Yorumları: 414
Konuları: 11
Kayıt Tarihi: 2011
Benim aşırı derecelere varan kalem takıntılarım vardır. Örneğin öğrencilik hayatım boyunca Rotring kalemler kullandım. Tikky 3 serilerinin çıkmasıyla aniden soğudum ve yaklaşık 3 aydır Penac TGL-107 serisini kullanıyorum.
Çok memnunum. Okuduğum bölümden dolayı sürekli teknik çizimler için ve hızlı notlar alırken sorun olmuyor. Sizler hangi kalemleri kullanmayı tercih ediyorsunuz ?
Katılma tarihi: 2011
Yorumları: 4,215
Konuları: 119
Kayıt Tarihi: 2011
pentel smash kullanıcısıyım memnunum
arada faberle ıhanet etsemde
pentel vazgeçilmezimdir
Bir de böyle düşün - Büyük Hilmi
Yorumları: 1,420
Konuları: 45
Kayıt Tarihi: 2011
Kalem takıntım var evet daha doğrusu vardı azaldı diyeyim.
Babam kalem koleksiyoncusu. James bond çantaların içinde kalemleri vardı..
Kalem seçerim kesinlikle her kalemi asla kullanmam. Öğrenciyken kullanmayı en çok sevdiğim iki kalem şunlar idi:
Pilot shaker:
Rotring rapid:
Bu bahsettiğin Penac serisini ben de bir ara kullanmıştım çıt çıt sesi yani o mekanik sesi gayet hoş güzel ucuz bir kalem.
Ben de yeni kalem alma takıntısı da vardı. Yeni kalem ve boş bembeyaz sayfalarla kalabalık olmayan bir masada kahve ve sigaramla çok yaratıcı olabiliyordum. Yeni bir kalem ve bomboş sayfalar dostum..
Hiç bir şey ummuyorum,
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba
Yorumları: 862
Konuları: 65
Kayıt Tarihi: 2012
Kalem Delisiyim
Ben de bir kırtasiye manyağı ve kalem defter delisiyim
Yüzlerce kalemim ve defterim var.
Kurşun kalemin yumuşak yazan 2B lerini severim. Sınav kalemi adında 2,5 B ler de güzel. Eskiden daha çok sarı renki Amerikan Kurşun kalemlerinin delisiydim. Bunların şahı da Dixon Ticonderega'dır. New York'tan yaptığım ilk alışverişim bir düzine Ticonderega almaktı. Elimde yüzlerce dixon olduğundan artık sarısından vazgectim 2- 2.5 B yumuşak kalemleri ve atsarımı özgün olanları alıyorum. Kurşun kalemi sonuna kadar kullanırım. Faber Castell'in sapı uzatmalı ve içinde kalemtıraşı olan ve 50 liralık setllerini de beğenerek kullanıyorum. Ama ben bir versatil yani otomotaik kurşun kalem düşmanıyım çünkü onlar kurşun kalemin kartuşlusudur ve bir DE ci asla kullanmamalıdır.
Sonradan Dolmakaleme merak saldım. Şimdi Faber Catell'in ağaç kaplama dolmakalemi ile waterman klasik ve iki de Lamy kalemim var. Bunlardan başka bir sürü de ucuz dolmakalemim var ama onlar asla yazma zevki vermez.
Yorumları: 862
Konuları: 65
Kayıt Tarihi: 2012
Kalemlere olan hayranlığım ilkokul yıllarına kadar gider. Kurşun kalemin zevkini de taa o yıllarda belleğime kazıdım.
1970'ler:
Çocukluğum 1970'lerde geçti (yaşımı da saklamayayım 1967 doğumluyum) O yıllarda her hafta Cuma günleri annemle mahalledeki pazara giderdik. pazarda beyaz boya üzerine renkli desenleri olan, silgisi parlak sarı metalden ve gövdesi koyu renkli bir ağaçtan imal edilmiş ve HB olmasına rağmen Türk HB'lerinden daha koyu ve daha akıcı yazan bir mineye sahip Çin kalemleri satılırdı. hiç unutmuyorum tanesi 1 liraydı. Eğer pazar alışverişinden parası artarsa annem bana o çok sevdiğim beyaz Çin kurşun kalemlerinden bir tane alırdı. Bunlar babamın genellikle düzineyle alıp bana tek tek verdiği mavi boyalı silgisiz ve silik yazan kurşun kalemlerden çok daha iyiydi. İlkokulda kurşun kalem kullanmak zorunluydu. Defterimize tükenmez kalemle yazı yazamazdık. Liseye giden abi ve ablaların defterlerinde tükenmez kalem kullandıklarını görünce çok imrenirdim. Tükenmezle yazmak büyük işiydi yani.
1980'ler:
Ortaokul, lise ve üniversite yıllarım 1980'lerde geçti. O yıllarda klasik kurşun kalemlere olan ilgimi kaybettim sayılır. Ucuz tükenmez kalemler ve yeni çıkan fırlama 0.5 versatillerle yazmaya başladım. 1980'lerin başında ortaokul resim öğretmenimin kullandığı metal versatil 0.5 kurşun kalemi görünce çok şaşırmıştım. Kaliteli bir tükenmez kalemden bile daha pahalı olan bir kalemdi bu. Bir müddet sonra sınıftaki bir kaç zengin çocuğunda da görmeye başladık. Sonraları bizim gibi halk çocukları da alabilsin diye plastikten ucuzları da çıktı ama onlarla yazmak metalleri kadar zevkli değildi.
Bu mekanik kurşun kalemlere kısaca sıfırbeş diyorduk. Daha sonra 0.7 olanları da çıkacaktı ve 0.5'lerden daha iyi yazacaktı. Lise yıllarım boyunca hep bu zırt pırt ucu kırılan sıfırbeşlerle doldurdum defterlerimi. (Bu arada keşke lisedeki ders defterlerimi atmasaydım şimdi dönüp bir bakmak isterdim.) O yıllarda yani seksenlerin başında tükenmez kalemlerin kalitesinde bir artış başlamıştı. 0.5mm uçlu incecik yazan ve uç kısmı metal gövdesi plastik kalemler çıkmıştı piyasaya. Bunların yanında basmalı tip ucuz kalemler de vardı. Bir de biraz parası olanlar için Amerikan malı Shaffer marka ince ve gayet ergonomik yandan basmalı tükenmez kalemler gayet modaydı. Dolmakalemler ise pompalı olduklarından devamlı akıttıkları ve çabucak bozuldukları için sadece ödevlerde zorunlu olarak kullandığımız başbelası şeylerdi. Kartuşlu dolmakalemlerin çıkmasına ise daha epey zaman vardı. Seksenlerin ortasında üniversiteye geldiğimde tükenmez kalemleri tahtından indiren ve dolmakalem gibi yazıp onun gibi akıtmayan harika bir Japon ortaya çıktı. PİLOT V5. İlk piyasaya çıktığında neredeyse on ucuz tükenmez edecek kadar pahalı bir kalemdi ama bu kalemle yazmak gerçekten büyük bir zevkti.
Burada kalem ile kâğıt arasındaki uyumu da ele almak lazım. Üniversite yıllarımda tükenmez kalemlerden bu kadar memnun olmamın nedeni teksir kâğıtlara yazmamdı. Çünkü tükenmezler sarı saman üzerine en iyi yazan kalemlerdir. Mürekkep dağılmaz ve kağıt tarafından çok iyi emilir. Kağıdın emici özelliği de tükenmezin akmasını önler. Oysa tükenmezler kaliteli beyaz kağıt üzerinde hemen akma yaparlar. Fakat o yıllarda bilgisayar yazıcıları olmadığı için kaliteli beyaz kâğıt da yoktu, dosya kağıdı adıyla satılan çizgili ya da çizgisiz beyaz kağıtlar da aslında bir çeşit saman kâğıttı. İşte Pilot piyasaya daldığında kaliteli beyaz defterlerin de önü açılmış oldu. Bu kalemle beyaz kâğıda daha iyi yazılıyordu. hiç akıtmadan ve çizgi kalınlığı hiç değişmeden yazabilen bu kalemler iğne uçlu olduklarından oldukça ince yazabiliyorlardı. Daha sonra piyasaya bir çok marka ve modelde jel kalemler çıkacaktı. Ben üniversitedeki defterlerimi en ucuz saman kağıdından seçtiğim için bu kağıtlara yine ucuz tükenmezlerle yazdım. Pilot ise imza atmak ve ödev, dilekçe yazmak için kullandığım değerli bir kalemdi.
1990'lar:
Kurşunkaleme geri dönüş
90'lı yılların başındayken Amerikan filmlerinde bir şeyler dikkatimi çekti. Adamlar hep sarı kurşunkalem kullanıyorlardı. Masalarında uçları sivriltilmiş sapsarı kalemlerden beşer onar bulunduruyorlardı. Bunlara baka baka Amerikan tarzı sarı kurşun kalem merakı sardı beni. Girdiğim kırtasiyecilerde sarı Amerikan kurşun kalemleri aradım durdum.
Sanırım bunu talep eden tek ben değildim ki Amerikan tarzı kalemler kırtasiyecilerde görünmeye başladı. Bu kalemlerin şahı da yukarda resmi görünen Dixon marka kalemlerdi. Hiç unutmam Ankara'nın ilk açılan AVM'lerinden Beğendik'te 1991 yılında Dixon Trimline denen ince kalemlerden bir düzine bulmuştum. Tabi ki mal bulmuş mağribi misali hemen atladım üzerine. Hâlâ bunlardan bir kaç tane vardır masamın üzerinde. Tam yirmi yıldır bozulmadan duruyorlar öylece. Okuduğunuz satırların taslağını da bu kalemlerden biriyle yazdım.
Sıfırbeşlerin istilasına rağmen sarı kurşunkalemlerin hâlâ rağbet görmesi ilginç olduğu kadar da sevindiriciydi. Sanırım bunda Amerikan film ve dizilerinin epey etkisi olmuştur. Tarihçiler belki de bunu Amerikan kültür emperyalizminin en zararsız versiyonu olarak sınıflandıracaklardır.
Bir süre sonra herşeyi taklit eden Çinliler dünyayı sarı kurşunkaleme boğdular. Ama bir türlü Amerikalıların sarı ile turuncu arasındaki orijinal rengini tutturamayıp basit bir sarıya boyayıp sattıkları bu kalemler, aslında çocukluğumun beyaz boyalı Çin kalemlerinin sarısından başka bir şey değildi. Amerikan kalemlerinden çok ucuza geldiğinden bu sefer rastladığım Çin sarı kalemlerini almaya başladım. bu kalemlerin süpermarketlerdeki fiyatları inanılmaz ucuzdu. çocukluğumun iki kalemine ödediğim parayla bir düzine kalem alabiliyordum. Artık hepsini tüketme ümidini yitirdiğim kurşun kalem stokum bu şekilde oluşmaya başladı. Bu arada bir de boyasız natürel ahşap kurşun kalemler belirdi, onları da fırsat buldukça topladım.
Sarı kurşun kalemlere olan ilgimin sadece benim kişisel kırtasiye sapıklığımdan kaynaklanmadığını ADEL firmasının executive modeli olarak piyasaya sürdüğü sarı kurşun kalemlerden anladım ve içim rahatladı.
1994 yılında İngiltere'ye gittim ve orada beş yıl kaldım. bu süre zarfında gerek üniversitenin içindeki kırtasiyecide gerekse şehrin büyük kırtasiyecilerinde bolca zaman geçirdim. Her kırtasiye manyağı gibi canım sıkıldıkça oralara gidip hiç ihtiyacım olmayan kalem ve defterlerden almak beni rahatlatıyordu. Bu arada Türkiye'de olmayan defterlerleri orada gördüğümde alıp biriktirmeye başladım. Böylece defter stokum da oluşmaya başladı. Henüz efsanevi MOLESKİNE'ler arzı endam etmemişti. İngiltere'de beni şaşırtan bir şey de Amerikan tarzı sarı kurşun kalemlerin bu Anglosakson anavatanında pek tutulmamasıydı. İngilizler daha çok kırmızı renkte Berol marka kendi kurşun kalemlerini seviyordu. Ama bir süre sonra sarı Çin kurşun kalemleri İngiliz piyasasını da doldurdu. Bir gün İngiltere'de Amerikan office 1 store adlı Amerikan kırtasiye zincirinin büyük bir mağazasında Dixon'un Oriole modelini buldum ve sanırım onbeş yirmi düzine kadar satın aldım. Çünkü Türkieye'ye dönünce bunlardan bulamayacağımı zannediyordum. Bu Dixon'lar hâlâ kurşun kalem stokumun en büyük parçasını oluşturuyor. Yıllar sonra ben New York'a indiğimde Manhattan'daki ünlü The New Yorker Otelinin hemen karşısındaki kırtasiyeci, Amerika'ya gelişimin ilk saatinde girdiğim ilk dükkan olmuştu ve orada Dixon'un Ticonderaga modelinden bir kaç düzine almıştım. Sonraları eşimin Boston ziyaretinde bir düzine de ona sipariş etmiştim.
Tüm bunlar olurken evdeki kalem sayısı o kadar artmıştı ki onları kullanıp tüketmemin kalan ömrüme sığmayacağını acı bir şekilde idrak etmeye başladım. Çünkü bir kurşun kalem neredeyse 45.000 kelime yazıyordu ve ben kurşun kalemlerimi üzerine bir kapak geçirerek en son santimine kadar kullanıyordum. Bu tabi ki cimrilikten değil bu kutsal nesneye olan saygımdan kaynaklanıyor. Kurşun kalemlere olan sevgim bütün şiddetiyle devam ederken ona ihanet etmeden de duramıyordum. Kartuşlu dolmakalem yeni sevdam olmuştu. Kurşun kalemlerimin tükenmeme nedeni daha çok bütün el yazılarımı kartuşlu dolmakalemlerle yazmamdı aslında. Aldığım jel kalemler de cabası tabi.
Önceleri dolmakalemlere olan tutkuyu pek anlayamıyordum. Mürekkebi akıtan veya yazmayan kalemler aklıma gelirdi dolmakalem denince. Ama kartuşlular çıktıktan sonra dolmakalemler jel kalemlerin açtığı savaşta iyi bir cephe kazanmışlardı. İçinde kullanılan kartuş aynı olsa da her dolmakalemin yazma stili farklıydı. Bu da beni ister istemez değişik dolmakalemler almaya itti. En çok sevdiğim Waterman ve Faber-Castel marka kalemlerimi hiç yanımdan ayırmam. Moleskine günlüğümü de onlarla tutarım. Beni dolmakalem kullanmaya iten bir diğer neden de yazıyı nereye yazdığımdır. Kaliteli bir deftere mesela bir Moleskine'e kurşun kalemle değil de dolmakalemle yazmak defterin asaletine daha çok uyuyor hissine kapılıyorsunuz.
Kalem kullanımında en unsurlardan biri de hangi kalemlere nereye yazdığınızdır. Mesela saman kağıda en iyi tükenmez kalemle yazılırken 90 gr kaliteli bir beyaz kağıda kurşun kalem ya da dolmakalem (ve her türlü jel tabi ki) daha iyi gider. Burada bir diğer husus da kalemin ucu meselesidir. Bazıları ince ucu severken bazıları da kalın ucu sever. Bana göre kalın uç yazıyı daha güzel gösteriyor. İnce uçlu kalemle yazılan ince satırlar pek estetik durmuyorlar. Eskiden ince uç yani 0.5 daha çok tercih edilirdi ama şimdi 0.7 hatta 1.0 mm uçların daha çok olması bu savımı destekliyor gibi duruyor. Bu nedenle kurşun kalemlerin ucunun da çok ince açılmaması gerekiyor diye düşünüyorum.
Kurşun kalem kullanmada bir süre sonra sarı Amerikanlar da çekiciliğini yitirdi gözümde. Çünkü kalemin dış görünümü kadar ucu da önemliydi hatta daha da önemliydi. 2B ve 3B gibi yumuşak uçlu kalemlerin sıradan HB uçlara göre çok daha güzel yazdığını keşfedip dereceli çizim kalemlerine yöneldim. Bunlar daha çok mimar ve ressamların kullandığı kalemlerdi ve klasik HB'lere göre daha pahalıydılar. Sonradan ADEL ve diğer firmalar Sınav Kalemi adıyla 2B'leri piyasaya sürmesi ne kadar haklı olduğumu kanıtlamıştı.
Kurşun kalemlerde en üst basamağı ise Faber Castell firmasının kurşun kalem manyaklarını sevindirmek (ya da sömürmek) için çıkardığı iki kapaklı kurşun kalem modeli temsil ediyor. Bunlar pahalı Design kalemler ve ultra pahalı Graf Von Faber kalemler. Eğer yazdıklarınızın gelecek kuşaklara aktarılacak çok değerli şeyler olduğunu düşünüyorsanız ve yazdıklarınızdan para kazanabiliyorsanız bu lüks kalemlere para harcamak bir delilik olmaz (ama manyaklık olduğu da şüphe götürmez).
Yorumları: 430
Konuları: 15
Kayıt Tarihi: 2012
kalem takıntısı olanlardan bırısı de benım. kesın hesapcı oldugum ıcın gunde ortalama 10 sayfa yazı yazıyorum.Bunun %95 ını de 0,5 veya 0,9 kalemle yazıyorum. Su sıralar 0,9 uclu kalemım olan 8-9 senelık sarı renklı pentel i kullanıyorum. Bazen de 0,5 rotrıng ı kullanıyorum.Rotrıng kalemımı cok sevıyorum o da 12-13 senelık bır kalem.Tıkky olanlardan degıl.Dısı tıtanyum heralde.Yan kısmında ufak bır basma kısmı var.Oraya basınca uc kısmı tamamen ıcerıye gırıyor. Dolaysıyla gömlek cebınde felan hasara meydan vermıyor ve cok kullanıslı. Aynısının 0,7 sını aradım ama uretılmedıgını soyledıler. Bulursam kesınlıkle kacırmayacagım. Uc olarak 2B tercıhım.Cokça yazı yazan bırısı oldugumdan 2B yumusak oldugundan yormuyor.Elleri biraz karartıyor ama yorulmaktan ıyıdır yıkayınca gıdıyor sonucta.
Dolma kalem olarak da yıne Rotrıng tercıh edıyorum.Yazısı cok guzel tıkanma vs yok.Kartuslu o da.
Yorumları: 1,714
Konuları: 28
Kayıt Tarihi: 2012
Çok güzel yazmışsınız sevgili Martin üstat .
“Kesin bilgi ancak çok az bildiğimiz zaman mümkündür. Bilgi miktarımız arttığında şüphemiz de artar.”
Goethe
Yorumları: 285
Konuları: 6
Kayıt Tarihi: 2012
Pentel P205 deneyin.
http://jonaquino.blogspot.com/2009/01/re...ncils.html
Çok güzel kalemdir. 70 lerden beri piyasada.
Yorumları: 414
Konuları: 11
Kayıt Tarihi: 2011
Pilot shaker'lardan bende kullandım. Pentel serisini hiç merak etmemiştim bugüne kadar onuda kullanmayı artık çok istiyorum. Martin amca çok güzel bir yazı olmuş Dixon kalemler gerçekten çok şık kalemler. Versatil kalemler hakkında düşüncelerinize katılmakla beraber çağın kullanışlı ürünleri olduğunu düşünüyorum. (Cepte taşınabilmesi, ucunu açma derdi olmayışı ve güzel yazması) eskiuye3315 üstad siz galiba bu dünyada koleksiyonu yapılabilecek herşeyin kolleksiyoncususunuz
Saygılar.
Katılma tarihi: 2011
Yorumları: 285
Konuları: 6
Kayıt Tarihi: 2012
Cross tarzı güzel görünen kalemlerle Bir Pentel Smash gibi falan yazı yazılmaz bence. O tarz kalemler daha çok aksesuar amaçlı üretiliyor.
Bu arada Pensan IQ serisi de çok güzel.