Yazı çok bilgilendirici ve kendini okutan cinsten, paylaşım için teşekkürler. Araç kullanımında eğer salt olarak kullanım zevki arıyorsam yakıt tüketimi düşünülmeden yapılmış atmosferik bir benzinli motorun yerini hiç bir motor dolduramaz fakat günümüz şehirleri, trafiği gibi etmenler göz önüne alınınca genelde seçimimizi başka motorlardan yana yapmak gerekebiliyor. Türkiye'de yaşayan ve yılda ortalama 15bin KM yol yapan bir vatandaş için genelde tercih dizellerden yana kullanılıyor. Modern dizeller özellikle son yıllarda çıkan modeller CO2 emisyonları ile beraber gizli tehdit olan NOx emisyonuna da dikkat etmeye başladılar, yeni nesil BMW, Mercedes, Audi ve VW dizel araçları AdBlue kimyasalıyla desteklenen filtrelere sahip ve bu şekilde NOx emisyonu %40a kadar azaltılabiliniyor. Fakat ülkemizde alınan dizel araçların performansı yükseltilmek istenince yapılan ilk işlem hep katalitik konvertörü ve DPF filtreyi sökmek olduğu için ne kadar AR-GE yapılıp böyle teknolojiler geliştirilse de boş.
Son yıllarda çıkan turbo benzinli araçlar gelişmiş otomatik viteslerle de birleşince performansları artıp tüketimleri iyice düştü. Dizelin daha pahalı veya eşit fiyatla satıldığı ülkelerde turbo benzinliler ekonomik olarak dizelleri geçmiş durumdalar. Ülkemizde bile dizel-benzin farkı 45 kuruşun altına düştüğü zamanlarda KM/TL oranları birbirine yaklaşıyor. Ülkemiz petrol üretimi olmamasına rağmen Avrupa'nın en büyük tır filosuna sahip olduğu için ve tarımla uğraşan kesime daha çok masraf çıkmaması için mazot fiyatı çeşitli teşviklerle ve vergi indirimleriyle benzinin altında tutuluyor. Benzin/Dizel fiyatı eşitlense veya rafineri çıkış fiyatlarıyla orantılı olarak fiyatlandırılsa ülkemizdeki pek çok dizel kullanıcısı aracını satacaktır diye düşünüyorum =)
Birde bu emisyon işinin bence şöyle komik bir tarafı var; dünya denizlerinde şuan dolaşmakta olan pek çok gemi dizel yakıt kullanıyor pek azı ise benzin veya LPG/LNG kullanarak yol yapıyor. Bu dizel kullanan makineler ise bildiğimiz dizel yakıt değil baya baya katran kıvamlı, rafineride belki de asfalttan hemen sonra çıkan kalitesiz bir yakıt kullanıyor. California gibi çevre konusunda ekstra hassas bölgeler hariç dünya denizlerinde IFO 180 veya IFO 380 diye geçen yakıtlar kullanılıyor hemde 1-2 dizel arabanın yıllar içinde yakacağı yakıtı bir günde yakan gemiler tarafından kullanılıyor. Yakıtlar hakkında bilgi için: http://dev.ulb.ac.be/ceese/ABC_Impacts/g...efuels.php
Ortalama diyebileceğim günümüzde küçük kalmış 2000 TEUluk 180 metre civarlarında bir konteyner gemisini eko hızda seyir halindeyken elektrik için kullanılan dizel jeneratörler de dahil günde ortalama 30-35 ton yakıt harcar. Bu miktar geminin hızına göre 50+ tonlara kadar çıkabilir ki bu sadece 24 saat için. Evet otomobiller sayıca daha üstün olabilir fakat 24 saat boyunca kalitesiz, bol sülfürlü ve bol kurşunlu yakıtlarla çalışan gemiler NOx emisyonu söz konusu olunca daha ön plana çıkıyor olabilirler.
Gemilerle beraber bir diğer baş kirletici ise denetimsiz ve kaçak şekilde çalışan fabrikalar ve madenler. Özellikle Altın madeni aranırken kullanılan kimyasallar doğaya oldukça zararlı olmalarıyla biliniyorlar. Diğer çeşitli fabrikalar ise çeşitli regülasyonlarla denetlenen ve satışı yapılan ve görece temiz yakıt kullanan araçlardan çıkan gazları bile isteye solumamıza yol açacak kadar zehirli gazı doğaya salabiliyor.
Yazıyı biraz uzattım kusuruma bakmayın, okuduğunuz için teşekkürler =)
Son yıllarda çıkan turbo benzinli araçlar gelişmiş otomatik viteslerle de birleşince performansları artıp tüketimleri iyice düştü. Dizelin daha pahalı veya eşit fiyatla satıldığı ülkelerde turbo benzinliler ekonomik olarak dizelleri geçmiş durumdalar. Ülkemizde bile dizel-benzin farkı 45 kuruşun altına düştüğü zamanlarda KM/TL oranları birbirine yaklaşıyor. Ülkemiz petrol üretimi olmamasına rağmen Avrupa'nın en büyük tır filosuna sahip olduğu için ve tarımla uğraşan kesime daha çok masraf çıkmaması için mazot fiyatı çeşitli teşviklerle ve vergi indirimleriyle benzinin altında tutuluyor. Benzin/Dizel fiyatı eşitlense veya rafineri çıkış fiyatlarıyla orantılı olarak fiyatlandırılsa ülkemizdeki pek çok dizel kullanıcısı aracını satacaktır diye düşünüyorum =)
Birde bu emisyon işinin bence şöyle komik bir tarafı var; dünya denizlerinde şuan dolaşmakta olan pek çok gemi dizel yakıt kullanıyor pek azı ise benzin veya LPG/LNG kullanarak yol yapıyor. Bu dizel kullanan makineler ise bildiğimiz dizel yakıt değil baya baya katran kıvamlı, rafineride belki de asfalttan hemen sonra çıkan kalitesiz bir yakıt kullanıyor. California gibi çevre konusunda ekstra hassas bölgeler hariç dünya denizlerinde IFO 180 veya IFO 380 diye geçen yakıtlar kullanılıyor hemde 1-2 dizel arabanın yıllar içinde yakacağı yakıtı bir günde yakan gemiler tarafından kullanılıyor. Yakıtlar hakkında bilgi için: http://dev.ulb.ac.be/ceese/ABC_Impacts/g...efuels.php
Ortalama diyebileceğim günümüzde küçük kalmış 2000 TEUluk 180 metre civarlarında bir konteyner gemisini eko hızda seyir halindeyken elektrik için kullanılan dizel jeneratörler de dahil günde ortalama 30-35 ton yakıt harcar. Bu miktar geminin hızına göre 50+ tonlara kadar çıkabilir ki bu sadece 24 saat için. Evet otomobiller sayıca daha üstün olabilir fakat 24 saat boyunca kalitesiz, bol sülfürlü ve bol kurşunlu yakıtlarla çalışan gemiler NOx emisyonu söz konusu olunca daha ön plana çıkıyor olabilirler.
Gemilerle beraber bir diğer baş kirletici ise denetimsiz ve kaçak şekilde çalışan fabrikalar ve madenler. Özellikle Altın madeni aranırken kullanılan kimyasallar doğaya oldukça zararlı olmalarıyla biliniyorlar. Diğer çeşitli fabrikalar ise çeşitli regülasyonlarla denetlenen ve satışı yapılan ve görece temiz yakıt kullanan araçlardan çıkan gazları bile isteye solumamıza yol açacak kadar zehirli gazı doğaya salabiliyor.
Yazıyı biraz uzattım kusuruma bakmayın, okuduğunuz için teşekkürler =)
A ship in port is safe, but that's not what ships are built for.
-Grace Hopper
-Grace Hopper