02/10/2013, Saat: 22:43
Merhaba arkadaşlar,
Babamın tıraş seremonisi dün gibi aklımda. Seremoni diyorum çünkü bir saatten uzun süren ve hep aynı sırada gerçekleşen bir olaydı onunkisi. Ocakta ısıttığı suyu sadece tıraş olurken kullandığı küçük maşrapasına doldurur, sonra maşrapaya musluktan bir miktar soğuk su ekleyerek suyu ılışlardı. Kömür sobasının ısıttığı odaya elinde tıraş malzemeleriyle gelişini hatırlıyorum. Divanın yanında yere minderini koyar, iki kat gazete serer ve tıraş malzemelerini hep aynı düzende gazete üzerine yerleştirirdi. Ortada içinde bana göre oldukça sıcak su bulunan maşrapası ve maşrapanın hemen sağında içinde tıraş malzemelerinin olduğu plastik tıraş kutusu... Özenle malzemeleri kutudan dışarı çıkarırdı. Önce alüminyum köpürtme kabının içerisine biraz tıraş kremi sıkar ve kabı maşrapa içerisinde yüzmeye bırakırdı. O seremonisine hazırlanmaya devam ederken sıcak su dolu kabın içerisinde krem yavaş yavaş erirdi. Divanın üzerine bir minder koyar ve aynasını kendisine bakacak şekilde bu mindere dayardı. Kutudan jiletli makinesini ve jilet kutusunu çıkarır, jilet kutusundan bir jilet alır, makineye takar ve makinenin vidasını sıkıştırırdı. Sıra köpürtmeye gelirdi. Köpük kabını ve fırçasını eline alır, suya bir kaç kez batırır, fırçanın kıllarını fazla suyunu atmak için eliyle sıkar ve köpük kabı içerisinde tıraş kremini köpürtmeye başlardı. İyice köpüren fırçayı yüzüne sürer ve dakikalarca yüzünü fırçalardı. Hep neden bu kadar uzun süre yüzünü fırçalıyor diye düşünürdüm. Köpük faslı bittikten sonra sağ dizini göğsüne yapıştırmış şekilde yerde otururken aynaya baka baka dikkatlice tıraş makinesini yüzünde gezdirirdi. Sol eliyle yanaklarını tutarken sağ eliyle jileti yanaklarından aşağıya indirirdi. Sakalların kesilirken çıkardığı sesleri hala duyar gibiyim. Her ne kadar bu işi hiç konuşmadan ve büyük bir ciddiyetle yapsa da ağzının kenarlarını alırken yanaklarını şişirmesini komik bulurdum. İlk kat bitince ikinci köpürtme faslı başlar ve bu da en az ilki kadar uzun sürerdi. Tıraş faslı bitince çabucak malzemelerini toplar ve lavaboya giderek yüzündeki bütün köpükler gidinceye kadar soğuk suyla defalarca yüzünü döverdi.
Sakallarım yüzümde yavaş yavaş belirmeye başladığında babam bana fırçalarından ve çift taraflı tıraş makinelerinden birini verdi. İlk tıraşlarımı bunlarla oldum. Yaşım ilerledi üniversite bitti, çalışma hayatı başladı. Sakal tıraşı olmak sadece bir görevmiş gibi geliyor ve alelacele yapıyordum bu görevi. Tabi ilk birkaç yıl kullandığım jiletli tıraş makinemin yerini dönemin en iyi kartuşlu makineleri almaktaydı. Fırça da kullanmıyor hazır tıraş köpükleri ve jellerle tıraş oluyordum. Bu durum bir yıl kadar önce arko berber tıraş sabunuyla karşılaşmama kadar devam etti. Denemek için aldığım arko tıraş sabununu bulduğum eski fırçamla kullandım ve bu "ucuz" ürünün ne kadar etkili olduğunu fark ettim. Fırça ve tıraş sabununun bu kadar etkili olduğunu keşfedince aslında yeni olan her şeyin eskisinden daha iyi olmayabileceğini anlamış oldum. Eski tıraş makinemi bulabilirim umuduyla bir paket jilet aldım (bulabildiğim derby'di), ancak makinemi çoktan atmıştım anlaşılan. Sonra çevremde jiletli makine aramaya başladım, birkaç tane de buldum ancak ne benim ne babamın kullandığı eski makinelerimizin kalitesinden çok uzaktılar. Ben de internete başvurdum ve geltir forumlarıyla bu şekilde tanıştım. Forumları okuyunca ve sakal tıraşı olmaktan zevk alan insanların bu kadar çok olduğunu görünce yalnız olmadığımı anladım. Bugün, yine geltir forumu sayesinde almaya karar verdiğim merkur futur elime ulaştı ve sabah tıraş olmamdan bu yana sadece 12 saat geçmiş olmasına rağmen tekrar tıraş oldum ve inanılmaz farkı gördüm. Şimdi babamın neden bu kadar uzun sürede tıraş olduğunu çok iyi anlıyorum.
Burada foruma yorumlarıyla katkıda bulunan insanlara çok teşekkür ederim. Ben de bundan sonra elimden geldiğince deneyimlerimi paylaşmaya çalışacağım. Uzun yazım için de kusura bakmayın ama birikmişti işte.
Saygılarımla.
Babamın tıraş seremonisi dün gibi aklımda. Seremoni diyorum çünkü bir saatten uzun süren ve hep aynı sırada gerçekleşen bir olaydı onunkisi. Ocakta ısıttığı suyu sadece tıraş olurken kullandığı küçük maşrapasına doldurur, sonra maşrapaya musluktan bir miktar soğuk su ekleyerek suyu ılışlardı. Kömür sobasının ısıttığı odaya elinde tıraş malzemeleriyle gelişini hatırlıyorum. Divanın yanında yere minderini koyar, iki kat gazete serer ve tıraş malzemelerini hep aynı düzende gazete üzerine yerleştirirdi. Ortada içinde bana göre oldukça sıcak su bulunan maşrapası ve maşrapanın hemen sağında içinde tıraş malzemelerinin olduğu plastik tıraş kutusu... Özenle malzemeleri kutudan dışarı çıkarırdı. Önce alüminyum köpürtme kabının içerisine biraz tıraş kremi sıkar ve kabı maşrapa içerisinde yüzmeye bırakırdı. O seremonisine hazırlanmaya devam ederken sıcak su dolu kabın içerisinde krem yavaş yavaş erirdi. Divanın üzerine bir minder koyar ve aynasını kendisine bakacak şekilde bu mindere dayardı. Kutudan jiletli makinesini ve jilet kutusunu çıkarır, jilet kutusundan bir jilet alır, makineye takar ve makinenin vidasını sıkıştırırdı. Sıra köpürtmeye gelirdi. Köpük kabını ve fırçasını eline alır, suya bir kaç kez batırır, fırçanın kıllarını fazla suyunu atmak için eliyle sıkar ve köpük kabı içerisinde tıraş kremini köpürtmeye başlardı. İyice köpüren fırçayı yüzüne sürer ve dakikalarca yüzünü fırçalardı. Hep neden bu kadar uzun süre yüzünü fırçalıyor diye düşünürdüm. Köpük faslı bittikten sonra sağ dizini göğsüne yapıştırmış şekilde yerde otururken aynaya baka baka dikkatlice tıraş makinesini yüzünde gezdirirdi. Sol eliyle yanaklarını tutarken sağ eliyle jileti yanaklarından aşağıya indirirdi. Sakalların kesilirken çıkardığı sesleri hala duyar gibiyim. Her ne kadar bu işi hiç konuşmadan ve büyük bir ciddiyetle yapsa da ağzının kenarlarını alırken yanaklarını şişirmesini komik bulurdum. İlk kat bitince ikinci köpürtme faslı başlar ve bu da en az ilki kadar uzun sürerdi. Tıraş faslı bitince çabucak malzemelerini toplar ve lavaboya giderek yüzündeki bütün köpükler gidinceye kadar soğuk suyla defalarca yüzünü döverdi.
Sakallarım yüzümde yavaş yavaş belirmeye başladığında babam bana fırçalarından ve çift taraflı tıraş makinelerinden birini verdi. İlk tıraşlarımı bunlarla oldum. Yaşım ilerledi üniversite bitti, çalışma hayatı başladı. Sakal tıraşı olmak sadece bir görevmiş gibi geliyor ve alelacele yapıyordum bu görevi. Tabi ilk birkaç yıl kullandığım jiletli tıraş makinemin yerini dönemin en iyi kartuşlu makineleri almaktaydı. Fırça da kullanmıyor hazır tıraş köpükleri ve jellerle tıraş oluyordum. Bu durum bir yıl kadar önce arko berber tıraş sabunuyla karşılaşmama kadar devam etti. Denemek için aldığım arko tıraş sabununu bulduğum eski fırçamla kullandım ve bu "ucuz" ürünün ne kadar etkili olduğunu fark ettim. Fırça ve tıraş sabununun bu kadar etkili olduğunu keşfedince aslında yeni olan her şeyin eskisinden daha iyi olmayabileceğini anlamış oldum. Eski tıraş makinemi bulabilirim umuduyla bir paket jilet aldım (bulabildiğim derby'di), ancak makinemi çoktan atmıştım anlaşılan. Sonra çevremde jiletli makine aramaya başladım, birkaç tane de buldum ancak ne benim ne babamın kullandığı eski makinelerimizin kalitesinden çok uzaktılar. Ben de internete başvurdum ve geltir forumlarıyla bu şekilde tanıştım. Forumları okuyunca ve sakal tıraşı olmaktan zevk alan insanların bu kadar çok olduğunu görünce yalnız olmadığımı anladım. Bugün, yine geltir forumu sayesinde almaya karar verdiğim merkur futur elime ulaştı ve sabah tıraş olmamdan bu yana sadece 12 saat geçmiş olmasına rağmen tekrar tıraş oldum ve inanılmaz farkı gördüm. Şimdi babamın neden bu kadar uzun sürede tıraş olduğunu çok iyi anlıyorum.
Burada foruma yorumlarıyla katkıda bulunan insanlara çok teşekkür ederim. Ben de bundan sonra elimden geldiğince deneyimlerimi paylaşmaya çalışacağım. Uzun yazım için de kusura bakmayın ama birikmişti işte.
Saygılarımla.
keyifli tıraşlar.
