Ben diyeyim 30 yıl siz de 40 yıl önce.
Galata Köprüsünün Eminönü tarafında ve o zamanlar kayık üzerinde lezzetine doyamadığınız balıklar satılan yere doğru bir çay ocağı vardı.
Eski Türk filimlerinde bazen görünür.
O zamanki kahvenin sahibi şöyle çay demlerdi.
Çay demliğinin içerisine soğuk suyu doldurur üstüne de yeteri kadar çay koyardı.
Üzerine bir kağıt yerleştirir ve üstünü demlik kapağı ile örterdi.
Demlik üstündeki çay pirinç taneleri gibi şişerdi ve çay hafif kabarmaya başlardı. Zamanını tam hatırlamıyorum ancak yaklaşık 10-15 dakika beklettikten sonra içilebilir hale gelirdi.
O çayın lezzetini unutamıyorum.
Bir de 3 yıl kadar önce Kadıköy'de küçük bir çay ocağında günün hangi saatinde olursa olsun ne zaman çay içsem aynı tad ve aynı lezzeti verirdi.
Galiba hem çay, hem demleme hem de kullanılan su lezzeti artttıran unsurlar.
Galata Köprüsünün Eminönü tarafında ve o zamanlar kayık üzerinde lezzetine doyamadığınız balıklar satılan yere doğru bir çay ocağı vardı.
Eski Türk filimlerinde bazen görünür.
O zamanki kahvenin sahibi şöyle çay demlerdi.
Çay demliğinin içerisine soğuk suyu doldurur üstüne de yeteri kadar çay koyardı.
Üzerine bir kağıt yerleştirir ve üstünü demlik kapağı ile örterdi.
Demlik üstündeki çay pirinç taneleri gibi şişerdi ve çay hafif kabarmaya başlardı. Zamanını tam hatırlamıyorum ancak yaklaşık 10-15 dakika beklettikten sonra içilebilir hale gelirdi.
O çayın lezzetini unutamıyorum.
Bir de 3 yıl kadar önce Kadıköy'de küçük bir çay ocağında günün hangi saatinde olursa olsun ne zaman çay içsem aynı tad ve aynı lezzeti verirdi.
Galiba hem çay, hem demleme hem de kullanılan su lezzeti artttıran unsurlar.
__________________________________________
E n v i r o n m e n t a l i s t
E n v i r o n m e n t a l i s t