Demirin tuncuna, insanın...
#1
Geleneksel Tıraşın Geleceğine Dair Düşünceler

Demirin tuncuna, insanın…




50 yıl sonra dünya nasıl olacak? Günlük hayatımız nasıl işleyecek? Kendilerine bu soruyu 50 yıl önce soranların bugün için saçma fikirleri vardı : Gökyüzü uçan arabalardan geçilmiyor, şehirler kristal dünyalara benziyor, cam gökdelenlerin arasında manyetik hatlar uzanıyor, denizaltı şehirlerinde zevk-ü sefa içinde yaşıyorduk. Neredeyse bütün işleri robotlar yapıyordu. Yaz tatillerimizi Ay’da ya da Mars’ta yapıyor, durumu iyi olanlar balayına Venüs’e kaçıyordu. Hiç yemek yemiyorduk, haplar vardı nasılsa. Çocuk da yapmıyorduk, katalogdan seçiyorduk. Ölüm hayatımızdan çıkmıştı ve o çok sevdiğimiz bisikletlerimizi sırt çantamızdaki uçan motorlar ile değiş-tokuş etmiştik.

John Gailbrath ''Gelecekte olanları tahmin eden iki tip insan vardır : Biri hiçbir şey bilmez, diğeri ise hiçbir şey bilmediğini bilmez'' dediğinde tepki almıştı belki ama haklıydı.

Etrafınıza bir bakın lütfen. Bir sandalyede oturuyorsunuz : Mısır firavunları döneminden bir icat. Üzerinizde pantolon var, 5000 yıl önce icat edildi, Germenler tarafından MÖ 750 civarında uyarlandı. Deri ayakkabılarınızın fikri Buz Çağı’ndan kalma. Kütüphaneniz plastik değil, ahşap ; dünyanın en eski inşaat malzemesi. Bu metni gözlük kullanıyorsanız-tıpkı büyükdedeniz gibi marifetiyle okuyorsunuz. Yemek yemek için -yine onun gibi- muhtemelen ahşap bir masaya oturuyorsunuz ve bir çatalla ( Romalılar’dan beri biliniyor ) ölü hayvan ve bitki parçalarını ağzınıza götürüyorsunuz. Her şey hep olduğu gibi.

Peki ya dünya 50 yıl sonra nasıl olacak?

Gerçek şu ki halihazırda en azından 50 yıldır var olan teknolojilerin 50 yıl daha geçerliliğini koruyacağından yola çıkın. Neden mi? Teknolojilere hayvan türleri gibi bakın : Yüzyıllar boyunca yenlik fırtınası karşısında ayakta kalabilmiş olanlar ; belli ki gelecekte de var olacaktır. Eski olan kendini kanıtlamıştır, içinde bir mantık barındırır –bu mantığı biz hep anlayamasak da.




Belki o jilet gibi abiler o güzel atlara binip gittiler, belki tıraş aletinin krom kaplamasına ,belki porsuğun karın kılına kaldık Smile ama elbet bu düzen değişecek. Değişiyor da hatta.
2011 yılından başlayarak geleneksel ve ıslak tıraşa dünya genelinde büyük bir ilgi var. Burada Retro ve vintage akımının etkisi yadsınamaz tabii ki ama uzun soluklu bakıldığına geleneksel tıraşa herhangi bir gerekçe ile ( cilt hassasiyeti, uzun vadede ekonomiklik vb. ) geçen kullanıcıların devam ettiği gözlemliyoruz. Tıraş dünyası yeni tasarım aletler ve geçmiş aletlerin kopyaları ile çeşitleniyor ve renkliyor. Buna kendi ürettikleri artizan sabun ve splash çeşitleri ile destek veren atelier dükkanlar tıraşsever olarak başladıkları serüveni düzenli bir gelire dönüştürüyorlar. Yoğun talep üreticileri farklı malzemeden üretilmiş tıraş aleti ve yeni tasarımlara itiyor. Yakın zamanda çokça 3d baskı tıraş aleti göreceğimizi, gelişen teknolojiye bağlı olarak tek tip jilet tasarımında da belli başlı değişiklikler olacağını düşünüyorum. Örneğin, yıllara meydan okuyan güzelliği ile Gibbs farklı jilet kullanmasına rağmen Türk centilmenleri arasında yeniden popüler. Zaten rüştünü ispatlamış Cella, Clubman Pinaud, Mühle gibi markalar bir 50 yıl sonra yine var olacaklar. Ürün gamları değişecek belki, belki de hedef kitleleri. Ama var olmaya devam edecekler.Tıraş olmaya yeni başlamış olan genç kitlenin ana odak noktası olduğunu göreceğimiz yıllar çok da uzak değil. Biz yine yaşlı kalacağız, ruhumuz genç olsa da.

Tıraş fırçalarında da –kanaatimce- güçlü bir değişim kapıda. Gelişen teknoloji ile ayak seslerini duymaya başladığımız sentetikler artık yere daha sağlam basıyor. Doğal kıl kullanmak istemeyen, domuz kılı hassasiyeti olan veyahut porsuk kıllarının üretimindeki elverişsiz koşulları protesto etmek isteyen kullanıcılar sentetiklere daha çok şans veriyor. Çabuk kuruması ve tıraş hazırlığını da en aza indirmesi cabası. İlk zamanlar omurgasız ve fazlasıyla yapay bulunan sentetikler bugünlerde birden fazla renk çeşidi, su tutma becerindeki hayli kuvvetli artış ile raflarda arz-ı endam ediyor, siz, henüz denememiş tıraş severlere ‘’Nber yakışıklı?’’ diyor.

Tıraş sabunları içerik olarak daha zengin. Sabunun ana bileşenleri yanında cildi beslemesi için E vitamini, badem yağı vb. içeriklerinin de artık sabunlarının sadece tıraş değil, komple erkek bakımına yönelik bir ürün olmaya ilerlediğini gösteriyor. Farklı koku seçenekleri ise oyunu başka bir noktaya çıkartıyor. Geleneksel kolonya, losyon ve splashler halen kullanımda ama EDC formatına ya da full body splash olarak da kullanabileceğimiz yeni ürünleri görmek konuyu ihtiyaç için tıraştan, bakımlı ve şehirli modern erkek temasına indirgiyor. Evet, belki o jilet gibi abiler yok, belki o güzel atlarına binip gittiler ama yeni centilmenler kapıda, hem de hazır kıta.

Velhasıl kelam, Dünya değişiyor. Gelişen bu dünyada kat edilecek halen çok yol, deneyimlenecek çok konu var. Lakin görünen o ki geçmiş yıllara kıyasla daha çok sayıda kişinin geleneksel-ıslak tıraşa geçiş yapacağını ve sürdürebilir bir büyüme ile bu sayının katlanacağını söyleyebiliriz.

Yumuşacık fırçalarla, enfes kokulu tıraş sabunlarıyla, yeni tasarım aletlerle güzel bir dünya bizi bekliyor aa dostlar. Keyfini sürmek ise size kalıyor.

Önümüzdeki 50 yıl size ne getirir, bilmiyorum. Hayat merdivenlerini hızlıca tırmanır mısınız yoksa yokuş aşağı mı, bir devir biter, yeni bir devir mi başlar, bilmiyorum. Bildiğim tek şey ben hep o merdivenin başında yine sizi anlatmaya devam edeceğim hem de en güzel tıraşımla.

Ne yaşarsanız yaşayın, centilmen kalın.

Kusurumuz olduysa affola!

Caner Denizli


Not : Yakın zamanda yayınlanması planlanan "Geleneksel tıraşın geleceğine dair düşünceler" yazımı sizler ile paylaşmak istedim.

6438fa8d8502feb48048aa116d4dd13f.jpg29ae5a809e32bd3606a3687fe9fe2671.jpgdc4a320be2cbcea960acf68ff603b0db.jpg

Redmi Note 8 Pro cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
bir yıl daha bitiyor
düşlerim,tasarılarım,yarım kalmış onca şey
her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden
bana mı öyle geliyor yoksa daha hızlı mı ilerliyor zaman
insan yaşlanırken?
Cevapla
#2
güzel yazı olmuş sağolun.
ne mutlu türküm diyene !
Cevapla
#3
Gerçekten çok güzel olmuş komşum. Kalemine sağlık

MI 6 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Cevapla
#4
Çok güzel bir yazı olmuş, paylaştığınız için çok teşekkürler
Cevapla
#5
hiç sıkılmadan, akıcı bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık.
Cevapla
#6
Efsane geri mi dönüyor
Cevapla
#7
sadece alkışlıyorum


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Cevapla
#8
Komşum elinize sağlık
Cevapla
#9
Komşum kalemine sağlık, çok güzel bir yazı olmuş.
Cevapla
#10
Soluksuz okudum, daha güzel bir anlatım olamazdı. Biz sizi çok özledik, bu güzel yazılarınızdan bizi mahrum bırakmayın.

İyi ki varsınız..

Kaleminize kuvvet.

SM-G965F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: