(26/01/2016, Saat: 22:52)midheaven Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Konuyu hortlatayim, cok fazla bilimsel olmayan bi durumu da belirteyim dedim

Turkiyenin en buyuk yassi aluminyum ureticilerinden Assan Aluminyum da calismis olan bir muhendis olarak soyleyeceklerim; bu sektore yillarini veren ustalarimiz, isci kardeslerimizden gozlemlerim dogrultusunda:

1. Hepsi cin gibi ne unutkanlik ne bunama ne alzeimer, öyle ki 20 sene once uretilen malzemenin teknik bilgilerini onune dokerler. [SMILING FACE WITH OPEN MOUTH AND SMILING EYES]

2. Hic birinde ne bi kısırlık, ne bir kanser ne de ciddi rahatsizlik. Her biri ucer beser cocuk sahibi. Hem de bu fabrikada aluminyuma maruziyet 50 yil tiras olan bi adamin yuzune surdugu alum bloktan bilmem kac bin kat daha fazladir. O derece ki havada ucusan aluminyum tozlari bariz belli olup gunde 8 saat calisan bir iscinin cigerlerine giden aluminyum toz zerrecikelrini dusunemiyorum.

Tekrardan belirteyim bu gozleme dayali herhangi bilimsel destek icermeyen nacizane kendi gozlemlerime dayali bir aciklamadir.


LG-D802 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

(23/08/2012, Saat: 01:52)martin Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Kısaca paraben ve alüminyum içerikli maddeleri vücuduma almak istemiyorum. Ama dediğiniz gibi henüz bir çok hastalığın nedeni çözülmüş değil ve bence ölümcül bir hastalığa yakalanmak yiyip içtiklerimizden daha cok bünyemize yani genetik yapımızdaki bazı hastalıklara eğlim ya da kırılganlığımıza bağlı. Belki de gereksiz bir hassasiyet de olabilir benimki ama riski azaltma amacındayım.

(19/08/2016, Saat: 03:23)Lorenzo Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Edit: Yorumumu farklı bir konu başlığı altında değerlendirmemin daha uygun olacağını düşündüm. Moderatör arkadaşlardan düzeltme için yardım isteyeceğim. Farklı iki konuda aynı yorumu paylaşmış oldum. Kirlilik için özür dilerim.

http://www.geltir.com/showthread.php?tid=7618&pid=153748#pid153748

Az önce, kullanmış olduğum şapı, parmağımda oluşan bir kesiği acaba onarir mi, düşüncesiyle elime aldım. Önceki kullanımlarımda pütürlü bir yüzeyi vardı. Hani berberler usturadan önce ellerini şapla ovarlar ya, ben de pürüzleri yok etmek için şapı elimle ovayım dedim. Aman Allah'ım!!! Dakikalarca, elimde oluşan yapışkan katmanı temizlemeye çalıştım. Beyaz sabun, tonik, temizlik jeli, şampuan bana mısın demedi. Ellerim iğrenç bir yapışkan katmanla kaplı halde şu anda ve temizleyemiyorum.

Tıraşa ilk başladığım zamanlarda 80 yaş civarında olan babam şap kullandığımı görünce uyarmış ve "sakın kullanma, cildini erken yaşlandırır" demişti. 80 küsür yaşında, Gillette Slim Adjustable veya Black Beauty, Perma Sharp kullanan bu yaşlı adamın tüm tıraş malzemeleri Amerika'dan ağabeyim tarafından getirilirdi ve çağının çok ötesinde farkındalıklarla donanmış bir adamdı. O yaşına rağmen cildi bebek cildi gibi kırışıksızdı. Gillette makinasına Perma Sharp takar, Gibbs tıraş kremini noktasal dokunuşlarla yüzüne değdirir, ne markasını ne özelliğini bilmediğim turkuaz renkli, akrilik saplı fırçasıyla ılık su eşliğinde yüzünde köpürtme yaparak tek perdede nefis bir tıraş olurdu. Yanağını öptüğümde en ufak bir batma hissettiğimi hatırlamıyorum. Tıraştan sonra yüzüne hiçbir şey sürmezdi. "Sürme hiçbir şey" derdi. "Cildin çok kısa sürede kendini toparlar, alıştırma".

Rahmetli babam tabii ki efektif bir referans olmayabilir. Ben sadece naçizane kendimin ve ciddi anlamda tecrübelenmiş yaşlı bir insanın deneyimlerini paylaşıyorum.

Uzun oldu kusura bakmayın. Biraz da babamı özledim galiba..

Sevgi dolu saygılar..