Şimdi
1. Öncelikle yeni başlayanların yaptığı hataları yapıyorsun komşum, nedir? Yaptığın işi saymak. Yani 20 kere şuna sürdüm, 50 kere buna sürdüm, x kere kayışladım diye.
Kesici gereçler, dolayısıyla çelikler dünyasında; çelik tiplerini geçelim, rastgele alaşım elemanlarının ve en son yapılan ısıl işlem yani temperlemenin nihai sonuçta muazzam etkisi vardır. Yani misal her asfaltın, her plastik malzemenin aynı olmadığı gibi her çelikte aynı değil, aksine oldukça farklıdır. Dolayısıyla, bu forumlarda hatta ve hatta bazı bileme kitaplarında aptalca "şu kadar kere sürtün, bu kadar kere bunu yapın, bir tarafta kılağı çıkınca öbür tarafı sürün" talimatları son derece yanlıştır. Her ustura farklı şekilde bilenmek ister, farklı teknik ve taşlara farklı sonuç verirler. Bir ustura için bir taşta 50 pas çok yetersiz olabilecekken, bir diğerinde aşırı ve ağzı hırpalayıcı olabilir. O yüzden asla yaptığımızı saymıyoruz ve sürekli koldaki kılları keserek kılın kesilme rahatlığına göre değerlendirerek sonraki aşamaya geçiyoruz. Bu şekilde değerlendirme yetkinliği de yılların bileme birikimini gerektirse de, sürekli konunun üzerine düşen birisi de birkaç ayda çözecektir. O yüzden asla sayarak yapma. Biraz yap kontrol et, istediğine yaklaşmışsan sonraki aşamaya geç, fazla zorlamak ağzı hırpalayıp dayanıksız hale getirmeye neden olur.
2. hht testi vs. Bunlar sentetik ve ağzın olmuşluğu hakkında hiçbir sonuç vermeyen testlerdir. Size hht testini geçmeyip tahrişşiz harika sinekkaydı tıraşlar veren pek çok ustura bilediğimi söyleyeyim. Peki neden böyle? hht yani havada asılı kıl kesme testi için ağzın çok çok ince ve homojen olması gerekir. Ancak, ağızdaki mikro kılağı yanıltıcı ekstra ince bir ağız oluşturarak hht testini çok rahat geçmesini sağlar, ama tıraşa bir başlarsınız ki daha ikinci perdede ağız körelir? Niye? çünkü o hht'de kılı kesen nihai ağız değil, ağızdaki mikro kılağı idi. Nedir kılağı? ağızdaki fazla aşındırmadan dolayı hırpalanıp belki bir yöne doğru dönen ekstra ince metal kalıntıları, bunlar gevşek ve kırılgan parçalardır, sert bir yüzeye sürüldükleri anda gerçek ağızdan koparak geride kör bir ağız bırakırlar.
Bu, bazen parmak ucunda hissedilir bazen hissedilemez. Hatta çok ince ise bazen lup ile bile görünmeyebilir. O yüzden hht testine aldanmamak gerekir. Kolunuzdaki kılın kesim rahatlığına bakarsınız, olmuş gibi ise tıraş testi yaparsınız.
Tek gerçek test tıraş testidir. Bir ikinci durum da 100 usturadan belki 10'unun çelik alaşımı ve ısıl işlemi hht testini rahatça geçecek kalitededir. Çoğu ustura bu testte zorlanır. Bahsettiğim hht5 ve hht5+ için. Yani ağız kıla dokunacak ve ses çıkmadan kesilen kısım fırlayacaki daha ilerisinde kesilen kısım fırlamadan direk düşecek ve sıfır hissiyat tolacak. Buna ulaşabilen çok çok az ustura olur. Hht testini çok kolay geçen bir ustura aşırı keskin ve cilt yorucu da çıkabilir dolayısıyla daha az keskin bilenmesine ihtiyaç duyulabilir ya da tam tersi doğru düzgün hht yapmayan bir ustura çok rahat ve gayet iyi bir tıraş da verebilir. Misal benim enstrüman yapımında kullandığım bıçaklarda üzeirne varırsam hht5+ seviyesine kolayca geliyor, ama bunlarla tıraş olsam cildim nasıl yanıt verirdi? Hiç hoş olacağını zannetmiyrum. O yüzden sadece tıraş testi yapılmalı.
3. Naniwa 10k taşın kum değeri; aşındıran taneciklerin mikron çap değerlerine baktığımızda shapton gibi diğer pek çok taşların 13k değerine tekabül ediyor. Ki 10k ve üzeri hemen hemen her sakal tipini iyi tıraş etmek için çok yeterli bir değer. Ama usturanın çeliği iyi değilse, ısıl işlemi iyi yapılmamışsa, ağzı kolay çapaklanıyorsa çok daha başka işlemler gerekebilir. Bunu da geçelim yaklaşık 25-35k değeri ince honlama yapan krom oksitte ağzı bir seviye ileri taşırken dikkatsiz ya da fazla uygulandığında anında 10k taştan daha kötü hale de getirebilir. Keza yanlış kayışlama da öyle. Buna göre herşey ideal olduğunda 10k üzeri herhangi bir taşla bilenip, krom oksite sürülen herhangi iyi çelikli bir usturanın tıraşı oldukça iyi olacaktır. Ancak başta sadece kotikül kullanılıyorsa, ilk başta ağzı çok dikkatli açmaya dikkat etmek gerekir. Kotikül her ne kadar bir honlama taşına göre oldukça hızlı aşındırma yapıp bileme ve hatta ağız açma yeterliliğine de sahip olsa da, asla bir 1-2k taş kadar net ve hızlı ağız açamaz. Bundan dolayı ağzı tam ve net olarak açmaya çok dikkat etmek gerekir. Bir yerde noksanlık kalırsa daha üst kum taşlar, krom oksit ya da kayışlama kesinlikle etkisiz kalacaktır. Sonuçta dengesiz ve ağzının bir yeri kesen, bir yeri tam kesmeyen bir ustura olarak döner. Ha ne ern ne de dovo o tip riskli sert çeliklere sahip usturalar değiller ama yine de ilk ağzı açarken çok özen gösterilmeli. Usturada olayın yarısı ilk ağzı açmanın titizliği. Mutlaka bir tane 1-2k taş olmalı.
4. Diğer konu ağızlardaki aşınma durumu. İki durum da gayet normaldir. Biri doğru biri yanlış dğeildir. Hatta bazı usturalarda tam tesfiyeli olmayan sırttan dolayı ağzı daha dalgalı şekilde açılmış olabilir gayet doğal ve sık karşılaşılan bir durumdur- bileyici hatasını saymazsak-
Ağzın az ya da çok açılmış olması tamamen usturanın anatomisi ve geometrik şekli ile alakalıdır. Hadi teknik konuşalım:
Şu yukarıda hazırladığım çizimde x bir usturanın sırt kalınlığı, y de yanak yüksekliği olsun. sizin elinizdeki usturanın sırt kalınlığı ne kadar artar ve yanak kalınlığı o kadar az olursa misal 3/8, 4/8, 5/8 ustura gibi a açısı o kadar düşecektir. Peki o a açısı nedir? Usturayı koyduğumuzda hem sırt hem de ağzın bilenen kısmı taşa değer ya, bir nevi bize bir gönye oluşturur sırt kalınlığı. İşte o gönye açısı yani nihai ağız kalınlığıdır. Dolayısıyla kalın sırtlı ve ince profilli bir ustura bilendiğinde o ern gibi bir ağız verir. Yani daha küt açıyla bilenmiş bir ağız. Ha ne olur? o ustura yıllar içerisinde bilendikçe ve sırt aşınıp inceldikçe a açısı artacağından ağız daha düşük açıyla bilenmiş olacak ve giderek daha o dovoya benzemeye başlayacaktır.
Eğer sırtı ince ama yan profili daha uzun 6/8, 7/8, 9/8 vs gibi daha büyük bir usturamız varsa o zaman ağız daha düşük bir açıyla aşınmış olacağından resimdeki dovonun ağzı gibi olur.
İkiside gayet normaldir ve dediğim gibi bu geometri ile alakalıdır. Temelinde küt bilenen ağzılar her zaman daha dayanıklı olur. Yani ern gibi olanlar. Daha düşük açıyla bilenen ağızlar daha aşınmaya ve titremeye meyili olur. Ağzın titremesi demek sakalı keserken yüzümüzde vibrasyona uğraması ve net konforlu bir kesim vermemesi hatta esnemesi demektir.
Ha bu bir 5/8, 6/8 usturada olmaz ama misal 6/8, 7/8 extra hollow dediğimiz ekstra içbükey olacak şekilde yapılmış bir usturada sorun olabilir. Bu durumda üretici ne yapar, ağzın biraz üstünde hafif kalın bir kısım bırakır. Buna göbekli, ya da karınlı içbükey denir. Aşağıdaki resimde en soldaki yani.
Bu uca yakın kısmdaki hafifçe kalın bırakılan bölüm bize ne sağlar? ağzın vibrasyonu ve esnemesine karşı bir nebze daha dayanım. Ama daha iyisi için full yerine belki hollow kullanmak daha iyi olacaktır. Çünkü vibrasyona uğramadan kesen bir ağız oldukça konforlu ve net bir kesim yapacaktır. Bunun en güzel örneği de wedge denilen kama tipi ağır usturalarda görünür. Bunlarda kenarlar ya tam düz olur, ya da varla yok arası çok az bir iç bükeylik olur. İşte buradaki sırttan ağza kadar giden tok çelik; ağzı çok stabil hale getirdiği için, bunlarla sakalınızı sanki bir satırla kemikten etleri sıyırıyormuşcasına rahat kesersiniz. Tüm bu değişkenler kullanıcının tarzına, tercihlerine ve cilt/sakal yapısını göre değişir ve çok fazla değişken vardır, kimi kama sever kimi 4/8 ekstra içbükey sever. Bu deneyerek bulunacak bir şey.
Ama sadede gelirsem, senin örnek verdiğin ern ve dovo durumunda bir aşırılığı yoktur ve bu tip ağızda aşınma/bilenme açısı farklılığı olması son derece normal ve sorunsuz bir durumdur.
5. Son olarak, kotikül çok versatil bir taş olduğundan 5k taş almana bence gerek yok. Ama dediğim gibi 1k iyi olurdu. Özellikle chosera. Ha 1k'nın yanına 3 ve 5k alırsan olmaz mı olur, hem daha tutarlı hem de kotükülden çok daha hızlı şekilde ağzı oluşturmuş olursun. Fakat ben çok da gerekli dğeil diyorum ara taşlar için. Eğer sadece 10 naniwan olsaydı ara taşlar şart olacaktı ama kotikül 3-8 k arasını hızla hallebilen bir taş zaten. Fakat yine belirtiyorum dikkatli ve özenli olmak koşuluyla. Her kotikül aynı veirmde olmaz. Bazıları daha hızlıi bazıları daha yavaş, bazıları daha ince, bazıları daha kaba biler. Yani kotikül aldım taş olayını bitirdim diye bir şey yok. Özellikle eskilerden kalma vintage dediğimiz kotiküllerin verdiği ağızlar bugünkü varyetelerden çok daha iyi.
Biraz uzun oldu ama kusura bakmayın artık.