Tarih üzerine Yazılar, Savlar, Sorular
#41
Hitit yazılarının okunması:

Binlerce yıl sonra bulunan Hitit tabletleri çok uzun süre okunamadı. Çek asıllı bilim adamı Hrozny tarafından çözüldü bu yazılar ilk olarak 1900'lerin başında.

İlk çözdüğü sözcükler 'balık' ve 'baba' idi.

Bir tablette gördüğü "Nu ninda-a nezzateni watar-ma ekutteni" yazısını çözerken, Sümer yazılarından tanıdığı ninda'nın Ekmek olduğunu buldu. Watar sözcüğünü ise İngilizce'deki Water ve Almanca'daki Wasser ile ilişkilendirip 'Su' olarak çevirdi. Diğer sözcükleri de Latince ve İngilizce'deki sözcüklerle ilişkilendirerek yol aldı. Bu Hititçe söz ilk tam çevirisi yapılan Hititçe metin oldu.

Şöyle yazıyordu bu tablette:

"Şimdi sen ekmek yiyeceksin ve sonra su içeceksin"

Hititçenin, Hint-Avrupa dil ailesinin Germenik diller grubunun (Almanca, İngilizce, ...) bir üyesi olduğunda hem fikir oldu zamanın bilim adamları.




Sent from my iPad using Tapatalk
Cevapla
#42
cd0c2576fd7f99f86baf5ca42297309d.jpg



Amerikalıların aykırı Generali, 'klasik' tarz komutanlarının sonuncusu olan Patton, 2. Dünya Savaşında önemli işler başarsa da korkan bir askere tepkisi, kimi emirlere itaat etmemesiyle kızağa alındı defalarca.

1970 tarihli Patton filmini izlemiş olanlarınız vardır, George C. Scott mükemmel canlandırır Patton'ı.

Bu aykırı asker üzerine yazılmış iki kitabı geçmişte okuduysam da, bilmediğim bir detayı geçenlerde öğrendim.

Amerikan ordusu, 1936 yılında Yarbay olan Patton'dan o zamana kadar en önemli askeri çıkartma/savunma kabul edilen Gelibolu hakkında bir çalışma yapmasını ister. Aşağıda arka kapaktaki yazıda da göreceğiniz gibi Patton'ın Gelibolu Savunması çalışması II. Dünya Savaşında Amerika ve müttefikleri tarafından kullanılmış.


7757f044379f35be6d82998a68e36988.jpg


Bu kitabın İş Bankası yayınlarından çıktığını öğrenince, Askeri Tarih okumalarına meraklı birisi olarak hemen edinip okudum.

Patton'un bu kitabını Askeri Tarihle ilgilenenlere öneririm. Ben bu çalışmanın orijinal İngilizcesine de ulaşıp bir kaç çeviri kıyaslaması yaptım, bu Türkçe çeviri iyi yapılmış.

Patton'ın bu çalışmasında sık sık bahsettiği Çanakkale Savaşının en önemli genç lideri olan Mustafa Kemal hakkında yazdıklarını burada yazayım istedim:

1) " 19. Tümen'e bağlı 57. Alay'ın 25 Nisan sabahı Kocaçimen Tepesi civarında arazide tatbikat yapması planlanmıştı. Mustafa Kemal çıkartma haberini alınca kurmay başkanına dönerek "Askerin cephanesi var mı?" diye sormuştu. Olumlu cevap alınca da alayın bir dağ bataryasıyla takviye edilerek derhal harekete geçmesini emretmiş ve elinde harita,alaya "bizzat" komuta ederek ilerlemekte olan İngilizlerle zirve arasında bir noktada mevzilenecek şekilde yola koyulmuştu. Kuvvet sabah 9:30'da düşmanla temas sağlayarak derhal taarruza geçti."

"Kemal düşmandan 500 metre uzaklıkta emirleri bizzat veriyor ve Fransız kayıtlarına göre şöyle diyordu: Size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum. Merminiz kalmadıysa süngünüz var. "

2) Patton savunmadan ders alınması gereken maddeleri sıralarken, şunu da yazar:
"Bir kuvvetin gücünün asker sayısıyla ölçülemeyeceği gerçeği. On beş Türk askerinin bir Avusturalya tugayına saldırdığı vakidir."

Ve en önemli ders olarak şunu yazar Mustafa Kemal'i anarak:

"Bütün operasyondan çıkan en önemli ders şudur ki, 'kazanmak için komutanın bizzat başta bulunması şarttır.

Türk tarafında Yarbay Mustafa Kemal'i elinde haritayla alayının başında savaşa girdiğini, yüz askerden az bir kuvvetle taarruz ederek kazandığını görmekteyiz.

Öbür tarafta ise, sahilde oturduğu yerden birliklerini savaşa sokan ve kaybeden Avustralya Tümeni Komutanı General Bridges portresi yer almaktadır. Bu sözlerle amacım, 26 Nisan'da bir asker gibi ölen General Beidges'in cesaretini küçümsemek değil, bana göre Dünya Savaşının en ölümcül dersine, 'bir komutanın geride durup askerlerini çatışmaya göndermek yerine onlara liderlik etmesine' dikkati çekmektir.

İleride yine aynı Türk ile yani cephede Liderlik yapan Kemal Paşa ile yerlerinde oturmakta olan başka İngilizler, yani General Stopford ile General Sitwell arasındaki farkı ortaya koyan bir örnek daha göreceğiz."

3) " 25 Nisan günü 'hiçbir emir almadığı halde' 19. Tümen'i sevk ederek Kocaçimen Tepesinin ilk anda işgal edilmesini engelleyen Mustafa Kemal, sabah 5:30'da yine 'kendi insiyatifiyle' elinde kalan 72. Piyade Alayı'na bağlı 2. Taburdan geriye kalan son iki ihtiyat bölüğünü Besimtepe Conkbayırı yakınındaki ana sırtı korumaya sevk ederek bir kez daha müdahele etti."

4) " 9 Ağustos sabahı Bolayır'daki 16. Kolordu'ya bağlı 7. ve 12. Türk tümenleri bölgeye sokuldu. Tümenler, 9 Ağustos sabahı 4:00'te Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde derenin (Azmakdere) iki tarafından taarruza geçti. Soldaki 7. Tümen İngiliz sol kolunun soluyla temas sağladı."

Von Sanders İngiliz donanma ateşinden korunmak amacıyla 8 Ağustos günü alacakaranlıkta taarruz emri verdi ve yine taarruz başladığında orada olmak üzere bölgeye gitti, ama birlikler yine yoktu. Kolordu komutanı taaarruza kalkamayacak kadar yorgun olduklarını söyledi.

Von Sanders bunun üzerine kolordu komutanını görevden alarak yerine Mustafa Kemal Paşa'yı getirdi.


5) " Arıburnu'nda yürütülen harekatı anlatırken, Von Sanders'in 8 Ağustos gecesi taarruza geçmeyen 16. Kolordu komutanını görevden alarak yerine Mustafa Kemal Paşa'yı getirdiğini söylemiştim.

Kendi kuvvetleriyle düşman kuvvetleri arasındaki dengesizlikten yılmayan Kemal Paşa, 9 Ağustos sabahı 12. Tümen'in üç alayı ve Willmer'ın komutasındaki birlikle taarruza geçmişti. O sırada 27 taburdan oluşan İngiliz kuvveti karşısında topu topu 6,000 asker bulunmaktaydı."

6) Gelibolu Savunması çalışmasının en sonunda şunu yazar Patton:

"Nihayet, gerek taarruz gerekse savunmada, kritik mevkilerde seçilmiş subayların kullanılması büyük önem taşımaktadır. Anafartalar'da Türk Ordusu İngiliz ordusunu değil, von Sanders, Mustafa Kemal ve Yarbay Willmer; Hamilton'ı, Stopford'u, Hammersley'i ve Sitwell'i yenmiştir.

Bu iki grup komutan yer değiştirmiş olsaydı, çıkarma şimdiki gibi kederli bir bozgun değil, büyük bir başarı örneği olurdu."










Sent from my iPad using Tapatalk
Cevapla
#43
Kitap güzelmiş , nette bulabilirsem bir tane edinirim heralde .
Yinede Çöl tilkisi ve Eisenhower bir başkadır .
Cevapla
#44
27e9fd2fd787c8499280f3f29e252a9a.jpg

Tarih'te Türk sözcüğünün ilk kez geçtiği yazı:

Milattan Sonra 700'lü yıllarda Türklerin ilk alfabesi olan Orhun Alfabesiyle yazılmış Orhun (Göktürk) Anıtlarında geçiyor şimdiye kadar yazılı olarak görülen ilk 'Türk' sözcüğü.

( K harfi 2 farklı şekliyle de kullanılmış )


323b42920f6cc137368a4d7044818539.jpg

231505face68e2c6612cd70b3ddd2b29.jpg




Sent from my iPad using Tapatalk
Cevapla
#45
Orhun Yazıtlarında 'Türk Milleti' sözü 'Türk Budun' olarak geçer.
Bilge Kagan'ın bir uyarısı da vardır yazılarda:

O sırada Çin'e ve Çin yaşam tarzına öykünen, ilgi duyan ve kendi geleneklerinden uzaklaşan Türk halkına şöyle der:

"Türk budun, ertin, ökün ! "

Bu sözün günümüz Türkçesiyle tam çevirisi şöyledir:

"Türk milleti, vazgeç, pişman ol ! "



(1940'lı yılların ırkçı Türklerinden Nihal Atsız bu sözü farklı çevirir ve sonraki yıllarda slogan olarak kullanılacak olan 'Ey Türk, titre ve kendine dön' kalıbıyla aktarır....doğru çeviri yukarıdakidir.)


Sent from my iPad using Tapatalk
Cevapla
#46
Türk sözunun gectigi ilk gokturk anıtlarını sizden gorup hemen kendi twitterımda paylastım. Degerli paylasımlarınız icin cok tesekkurler.
Cevapla
#47
Rica ederim @dikdik_s Ben teşekkür ederim.


Sent from my iPad using Tapatalk
Cevapla
#48
Herkese keyifli Pazarlar....


Yıllar önce Türk sözcüğünün ve milletimizin adının ilk defa geçtiği Orhun/Göktürk yazıtlarının günümüz Türkçesine çevirilerini ilk kez okuduğumda, Türklerin devlet görüşü, toplumsal ve kültürel yaşantısı, Çinlilerle ilişkileri hakkında bilgiler gördüğümüz bu yazıtlarda aşağıdaki bölümü gördüğümde 'insani bir dokunuş' hissiyatı yaratmıştı bende Bilge Kagan'ın ölen kardeşi Kül Tigin hakkındaki sözleri...belki de bu sözlerden dolayı da sadece ilk Tarihsel Türk metinleri olarak değil aynı zamanda ilk Türkçe edebi metinler olarak da nitelendirilirler araştırmacılar tarafından:


"Küçük kardeşim Kül Tigin vefat etti. Kendim düşünceye daldım. Görür gözüm görmez gibi, bilir aklım bilmez gibi oldu.

Kendim düşünceye daldım. Zamanı Tanrı yaşar. İnsan oğlu hep ölmek için türemiş.

Öyle düşünceye daldım. Gözden yaş gelse mani olarak, gönülden ağlamak gelse geri çevirerek düşünceye daldım.

Müthiş düşünceye daldım. İki şadın ve küçük kardeş yeğenimin, oğlumun, beylerimin, milletimin gözü kaşı (ağlamaktan) kötü olacak diyip düşünceye daldım. "



Bilge Kagan yazıtından diğer iki alıntıyla bitireyim:

" Türk Beyleri, işitin ! Üstte gök çökmedikçe, altta yer denizi delinmedikçe, ilini töreni kim bozabilir?"

"Ulusun adı, sanı yok olmasın diye, Türk ulusu için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Kardeşim Kül Tigin ve iki Şad ile ölesiye, bitesiye çalıştım."




Sent from my iPad using Tapatalk
Cevapla
#49
Bu yazıtın dikilişinden yaklaşık 1200 yıl sonra Türk Milleti çok buhranlı günler geçiriyordu, büyük bir adam tarih sahnesine çıktı ve " Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk Milleti denir. Ne mutlu Türk'üm diyene" dedi.

LG-D802TR cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Cevapla
#50
Teşekkürler @hknz

Bu başlıkta O'nunla ilgili kimi yazıları paylaşmayı önemsiyorum.






Sent from my iPad using Tapatalk
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Tarih ve Ornekleri. 3RD1 28 18,813 30/05/2020, Saat: 05:36
Son Yorum: MetsGo

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: