Bir haftasonu çay keyfi sırasında Arabistanlı Lawrence ile ilgili son yazmak istediklerimi de ileteyim ve bu konuyu bitireyim kandi tarafımda
Herkese keyifli bir haftasonu dilerim.
----------
Lawrance'ın kitabının tarihçiler tarafından nesnel olmayan, bir çok yanlış bilgi içeren bir edebi kurmaca olarak değerlendirildiğini yazmıştım. Şunun da yanlış anlaşılmasını istemem, eğitimli (Oxford eğitimli, Arkeoloji, Hititler vs üzerine donanımlı) bir adamın yazdığı ve İngilizcenin iyi kullanıldığı bir metin var. O zamanki Arap toplumu üzerine gözlemleri için okunabilir yönleri de var. Ama abartı, yalan bilgiler ve hezeyanlarla, kendini çok fazla önemseyen birisi tarafından yazıldığını göz ardı etmeden.
Kurmaca edebi bir metin derken bu konuya gönderme de yapar uzmanlar.
Ama tabi ki bizdeki bilgisiz bir zevatın yere göğe koyduramadığı şekilde bir bilgelik kitabı da değil bu, tarihsel gerçekleri içeren objektif bir metin hiç değil.
Büyük tarihçi Edward Said de bu kitaba yönelik bir çok eleştirisini dile getirmiştir.
Şu detayı paylaşmak da boynumun borcudur: Osmanlı Ordusu 1. Dünya Savaşında cephe çeşitliliği olarak çok dağınık cografyalarda herşeye rağmen, koşulların olumsuzluğuna rağmen iyi bir savaş vermiştir diye belirtir Askeri tarihçiler. İngiliz servisinin başarıyla kullandığı casus Lawrence'ın (ki tarihimizde bir çok örneğini gördüğümüz bir şekilde - ki Lawrence'ın manevi annem dediği ve Osmanlıdan ayrılan Arap coğrafyasının haritasını yapan kadın diye ünlü olan casus Gertrude Bell de öyle yapmıştı- Osmanlı coğrafyasında Arkeolojik kazılara katılan uzmanlar şeklinde kendilerini kamufle ediyorlardı) Türk askerlerine karşı onur kırıcı yarattığı durumları (Araplara Türk askerlerinin uniformalarından kopartıp getirecekleri düğmelere para ödülü bile koymuştu...) içimizin kaldırması mümkün değil, varsın birileri bu casusa güzelleme düzüp, yazdığı kitapla Türklere karşı savaşını hezeyanla ve yalanlarla anlatan Lawrence'ın koyduğu başlıkla bilgelik kitabı diye övsünler...
Bu kitapda ruhsal problemleri olan Lawrence'ın hezeyanları görünüyor diyor tarihçiler...Sado Mazo bir eşcinsel olan (bunu bir yargı cümlesi olarak yazmıyorum) bu kitabının en başına aldığı ve arap erkek sevgilisine yazdığı şiiriyle kitabı başlatan Lawrence'ın yalan olduğu ispatlanan bir Türk paşa tarafından tecavüze uğradığı kurmacalarını da bu fantezi dünyasının bir yansıması olarak görüyor araştırmacılar.
Ve ilginçtir, eşcinsellik konusunun tabu olduğu o dönemin İngilteresi aynı Rudyard Kipling romanlarındaki gibi bir kahramanlık hikayesi yaratan, kendini romantik çöl prensi olarak yaratmaya çalışan Lawrence'ın cinsel tercihini de görmezden gelir ve bu kurmaca kahramanın yarattığı havayı çökmekte olan İngiliz İmparatorluğunun kahramanlık hikayesi şeklinde kabullenmeyi uygun görür ve İngiliz ordusunda tüm askerlere okunması zorunlu kitap olarak dağıtır.
Önceden de belirttiğim gibi ancak 1969'da İngiliz hükümetinin erişim yasağını kaldırmasıyla 'efsane'nin nasıl yalanlar üzerine kurulduğu görülse de, bu kurmacayı daha da romantize eden dev bütçeli ve yalanlar içeren Arabistanlı Lawrence filminin de etkisiyle kitap popülerliğini yitirmez.
O coğrafyalarda savaşan Türk askerlerinin, Medine'yi , peygamberin mezarını her türlü Arap ihanetine rağmen, yiyecekleri kalmadığında Çekirge yenmesi emri çıkartarak sonuna kadar savunan büyük askerimiz Fahrettin Paşa'nın ruhuna saygı için de bu kitapdaki yalanları bilmek boynumuzun borcu.
Vicdan ve ahlak başka türlü olmasına izin vermiyor.
Herkese keyifli bir haftasonu dilerim.
----------
Lawrance'ın kitabının tarihçiler tarafından nesnel olmayan, bir çok yanlış bilgi içeren bir edebi kurmaca olarak değerlendirildiğini yazmıştım. Şunun da yanlış anlaşılmasını istemem, eğitimli (Oxford eğitimli, Arkeoloji, Hititler vs üzerine donanımlı) bir adamın yazdığı ve İngilizcenin iyi kullanıldığı bir metin var. O zamanki Arap toplumu üzerine gözlemleri için okunabilir yönleri de var. Ama abartı, yalan bilgiler ve hezeyanlarla, kendini çok fazla önemseyen birisi tarafından yazıldığını göz ardı etmeden.
Kurmaca edebi bir metin derken bu konuya gönderme de yapar uzmanlar.
Ama tabi ki bizdeki bilgisiz bir zevatın yere göğe koyduramadığı şekilde bir bilgelik kitabı da değil bu, tarihsel gerçekleri içeren objektif bir metin hiç değil.
Büyük tarihçi Edward Said de bu kitaba yönelik bir çok eleştirisini dile getirmiştir.
Şu detayı paylaşmak da boynumun borcudur: Osmanlı Ordusu 1. Dünya Savaşında cephe çeşitliliği olarak çok dağınık cografyalarda herşeye rağmen, koşulların olumsuzluğuna rağmen iyi bir savaş vermiştir diye belirtir Askeri tarihçiler. İngiliz servisinin başarıyla kullandığı casus Lawrence'ın (ki tarihimizde bir çok örneğini gördüğümüz bir şekilde - ki Lawrence'ın manevi annem dediği ve Osmanlıdan ayrılan Arap coğrafyasının haritasını yapan kadın diye ünlü olan casus Gertrude Bell de öyle yapmıştı- Osmanlı coğrafyasında Arkeolojik kazılara katılan uzmanlar şeklinde kendilerini kamufle ediyorlardı) Türk askerlerine karşı onur kırıcı yarattığı durumları (Araplara Türk askerlerinin uniformalarından kopartıp getirecekleri düğmelere para ödülü bile koymuştu...) içimizin kaldırması mümkün değil, varsın birileri bu casusa güzelleme düzüp, yazdığı kitapla Türklere karşı savaşını hezeyanla ve yalanlarla anlatan Lawrence'ın koyduğu başlıkla bilgelik kitabı diye övsünler...
Bu kitapda ruhsal problemleri olan Lawrence'ın hezeyanları görünüyor diyor tarihçiler...Sado Mazo bir eşcinsel olan (bunu bir yargı cümlesi olarak yazmıyorum) bu kitabının en başına aldığı ve arap erkek sevgilisine yazdığı şiiriyle kitabı başlatan Lawrence'ın yalan olduğu ispatlanan bir Türk paşa tarafından tecavüze uğradığı kurmacalarını da bu fantezi dünyasının bir yansıması olarak görüyor araştırmacılar.
Ve ilginçtir, eşcinsellik konusunun tabu olduğu o dönemin İngilteresi aynı Rudyard Kipling romanlarındaki gibi bir kahramanlık hikayesi yaratan, kendini romantik çöl prensi olarak yaratmaya çalışan Lawrence'ın cinsel tercihini de görmezden gelir ve bu kurmaca kahramanın yarattığı havayı çökmekte olan İngiliz İmparatorluğunun kahramanlık hikayesi şeklinde kabullenmeyi uygun görür ve İngiliz ordusunda tüm askerlere okunması zorunlu kitap olarak dağıtır.
Önceden de belirttiğim gibi ancak 1969'da İngiliz hükümetinin erişim yasağını kaldırmasıyla 'efsane'nin nasıl yalanlar üzerine kurulduğu görülse de, bu kurmacayı daha da romantize eden dev bütçeli ve yalanlar içeren Arabistanlı Lawrence filminin de etkisiyle kitap popülerliğini yitirmez.
O coğrafyalarda savaşan Türk askerlerinin, Medine'yi , peygamberin mezarını her türlü Arap ihanetine rağmen, yiyecekleri kalmadığında Çekirge yenmesi emri çıkartarak sonuna kadar savunan büyük askerimiz Fahrettin Paşa'nın ruhuna saygı için de bu kitapdaki yalanları bilmek boynumuzun borcu.
Vicdan ve ahlak başka türlü olmasına izin vermiyor.