Amerikalıların aykırı Generali, 'klasik' tarz komutanlarının sonuncusu olan Patton, 2. Dünya Savaşında önemli işler başarsa da korkan bir askere tepkisi, kimi emirlere itaat etmemesiyle kızağa alındı defalarca.
1970 tarihli Patton filmini izlemiş olanlarınız vardır, George C. Scott mükemmel canlandırır Patton'ı.
Bu aykırı asker üzerine yazılmış iki kitabı geçmişte okuduysam da, bilmediğim bir detayı geçenlerde öğrendim.
Amerikan ordusu, 1936 yılında Yarbay olan Patton'dan o zamana kadar en önemli askeri çıkartma/savunma kabul edilen Gelibolu hakkında bir çalışma yapmasını ister. Aşağıda arka kapaktaki yazıda da göreceğiniz gibi Patton'ın Gelibolu Savunması çalışması II. Dünya Savaşında Amerika ve müttefikleri tarafından kullanılmış.
Bu kitabın İş Bankası yayınlarından çıktığını öğrenince, Askeri Tarih okumalarına meraklı birisi olarak hemen edinip okudum.
Patton'un bu kitabını Askeri Tarihle ilgilenenlere öneririm. Ben bu çalışmanın orijinal İngilizcesine de ulaşıp bir kaç çeviri kıyaslaması yaptım, bu Türkçe çeviri iyi yapılmış.
Patton'ın bu çalışmasında sık sık bahsettiği Çanakkale Savaşının en önemli genç lideri olan Mustafa Kemal hakkında yazdıklarını burada yazayım istedim:
1) " 19. Tümen'e bağlı 57. Alay'ın 25 Nisan sabahı Kocaçimen Tepesi civarında arazide tatbikat yapması planlanmıştı. Mustafa Kemal çıkartma haberini alınca kurmay başkanına dönerek "Askerin cephanesi var mı?" diye sormuştu. Olumlu cevap alınca da alayın bir dağ bataryasıyla takviye edilerek derhal harekete geçmesini emretmiş ve elinde harita,alaya "bizzat" komuta ederek ilerlemekte olan İngilizlerle zirve arasında bir noktada mevzilenecek şekilde yola koyulmuştu. Kuvvet sabah 9:30'da düşmanla temas sağlayarak derhal taarruza geçti."
"Kemal düşmandan 500 metre uzaklıkta emirleri bizzat veriyor ve Fransız kayıtlarına göre şöyle diyordu: Size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum. Merminiz kalmadıysa süngünüz var. "
2) Patton savunmadan ders alınması gereken maddeleri sıralarken, şunu da yazar:
"Bir kuvvetin gücünün asker sayısıyla ölçülemeyeceği gerçeği. On beş Türk askerinin bir Avusturalya tugayına saldırdığı vakidir."
Ve en önemli ders olarak şunu yazar Mustafa Kemal'i anarak:
"Bütün operasyondan çıkan en önemli ders şudur ki, 'kazanmak için komutanın bizzat başta bulunması şarttır.
Türk tarafında Yarbay Mustafa Kemal'i elinde haritayla alayının başında savaşa girdiğini, yüz askerden az bir kuvvetle taarruz ederek kazandığını görmekteyiz.
Öbür tarafta ise, sahilde oturduğu yerden birliklerini savaşa sokan ve kaybeden Avustralya Tümeni Komutanı General Bridges portresi yer almaktadır. Bu sözlerle amacım, 26 Nisan'da bir asker gibi ölen General Beidges'in cesaretini küçümsemek değil, bana göre Dünya Savaşının en ölümcül dersine, 'bir komutanın geride durup askerlerini çatışmaya göndermek yerine onlara liderlik etmesine' dikkati çekmektir.
İleride yine aynı Türk ile yani cephede Liderlik yapan Kemal Paşa ile yerlerinde oturmakta olan başka İngilizler, yani General Stopford ile General Sitwell arasındaki farkı ortaya koyan bir örnek daha göreceğiz."
3) " 25 Nisan günü 'hiçbir emir almadığı halde' 19. Tümen'i sevk ederek Kocaçimen Tepesinin ilk anda işgal edilmesini engelleyen Mustafa Kemal, sabah 5:30'da yine 'kendi insiyatifiyle' elinde kalan 72. Piyade Alayı'na bağlı 2. Taburdan geriye kalan son iki ihtiyat bölüğünü Besimtepe Conkbayırı yakınındaki ana sırtı korumaya sevk ederek bir kez daha müdahele etti."
4) " 9 Ağustos sabahı Bolayır'daki 16. Kolordu'ya bağlı 7. ve 12. Türk tümenleri bölgeye sokuldu. Tümenler, 9 Ağustos sabahı 4:00'te Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde derenin (Azmakdere) iki tarafından taarruza geçti. Soldaki 7. Tümen İngiliz sol kolunun soluyla temas sağladı."
Von Sanders İngiliz donanma ateşinden korunmak amacıyla 8 Ağustos günü alacakaranlıkta taarruz emri verdi ve yine taarruz başladığında orada olmak üzere bölgeye gitti, ama birlikler yine yoktu. Kolordu komutanı taaarruza kalkamayacak kadar yorgun olduklarını söyledi.
Von Sanders bunun üzerine kolordu komutanını görevden alarak yerine Mustafa Kemal Paşa'yı getirdi.
5) " Arıburnu'nda yürütülen harekatı anlatırken, Von Sanders'in 8 Ağustos gecesi taarruza geçmeyen 16. Kolordu komutanını görevden alarak yerine Mustafa Kemal Paşa'yı getirdiğini söylemiştim.
Kendi kuvvetleriyle düşman kuvvetleri arasındaki dengesizlikten yılmayan Kemal Paşa, 9 Ağustos sabahı 12. Tümen'in üç alayı ve Willmer'ın komutasındaki birlikle taarruza geçmişti. O sırada 27 taburdan oluşan İngiliz kuvveti karşısında topu topu 6,000 asker bulunmaktaydı."
6) Gelibolu Savunması çalışmasının en sonunda şunu yazar Patton:
"Nihayet, gerek taarruz gerekse savunmada, kritik mevkilerde seçilmiş subayların kullanılması büyük önem taşımaktadır. Anafartalar'da Türk Ordusu İngiliz ordusunu değil, von Sanders, Mustafa Kemal ve Yarbay Willmer; Hamilton'ı, Stopford'u, Hammersley'i ve Sitwell'i yenmiştir.
Bu iki grup komutan yer değiştirmiş olsaydı, çıkarma şimdiki gibi kederli bir bozgun değil, büyük bir başarı örneği olurdu."
Sent from my iPad using Tapatalk