06/05/2018, Saat: 23:45
Artizanları Masaya Yatırdık! Yazı Dizisi
Bütün işletmeler para getiren tekrarlanabilir süreçlerdir,der Paul Freet ; ''Onun dışında kalan herşey hobidir.'' Tam da bu nedenlerden ötürü bütün işletmeler -ister milyon dolarlık bir marka,ister küçük bir sabun üreticisi- ;
a.Değeri olan bir şey yaratır ve onu dağıtır.
b.Bu değerin üretimi için insanların bu değeri istemesi veya buna ihtiyaç duyması gerekir.
c.Bu değerin fiyatı insanlar tarafından karşılanabilir düzeyde olmalıdır.
ç.Üretilen değer satın alanın ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamalıdır.
d.Üretilen değer işletmeye yeterli gelir sağlamalıdır ki işveren için faaliyetini sürdürmek anlamlı olsun.
Bu yazı dizisinde artizan sabun üreticilerin hangilerinin bir ''değer'' yaratabildiğini,artılarını-eksilerini,öne çıkan özelliklerini hep birlikte derinlemesine inceleyeceğiz.Ve bazen dost ''gerçekten acı'' söyleyecek!!!Her hafta yeni bir inceleme ile sizlerle!
UNCLE MARTİN:Martin Amca'mız gerçekten bizi mi düşünmüş?
Aşk herşeyi affeder mi?
Herşeyin kolay olmadığı o yıllar.Katılmış olduğum eğitimlerden bazıları o kadar zorlu,o kadar yorucuydu ki ''hayatın gerçek anlamda anlamını'' sorgulayan insanlar gördüm.Öyle ki bazı durumlarda açlık,yorgunluk ve stres bambaşka bir insana dönüştürüyordu beni ve diğerlerini.Ve bunların hepsi pırıl,pırıl yeni bir bröve için.Bröve de değil hani,herkes alamıyordu bir kere.Bunun içindi onca ter,zahmet ve gözyaşı.İş bröveye gelince Komutan karşında durur,metali göğsüne batacak şekilde tabiri caizse çakardı.Hiç canım acımadı.Bu bröve için nelere katlanmıştım,küçük bir iğne neydi ki?
Tabii o zamanlar yeterince cahil bir insan olarak; çekilen acı ne kadar büyük olursa, değer o kadar artar ilkesini bilmiyordum.İşte bunun içindir ki kendi ellerinle yaptığın scuttle dünyalar değerinde,ya o karaladığın şiir mi, Edip görse ağlardı. Bundan dolayıdır ki artık firmalar sizi de işin içine katmak için yeni ürünler tasarlıyorlar. Hazır çorba ama içine bir yumurta sen atıyorsun,lezzetli hale geliyor. Mobilyaları sen monte edince kolay kolay atamıyorsun mesela. Peki ürettiğin sabun sence güzel mi?
İlk incelememize konu olan Uncle Martin sabunları; hakkında onlarca sayfa yazı,bilgilendirme olduğu halde maalesef pek bulunabilir sabunlar değil.Haliyle bu da bir merak uyandırıyor insanda. Lord üstad yerli Qed diye methediyor, bir başka forumdaş nemlendirmesinden, bir başkası muhteşem köpüğünden dem vuruyor. Üstüne muhteşem pötibör kokusu ile yemede yanında yat deniyor. Zar zor olsa da siz forumdaşlar için iki sabun (kakolin ve doğal) bulabildik. Desteklerinden ötürü @Zeman üstada teşekkür ederim.
Gelelim sabunlara; burada bırakalım ben değil onlar konuşsun.
Soldaki forum tabiriyle kakolin , diğeri ise Martin Amca doğal tıraş sabunu. Koku olarak biri kötü,diğeri daha da kötü. Hani mide bulandıracak cinsten ama önceliğim performans olduğu için koku ikinci planda. Sentetik fırçalarla yapmış olduğum denemelerde maalesef bir sonuç alamadım. Domuz fırça ile daha iyi performans verdiğini yazmış Martin amcamız,ona kulak vereyim dedim ve...
Doğal tıraş sabunu iyi yükleme yapmama rağmen ustura tıraşı köpüğü kıvamında köpük verdi.Koruyuculuk ve kıvam vasat.
Kakolin daha da kötü.Her biri ile birer kere tıraş oldum emeğe saygı duyduğum için.Ama olmamalıydım.Köpük yeterince tüyo vermişti aslında tıraş konusunda.
Martin üstad emek harcamış,bilgisiyle tecrübesiyle bir sabun üretmiş,bunu da sırf iyilik olsun ,klasiktiras(nokta)com'da satılsın diye bir arkadaşa bağışlamış,hal böyleyken sabunu Geo sandalwood gibi banyo sabunu yapayım dedim lakin sonra kötüye,kötü demenin daha doğru olacağına karar verdim.Öyle ki bu yazıyı okuyan arkadaşlar belki buna istinaden bu sabunu temin edecekler ve vebal altına gireceğim. Martin amca teknik olarak bir sabun üretmiş ama bu tıraş sabunu değil.
Kötüye kötü demez isek iyi daha iyi hale nasıl gelecek? İşte böyle a dostlar, çöpü bazen boşaltın, sizi yalanlardan arındırır, gerçeği görmenizi sağlar.
bir yıl daha bitiyor
düşlerim,tasarılarım,yarım kalmış onca şey
her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden
bana mı öyle geliyor yoksa daha hızlı mı ilerliyor zaman
insan yaşlanırken?
düşlerim,tasarılarım,yarım kalmış onca şey
her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden
bana mı öyle geliyor yoksa daha hızlı mı ilerliyor zaman
insan yaşlanırken?