Yorumları: 1,420
Konuları: 45
Kayıt Tarihi: 2011
02.03.09 -filiz çayevi ankara
senden epey aşağıda,ellerini arıyordum ellerimde...
ama ne kadar dokunsam da olmuyordu ellerim ellerin...
belki bir düş lazımdı bana
ellerinin de ötesinde...
alın yazısı diyorlar ya,
sanırım oradaydı bütün hengame...
duygularımın durumunu anlatabilir miydim dudaklarımın parçalanışıyla?
ne kadar komik değil mi beni bu kadar severken hiç sevmemen
ve ne kadar komik böyle bir acıya verebilecek tek tepkimin
yine komediden öteye geçememesi...
bu nasıl bir sarhoşluktur ki,
her duvarın üzerinde sevişmek istiyorum seninle..
o duvarlardan hiç düşmemektir en büyük ümidim,
aşağıda ellerimi ellerin sanarken...
Hiç bir şey ummuyorum,
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba
Yorumları: 713
Konuları: 8
Kayıt Tarihi: 2012
önce kendine gel, sonra meyhaneye;
kalender ol da gir kalenderhaneye.
bu yol kendini yenmişlerin yoludur:
çiğsen başka bir yere git eğlenmeye.
ömer hayyam
Yorumları: 7,952
Konuları: 98
Kayıt Tarihi: 2012
İşte ilişkilerde içtenlikle söylendiğinde mucize yaratan 27 sihirli söz:
1)Benim için hiç bir şeyle kıyaslanamayacak kadar çok değerlisin.
2)Sana saygım sonsuz.
3)Sana olan sevgim hep devam edecek.
4)Sana olan aşkım gelip geçici değil, sonsuza kadar yaşayacak.
5)Anlattıklarını dikkatle dinliyorum.
6)Benim için çok önemlisin.
7)Mutluluğumu senin hayatımda olmana borçluyum.
8)Sahip olduklarıma sen olmasaydın sahip olamazdım.
9)Ailen benim için çok önemli.
10)Senin için yapamayacağım hiçbir fedakarlık yok.
11)Bugün harika görünüyorsun.
12)Giydiklerin sana çok yakışmış.
13)Seninle, hayatımdaki her şey anlam kazanıyor.
14)Kendini suçlamana gerek yok, hepimiz hata yapıyoruz.
15)Seni çok iyi anlıyorum.
16)Yine harikalar yaratmışsın.
17)Aklınla, zekanla ve başarılarınla övünüyorum.
18)Sana her zaman her konuda güvenirim.
19)Seninle konuşmak, karşılıklı birer kahve içmek, beni her zaman mutlu eder.
20)Sen gökyüzünü aydınlatan yıldızlar gibisin. Seni gördüğümde her zaman yüreğim aydınlanır.
21)En karamsar zamanlarımda bile sesini duymak beni heyecanlandırmaya ve mutlu etmeye yetiyor.
22)Tek başımayken olayları değerlendirdiğimde, sana karşı hatalı davrandığımı anlıyorum. Bu nedenle senden özür diliyorum.
23)Aileni uzun zamandır görmüyorum. Çok özledim. Bu hafta sonu davet edelim.
24)Bu konuda kaygı duymana gerek yok, el ele verir, tüm sorunları aşarız.
25)Seninle birlikte olduğum için çok şanslıyım.
26)Seni üzen davranışlarım varsa bunu tartışmaya hazırım.
27) Seninle hayatı şiir gibi yaşıyorum.
Yorumları: 1,420
Konuları: 45
Kayıt Tarihi: 2011
2010-Ankara
Rüzgar yüzüme inat
Şamar kıvamında..
Ellerin benimkilere teslim
Dikmen sırtlarında bir yoldayız.
Hissetmiyorsun yine,
Öpüyorum güzelliğini..
Hiç bir şey ummuyorum,
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba
Yorumları: 227
Konuları: 7
Kayıt Tarihi: 2012
Barış içinde köle olmaktansa, tehlike içinde özgür olmayı yeğlerim. »
Thomas Jefferson
Kimse beni sevmiyor; Çünkü ben farklıyım. Ben de kimseyi sevmiyorum; Çünkü hepsi aynılar
Yılmaz ERDOĞAN
Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun? dedi. Öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an. Bozmadım. »
Özdemir Asaf
Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, Güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun, Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum çünkü beni de
William SHAKESPEARE
Cehennem boş; tüm şeytanlar burada.
William SHAKESPEARE
sessizliğin içinde sessizce oturan adam.
Yorumları: 1,420
Konuları: 45
Kayıt Tarihi: 2011
17/01/2013, Saat: 21:47
(Son Düzenleme: 17/01/2013, Saat: 21:50, Düzenleyen: zorba58.)
"...Amalia onun sol elini kaldırdı ve sessizce incelemeye başladı. Daha sonra gözlerini kaldırdı ve uzun bir süre bir şey söylemeden ona baktı, Corto ise duyduğu bütün sıkıntıya rağmen sabit bakışlara dayanmayı bildi. Petenera'nın yeşil gözlerini, o aşık kadın bakışını ve gaddar, soğuk, intikam dolu bakışını hayal etmeye çalıştı.
"Biliyor musun Corto, senin sol elinde talih çizgisi yok?"
Elini kadından kurtaran Corto odadan çıktı. Merdivenleri çıktı ve bir zamanlar annesinin ve babasının paylaştıkları odaya girdi. Masif bir yazı masasının üzerindeki bir şişenin içinde, üzerindeki plakada "Resolution 1768" yazan eski bir yelkenli modeli vardı. Pirinç bir pusula üzerinde bir şişe viski ve deri bir kutu bulunmaktaydı. Sararmış bir resimden, bir kolu La Nina'nın omzuna dayanmış bir halde kızıl sakalı ile ona gülümseyen babasından kalan her şey bunlardı.Resmin altında Cebelitarık 1887 yazısı okunuyordu. Corto Maltese deri kutuyu açtı. İçi mavi kadife ile kaplı kutuda yedi ustura vardı. Her bir usturanın dibinde haftanın bir günü kazılıydı. Çok güzeldiler ve her biri diğerinden farklıydı. Pazartesi usturası kızıl kiraz ağacındandı. Salı günü içinse kakmalı ceviz kökünden, Çarşambanınki beyaz ve cilalı kemikten yapılmıştı. Perşembe gününün usturası kaplumbağa kabuğundan saplı, Cuma gününki ise parlak çeliktendi. Usturaların en değerlisi ise, tabi ki, Cumartesi ve Pazar günlerininkiydi. Her ikisi de gümüştendi, fakat birinci tamamiyle düzken diğerinin üzerinde bir köpeği takip eden kalabalık bir atlı grubundan oluşan bir av sahnesi bulunmaktaydı.
Günlerden Cumartesi idi ve Corto gümüşten düz usturayı aldı, onu üzerindeki koyu pas yok oluncaya kadar biledi ve daha sonra usturayı açarak keskin ağzını kontrol etti, kesinlikle kusursuzdu. Sağ eliyle usturayı avuçladı. Ustura parladı. Sol elini açtı ve bir an bile duraksamaksızın avucunu derin bir yarık oluşturacak şekilde kesti. Bunu takiben gücünün gittikçe azaldığını hissetti ve sonunda kendini kaybedip bayıldı.
Yaranın kapanması için uzun zaman gerekti ama o günden sonra Corto Maltese güzel ve uzun bir talih çizgisine sahip oldu..."
(Corto Maltese, Bir Tuz Denizi Şarkısı'ndan alıntıdır - Hugo PRATT)
Hiç bir şey ummuyorum,
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba
Yorumları: 1,420
Konuları: 45
Kayıt Tarihi: 2011
Hiç bir şey ummuyorum,
hiç bir şeyden korkmuyorum,
özgürüm..
Zorba
Yorumları: 227
Konuları: 7
Kayıt Tarihi: 2012
“Derdi dünya olanın,
Dünya kadar derdi olur”. yunus
sessizliğin içinde sessizce oturan adam.
Yorumları: 227
Konuları: 7
Kayıt Tarihi: 2012
Bir gün İran hükümdarı Şah İsmail düşmanı olan Yavuz Sultan Selim Hana bazı hediyeler yollar.
Halılar, altınla, gümüşler, yakutlar, deve deve yemişler ve bir de sandık.
Hediyeler Yavuz’a getirilir, açılır.
Ama o da ne içeriyi bir koku kaplar. Bu çok kötü bir koku nedir bu diye herkes aramaya başlar, bir de bakarlar ki sandığın dibinde insan dışkısı konulmuş.
Yavuz Sultan Selim hemen buna bir cevap vermek için ulemalarını hocalarını toplar.
Buna iyi bir şekilde cevap verilmesi gerekmektedir.
Cevabı kendisi bulur.
Aynı hediyelerden kendisi de hazırlatır ve vezirine kendisine bir kutu gül lokumu getirmesini ister.
Lokumun altına da bir not yazar ve elçiyle Şah İsmail’e yollar.
Şah İsmail hediyeleri kabul eder ama içinde bir tereddüt acaba o bana ne dışkısı yolladı diye düşünür.
İçeriyi birden lokum kokusu sarar, çok güzel kokmaktadır.
Vezir lokumu ikram eder, Şah önce başkaları tatsın en son ben tadarım diyerek kendine göre önlem alır.
Herkes lokumları yedikten sonra sıra Şah İsmail’e gelir.
Şah lokumu yerken altındaki not gözüne ilişir.
Notta şöyle yazmaktadır
“İSMAİL, HERKES KENDİ YEDİĞİNDEN İKRAM EDER”…
sessizliğin içinde sessizce oturan adam.
Yorumları: 227
Konuları: 7
Kayıt Tarihi: 2012
Mevlana
“Gönül aynası saf ve pak bir hale gelince, sudan ve topraktan hariç suretler görürsün”.
sessizliğin içinde sessizce oturan adam.
|