24/05/2017, Saat: 09:10
Tarih üzerine Yazılar, Savlar, Sorular
|
24/05/2017, Saat: 11:01
MİNOTOR :
Kutsal bir soydan gelen Kral Minos , Yunan Mitolojisi’nde geçen tanrıların kralı Zeus tarafından taçlandırılır ve her dokuz senede bir kendisine yine Zeus tarafından verilen emirlere göre Girit’i yönetir . Minos, Helios ve Crete’in kızları olan Pasiphae ile evlenir. Bu evlilikten dört erkek ve dört kız çocuğu olur . Bu çocukları ile beraber Knossos sarayında yaşarlar . Bir gün Minos , Poseidon’a kurban sunmak ister ve ondan kendisine uygun bir kurban vermesini ister . Bunu duyan Poseidon Minos’a beyaz bir boğa gönderir (Girit Boğası) . Kral Minos bu boğayı kurban edileceği yere götürür . Fakat kurban etmeye kıyamaz ve onun yerine başka bir boğayı kurban eder . Bunu farkeden Poseidon çok sinirlenir ve onu cezalandırmak amacıyla , kraliçe Pasiphae’yi boğaya âşık eder . O zamanlar Knossos sarayında Daidalos adında çok zeki bir mühendis yaşarmış . Daidalos , Kraliçenin emri üzerine ahşaptan yapılmış üzerine deri geçirilmiş bir inek makedi yapar . Ardından kraliçe bu makedin içine saklanır ve boğa ile birlikte olur . Bu birliktelik sonrasında, boğa başlı insan vücutlu bir yaratık yani “Minotor” doğar… Minotor ilk başta diğer çocuklar gibi büyütülmesine rağmen zaman içerisinde yırtıcı hale gelir ve insanla beslenmeye başlar . Bu hareketleri durdurulamayınca , babası Minos , Daidalos’a içinden çıkılması imkânsıza yakın bir yapıya sahip olan Labirent’i (Labyrinthos) inşa ettirir ve Minotor’u buranın ortasına koyar . Minotor buradan çıkış yolunu bulamayınca Labirent’in içerisinde yaşamaya başlar . Efsane bu noktadan sonra bir süre Atina’da devam eder . Kral Minos’un oğlu Androgeos , Panathenaia oyunlarına katılmak için Atina’ya gider . Fakat bütün oyunları kazanınca kıskançlık nedeniyle öldürülür . Bu olayın Ardından Kral Minos , Atina’ya ve çevresindeki şehirlere sefer düzenler ve kazanır . Savaş sonrasında Atina’yı haraca bağlar . Bu haraca göre her yıl yedi oğlan ve yedi kız Minotor’a kurban edilmek üzere gönderilecektir . Haraca mahkum edilen Atinalılar için üçüncü kurban zamanında işler değişir . Atina Kralı Aegeus’un oğlu Theseus kurban edilmek için gönderilen gençlerin arasına katılarak Minotor’u öldürmek için Girit’e doğru yola çıkar . Theseus babasına , eğer Minotor’u öldürüp Labirent’ten sağ çıkarsa gemisine beyaz bayrak çekeceğini , ama ölürse mürettebatının siyah bayrak çekeceğini söyler . Girit’e varıp saraya geldiklerinde ise Kral Minos’un kızı Ariadne ve Phaedra , Theseus’u görür ve ona aşık olurlar . Bunun üzerine Prenses Ariadne , Theseus’u kurtarmak için Daidalos’tan labirentin çıkışı ile ilgili yardım ister . Daidalos, Ariadne’ye çıkış yolunu anlatır ve bir iplik yumağı verir . Theseus bu sayede Labirent’e girerken , ipliği girişe bağlar , ardından Minotor’u uykusunda yakalar ve onu öldürür . Bazı kaynaklarda bu olay Minotor’la savaşıp kılıçla öldürdüğü şeklindedir . Theseus, Labirent’te kurban edilmesi düşünülen gençleri ve Ariadne ile Phaedra’yı alıp yola çıkar. Dönüşte yol üzerinde olan Nakşa (Naksos) adasına uğrarlar fakat burada uyuyakalan Ariadne’yi unutup devam ederler. Babasına verdiği sözü unutan Theseus , gemiye beyaz bayrak çektirmeyi unutur . Limandan gemileri izleyen Atina Kralı Aegeus , gemide dalgalanan koyu renk yelkenleri görünce oğlunun öldüğünü sanar ve kendini denize atar ve boğulur . Bu olayın sonrasında o deniz Kralın adıyla anılır ve adı Ege Denizi olur (Aegean Sea) ...
24/05/2017, Saat: 12:25
24/05/2017, Saat: 12:37
(24/05/2017, Saat: 12:25)SumNauta Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Güzel paylaşımın için teşekkürler @Serjames kardeşim. Saol abi
2. Dünya Savaşında kullanılan bir çocuk oyuncağı:
Artık çevremde hiç görmüyorum ama bizim çocukluğumuzda tenekeden yapılmış, çok ucuz bir oyuncak vardı, bastırınca klik sesi çıkartan, hepimizin elinde onlarla tüm mahalleyi inletirdik tüm çocuklar. Forumun genç üyeleri "abi bizim yaşımız yetmiyor, biz senin gibi II. Abdülhamit dönemine yetişemedik, anımsamıyoruz" demesinler, o kadar da eskilerden bahsetmiyorum İşte Amerika'da o yıllarda çocuklar tarafından çok sevilen bu Clicker oyuncağı, 2. Dünya Savaşı'nın kaderini değiştiren, Müttefik kuvvetlerin Fransa kıyılarına yaptıkları çıkartmada (D-Day) kullanıldı. Gece indirilen paraşütçü birliklerinin o karanlıkta yakınlarına gelenlerin düşman olup olmadığını anlamaları için bu oyuncağın kullanılabileceği gelmişti Amerikan ordusundan bir subayın aklına. Karanlıkta seslenerek kendilerini düşman kuvvetlerine ele vermek yerine, karanlıkta ilerleyen Amerikan askerlerine, bir hareket duymaları durumunda bu aletle 1 click sesi çıkarmaları, eğer geri dönüş olarak 2 click sesi duymazlarsa karşılarındakinin düşman kuvvetler olduğunu anlayıp ateş açmaları istenmişti. Bu oyuncaktan yüksek miktarda üretildi ama sadece 101. Amerikan Hava birliği paraşütçülerine dağıtıldı (82. Hava birliğindeki paraşütçülere neden dağıtılmadığını bulamadım, belki de ordudaki yüksek bürokrasiden dolayı üretilen miktar yanlış hesaplanıp yetmemiş miydi acaba ?) Yıllar önce D-Day çıkartmasına katılmış yaşlı bir Amerikalıyla sohbet ederken, 5/6 Haziran 1944 gecesi dağıtılan bu clicker'ları kaybeden askerlerin karşıdan tek click sesi duyduklarında 'durun ateş etmeyin, clicker'ımı kaybettim' diye seslendiklerini anlatmıştı. Sent from my iPad using Tapatalk
26/05/2017, Saat: 13:48
Evet hatirliyorum, hatta D-day filmlerinden birinde bu sahne vardi, amerikali asker gece karsidan gelen birini göruyorlve tek klik yaparak cevap bekliyor. Karsidan iki klik sesi gelince 'selam kardes naber' modunda yaklasiyor ona, tabii alman askeri zimbaladi onu alnindan, sonrasinda yine mavzer silahini kurdu cift klik! Ben cocukken bu oyuncaklardan vardi, demek savas sonrasi bunlari geri kalmis ulkelere göndermisler oyuncak diye.
26/05/2017, Saat: 17:42
Yok aslında oyuncağın bu kadar kaliteli olmayan teneke ve çok ucuz modelleri, Amerika'dan başlayan bir çocuk ilgisiyle tüm dünyaya yayılmış, yapımı kolay ve ucuz bir şey.
İlk fotoğraf orijinal çocuk oyuncağını gösteriyor, sonrakiler Amerikan paraşütçüleri için üretilenler....Yoksa savaşta kendilerine dağıtılan bu kaliteli olanını saklamış anı olarak askerler. Başka ülkelere dağıtılacak kadar da değil zaten. Biz yerli tenekeden olanları, çocukken fiyat/kalite performansını çok beğenerek kullandık Sent from my iPad using Tapatalk
26/05/2017, Saat: 18:37
Konuyla ilgilenenlere keyifli bir okuma önerisi:
Sent from my iPad using Tapatalk
27/05/2017, Saat: 00:36
Osprey, Askeri Tarih'le ilgili çok sayıda kitaplar serisiyle dünyanın en prestijli yayın evlerinden birisi...bir çok farklı serisinden kitabı okuma şansım oldu. Geçenlerde Osprey'in 'Büyük Komutanlar' serisinde yayınladığı 'Mustafa Kemal Atatürk' kitabının (yazarı: Edward Erickson) Türkçe'ye çevrildiğini gördüm. Bu vesile ile o kitaptan kısa bir bölümü burada paylaşayım istedim: "Mustafa Kemal, Harp Akademisi'nde öğrenci olarak başladığı kariyerini, nispeten kısa sayılacak bir sürede, milletinin başkomutanlığını üstlenerek zirveye ulaştırmıştı. Ancak özellikle dikkat edilmesi gerekir ki, zamansal açıdan kısa sayılacak bu kariyerin olağandışı uzunluktaki bir kısmı sıcak çatışma içinde geçmişti. Mustafa Kemal'in zirveye tırmanışı, içinde savaştığı olağandışı çeşitlilikteki iklim, arazi ve harekat dikkate alınırsa daha da göz alıcı bir hale gelir. Mustafa Kemal küçük rütbeli bir zabit olduğu günlerde Necef Çölü ile Makedonya dağlarındaki tedip ve tenkil harekatıyla vazifeli askerlere kumanda etmiş; hem de bir seyyar ordu karargahında kurmay heyetinde görev yapmıştı. Trablusgarp'ın çölleri ile tepelerinde geçirdiği bir sene zarfında İtalyan işgalcilere karşı gerilla birliklerini teşkil ve idare etmişti........Avustralyalılara karşı savaşan bir tümen komutanı iken başarılı bir önleme muharebesi ile acil savunma gerçekleştirmişti. Ardından, Gelibolu'nun bozuk arazisinde kolordu boyutundaki kuvvetlerle acil taarruzlarda bulundu. Anafartalar'da savunma ve karşı saldırı görevleri icra eden kolordu boyutunda muharebe gruplarını idare etti. Kafkas cephesindeki dağlarda Ruslara karşı kolordusuyla kasti savunma gerçekleştirdi. Filistin'in yarı kurak çöllerinde bir ordu komutanı olarak, aman vermez İngiliz baskısı altında 20. Yüzyıldaki en başarılı geri çekilme harekatlarından birisini yürüttü. Başkomutanlık makamında iken, Yunanlılara karşı Batı Anadolu'da bir ordular grubunu yönlendirdi. Mustafa Kemal, milli kuvvetlerin yeniden yapılandırılması ile talimini sağladıktan sonra, iki Yunan kolordusunun imhasını getiren muhteşem bir kapan harekatı planlamış ve kuşatıcı kıskaçların kapandığı son safhayı bizzat idare etmişti. Bunun ardından gerçekleşen bir stratejik takip ile de Yunanlılar Anadolu'dan sökülüp atılmışlardı. Mustafa Kemal gittiği her yerde başarı kazanmıştı; üstelik bunlar çoğunlukla çok parlak başarılardı. Bütün bu tecrübeler 17 yıla sığdırılmıştı. Dahası bu sürenin büyük kısmı zarfında elinde bulunan kuvvetler endüstrileşmemiş çok milletli bir imparatorluğun zorunlu askerlik hizmeti veren ve çoğunlukla okuryazar olmayan köylülerinden ibaretti. En büyük başarıları şüphesiz Gelibolu'daki savunma harekatı, Filistin ile Suriye'den ricat ve Milli Kuvvetleri 1922'de Yunanlılara bozgun getirecek şekilde yeniden canlandırışıdır. Ne Osmanlı ordusunun ne de Milli Kuvvetlerin Mustafa Kemal olmadan aynı başarıları kazanabilecekleri bir alternatif senaryo düşünmek çok güçtür. " Sent from my iPad using Tapatalk
27/05/2017, Saat: 13:06
Harp tarihinde çokça okutulmakla beraber Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü asıl Atatürk yapan ne askeri dehası ne de er meydanında yaptıklarıdır.O'nu önemli kılan savaştan sonra yaptıklarıdır ve bu O'nu büyük bir lider,devlet adamı ve reformcu yapmıştır.Ruhu şad olsun!
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
bir yıl daha bitiyor
düşlerim,tasarılarım,yarım kalmış onca şey her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden bana mı öyle geliyor yoksa daha hızlı mı ilerliyor zaman insan yaşlanırken? |
« Önceki Konu | Sonraki Konu »
|
Konu ile Alakalı Benzer Konular | |||||
Konular | Yazar | Yorumlar | Okunma | Son Yorum | |
Tarih ve Ornekleri. | 3RD1 | 28 | 18,801 |
30/05/2020, Saat: 05:36 Son Yorum: MetsGo |
Konuyu Okuyanlar: