30/08/2013, Saat: 17:01
(Son Düzenleme: 30/08/2013, Saat: 17:03, Düzenleyen: eskiuyemnt.)
Bu başlıkta evvelemirde hukukçu olduğum için anladığım bölümlerle bir başlangıç yapmak istedim, fikirleri çok değerli hocamız Martin ve Sertaç üstadlarımız ve bu konuya ilgi duyan, okumak yahut fikirleriyle katılmak isteyen üyelerimizi davet ediyorum..
Evet konu felsefe, düşünce tarihi, bu tarihte imzaları bulunan kantlar, Sartreler, aristo ve platonlar, felsefenin her alanında her konuya ilişkin felsefik yorumlarını buraya yazabilirler..
Ve önemle belirtmek isterim düşünceler alıntı yahut şahsi olabilir, her konuda serbestçe bunları saygı çerçevesinde ve dayanak gösterilerek yapılması zaruridir, aklımıza geleni değil, belki bir ideal felsefe oluşturabilmek adına kırıcı olmadan inançlara saygı gösterilerek yazılarımızı paylaşalım.. Tşk ederim..
İyi paylaşımlar..
Başta belirttiğim gibi felsefe biliminin, aklımızı karıştırmasına izin vermeden, akla mantığa uygun ve kendi alanım olan hukuka ilişkin bölümü hukuk felsefesi adına kısa bir bilgilendirme ile başlıyorum..
Hukuk felsefesinin temel çözüm uğraşısı, hukukun kaynak ve amacı, adaletin temini, ideal adalet, mevcut hukuk düzenlerinin (Avrupa ve Türkiye'de geçerli olan pozitif hukuk) bu sistemlerin geçerliliği yahut neden hukuk uygulanmıyor, neden kanun koyucular ile uygulayıcılar arasında bu kadar uçurum var gibi sorular sayılabilir.
Ancak pozitivist yahut realist hukuk teorileri açısından bakıldığında bu tanımlamalar eksik hatta yanlış kalacaktır. Hukuk felsefesi, hukukun daha çok adaletin gerçekleşmesi olgusuyla bağdaştırılarak başlıyor kabul edilse de Hans Kelsen gibi pozitif hukuk öncüleri tarafından, hukukun adalet gibi soyut, bilimsel olmayan tanımlar ile ilgilenmemesi gerektiği de savunulmuştur.
Realist hukuk, daha ziyade uygulayıcılar yani yerel yahut yüksek yargı organları arasında cereyan eden ve geçerli hukuk sistemi üzerinde tartışma konusu oluşturan bir hukuk felsefesi alanıdır,
Buna karşılık Pozitif hukuk, adalet kavramının bir üst norm olduğunu kabul ederek, bunun hukukun dışında tamamıyla bir felsefik konu halinde tartışılmasını öngörür..
Bu iki tartışma alanı bakımından yasaların nasıl konulduğu ve uygulayıcıların bunları nasıl yorumladığına ilişkin görüşlerimi zamanla bildireceğim..
Ve tabiiki Yüksek Yargı kararları ile, somut olaylar ile her konuya ilişkin olan yahut olması gerekeni birlikte paylaşacağız..
Evet konu felsefe, düşünce tarihi, bu tarihte imzaları bulunan kantlar, Sartreler, aristo ve platonlar, felsefenin her alanında her konuya ilişkin felsefik yorumlarını buraya yazabilirler..
Ve önemle belirtmek isterim düşünceler alıntı yahut şahsi olabilir, her konuda serbestçe bunları saygı çerçevesinde ve dayanak gösterilerek yapılması zaruridir, aklımıza geleni değil, belki bir ideal felsefe oluşturabilmek adına kırıcı olmadan inançlara saygı gösterilerek yazılarımızı paylaşalım.. Tşk ederim..
İyi paylaşımlar..
Başta belirttiğim gibi felsefe biliminin, aklımızı karıştırmasına izin vermeden, akla mantığa uygun ve kendi alanım olan hukuka ilişkin bölümü hukuk felsefesi adına kısa bir bilgilendirme ile başlıyorum..
Hukuk felsefesinin temel çözüm uğraşısı, hukukun kaynak ve amacı, adaletin temini, ideal adalet, mevcut hukuk düzenlerinin (Avrupa ve Türkiye'de geçerli olan pozitif hukuk) bu sistemlerin geçerliliği yahut neden hukuk uygulanmıyor, neden kanun koyucular ile uygulayıcılar arasında bu kadar uçurum var gibi sorular sayılabilir.
Ancak pozitivist yahut realist hukuk teorileri açısından bakıldığında bu tanımlamalar eksik hatta yanlış kalacaktır. Hukuk felsefesi, hukukun daha çok adaletin gerçekleşmesi olgusuyla bağdaştırılarak başlıyor kabul edilse de Hans Kelsen gibi pozitif hukuk öncüleri tarafından, hukukun adalet gibi soyut, bilimsel olmayan tanımlar ile ilgilenmemesi gerektiği de savunulmuştur.
Realist hukuk, daha ziyade uygulayıcılar yani yerel yahut yüksek yargı organları arasında cereyan eden ve geçerli hukuk sistemi üzerinde tartışma konusu oluşturan bir hukuk felsefesi alanıdır,
Buna karşılık Pozitif hukuk, adalet kavramının bir üst norm olduğunu kabul ederek, bunun hukukun dışında tamamıyla bir felsefik konu halinde tartışılmasını öngörür..
Bu iki tartışma alanı bakımından yasaların nasıl konulduğu ve uygulayıcıların bunları nasıl yorumladığına ilişkin görüşlerimi zamanla bildireceğim..
Ve tabiiki Yüksek Yargı kararları ile, somut olaylar ile her konuya ilişkin olan yahut olması gerekeni birlikte paylaşacağız..