Yorumları: 624
Konuları: 17
Kayıt Tarihi: 2015
(17/06/2015, Saat: 08:37)protti Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Şapın güvenirliliğini tartışıyoruz. Oysa acı bademin su ile birleşince siyanüre dönüşen maddeler içerdiğini ise unutuyoruz
ŞOK ŞOK ŞOK
bi bu eksikti.acibadem de mi zararliymis.
bu kadar zararli maddelerin icerisinde yasamamiz bi sans demekki.yok sls yok paraben derken birde siyanur cikti.
walla korkar oldum birgun tras olurken kopuk yuzumde infilak edecek diye.
yetkililere sesleniyorum lutfen acilen bir aciklama...
Yorumları: 1,477
Konuları: 20
Kayıt Tarihi: 2013
Yetişkin bir insan 6-32 arası acı badem yerse siyanür zehirlenmesinden ölebilir bu bir gerçek fakat Cella'ya koku verirken hakiki yağ yerine parfüm kullandıkları için bize bir tehlikesi yok
Aslında acı badem'in içinde olup siyanüre dönüşen Amgydalin maddesi tatlı bademde de bulunuyor fakat çok çok daha az. 6-32 arası acı bademle siyanür zehirlenmesi geçirebilirken tatlı bademle aynısı yapmak için yaklaşık 2 kilo tatlı badem yemelisiniz. Neyse atın ölümü arpadan olsun
A ship in port is safe, but that's not what ships are built for.
-Grace Hopper
Yorumları: 814
Konuları: 1
Kayıt Tarihi: 2015
(17/06/2015, Saat: 17:04)Straht Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Yetişkin bir insan 6-32 arası acı badem yerse siyanür zehirlenmesinden ölebilir bu bir gerçek fakat Cella'ya koku verirken hakiki yağ yerine parfüm kullandıkları için bize bir tehlikesi yok
Aslında acı badem'in içinde olup siyanüre dönüşen Amgydalin maddesi tatlı bademde de bulunuyor fakat çok çok daha az. 6-32 arası acı bademle siyanür zehirlenmesi geçirebilirken tatlı bademle aynısı yapmak için yaklaşık 2 kilo tatlı badem yemelisiniz. Neyse atın ölümü arpadan olsun
Hani bir laf var ya demirden korksak trene binmezdik seklinde ---- bazı arkadaşlar geleneksel traşın tehlikelerinin! yeterince farkında değiller demekki,neyseki yeterli sayıda kimya fizik ve bilumum beşeri bilimler konusunda uzman katılımcı konusunda sıkıntı yokda telaşa kapılmıyoruz
) ...straht usta yorumunun sonu tam Haddok ça olmuş ...yakışır
insan sorunlarını anlatmak ile onlara çözüm bulmanın aynı şey olmadığını anladığında artık büyümüş demektir
Yorumları: 1,477
Konuları: 20
Kayıt Tarihi: 2013
(17/06/2015, Saat: 17:17)neoromancer Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Hani bir laf var ya demirden korksak trene binmezdik seklinde ---- bazı arkadaşlar geleneksel traşın tehlikelerinin! yeterince farkında değiller demekki,neyseki yeterli sayıda kimya fizik ve bilumum beşeri bilimler konusunda uzman katılımcı konusunda sıkıntı yokda telaşa kapılmıyoruz) ...straht usta yorumunun sonu tam Haddok ça olmuş ...yakışır
Teşekkürler
Pek çok konuda Amerika'dan pek hoşlanmasam da orda kaldığım süre boyunca gördüm ki bu adamlar halkına zararlı olabilecek yiyecek, içecek, ilaç, vs pek çok şeyi yasaklıyorlar. Hatta orada satılan yoğurdu bile bizim bildiğimiz ülkemiz yoğurt yapımında kullanılan maya ile yapmıyorlar zararlı diye. Bu yüzden yaptıkları siyasetten ve politikalarından hoşlanmasam da bir şeyler kullanmadan önce Amerika'da satışı var mı yok mu diye bakmayı adet edindim, eğer orda satışı varsa ve kullanımı yasadışı değilse bende kullanıyorum.
Haa tabi global firmalar zararlı olduğunu bile bile bir şeyler satmaya çalışıp bunu da hükümetlere yediriyor mudur ? İllaki.. Ama zaten şansa yaşadığımız bir ülkede en azından elimizden gelen kadar bilinçli yaşayıp zararlı şeylerden uzak yaşasak yeterli. Paranoyak olup dışarıda yemek yememe derecesine gelmekten bahsetmiyorum -ki bendeki bu kokoreç sevdası ile çok zor- sadece bir şeyler kullanmadan önce en azından zararı var mı diye bakmak faydalı olabilir.
A ship in port is safe, but that's not what ships are built for.
-Grace Hopper
Yorumları: 814
Konuları: 1
Kayıt Tarihi: 2015
(17/06/2015, Saat: 17:31)Straht Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Teşekkürler
Pek çok konuda Amerika'dan pek hoşlanmasam da orda kaldığım süre boyunca gördüm ki bu adamlar halkına zararlı olabilecek yiyecek, içecek, ilaç, vs pek çok şeyi yasaklıyorlar. Hatta orada satılan yoğurdu bile bizim bildiğimiz ülkemiz yoğurt yapımında kullanılan maya ile yapmıyorlar zararlı diye. Bu yüzden yaptıkları siyasetten ve politikalarından hoşlanmasam da bir şeyler kullanmadan önce Amerika'da satışı var mı yok mu diye bakmayı adet edindim, eğer orda satışı varsa ve kullanımı yasadışı değilse bende kullanıyorum.
Haa tabi global firmalar zararlı olduğunu bile bile bir şeyler satmaya çalışıp bunu da hükümetlere yediriyor mudur ? İllaki.. Ama zaten şansa yaşadığımız bir ülkede en azından elimizden gelen kadar bilinçli yaşayıp zararlı şeylerden uzak yaşasak yeterli. Paranoyak olup dışarıda yemek yememe derecesine gelmekten bahsetmiyorum -ki bendeki bu kokoreç sevdası ile çok zor- sadece bir şeyler kullanmadan önce en azından zararı var mı diye bakmak faydalı olabilir.
Monsanto ve benzeri bir çok endüstriyel kökenli firmanın olduğu obezitenin tavan yaptığı ,kanser oranı en yüksek üç ülkeden biri olan USA danmı bahsediyorsunuz..açıkçası şaşırdım....
Elbetteki orda bunun alternetiflerinin olduğunu biliyorum ama amerikada özellikle gıda sanayi çok ciddi suçlamalarla karşı karşıya kaldığı bir dönem vardı..en son durumu bilmiyorum ama sağlık sektörüyle alakalı M.Moore un yaptığı Siçko yu yanısıra yiyecek firmaları ve Lobicilik çalışmalarıyla alakalı Food Inc. , Super size me belgesellerini tavsiye ediyorum..amerika bence bu mevzuda çok yanlış bir örnek
insan sorunlarını anlatmak ile onlara çözüm bulmanın aynı şey olmadığını anladığında artık büyümüş demektir
Yorumları: 600
Konuları: 5
Kayıt Tarihi: 2015
Sonuçta ortada siyanür var, gliserinde cildin nemini alma riski
ASUS_T00J-D cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Yorumları: 1,477
Konuları: 20
Kayıt Tarihi: 2013
(17/06/2015, Saat: 17:49)neoromancer Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Monsanto ve benzeri bir çok endüstriyel kökenli firmanın olduğu obezitenin tavan yaptığı ,kanser oranı en yüksek üç ülkeden biri olan USA danmı bahsediyorsunuz..açıkçası şaşırdım....
Elbetteki orda bunun alternetiflerinin olduğunu biliyorum ama amerikada özellikle gıda sanayi çok ciddi suçlamalarla karşı karşıya kaldığı bir dönem vardı..en son durumu bilmiyorum ama sağlık sektörüyle alakalı M.Moore un yaptığı Siçko yu yanısıra yiyecek firmaları ve Lobicilik çalışmalarıyla alakalı Food Inc. , Super size me belgesellerini tavsiye ediyorum..amerika bence bu mevzuda çok yanlış bir örnek
Çok uluslu global firmaların bize yedirdiği nanelerin varlığını zaten yazımın ikinci paragrafında söylemiştim. Bunların hepsinin Amerika'da çıkmasının sebebi o firmaların sadece Amerika'da iş yapıyor oluşu değil daha çok orada bu firmaların bu yüzünü ortaya çıkartıp hem tazminat almaya çalışan hem de daha doğal bir dünya hedefleyen başka grupların olması ve sürekli davalar, araştırmalar vs yolu ile bu firmaları rahatsız etmeleri. Yani demem o ki bu firmaların pek çok ürünü o veya bu şekilde Avrupa, Asya veya başka kıtalarda pek çok ülkede kullanılıyor. Amerika en azından her zararlı ürünü değil fakat pek çoğunu yasaklayan veya en azından zararlı olduğunu söyleyen seçimi tüketiciye bırakan bir ülke. Tabii bu sadece benim bildiğim, belki halk sağlığı konusunda daha iyi çalışan bir ülke vardır. Kendi ülkemiz gibi sırf para uğruna hem doğayı hem insan hayatını hiç sanan bir ülkenin gıda kodeksi veya diğer tüketim ürünlerine dair kurallarına güvenmek yerine en azından insan canının daha çok para ettiği, daha çok değer verildiği bir ülkenin standartlarına güvenmek bana daha mantıklı geliyor.
Tabii hiç bir zaman en iyisini, en güvenlisini bulamayız fakat maksat ulaşabildiğim, bildiğim en iyisini aramak. Bu konuda da Amerika şuan için referans noktam. Bu konuda daha iyi bir ülke var kesinlikle öğrenmek isterim.
A ship in port is safe, but that's not what ships are built for.
-Grace Hopper
Yorumları: 994
Konuları: 18
Kayıt Tarihi: 2013
Caponlari takip edelim...
Yorumları: 1,512
Konuları: 11
Kayıt Tarihi: 2014
Japonlarin yerel tiras urunleri var mi acaba arko falan gibi? Hic denk gelmedim sahsen.
Yorumları: 814
Konuları: 1
Kayıt Tarihi: 2015
(17/06/2015, Saat: 18:27)Straht Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Çok uluslu global firmaların bize yedirdiği nanelerin varlığını zaten yazımın ikinci paragrafında söylemiştim. Bunların hepsinin Amerika'da çıkmasının sebebi o firmaların sadece Amerika'da iş yapıyor oluşu değil daha çok orada bu firmaların bu yüzünü ortaya çıkartıp hem tazminat almaya çalışan hem de daha doğal bir dünya hedefleyen başka grupların olması ve sürekli davalar, araştırmalar vs yolu ile bu firmaları rahatsız etmeleri. Yani demem o ki bu firmaların pek çok ürünü o veya bu şekilde Avrupa, Asya veya başka kıtalarda pek çok ülkede kullanılıyor. Amerika en azından her zararlı ürünü değil fakat pek çoğunu yasaklayan veya en azından zararlı olduğunu söyleyen seçimi tüketiciye bırakan bir ülke. Tabii bu sadece benim bildiğim, belki halk sağlığı konusunda daha iyi çalışan bir ülke vardır. Kendi ülkemiz gibi sırf para uğruna hem doğayı hem insan hayatını hiç sanan bir ülkenin gıda kodeksi veya diğer tüketim ürünlerine dair kurallarına güvenmek yerine en azından insan canının daha çok para ettiği, daha çok değer verildiği bir ülkenin standartlarına güvenmek bana daha mantıklı geliyor.
Tabii hiç bir zaman en iyisini, en güvenlisini bulamayız fakat maksat ulaşabildiğim, bildiğim en iyisini aramak. Bu konuda da Amerika şuan için referans noktam. Bu konuda daha iyi bir ülke var kesinlikle öğrenmek isterim.
Kıyaslama konusu TR olacaksa kesinlikle kabülüm bu dedikleriniz..Radyasyonlu cayları içen gıda ilacı çok diye EU dan geri gelen biberleri iç piyasaya sürebilen yöneticilerin idaresinde ki ülkenin güvenilirliği elbetteki ölçü olmamalı ..ama USA gibi bu sektördeki asıl yılanın başı konumundaki bir yapıyı (alternatif ,handmade doğa dostu üreticileri dışta tutarak) kriter olarak almak en azından etik açıdan doğru gelmiyor..neyse bu mevzu uzar,herkes kendi deneyimi ve hayata bakışına göre seçim yapıyor zaten..ama STANDART konusunda dünya ölçeğinde meşhur
bir ülkede (D) yaşayınca insan detaylar konusunda daha zorlayıcı hissediyor kendini ister istemez.....
Sağlık ve afiyet hayatımız da daim olsun
insan sorunlarını anlatmak ile onlara çözüm bulmanın aynı şey olmadığını anladığında artık büyümüş demektir