'A Curious History of Vegetables' kitabından Mısır bölümünü kısaltarak çevirdim:
MISIR
Gramineae/Tatlı Çimen ailesinden
Katkısız Mısır Yağı Kolestrolü düşürür. Mısır Püskülü idrar yolları rahatsızlıklarını iyileştirir, ayrıca idrar çözücüdür.
Tahıl taneleri büyük uygarlıkların temel taşlarındandır.
Güney Asya kültürlerini çok sulak yerlerde yetişen, lezzetli Pirinç bitkisi olmadan hayal etmek güç.
Burma, Tayland ve Burma'nın Pirinç Çiftçileri için Pirinç cömert Buda'nın dağıttığı bir nimettir.
Batı Avrupa ve Batı Asya'da Buğday yaşam kaynağıdır, Tanrı ile bir paylaşım teşkil eder.
Amerika'da da Mısır uygarlığın kutsal yaratıcısı olarak aynı rolü oynar.
Amerikan yerlileri Mısır'a 'hayatımız', 'yaşam verici', 'hayatın sürdürücüsü' gibi isimler vermişlerdi.
Aztekler ona 'tonacatl' (etimiz), Mayalar ise 'ilk babamız' adını vermişlerdi.
Botanikçiler henüz insan eliyle Meksika'da 10,000 yıl önce yetiştirilen Mısır'ın orijinal yabani atasını bulamadılar. Mısır'ın kökeninin, Orta Amerika'ya özgü 'teosinte' adlı yabani bir otun aniden mutasyona uğramasına dayandığı düşünülüyor. Amerikan yerlileri ise onun cennetten dünyaya bir Tanrıça olarak gönderildiğine inanmışlar hep.
Mısır bitkisi kabilelerin vazgeçilmezi olarak Amerika'da yaygınlaştı, kuzeye Kanada'ya , güneyde ise Arjantin'e kadar yayıldı. Avcı ve toplayıcı insan gruplarının yerleşik hayata geçmesini sağladı, köyler, şehirler kuruldu. Sulama sistemleri, görkemli ambarlar yapıldı Mısır için. Din adamları onun için söylenceler anlatmaya başladı, türlü törenler yapıldı ona dair.
Amerikan yerlileri besledikleri hindileri şişmanlatmak için onlara bolca mısır yedirirlermiş.
Mayalara göre ilk insan Mısır unu lapasından oluşmuştu.
Çeroki kızılderilileri Tanrıça Mısır'ın, ilk insanlar olan çocuklarıyla bir ormanda yaşadığını anlatırlar.
Binlerce yıl içinde Amerikan kızılderilileri Mısır'ın yüzlerce farklı türünü geliştirdiler: beyaz, sarı, kırmızı ve mavi taneli olanlarını, çok sert taneli çakmaktaşı mısırını, bol nişastalı olanını, yumuşak mısırı, günümüzde hayvanları beslemede kullanılan çöküntülü mısırı, inci mısırı ve dev beyaz mısır ve nicesini.
Kızılderili kadınlar ezdikleri mısırla yaptıkları unu biraz odun külüyle karıştırıp Lapa ya da Yassı Ekmek yaparlardı. Odun külünün eklenmesi önemliydi çünkü külün alkalik/bazik doğası, insan vücudunun gıdadaki besleyici maddelerinden, özellikle Kalsiyum, Protein ve Niacin'den en üst şekilde faydalanmasını sağlıyordu. Mısır kimi önemli aminoasitleri içermediğinden, protein eksikliğini önlemek için fasülye ile yenmesi önerilir (not: günümüz Meksika mutfağında da hala yaygındır bu).
Amerikan kızılderilileri Patlamış Mısır'ı en az 5000 yıldır biliyorlardı. New England'a ilk gelen beyazlara, geyik derisinden keseler içinde Patlamış Mısır sunmuşlardı.
1590 yılında (Yerlilerin gündelik yaşamını bulundukları yerde gözlemiş) John White'ın yaptığı bir çizim: Amerikan yerlisi Mısır ve Balıkla bir Çorba yapmakta.
Orta Amerika yerlileri Mısır'dan sağlıklı ve mest edici bir bira yaparlardı (Chicka). Bu birayı şöyle yaparlardı: Kadınlar mısır tanelerini çiğneyip bir kabın içine tükürür ve orada fermente olması için bırakırlardı. Burada önemli bir detay var: Mısır'da Arpa'daki gibi Malt olmadığı için tükürükteki amylase maddesi o çiğnenen lapadaki nişastayı şekere dönüştürerek fermentasyonu sağlar.
Amerikan kızılderilileri Mısır'ı koçanıyla yerlerdi, haşlayarak ya da ateşin üzerinde közleyerek.
O zamanlardaki Mısır şimdi bildiklerimiz gibi tatlı değildi. Tatlı mısır 200 yıl önce bir mutasyonla ortaya çıktı. Şekeri nişastaya çeviren bir genin kaybolmasıyla mısır taneleri tatlı kaldı.
İlginç bir şekilde günümüzde Mısır insan bakımına muhtaç, artık taneleri o kadar sıkı ki, tohumunu saçamıyor.
Mısır'ın Kültürel Etkisi:
Kristof Kolomb, Karayip yerlilerinin Mahis dediği Mısır'ı Avrupa'ya getirdi. İspanya'dan Avrupa'nın güneyine,Türkiye'ye ve Balkanlara yayıldı. Portekizliler 1496'da Java'ya getirdiler onu. Bir sonraki yüzyılda Mısır, Çin'de, Hindistan'da ve Afrika'nın yamaçlarında yetiştiriliyordu.
Nerede tarımı yapıldıysa orada nüfusta önemli artışları tetikledi, yaşam biçimlerini ve kültürü değiştirdi.
Örnek olarak, Mısır yetiştirilmeye başlanınca Asya, Afrika ve Güney Avrupa'nın nüfusu kısa sürede ikiye katladı.
Günümüzde ileri tarım teknolojilerinin yardımıyla (yarısı ABD'den olmak üzere) dünyada yıllık 600 Milyon ton Mısır üretiliyor. Bu hızla Mısır, en fazla tarımı yapılan mahsul olma yolunda Buğday ve Pirinç'in yerine göz dikmiş durumda.
ABD'de büyükbaş hayvanlar, domuzlar, hindiler ve tavuklar mısırla besleniyor. Bira ve Bourbon viski yapımında kullanılıyor. GDO'lu mısırlardan elde edilen Nişasta, Glükoz ve Selüloz, kimya, eczacılık ve kozmetik sektörlerinde kullanılmakta.
Mısır ekmeği ve mısırla beslenen hindiler de Şükran Gününün ayrılmaz bir parçası Amerika'da. George Washington bile Mısır Ekmeğini buğday ekmeğine tercih ediyordu.
Mısır manzaramızı değiştirdi, et, tereyağı ve yumurta dağlarının arasında gezmemizi sağladı.
Patlamış mısır, mısır özü yağı, mısır gevreği, konserve mısır ve mısır şurubu geleneksel Avrupa yemek alışkanlıklarını ve yaşam biçimini de değiştirdi. Avrupalıların 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Amerikalıların gönderdiği gıda yardımı paketlerindeki Mısır'a 'hayvan yemi' diye dudak büküşlerinin üzerinden çok zaman geçti.
Mısır Gevreği 1800'lerin sonunda Dr. John Harvey Kellogg tarafından sağlıklı besin diye geliştirildi.
Öyle görünüyor ki, Mısır Gevreği, Coca Cola ve Hamburger'le birlikte günümüzde yemek alışkanlıklarına en önemli Amerikan etkilerinden biri.
Dünyanın iyice Amerikanlaştırılmasının ardından artık tüm dünyada insanlar Hollywood filmleri izlerken Patlamış Mısır ve Mısır Şurubuyla tatlandırılmış Kola türü içecekler içmeye iyice alıştılar.
Sent from my iPad using Tapatalk