Yorumları: 120
Konuları: 17
Kayıt Tarihi: 2014
(05/11/2016, Saat: 18:05)Selman Adlı Kullanıcıdan Alıntı: 200-250 lira arası tükenmez yada dolma kalem tavsiyesi verebilir misiniz?
Aradığım özellik ince yazması. Okumayı zorlaştıracak kadar ince ve renksiz de olmasın öyle. Çok rezalet bi yazım var kalem kalınlaştıkça iyice okunmaz hale geliyor.
Kullan at kalem yerine sürekli kullanacağım kalem almaya karar verdim fakat konuyla alakalı bilgim yok.
TWSBI dolma kalem bakabilirsiniz. Belki biraz aşar bütçeyi. Günlük kullanıyorum ben.
Biraz daha bütçe ile ikinci el Pelikan M200 de alabilirsiniz.
Daha uygun fiyatlı Pilot Metropolitan veya Pilot78 de alınabilir.
Daha da uyguna Scrikkss 33 set alabilirsiniz.
İnce uç istiyorsanız dolma kalem ucunda F uç hatta belki EF uç seçmelisiniz.
Yorumları: 270
Konuları: 2
Kayıt Tarihi: 2016
(06/11/2016, Saat: 20:46)Viyaduk Adlı Kullanıcıdan Alıntı: TWSBI dolma kalem bakabilirsiniz. Belki biraz aşar bütçeyi. Günlük kullanıyorum ben.
Biraz daha bütçe ile ikinci el Pelikan M200 de alabilirsiniz.
Daha uygun fiyatlı Pilot Metropolitan veya Pilot78 de alınabilir.
Daha da uyguna Scrikkss 33 set alabilirsiniz.
İnce uç istiyorsanız dolma kalem ucunda F uç hatta belki EF uç seçmelisiniz.
Teşekkürler inceleyeceğim bunları
Yorumları: 52
Konuları: 3
Kayıt Tarihi: 2015
Twisbi eco için Hollandalı bir site var baska bir başlıkta paylasmistimm, ben oradan almıştım. 28€+makul bi shipping ücretiyle oradan satın alabilirsiniz.
Yorumları: 127
Konuları: 0
Kayıt Tarihi: 2015
Daha önce bu başlığı görmemiştim. Tıraş dışı konuları biraz karıştırmak lazım. Takıntı seviyesinde olmasa da kalemleri severim. Pek fazla marka ve model bilmiyorum ama yolum Sirkeci taraflarına düştüğünde kalemcilerin vitrinlerine bakmadan geçemem. Bunlarda günlük kullandığım kalemlerim:
Yorumları: 1,289
Konuları: 3
Kayıt Tarihi: 2013
2.0mm uçlu kurşun kalemlerim...
https://www.facebook.com/KariaBrushWorks
Yorumları: 1,143
Konuları: 16
Kayıt Tarihi: 2015
Akif, yapma böyle şeyler. Staedtler'leri dizmişsin yan yana
SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Dünyayı görüşüne göredir, insanın dünya görüşü. Maddeci için, gözyaşı tuzlu su, kalp ise kan pompasıdır...
Yorumları: 1,289
Konuları: 3
Kayıt Tarihi: 2013
Sağol abi, aile yürüdü gitti
)
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
https://www.facebook.com/KariaBrushWorks
Yorumları: 658
Konuları: 27
Kayıt Tarihi: 2017
Ben de çok uzun yıllardır Dolmakalem meraklısıyım...sadece dolmakalem değil, her tür kalemi çok severim, mekaniklerini, tasarımlarını görmek hoşuma gider....ama asıl takıntım dolmakalemler....yazmak için Dolmakalem dışında başka bir kalem kullanmadım Lise 1'den bu yana. Koleksiyonumun her bir kalemini dönüşümlü kullanırım 2 haftada bir 5 dolmakalemi yeni mürekkeple yükleyerek rotasyona sokarım.
Enis Batur'dan bugün okuduğum bir yazıyı ekleyeyim:
"Kalem
Kelime eski Yunanca'dan türemiş, Arapçaya o yoldan geçmiştir, yazı yazılan kamış için kullanılagelmiştir. Güzel yazı ya da hat sanatı bağlamında farklı, derin anlamlar kazanmıştır. Bugün kullanılan araçların başlıcaları dolmakalem, kurşun kalem, tükenmez kalem yazma alışkanlığının yaygınlığa ulaşması, yurttaşlara okuma-yazma öğrenme zorunluluğunun dayatılması ile beş kıtada dolaşıma çıkmıştır. Kurşunkalem, bir sanayi ürünü olarak 1903'de Binney and Smith firması tarafından üretildi. Tükenmez kalemin patentini Amerikalı John Loud 1888'de almışsa da Macar kökenli Biro biraderler 1935'te buluşu geliştirdi. Tükenmez kalem deyişi, yaklaşık 3 kilometrelik bir çizgi çekilebildiği için seçilmiştir. İlkel dolmakalem örnekleri, 1780'den başlayarak İngiliz Harrison tarafından imal edilmiştir. Gene de dolmakalemin mucidi olarak 1883'te yarattığı ürün ile Amerikalı Lewis Waterman anılır."
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Yorumları: 658
Konuları: 27
Kayıt Tarihi: 2017
(04/01/2013, Saat: 23:24)martin Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Kalemlere olan hayranlığım ilkokul yıllarına kadar gider. Kurşun kalemin zevkini de taa o yıllarda belleğime kazıdım.
1970'ler:
Çocukluğum 1970'lerde geçti (yaşımı da saklamayayım 1967 doğumluyum) O yıllarda her hafta Cuma günleri annemle mahalledeki pazara giderdik. pazarda beyaz boya üzerine renkli desenleri olan, silgisi parlak sarı metalden ve gövdesi koyu renkli bir ağaçtan imal edilmiş ve HB olmasına rağmen Türk HB'lerinden daha koyu ve daha akıcı yazan bir mineye sahip Çin kalemleri satılırdı. hiç unutmuyorum tanesi 1 liraydı. Eğer pazar alışverişinden parası artarsa annem bana o çok sevdiğim beyaz Çin kurşun kalemlerinden bir tane alırdı. Bunlar babamın genellikle düzineyle alıp bana tek tek verdiği mavi boyalı silgisiz ve silik yazan kurşun kalemlerden çok daha iyiydi. İlkokulda kurşun kalem kullanmak zorunluydu. Defterimize tükenmez kalemle yazı yazamazdık. Liseye giden abi ve ablaların defterlerinde tükenmez kalem kullandıklarını görünce çok imrenirdim. Tükenmezle yazmak büyük işiydi yani.
1980'ler:
Ortaokul, lise ve üniversite yıllarım 1980'lerde geçti. O yıllarda klasik kurşun kalemlere olan ilgimi kaybettim sayılır. Ucuz tükenmez kalemler ve yeni çıkan fırlama 0.5 versatillerle yazmaya başladım. 1980'lerin başında ortaokul resim öğretmenimin kullandığı metal versatil 0.5 kurşun kalemi görünce çok şaşırmıştım. Kaliteli bir tükenmez kalemden bile daha pahalı olan bir kalemdi bu. Bir müddet sonra sınıftaki bir kaç zengin çocuğunda da görmeye başladık. Sonraları bizim gibi halk çocukları da alabilsin diye plastikten ucuzları da çıktı ama onlarla yazmak metalleri kadar zevkli değildi.
Bu mekanik kurşun kalemlere kısaca sıfırbeş diyorduk. Daha sonra 0.7 olanları da çıkacaktı ve 0.5'lerden daha iyi yazacaktı. Lise yıllarım boyunca hep bu zırt pırt ucu kırılan sıfırbeşlerle doldurdum defterlerimi. (Bu arada keşke lisedeki ders defterlerimi atmasaydım şimdi dönüp bir bakmak isterdim.) O yıllarda yani seksenlerin başında tükenmez kalemlerin kalitesinde bir artış başlamıştı. 0.5mm uçlu incecik yazan ve uç kısmı metal gövdesi plastik kalemler çıkmıştı piyasaya. Bunların yanında basmalı tip ucuz kalemler de vardı. Bir de biraz parası olanlar için Amerikan malı Shaffer marka ince ve gayet ergonomik yandan basmalı tükenmez kalemler gayet modaydı. Dolmakalemler ise pompalı olduklarından devamlı akıttıkları ve çabucak bozuldukları için sadece ödevlerde zorunlu olarak kullandığımız başbelası şeylerdi. Kartuşlu dolmakalemlerin çıkmasına ise daha epey zaman vardı. Seksenlerin ortasında üniversiteye geldiğimde tükenmez kalemleri tahtından indiren ve dolmakalem gibi yazıp onun gibi akıtmayan harika bir Japon ortaya çıktı. PİLOT V5. İlk piyasaya çıktığında neredeyse on ucuz tükenmez edecek kadar pahalı bir kalemdi ama bu kalemle yazmak gerçekten büyük bir zevkti.
Burada kalem ile kâğıt arasındaki uyumu da ele almak lazım. Üniversite yıllarımda tükenmez kalemlerden bu kadar memnun olmamın nedeni teksir kâğıtlara yazmamdı. Çünkü tükenmezler sarı saman üzerine en iyi yazan kalemlerdir. Mürekkep dağılmaz ve kağıt tarafından çok iyi emilir. Kağıdın emici özelliği de tükenmezin akmasını önler. Oysa tükenmezler kaliteli beyaz kağıt üzerinde hemen akma yaparlar. Fakat o yıllarda bilgisayar yazıcıları olmadığı için kaliteli beyaz kâğıt da yoktu, dosya kağıdı adıyla satılan çizgili ya da çizgisiz beyaz kağıtlar da aslında bir çeşit saman kâğıttı. İşte Pilot piyasaya daldığında kaliteli beyaz defterlerin de önü açılmış oldu. Bu kalemle beyaz kâğıda daha iyi yazılıyordu. hiç akıtmadan ve çizgi kalınlığı hiç değişmeden yazabilen bu kalemler iğne uçlu olduklarından oldukça ince yazabiliyorlardı. Daha sonra piyasaya bir çok marka ve modelde jel kalemler çıkacaktı. Ben üniversitedeki defterlerimi en ucuz saman kağıdından seçtiğim için bu kağıtlara yine ucuz tükenmezlerle yazdım. Pilot ise imza atmak ve ödev, dilekçe yazmak için kullandığım değerli bir kalemdi.
1990'lar:
Kurşunkaleme geri dönüş
90'lı yılların başındayken Amerikan filmlerinde bir şeyler dikkatimi çekti. Adamlar hep sarı kurşunkalem kullanıyorlardı. Masalarında uçları sivriltilmiş sapsarı kalemlerden beşer onar bulunduruyorlardı. Bunlara baka baka Amerikan tarzı sarı kurşun kalem merakı sardı beni. Girdiğim kırtasiyecilerde sarı Amerikan kurşun kalemleri aradım durdum.
Sanırım bunu talep eden tek ben değildim ki Amerikan tarzı kalemler kırtasiyecilerde görünmeye başladı. Bu kalemlerin şahı da yukarda resmi görünen Dixon marka kalemlerdi. Hiç unutmam Ankara'nın ilk açılan AVM'lerinden Beğendik'te 1991 yılında Dixon Trimline denen ince kalemlerden bir düzine bulmuştum. Tabi ki mal bulmuş mağribi misali hemen atladım üzerine. Hâlâ bunlardan bir kaç tane vardır masamın üzerinde. Tam yirmi yıldır bozulmadan duruyorlar öylece. Okuduğunuz satırların taslağını da bu kalemlerden biriyle yazdım.
Sıfırbeşlerin istilasına rağmen sarı kurşunkalemlerin hâlâ rağbet görmesi ilginç olduğu kadar da sevindiriciydi. Sanırım bunda Amerikan film ve dizilerinin epey etkisi olmuştur. Tarihçiler belki de bunu Amerikan kültür emperyalizminin en zararsız versiyonu olarak sınıflandıracaklardır.
Bir süre sonra herşeyi taklit eden Çinliler dünyayı sarı kurşunkaleme boğdular. Ama bir türlü Amerikalıların sarı ile turuncu arasındaki orijinal rengini tutturamayıp basit bir sarıya boyayıp sattıkları bu kalemler, aslında çocukluğumun beyaz boyalı Çin kalemlerinin sarısından başka bir şey değildi. Amerikan kalemlerinden çok ucuza geldiğinden bu sefer rastladığım Çin sarı kalemlerini almaya başladım. bu kalemlerin süpermarketlerdeki fiyatları inanılmaz ucuzdu. çocukluğumun iki kalemine ödediğim parayla bir düzine kalem alabiliyordum. Artık hepsini tüketme ümidini yitirdiğim kurşun kalem stokum bu şekilde oluşmaya başladı. Bu arada bir de boyasız natürel ahşap kurşun kalemler belirdi, onları da fırsat buldukça topladım.
Sarı kurşun kalemlere olan ilgimin sadece benim kişisel kırtasiye sapıklığımdan kaynaklanmadığını ADEL firmasının executive modeli olarak piyasaya sürdüğü sarı kurşun kalemlerden anladım ve içim rahatladı.
1994 yılında İngiltere'ye gittim ve orada beş yıl kaldım. bu süre zarfında gerek üniversitenin içindeki kırtasiyecide gerekse şehrin büyük kırtasiyecilerinde bolca zaman geçirdim. Her kırtasiye manyağı gibi canım sıkıldıkça oralara gidip hiç ihtiyacım olmayan kalem ve defterlerden almak beni rahatlatıyordu. Bu arada Türkiye'de olmayan defterlerleri orada gördüğümde alıp biriktirmeye başladım. Böylece defter stokum da oluşmaya başladı. Henüz efsanevi MOLESKİNE'ler arzı endam etmemişti. İngiltere'de beni şaşırtan bir şey de Amerikan tarzı sarı kurşun kalemlerin bu Anglosakson anavatanında pek tutulmamasıydı. İngilizler daha çok kırmızı renkte Berol marka kendi kurşun kalemlerini seviyordu. Ama bir süre sonra sarı Çin kurşun kalemleri İngiliz piyasasını da doldurdu. Bir gün İngiltere'de Amerikan office 1 store adlı Amerikan kırtasiye zincirinin büyük bir mağazasında Dixon'un Oriole modelini buldum ve sanırım onbeş yirmi düzine kadar satın aldım. Çünkü Türkieye'ye dönünce bunlardan bulamayacağımı zannediyordum. Bu Dixon'lar hâlâ kurşun kalem stokumun en büyük parçasını oluşturuyor. Yıllar sonra ben New York'a indiğimde Manhattan'daki ünlü The New Yorker Otelinin hemen karşısındaki kırtasiyeci, Amerika'ya gelişimin ilk saatinde girdiğim ilk dükkan olmuştu ve orada Dixon'un Ticonderaga modelinden bir kaç düzine almıştım. Sonraları eşimin Boston ziyaretinde bir düzine de ona sipariş etmiştim.
Tüm bunlar olurken evdeki kalem sayısı o kadar artmıştı ki onları kullanıp tüketmemin kalan ömrüme sığmayacağını acı bir şekilde idrak etmeye başladım. Çünkü bir kurşun kalem neredeyse 45.000 kelime yazıyordu ve ben kurşun kalemlerimi üzerine bir kapak geçirerek en son santimine kadar kullanıyordum. Bu tabi ki cimrilikten değil bu kutsal nesneye olan saygımdan kaynaklanıyor. Kurşun kalemlere olan sevgim bütün şiddetiyle devam ederken ona ihanet etmeden de duramıyordum. Kartuşlu dolmakalem yeni sevdam olmuştu. Kurşun kalemlerimin tükenmeme nedeni daha çok bütün el yazılarımı kartuşlu dolmakalemlerle yazmamdı aslında. Aldığım jel kalemler de cabası tabi.
Önceleri dolmakalemlere olan tutkuyu pek anlayamıyordum. Mürekkebi akıtan veya yazmayan kalemler aklıma gelirdi dolmakalem denince. Ama kartuşlular çıktıktan sonra dolmakalemler jel kalemlerin açtığı savaşta iyi bir cephe kazanmışlardı. İçinde kullanılan kartuş aynı olsa da her dolmakalemin yazma stili farklıydı. Bu da beni ister istemez değişik dolmakalemler almaya itti. En çok sevdiğim Waterman ve Faber-Castel marka kalemlerimi hiç yanımdan ayırmam. Moleskine günlüğümü de onlarla tutarım. Beni dolmakalem kullanmaya iten bir diğer neden de yazıyı nereye yazdığımdır. Kaliteli bir deftere mesela bir Moleskine'e kurşun kalemle değil de dolmakalemle yazmak defterin asaletine daha çok uyuyor hissine kapılıyorsunuz.
Kalem kullanımında en unsurlardan biri de hangi kalemlere nereye yazdığınızdır. Mesela saman kağıda en iyi tükenmez kalemle yazılırken 90 gr kaliteli bir beyaz kağıda kurşun kalem ya da dolmakalem (ve her türlü jel tabi ki) daha iyi gider. Burada bir diğer husus da kalemin ucu meselesidir. Bazıları ince ucu severken bazıları da kalın ucu sever. Bana göre kalın uç yazıyı daha güzel gösteriyor. İnce uçlu kalemle yazılan ince satırlar pek estetik durmuyorlar. Eskiden ince uç yani 0.5 daha çok tercih edilirdi ama şimdi 0.7 hatta 1.0 mm uçların daha çok olması bu savımı destekliyor gibi duruyor. Bu nedenle kurşun kalemlerin ucunun da çok ince açılmaması gerekiyor diye düşünüyorum.
Kurşun kalem kullanmada bir süre sonra sarı Amerikanlar da çekiciliğini yitirdi gözümde. Çünkü kalemin dış görünümü kadar ucu da önemliydi hatta daha da önemliydi. 2B ve 3B gibi yumuşak uçlu kalemlerin sıradan HB uçlara göre çok daha güzel yazdığını keşfedip dereceli çizim kalemlerine yöneldim. Bunlar daha çok mimar ve ressamların kullandığı kalemlerdi ve klasik HB'lere göre daha pahalıydılar. Sonradan ADEL ve diğer firmalar Sınav Kalemi adıyla 2B'leri piyasaya sürmesi ne kadar haklı olduğumu kanıtlamıştı.
Kurşun kalemlerde en üst basamağı ise Faber Castell firmasının kurşun kalem manyaklarını sevindirmek (ya da sömürmek) için çıkardığı iki kapaklı kurşun kalem modeli temsil ediyor. Bunlar pahalı Design kalemler ve ultra pahalı Graf Von Faber kalemler. Eğer yazdıklarınızın gelecek kuşaklara aktarılacak çok değerli şeyler olduğunu düşünüyorsanız ve yazdıklarınızdan para kazanabiliyorsanız bu lüks kalemlere para harcamak bir delilik olmaz (ama manyaklık olduğu da şüphe götürmez).
@martin, bir dolmakalem delisi olarak güzel yazınızı (bir yeni üye olarak ancak gördüm) keyifle okudum, ellerinize sağlık.
Dolmakalemle yazarken mürekkebin kağıda ulaştığı anın verdiği keyfi (her türlü kalemi sevsem de) hiç bir kalem vermiyor bana çok uzun yıllardır
Sent from my iPad using Tapatalk
Yorumları: 90
Konuları: 2
Kayıt Tarihi: 2017
Bunlar da benim dolmalar