni başlayanlara yapılacak en iyi tavsiye bence bir kotikül edinip onu iyi şekilde kullanmayı öğrenmeleri olur. Mikroskopla çizik kalıyor mu diye ağza bakma fetişini de bırakmak lazım. Kotikül normal şartlarda puslu ağız verir, pus da çizik demek. Lupda hiç çizik bırakmayacağım diye çok uğraşırsanız herhangi bir taşta, bu sefer ağzı fark etmeden fazla inceltir ve görünmez kılağı oluşturursunuz. O görünmez kılağı da usturanın bir kaç tıraşta ani olarak, hatta daha ilk tıraşın ortasında körelmesine sebep olur. Dolayısıyla sizin o ağız parlak, pürüzsüz olacak diye uğraştığınız fazladan bir saatin hiç bir değeri kalmamış olur. Lup kullanın ama farklı amaçla. Her şey tadında, dengesinde güzel.

Ha bu Habaz komşum arada cama yapıştırdım böylece sonuna kadar kullanabileceğim demişsin ya, merak etme o taşı torunununa bile bırakırsın. Bitirme taşları çok az oranda kullanılıp, naniwa ss'ler de hızlı kesiciler olduğundan taşın aşınması çok az oluyor. Benim 12 naniwa belki 15 senedir kullanıyorum, düzlemelerim de dahil olmak üzere totalde 2mm belki ancak gitmiştir taştan. Seramik taşlar kolay aşınmaz o yüzden korkmaya gerek yok. Çabuk incelen taşlar klasik japon su taşlarıdır. Özellikle king, suehiro gibi markalar çok yumuşaktır. Ama onlarda bile uzun yıllar da kullansanız bir ömürde taşı bitirmeniz imkansız gibidir. Benim atölye ortamında sık düzlemeye tabi kalan, sürekli oluklu ıskarpelalar bilenen king taşım yaklaşık 17-18 sene oldu hala kalınlığının çok büyük bir kısmını koruyor. Beni çok rahat mezara gömecektir. Ha makitanın ince versiyonu haliyle daha çabuk bitecektir ama o bile rahat 20-30 sene götürür diye düşünüyorum.
http://tiraskeyfim.blogspot.com/  
http://saklinotalar.blogspot.com/
WWW
Cevapla
#14
(02/02/2021, Saat: 15:16)Lord Sparhawk Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Burada çeliğin metarulijisi çok önemli. 12 ile 30k arası fark edilir mi evet, cilde göre fark edilebilir. Akıcılık, tek çekişte bıraktığı pürüzsüzlükten belli olur. Ama şöyle bir şey var 12-15in üzerinde artık ağız çok ince ve batıcı hale gelmeye başlıyor ve ciltte gevrek, pütürlü, kolay tahriş edebilen bir yapıya bürüynüyor. Hassas ciltli kişileri geçelim normal ciltli kişilerde bile tahriş edici olmaya başlayabiliyor.
.
.
.

Üstadım valla birikimine hayranım. Kamisorilerde sert olsun daha zor bilensin ama çok keskin olsun diye meneviş yapmıyordum. Daha 1000 kumdayken bariz kırıklar oldu. Meneviş yapınca bu kırıkları yaşamadım.

Metalürji bilmek gerekiyor ama deneyimde olmadan ilerlenmiyor.

Yazdığin bütün sorunları yaşadım. Özellikle ağızda çizik varken traş olunmaz fobisine diyeyim takıldım aylarca uğraştım. Ne yapsam kotikülde çiziksiz bir ağız elde edemedim. Sen kaba çizikler hariç, ince çiziklerin traşta etkisi yok diyene kadar.

Bu foruma değer katan herkese teşekkürler. Haldun abi incelemen için de teşekkürler.
(02/02/2021, Saat: 15:16)Lord Sparhawk Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Burada çeliğin metarulijisi çok önemli. 12 ile 30k arası fark edilir mi evet, cilde göre fark edilebilir. Akıcılık, tek çekişte bıraktığı pürüzsüzlükten belli olur. Ama şöyle bir şey var 12-15in üzerinde artık ağız çok ince ve batıcı hale gelmeye başlıyor ve ciltte gevrek, pütürlü, kolay tahriş edebilen bir yapıya bürüynüyor. Hassas ciltli kişileri geçelim normal ciltli kişilerde bile tahriş edici olmaya başlayabiliyor.

İkinci konu; gerçekten az çelik o derece yüksek kum değerlerini kaldırabiliyor. Çeliğin sertleştirilmesi ve tavlanması yapılırken homojen ve küçük taneli ve tokluğu iyi bir çelik çıkmış olması çok önemli oluyor. Yoksa çelik yumuşak olursa zaten çok yüksek kum değerlerini taşıyamıyor ve tıraşın ortasında körelebiliyor. Yok çok sert çelik ise bu sefer ya batıcı oluyor ya da honlama, hatta kayışlama esnasında çıtır çıtır kırılabiliyor. O zaman böyle gevrek çelikleri pastalarla terciye etmekten başka seçenek kalmıyor. Çünkü istediğiniz kadar yüksek kumlu taş kullanın en hafif kullanımda bile o çıtırıtılı kırıklar devam ediyor. Deri de tek başına bunları toparlamıyor.

Çeliğin gerçek anlamda 15k ve üzerinden faydalanamabilmesi için hem çok iyi çelikten üretilmiş olması hem de etli bir çelik olması lazım. Alman usturalarında taşlama çok içbükey olduğundan ne kadar iyi çelik olursa olsun sonuçta nihai ağzın dayanımı iyi olmuyor. Sheffield çelikleri evet yumuşak ama bu sefer onlarda da o keskinliği ulaşabilecek oranda karbon olmadığından istenen keskinliğe çıkılamıyor. 15 üzerine gerçek anlamda ulaşabilen yegane usturalar Japın kamisoriler. Bunlar hem çok yüksek karbonlu hem de çok tok çelikler olduklarından hem de taşlama profili olarak oldukça etli olduklarından yüksek kum değerlerini çok daha iyi kaldırabiliyorlar. Hani bir nevi ver allahım ver, usturaya hangi taşı verseniz yetmez daha da bile beni diyor. Ama bu sefer de o bahsettiğim aşırı keskin ağzın ciltteki tahriş edici etkisi ortaya çıkıyor.

Bu işte başlangıçta insanda heves olabiliyor daha çok ince taşa geçeyim, şöyle nagura kullanayım, böyle sprey kullanayım diye ama iş kullanım pratikliğine geldiğinde yılların değişmez tecrübelerinin getirisinin haklı olduğunu görüyorsunuz. Yani; kotikül ile bitirme ya da kotikül yetmezse tek bir ilave bitirici taşla bitirme. Bu şekilde en tatmin edici, ciltte en rahat ağız olduğu gibi, ağzın dayanımı da iyi oluyor. Çok incelen ağzın direnci de düşük oluyor, kayışlaması da zor oluyor çünkü en ufak harekette o emeğiniz geçip gitmiş oluyor.

Yeni başlayanlara yapılacak en iyi tavsiye bence bir kotikül edinip onu iyi şekilde kullanmayı öğrenmleri olur. Mikroskopla çizik kalıyor mu diye ağza bakma fetişini de bırakmak lazım. Kotikül normal şartlarda puslu ağız verir, pus da çizik demek. Lupda hiç çizik bırakmayacağım diye çok uğraşırsanız herhangi bir taşta bu sefer ağzı fark etmeden fazla inceltir ve görünmez kılağı oluşturursunuz. O görünmez kılağı da usturanın bir kaç tıraşta ani olarak hatta daha ilk tıraşın ortasında körelmesine sebep olur. Dolayısıyla sizin o ağız parlak olacak diye uğraştığınız fazlan bir saatin hiç bir değeri kalmamış olur. Lup kullanın ama farklı amaçla. Her şey tadında, dengesinde güzel.
Ya İstanbul beni alacak ya ben İstanbul'u. Fatih Sultan Mehmet
WWW
Cevapla
#15
(02/02/2021, Saat: 15:16)Lord Sparhawk Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Burada çeliğin metarulijisi çok önemli. 12 ile 30k arası fark edilir mi evet, cilde göre fark edilebilir. Akıcılık, tek çekişte bıraktığı pürüzsüzlükten belli olur. Ama şöyle bir şey var 12-15in üzerinde artık ağız çok ince ve batıcı hale gelmeye başlıyor ve ciltte gevrek, pütürlü, kolay tahriş edebilen bir yapıya bürüynüyor. Hassas ciltli kişileri geçelim normal ciltli kişilerde bile tahriş edici olmaya başlayabiliyor.

İkinci konu; gerçekten az çelik o derece yüksek kum değerlerini kaldırabiliyor. Çeliğin sertleştirilmesi ve tavlanması yapılırken homojen ve küçük taneli ve tokluğu iyi bir çelik çıkmış olması çok önemli oluyor. Yoksa çelik yumuşak olursa zaten çok yüksek kum değerlerini taşıyamıyor ve tıraşın ortasında körelebiliyor. Yok çok sert çelik ise bu sefer ya batıcı oluyor ya da honlama, hatta kayışlama esnasında çıtır çıtır kırılabiliyor. O zaman böyle gevrek çelikleri pastalarla terciye etmekten başka seçenek kalmıyor. Çünkü istediğiniz kadar yüksek kumlu taş kullanın en hafif kullanımda bile o çıtırıtılı kırıklar devam ediyor. Deri de tek başına bunları toparlamıyor.

Çeliğin gerçek anlamda 15k ve üzerinden faydalanamabilmesi için hem çok iyi çelikten üretilmiş olması hem de etli bir çelik olması lazım. Alman usturalarında taşlama çok içbükey olduğundan ne kadar iyi çelik olursa olsun sonuçta nihai ağzın dayanımı iyi olmuyor. Sheffield çelikleri evet yumuşak ama bu sefer onlarda da o keskinliği ulaşabilecek oranda karbon olmadığından istenen keskinliğe çıkılamıyor. 15 üzerine gerçek anlamda ulaşabilen yegane usturalar Japın kamisoriler. Bunlar hem çok yüksek karbonlu hem de çok tok çelikler olduklarından hem de taşlama profili olarak oldukça etli olduklarından yüksek kum değerlerini çok daha iyi kaldırabiliyorlar. Hani bir nevi ver allahım ver, usturaya hangi taşı verseniz yetmez daha da bile beni diyor. Ama bu sefer de o bahsettiğim aşırı keskin ağzın ciltteki tahriş edici etkisi ortaya çıkıyor.

Bu işte başlangıçta insanda heves olabiliyor daha çok ince taşa geçeyim, şöyle nagura kullanayım, böyle sprey kullanayım diye ama iş kullanım pratikliğine geldiğinde yılların değişmez tecrübelerinin getirisinin haklı olduğunu görüyorsunuz. Yani; kotikül ile bitirme ya da kotikül yetmezse tek bir ilave bitirici taşla bitirme. Bu şekilde en tatmin edici, ciltte en rahat ağız olduğu gibi, ağzın dayanımı da iyi oluyor. Çok incelen ağzın direnci de düşük oluyor, kayışlaması da zor oluyor çünkü en ufak harekette o emeğiniz geçip gitmiş oluyor.

Yeni başlayanlara yapılacak en iyi tavsiye bence bir kotikül edinip onu iyi şekilde kullanmayı öğrenmleri olur. Mikroskopla çizik kalıyor mu diye ağza bakma fetişini de bırakmak lazım. Kotikül normal şartlarda puslu ağız verir, pus da çizik demek. Lupda hiç çizik bırakmayacağım diye çok uğraşırsanız herhangi bir taşta bu sefer ağzı fark etmeden fazla inceltir ve görünmez kılağı oluşturursunuz. O görünmez kılağı da usturanın bir kaç tıraşta ani olarak hatta daha ilk tıraşın ortasında körelmesine sebep olur. Dolayısıyla sizin o ağız parlak olacak diye uğraştığınız fazlan bir saatin hiç bir değeri kalmamış olur. Lup kullanın ama farklı amaçla. Her şey tadında, dengesinde güzel.

Ne güzel özetlemişsin üstad ellerine sağlık. Dört önemli faktör Taş, çelik, sakal ve cilt. Tıraşta önemli olan da bu dört faktörde optimizasyonu sağlayabilmek.
https://youtube.com/channel/UCD-HX8qdZx__yv3jmHY6TFg
Cevapla
#16
(02/02/2021, Saat: 15:45)EmrahEray Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Üstadım valla birikimine hayranım. Kamisorilerde sert olsun daha zor bilensin ama çok keskin olsun diye meneviş yapmıyordum. Daha 1000 kumdayken bariz kırıklar oldu. Meneviş yapınca bu kırıkları yaşamadım.

Metalürji bilmek gerekiyor ama deneyimde olmadan ilerlenmiyor.

Yazdığin bütün sorunları yaşadım. Özellikle ağızda çizik varken traş olunmaz fobisine diyeyim takıldım aylarca uğraştım. Ne yapsam kotikülde çiziksiz bir ağız elde edemedim. Sen kaba çizikler hariç, ince çiziklerin traşta etkisi yok diyene kadar.

Bu foruma değer katan herkese teşekkürler. Haldun abi incelemen için de teşekkürler.

Rica ederim komşum ne demek, problemlerini çözebilmiş olmana sevindim, yaptığın kolay bir şey değil çünkü.

(02/02/2021, Saat: 16:09)habaz Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Ne güzel özetlemişsin üstad ellerine sağlık. Dört önemli faktör Taş, çelik, sakal ve cilt. Tıraşta önemli olan da bu dört faktörde optimizasyonu sağlayabilmek.

Teşekkür edeirm komşum, aynen öyle dediğiniz gibi. Bir noktadan sonra çok da şeetmemek lazım, tıraşın keyfi aslolan. Wink
http://tiraskeyfim.blogspot.com/  
http://saklinotalar.blogspot.com/
WWW
Cevapla
#17
(02/02/2021, Saat: 15:16)Lord Sparhawk Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Burada çeliğin metarulijisi çok önemli. 12 ile 30k arası fark edilir mi evet, cilde göre fark edilebilir. Akıcılık, tek çekişte bıraktığı pürüzsüzlükten belli olur. Ama şöyle bir şey var 12-15in üzerinde artık ağız çok ince ve batıcı hale gelmeye başlıyor ve ciltte gevrek, pütürlü, kolay tahriş edebilen bir yapıya bürüynüyor. Hassas ciltli kişileri geçelim normal ciltli kişilerde bile tahriş edici olmaya başlayabiliyor.

İkinci konu; gerçekten az çelik o derece yüksek kum değerlerini kaldırabiliyor. Çeliğin sertleştirilmesi ve tavlanması yapılırken homojen ve küçük taneli ve tokluğu iyi bir çelik çıkmış olması çok önemli oluyor. Yoksa çelik yumuşak olursa zaten çok yüksek kum değerlerini taşıyamıyor ve tıraşın ortasında körelebiliyor. Yok çok sert çelik ise bu sefer ya batıcı oluyor ya da honlama, hatta kayışlama esnasında çıtır çıtır kırılabiliyor. O zaman böyle gevrek çelikleri pastalarla terbiye etmekten başka seçenek kalmıyor. Çünkü istediğiniz kadar yüksek kumlu taş kullanın en hafif kullanımda bile o çıtırıtılı kırıklar devam ediyor. Deri de tek başına bunları toparlamıyor.

Çeliğin gerçek anlamda 15k ve üzerinden faydalanabilmesi için hem çok iyi çelikten üretilmiş olması hem de etli bir çelik olması lazım. Alman usturalarında taşlama çok içbükey olduğundan ne kadar iyi çelik olursa olsun sonuçta nihai ağzın dayanımı iyi olmuyor. Sheffield çelikleri evet yumuşak ve etli ama bu sefer onlarda da o keskinliği ulaşabilecek oranda karbon olmadığından istenen keskinliğe çıkılamıyor. 15 üzerine gerçek anlamda ulaşabilen yegane usturalar Japon kamisoriler. Bunlar hem çok yüksek karbonlu, hem çok tok çelikler olduklarından, hem de taşlama profili olarak oldukça etli olduklarından yüksek kum değerlerini çok daha iyi kaldırabiliyorlar. Hani bir nevi ver allahım ver, usturaya hangi taşı verseniz yetmez daha da bile beni diyor. Ama bu sefer de o bahsettiğim aşırı keskin ağzın ciltteki tahriş edici etkisi ortaya çıkıyor.

Bu işe başlangıçta insanda heves olabiliyor daha çok ince taşa geçeyim, şöyle nagura kullanayım, böyle sprey kullanayım diye ama iş kullanım pratikliğine geldiğinde yılların değişmez tecrübelerinin getirisinin haklı olduğunu görüyorsunuz. Yani; kotikül ile bitirme ya da kotikül yetmezse tek bir ilave bitirici taşla bitirme. Bu şekilde en tatmin edici, ciltte en rahat ağız olduğu gibi, ağzın dayanımı da iyi oluyor. Çok incelen ağzın direnci de düşük oluyor, kayışlaması da zor oluyor çünkü en ufak harekette o emeğiniz geçip gitmiş oluyor.

Yeni başlayanlara yapılacak en iyi tavsiye bence bir kotikül edinip onu iyi şekilde kullanmayı öğrenmeleri olur. Mikroskopla çizik kalıyor mu diye ağza bakma fetişini de bırakmak lazım. Kotikül normal şartlarda puslu ağız verir, pus da çizik demek. Lupda hiç çizik bırakmayacağım diye çok uğraşırsanız herhangi bir taşta, bu sefer ağzı fark etmeden fazla inceltir ve görünmez kılağı oluşturursunuz. O görünmez kılağı da usturanın bir kaç tıraşta ani olarak, hatta daha ilk tıraşın ortasında körelmesine sebep olur. Dolayısıyla sizin o ağız parlak, pürüzsüz olacak diye uğraştığınız fazladan bir saatin hiç bir değeri kalmamış olur. Lup kullanın ama farklı amaçla. Her şey tadında, dengesinde güzel.

Ha bu Habaz komşum arada cama yapıştırdım böylece sonuna kadar kullanabileceğim demişsin ya, metak etme o taşı torunununa bile bırakırsın. Bitirme taşları çok az oranda kullanılıp, naniwa ss'ler de hızlı kesiciler olduğundan taşın aşınması çok az oluyor. Benim 12 naniwa belki 15 senedir kullanıyorum, düzlemelerim de dahil olmak üzere totalde 2mm belki ancak gitmiştir taştan. Seramik taşlar kolay aşınmaz o yüzden korkmaya gerek yok. Çabuk incelen taşlar klasik japon su taşlarıdır. Özellikle king, suehiro gibi markalar çok yumuşaktır. Ama onlarda bile uzun yıllar da kullansanız bir ömürde taşı bitirmeniz imkansız gibidir. Benim atölye ortamında sık düzlemeye tabi kalan, sürekli oluklu ıskarpelalar bilenen king taşım yaklaşık 17-18 sene oldu hala kalınlığının çok büyük bir kısmını koruyor. Beni çok rahat mezara gömecektir. Ha makitanın ince versiyonu haliyle daha çabuk bitecektir ama o bile rahat 20-30 sene götürür diye düşünüyorum.

Çok şükür bugün de bilgiye aç bünyelere ilaç oldunuz Özgün Bey Smile  Dediklerinizden yola çıkarak bir coticule edinmek şart oldu başlangıç için. Yurt içinde sadece karabulut ticarette görünüyor. 2. el olarak ise hiç denk gelmedim. Daha önceki bir konuda Karabuluttakilerin iyi olduğunu yazdığınızı anımsıyorum. Sizce oradan alıp geçmeli mi yoksa yurtdışı imkanları zorlanmalı mı?
Cevapla
#18
Habaz üstadım elinize sağlık, güzel inceleme olmuş. Ben de zamanında 1cm stantlı modelini TVB'den noel indirim kuponu ile uygun fiyata almıştım. Paulo'nun meşhur hatalarını bilenler bilir, sağolsun bana 2cm versiyonunu göndermişti, fark ödeme teklifimi de geri çevirmişti.

Mesaj düzenleme konusu bizde değil malesef, ona başkan bakıyor Smile Ancak inceleme yapan arkadaşlar teknik olarak bir ihtiyacınız olursa benimle iletişime geçebilirsiniz, yardımcı olurum.
I'd Lather be Shaving, 'Cos Shave Must Go On!
Cevapla
#19
(02/02/2021, Saat: 21:00)atmacao Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Çok şükür bugün de bilgiye aç bünyelere ilaç oldunuz Özgün Bey Smile  Dediklerinizden yola çıkarak bir coticule edinmek şart oldu başlangıç için. Yurt içinde sadece karabulut ticarette görünüyor. 2. el olarak ise hiç denk gelmedim. Daha önceki bir konuda Karabuluttakilerin iyi olduğunu yazdığınızı anımsıyorum. Sizce oradan alıp geçmeli mi yoksa yurtdışı imkanları zorlanmalı mı?

Komşum Karabuluttan alacağınız bir taşın yeterli geleceği fikrindeyim.
http://tiraskeyfim.blogspot.com/  
http://saklinotalar.blogspot.com/
WWW
Cevapla
#20
Kotikülün en kötü tarafı pırlanta gibi fiyatlandırılması. Biraz daha büyük taşa gidince fiyatlar acayip büyüyor.
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Naniwa 12k Alımı İçin Yardım Niko 27 21,373 01/02/2018, Saat: 15:22
Son Yorum: Delidumrul
  Naniwa Super Stones dt.krst 18 27,856 24/07/2017, Saat: 11:00
Son Yorum: finwe

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: