Baba İle Çalışmak
#1
BABA İLE ÇALIŞMAK (Biraz uzun ama okumanızı şiddetle tavsiye ederim)
Dışardan bakıldığında görülen avantajlarının yanında bulunan sürü sepet dezavantajın görülmediği durumdur. ülkede diz boyu işsizlik varken kurulu bir düzeni olan şirkette gizli patron olarak işe başlamanın gerçekten büyük bir avantaj olduğu doğrudur. ancak profesyonel hayatta yakalanan bu avantajın sosyal hayatta yarattığı tahribatı da göz ardı etmemek gerekir. özellikle işkolik bir babaya sahipseniz belli bi noktadan sonra bu dezavantajlar avantajları geçmeye başlar.

öncelikle sizin her akşam okuldan gelip oturduğunuz sofranın temini için gün içinde babanızın ne kadar yorulduğunu görür, üzülürsünüz. çömez halinizle elinizden geldiği kadar yardım etmeye çalışırsınız. ilk başlarda her şey güzeldir, babanız size mesleği öğretir, siz babanızla vakit geçirdiğiniz için mutlusunuzdur.

seneler geçer, okulla işi bi arada götüremezsiniz, okul tepe taklak olur. şirket ve dolayısıyla baba da zor bir dönemden geçmektedir, aileye okulla alakalı bişey söyleyemezsiniz. neticesinde alttan alınan dersler birikip çığ olurken aile hala birkaç dersten askerliği ertelemek için bilerek kaldığınızı düşünmektedir. ancak elbette bir noktada her şey gün ışığına çıkacaktır. o noktayı düşünerek kendinize hayatı zindan edersiniz. ve nihayet o gün geldiğinde annenin gözlerinde ilk defa hayal kırıklığı görür, yıkılırsınız.

bu sırada yaşın ilerlemesi nedeniyle işte çömezlik bitmiş, sorumluluklar artmıştır. artık karşınızda sevecen bir öğretmen değil, katı bir patron görünümündedir baba. siz onu memnun etmek için kendinizi paraladıkça o sizden daha fazlasını ister. aslında amacı hala hayattayken sizi önünüzdeki kurtlar sofrasına hazırlamak, kendisi gidince bocalamanızı önleyecek şekilde sizi yetiştirmektir. ancak bunu yaparken yavaş yavaş ev düzeniniz bozulur. eskiden evdeyken bir arada oturup muhabbet ettiğiniz babanızdan artık köşe bucak kaçmaya başlarsınız evin içinde. yapacak bişey olmayınca bilgisayara sararsınız. çoğu zaman evde durmak bile istemezsiniz aslında.

evde genellikle iş muhabbeti yapan, iş muhabbeti yapmadığı zamanlarda da uyuyan babanız arada sırada içinden gelir, odanıza meyve, kola, vs. getirir, "baba pansiyondan ücretsizdir" diye minik bi espri yapar. o an o eski kanka olduğunuz babanızı görür, şu anki durumunuza üzülürsünüz. keşke yine öyle olsak dersiniz ama girilen yolun geri dönüşü yoktur çoğu zaman. babanız yine her şeyden daha değerlidir ama o eski "baba" değildir artık. yaşınız ilerledikçe babanız sevgisini eskisi gibi gösteremez olmuştur. anneniz hâlâ aynı annedir. banyodan çıktığınızda ya da uzun süre sonra sinekkaydı traş olduğunuzda gelip öper, "mis gibi olmuşsun" der. ama babanız "adama benzedin" der kesip atar. zaten artık güreşebilecek yaşı da çoktan geçmiş, babanızı olası bi güreşte yerden yere çalacak cüsse ve güce kavuşmuşsunuzdur. sizi birbirinize yakınlaştıran olaylar git gide azalır ve en sonunda yalnızca işten ibaret olur.

bu noktadan sonra mutlu olduğunuz ender anlardan en büyüğü babanızın muhabbet sırasında annenize sizi övdüğünü, çok yardımcı olduğunuzu söylediğini işitmektir. dışarıdan birine sizin yanınızda sizi övmesinden daha büyük bi gururdur bu. zira annenize, gıyabınızda övülmektesinizdir. babanızı memnun edebildiğinizi anlarsınız ve bu durum o an için elinizden gelen en iyi ve zaten tek şeydir.

aşırı sigara içen babanızın öksürükleri zamanla sıklaşmaya başlar, sağlığından endişe edersiniz. yalvar yakar yıllar sonra check up'a razı edersiniz, neyse ki korktuğunuz gibi bir haberle karşılaşmazsınız. babanız genel olarak turp gibidir ama yaşı gereği sigarayı bırakması gerekmektedir. bu sefer de sigarayı bırakması için ikna turlarına başlarsınız. "niyetim var" der ama bir türlü bırakmaz. yine sıkıştırdığınız günlerin birinde "ne yapayım oğlum, başka türlü vakit geçmiyo ki" der. odanıza kapanıp onunla vakit geçirmediğiniz zamanlar için kahrolur, hatta "benim yüzümden sigarayı bırakmıyor" diye bile düşünürsünüz. sonuç olarak babanızla daha çok vakit geçirmeye çalışırsınız. ancak geçirdiğiniz vakitleri muhabbet değil, genellikle işle ilgili şeyler doldurur. zaten iş dışında bi muhabbet yapmaya çalışınca da muhabbet bi yerde takılıp kalır. iş haricinde ortak bir noktanız, bir bağınız kalmamıştır çünkü artık. bir yerden sonra günün 24 saati, haftanın 7 günü iş muhabbeti yapmaya başlarsınız. ve bunun sonucunda yine babanızdan bir süre uzaklaşma isteği duyarsınız.

bu bir kısır döngüdür zaten aslında. ne yaparsanız yapın huzurlu değilsinizdir. üniversite yıllarınızı bu şekilde yarı mutlu yarı mutsuz yersiniz. çoğu zaman başka bir işte çalışsam daha mı iyi olurdu diye düşünürsünüz ama babanızın işteki yoğunluğu aklınıza gelince bu düşünceyi bi süreliğine aklınızdan atarsınız. ama hep ordadır o "acaba?" duygusu. en çok koyan da genellikle odur.

arkadaşlarınızla plan yapmak istersiniz, akşam işten kaçta çıkacağınız belli değildir, planlar piç olur. kimseye önceden söz veremezsiniz. babanıza saygınızdan dolayı "baba ben bugün erken çıkıyorum" diyemezsiniz. iş ne zaman biterse o zaman çıkarsınız. akşam 7 de olabilir, geceyarısı da.

liseden beri planını yaptığınız, rotasını bile çıkardığınız 3 haftalık interrail zaten çoktan hayal olarak tarihin tozlu sayfalarına kaldırılmıştır. zira yapabildiğiniz en uzun tatil cuma akşamından pazartesi sabahına kadardır.

ekonomik alanda 1 koyarken, sosyal hayattan 10 alan bi durumdur babayla çalışmak. dışarıdan görüldüğü kadar toz pembe bi durum değildir. insanlara bunu anlatamazsınız, anlamazlar, "biz burda iş arayalım, onun bunun ağız kokusunu çekelim, senin emrinde şirket, altında araba var, hâlâ şikayet ediyosun" derler. çoğu zaman mesai çıkışında bir sonraki güne kadar beyinlerini işe kapatabilmenin ne kadar büyük bir şans olduğunu söylemek istersiniz onlara, dilinizin ucuna kadar gelir ama konuyu uzatmamak için söylemezsiniz. "arabam var ama bunun için babamı patronumla değiştim" diyemezsiniz. anlamazlar. bu yüzden çaresiz susarsınız.

babasıyla parkta oynayan küçük çocukları görünce onlar adına sevinir, kendi adınıza üzülürsünüz. ileride bir gün çocuğunuz olursa onunla aranızdaki ilişkinin şu anda babanızla aranızda olan ilişki gibi olmasından korkarsınız.

sonuç olarak, harbiden yuvarlanıp gidersiniz işte...
Cevapla
#2
"biz burda iş arayalım, onun bunun ağız kokusunu çekelim, senin emrinde şirket, altında araba var, hâlâ şikayet ediyosun" derler.

dıyerek bızımı kastettınız Big Grin
Bir de böyle düşün - Büyük Hilmi
WWW
Cevapla
#3
(22/01/2013, Saat: 00:42)McOrco Adlı Kullanıcıdan Alıntı: "biz burda iş arayalım, onun bunun ağız kokusunu çekelim, senin emrinde şirket, altında araba var, hâlâ şikayet ediyosun" derler.

dıyerek bızımı kastettınız Big Grin

yazı hosuma gitti bi arkadaşım paylasmısda hosuma gitti paylaşayım ddim Smile
Cevapla
#4
bir biri ile konuşamayan aile fertleri. genelde biz böyleyiz babamıza pek açılamayız ama hayatı zehir edebilecek noktaya geldiğinde artık konuşmamak ta olmaz heralde.
Cevapla
#5
babamla aynı yerde çalışmak benim için başına gelen en KRAL durum
hep şükrederim babam gözümün önünde diye ufak tefek sıkıntıları var
ama devede tüy benim için. telefonla nasılsın demek yerine kafayı çevirip bakmak benim için büyük bir haz
allah isteyen herkese nasip etsin
Cevapla
#6
Sorunları olan,babasıyla sorunları olan,kafası da karışık bir arkadaş.
Babanla çalışmayıp ne yapacaksın ?
Kendi seçtiğin bir işte , klasmanına uygun sana yakışan arkadaşlarla '' kıtlığa ve ölümcül hastalıklara '' çare bulacaksın.
Bulursun...
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Devlet Baba Borç Bilgilendirme Servisi ihtilaf 2 4,314 12/08/2014, Saat: 10:25
Son Yorum: trache
  Baba'dan En İyi Baş Masajı sifujack 27 34,731 26/06/2012, Saat: 15:29
Son Yorum: canbaz

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: