24/04/2021, Saat: 11:31
Merhaba,
1986 doğumlu, çalışma yaşamını, mesajın yazıldığı tarihte kamuda sürdüren bir komşunuzum.
Aşağıda adından çok bahsedeceğim, burayı da yıllar önce yine geleneksel tıraşla ilgili geniş bir kaynağın yer aldığı blogunu keşfettiğim Özgün Bey''in yazılarından duyduğumu anımsıyorum.
Diğer yandan, 2021 yılı başlarında Youtube üzerinden videolarını keşfettiğim Selman hocamın da Geltir'e üyelik noktasında bilmeden epey katkısı oldu diyebilirim. Ona da ürettiği samimi ve bilgi dolu içerikleri için teşekkür ederim.
Özgün hocamın aşağıda kendisine firması olan razorus.com üzerinden ilettiğim geleneksel tıraşa başlama hikayemi, azıcık buraya uyarlayarak bilginize sunarak, tıraş geçmişim ne tür yöntemlerle tamamlanmış, sizin de fikir edinmenizi amaçladım.
Not: sakallarım pederin kafkas kökenli gen aktarımıyla kendine benzer biçimde yoğun, bisiklet teker jantlarındaki teller kadar olmasa da sert diyebilirim. Çıkış yönleri de özellikle sağ yanakta ve boyun altında biraz karmaşık. Sanırım karma diyebileceğim bir cilde sahibim, kuruluk alın ve burun bölgemde nadiren olur, diğer yandan yine oralarda siyah noktalarım var olur; ancak kuruluk ya da aşırı yağlılıktan şikayet edecek boyutta bir deneyim yaşamadığımı söyleyebilirim.
Yıllar öncesi Tıraş Keyfim blogundan takip ettiğim, 2020 sonlarında Razorus Youtube kanalında içerik üretmeye başladığını öğrendiğim, çalışanı olduğu firmaya ciddi birikim ve katkı koyduğunu düşündüğüm özgün Bey'e huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ederek tıraş deneyimimi aktaracağım satırlara geçiyorum.
Lordun farklı yazılarında dile getirdiği ıslak ve jiletli tıraş aletleriyle tıraş öncesi kartuş, köpük, jel ve makineden oluşan tüm yollardan geçen biri olarak yazdığımı belirtmek isterim.
Anımsadığım kadarıyla 2000'li yılların başından bu yana tıraş olduğunu değerlendirirsem, 20.02.2021 benim tıraş dönemlerim içinde çağ atladığımı düşündüğüm tarihtir. Umarım ileri zaman dilimlerinde bu sözün arkasında durabileceğim deneyimler yaşarım.
Kendisini arayan onlarca insandan biri olduğumu düşünerek firmasının çağrı merkezi üzerinden özgün Bey ile gerçekleştirdiğim uzun nitelendirilebilecek bir süre sonunda, sesinden içtenliğin bir an bile eksik olmadığı görüşmemiz sonucu aldığım tavsiyeler ve bazısının kumar olabileceği Bir alışverişi artık tamamlamam gerektiğine inanarak razorus.com 'a girdim.
Görüşmemizden kısa bir süre sonra, sepeti oluşturmaya başladım. Tabii benim gibi her alacağını uzunca araştıran biri için bu dönem de pek kısa sürmedi. Özgün Bey ile konuştuğumuzda aldığım tavsiyeler sonrası jiletli tıraş aletimi marka olarak fiyat performans bir ürün seçerek belirlesem de ağırlık ve sap seçimi bakımından epey gidip geldiğim üç ürün Parker 66, 76 ve 96R arasından, her ne kadar özgün Bey ile görüşmemizde 76 ya da 96'nın bana uygun olabileceği öne çıksa da 66R'nin sitedeki açıklaması, benim için ilk ürünün bu olması gerektiği yönünde aklımı çeldi bir süre; alışverişi tamamlama aşamasına doğru artık aletin sevdiğim ve uğuruna inandığım 9 sayısını içinde barındırmasının ağır basmasıyla 96R olması kararını verdim.
Tabii yine uzun bir süre fırça seçimim için de gezinip site içi yorumları okuduktan sonra Yaqi markasının sentetik ve yumuşak karakterli, Silver tip kıllara yakın his vereceğini değerlendirdiğim Sagrada Familia modelinde karar kıldım.
Jilet ve tıraş kremi seçimlerimi de özgün Bey'in Allah'tan müdahale ettiği önerisini dinleyerek Proraso Kırmızı Seri sandal ve firmanın oluşturduğu Rus jilet paketiyle sonlandırdım. Allah'tan diyorum, aşağıda değineceğim üzere yaşadığım ufak çaplı tahriş ve bıçağın performansını değerlendirdiğimde, iyi ki tutup Feather seçimimde diretmemişim dedim. Bu bile Özgün Bey ve tüm Razorus ekibinin yürüttükleri işlerde ne kadar uzman ve değerli olduklarını düşünerek iyi ki yolumuzun kesiştiğini düşündürdü bana. Aksi durumda ağır ve kötü bir deneyim sonunda belki elime bir daha jiletli tıraş aleti almayacaktım.
Fazlaca Razorus övücüsü gibi durduğunun ve köpüğü epey sulandırdığının farkında olmakla birlikte, henüz başka firmalarla deneyim yaşamadığım ve ilk tıraş deneyimimin ortaı olmalarını gözeterek azıcık dozu kaçırmışsam affola.
Ürünlerin siparişini nihayet verdim. Ertesi gün içinde ulaştırıldı.
Teslimat akşamı yorgunluk nedenli ve ürünler elimdeyken heyecanımı da körüklemek adına tıraşımı ertesi güne bırakmayı büşündüm. Bir Cumartesi akşamı eksik de olsa temellerini oluşturduğum tıraş ekipmanımla ilk tıraş için ya bismillah dedim ve hazırlığa başladım.
Yaprak jileti küçükken ev halkının tıraş malzemelerinden keşfeden, doğuştan kör olmam nedenli tehlikeli bulduğum için de yıllarca bu alışkanlığı edinemediğimi değerlendirerek biraz kaygılandım ve Parker 96R'ye yaprak jiletin ilk yerleştirme işlemini eşimden yapmasını istedim. Tabii tıraşımı sonlandırrdıktan sonra bir şeyleri bağımsızca gerçekleştirme dürtüm beni tetikledi ve aleti temizlerken sapı gevşeterek uygun ve güvenli şekilde soğuk metali deneyimledim, çok da korkulacak bir durum olmadığını öğrendim .
Özgün Bey ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede görme engelli olduğumu belirtmem ardından, ilk tıraş aletimin alışana değin kelebek tip bir ürün olması kararında mutabık kalmamızın da ne kadar isabetli bir seçim olduğunu deneyimlerim sonunda söylemeliyim. Geleyim tıraş deneyimime:
Öncelikle ürünlerle beraber gönderdikleri kibrit tipi kan taşlarından birini az da olsa kullandım ve hediyelerde bile seçimleriyle beni kazandıklarını ifade etmeliyim.
Her ne kadar videolardaki köpük hazırlama yöntemlerini dinleyerek takip etsem, eşimden görsel destek de alsam
ilk köpük deneyimimde fırçamı yeterince besleyemediğimi düşündüm. Tıraşım sırasında tahrişin azlığı bir yandan acaba yine de bir yere kadar bir şeyler doğru mu sorusunu da sordurdu.
Birinde kalıcı sıcak su, diğerinde köpük yapmak üzere evdeki iki emaye olduğunu düşündüğüm, hafif geniş kâseyi ekipmanıma dahil ettim ve sentetik olsa da ısınması üzere sıcak suda beklettiğim fırçama Özgün Bey'in videolarında sıkça değindiğine yakın, üzüm ya da badem tanesi büüklüğünde kremi aldım.
Fırçamı azar azar suyla da besledim, üzerindeki suyun yetebileceğini de değerlendirdimse de birkaç kez köpük üretim girişimimin sonucundan pek de memnun olmadığım bir durum yaşadım. Zira kullandığım kâsenin genişliği nedenli olsa gerek fırça kâse içerisinde hiçbir şey yapamadı, elimle beslemeye çalışsam da yukarıda da belirttiğim üzere belki kimi görsel ipuçlarını bilen birinden doğrudan tecrübe etmediğimden olsa gerek etkin bir sonuç elde edemedim. Belki bunda fırçanın ince kıllı olması, krem ve suyun dengesizliği gibi nice neden sayılabilir. Sonuç olarak bir biçimde oluşturduğum köpüğü yüzüme yaymaya başladım.
Her ne kadar fırçaları çok bastırmayın da dense, elimdeki fırçanın iyi beslenememesi nedenli mi bilemiyorum, içerisinde köpüğü biriktirdiğini gözlemledim, dolayısıyla belirli bir baskı uygulayarak köpüğü içinden atmasını sağlamaya mecbur gibi hissettim kendimi.
Geleyim tıraş aleti ve bıçak uyumuna. Gelen paketteki Gillette Rubie modeli ile tıraş aletimi birleştirdim. Yine referans vereceğim Özgün Bey'in yazılarına, tam da söylediği gibi bıçak seçimleri gerçekten deneyimle kişiselleşiyormuş. Yorumlarda pek de keskin olamayacağı değerlendirilen nice üründen memnun olanlardanım belki de. Henüz kullandığım bıçağa ilişkin detayları bilmiyordum bunu da eklemek istedim.
Tıraş aletini gününü bile anımsamadığım uzun sakallarıma dokundururken tereddütüm vardı acaba bu kadar uzun sakalı çekiştirmeden alabilir mi diye, ilk dokunduruşum ve aletin yağ gibi akmasıyla yaşadığım şaşkınlığı anlatmam zor.
Yine tecrübesizliklerim ve köpük meselesiyle paranoyakça bitirdiğimi düşündüğüm her perde sonrası yüzümü yıkayarak yeniden köpük sürerek sanırım üç civarı perdeyle tıraşımı sonlandırdım.
Aletin bastırılmaması gerekliliği ve açısını önceden araştırdım; ancak ilk kez geleneksel tıraşa başlamamışçasına rahat bir tıraş çıkarmam beni de şaşırttı. Muhtemeldir ki seçtiğim aletin yumuşak karakteri, denge ve ağırlığı buna neden oluşturan etkenlerden biri. En nihayetinde, boynumun sol alt tarafında küçük, bıyık ve burun altı bölgemde ise biraz yangılı bir deneyim bırakan tıraşımı sonlandırdıktan sonra, artık zehrin kanıma karıştığı geleneksel ıslak tıraş alemine geçişimin tamamlandığını iyiden iyiye hissederek yüzümü soğuk suyla yıkadım, uzun bir süre önce aldığım L’OCCITANE markasının Cade After Shave Balm'ı ile de Proraso'nun sandal ve Shea özlü kremine bilmeden uyumlu bir kombinasyonla tıraş keyfini sonlandırdım.
Son kez Özgün Bey'in yazılarından vereceğim referansla belirtmeliyim, sakallarımın uzamasını ve bu keyfin yeniden yaşanmasını bekleme safhasına bu kadar hızlı geçeceğimi hiç düşünmemiştim.
Sabırla okuyacağınızı umduğum bu iletimi sonlandırırken, forumdan kaliteli dostlar edinmeyi, tıraş portföyümü destek ve önerileriyle genişletmeyi umut ediyor, iletiyi okuyan tüm komşularımın tahrişsiz, yakın ve akan tıraşlar deneyimlemelerini diliyorum.
Saygılarımla.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
1986 doğumlu, çalışma yaşamını, mesajın yazıldığı tarihte kamuda sürdüren bir komşunuzum.
Aşağıda adından çok bahsedeceğim, burayı da yıllar önce yine geleneksel tıraşla ilgili geniş bir kaynağın yer aldığı blogunu keşfettiğim Özgün Bey''in yazılarından duyduğumu anımsıyorum.
Diğer yandan, 2021 yılı başlarında Youtube üzerinden videolarını keşfettiğim Selman hocamın da Geltir'e üyelik noktasında bilmeden epey katkısı oldu diyebilirim. Ona da ürettiği samimi ve bilgi dolu içerikleri için teşekkür ederim.
Özgün hocamın aşağıda kendisine firması olan razorus.com üzerinden ilettiğim geleneksel tıraşa başlama hikayemi, azıcık buraya uyarlayarak bilginize sunarak, tıraş geçmişim ne tür yöntemlerle tamamlanmış, sizin de fikir edinmenizi amaçladım.
Not: sakallarım pederin kafkas kökenli gen aktarımıyla kendine benzer biçimde yoğun, bisiklet teker jantlarındaki teller kadar olmasa da sert diyebilirim. Çıkış yönleri de özellikle sağ yanakta ve boyun altında biraz karmaşık. Sanırım karma diyebileceğim bir cilde sahibim, kuruluk alın ve burun bölgemde nadiren olur, diğer yandan yine oralarda siyah noktalarım var olur; ancak kuruluk ya da aşırı yağlılıktan şikayet edecek boyutta bir deneyim yaşamadığımı söyleyebilirim.
Yıllar öncesi Tıraş Keyfim blogundan takip ettiğim, 2020 sonlarında Razorus Youtube kanalında içerik üretmeye başladığını öğrendiğim, çalışanı olduğu firmaya ciddi birikim ve katkı koyduğunu düşündüğüm özgün Bey'e huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ederek tıraş deneyimimi aktaracağım satırlara geçiyorum.
Lordun farklı yazılarında dile getirdiği ıslak ve jiletli tıraş aletleriyle tıraş öncesi kartuş, köpük, jel ve makineden oluşan tüm yollardan geçen biri olarak yazdığımı belirtmek isterim.
Anımsadığım kadarıyla 2000'li yılların başından bu yana tıraş olduğunu değerlendirirsem, 20.02.2021 benim tıraş dönemlerim içinde çağ atladığımı düşündüğüm tarihtir. Umarım ileri zaman dilimlerinde bu sözün arkasında durabileceğim deneyimler yaşarım.
Kendisini arayan onlarca insandan biri olduğumu düşünerek firmasının çağrı merkezi üzerinden özgün Bey ile gerçekleştirdiğim uzun nitelendirilebilecek bir süre sonunda, sesinden içtenliğin bir an bile eksik olmadığı görüşmemiz sonucu aldığım tavsiyeler ve bazısının kumar olabileceği Bir alışverişi artık tamamlamam gerektiğine inanarak razorus.com 'a girdim.
Görüşmemizden kısa bir süre sonra, sepeti oluşturmaya başladım. Tabii benim gibi her alacağını uzunca araştıran biri için bu dönem de pek kısa sürmedi. Özgün Bey ile konuştuğumuzda aldığım tavsiyeler sonrası jiletli tıraş aletimi marka olarak fiyat performans bir ürün seçerek belirlesem de ağırlık ve sap seçimi bakımından epey gidip geldiğim üç ürün Parker 66, 76 ve 96R arasından, her ne kadar özgün Bey ile görüşmemizde 76 ya da 96'nın bana uygun olabileceği öne çıksa da 66R'nin sitedeki açıklaması, benim için ilk ürünün bu olması gerektiği yönünde aklımı çeldi bir süre; alışverişi tamamlama aşamasına doğru artık aletin sevdiğim ve uğuruna inandığım 9 sayısını içinde barındırmasının ağır basmasıyla 96R olması kararını verdim.
Tabii yine uzun bir süre fırça seçimim için de gezinip site içi yorumları okuduktan sonra Yaqi markasının sentetik ve yumuşak karakterli, Silver tip kıllara yakın his vereceğini değerlendirdiğim Sagrada Familia modelinde karar kıldım.
Jilet ve tıraş kremi seçimlerimi de özgün Bey'in Allah'tan müdahale ettiği önerisini dinleyerek Proraso Kırmızı Seri sandal ve firmanın oluşturduğu Rus jilet paketiyle sonlandırdım. Allah'tan diyorum, aşağıda değineceğim üzere yaşadığım ufak çaplı tahriş ve bıçağın performansını değerlendirdiğimde, iyi ki tutup Feather seçimimde diretmemişim dedim. Bu bile Özgün Bey ve tüm Razorus ekibinin yürüttükleri işlerde ne kadar uzman ve değerli olduklarını düşünerek iyi ki yolumuzun kesiştiğini düşündürdü bana. Aksi durumda ağır ve kötü bir deneyim sonunda belki elime bir daha jiletli tıraş aleti almayacaktım.
Fazlaca Razorus övücüsü gibi durduğunun ve köpüğü epey sulandırdığının farkında olmakla birlikte, henüz başka firmalarla deneyim yaşamadığım ve ilk tıraş deneyimimin ortaı olmalarını gözeterek azıcık dozu kaçırmışsam affola.
Ürünlerin siparişini nihayet verdim. Ertesi gün içinde ulaştırıldı.
Teslimat akşamı yorgunluk nedenli ve ürünler elimdeyken heyecanımı da körüklemek adına tıraşımı ertesi güne bırakmayı büşündüm. Bir Cumartesi akşamı eksik de olsa temellerini oluşturduğum tıraş ekipmanımla ilk tıraş için ya bismillah dedim ve hazırlığa başladım.
Yaprak jileti küçükken ev halkının tıraş malzemelerinden keşfeden, doğuştan kör olmam nedenli tehlikeli bulduğum için de yıllarca bu alışkanlığı edinemediğimi değerlendirerek biraz kaygılandım ve Parker 96R'ye yaprak jiletin ilk yerleştirme işlemini eşimden yapmasını istedim. Tabii tıraşımı sonlandırrdıktan sonra bir şeyleri bağımsızca gerçekleştirme dürtüm beni tetikledi ve aleti temizlerken sapı gevşeterek uygun ve güvenli şekilde soğuk metali deneyimledim, çok da korkulacak bir durum olmadığını öğrendim .
Özgün Bey ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede görme engelli olduğumu belirtmem ardından, ilk tıraş aletimin alışana değin kelebek tip bir ürün olması kararında mutabık kalmamızın da ne kadar isabetli bir seçim olduğunu deneyimlerim sonunda söylemeliyim. Geleyim tıraş deneyimime:
Öncelikle ürünlerle beraber gönderdikleri kibrit tipi kan taşlarından birini az da olsa kullandım ve hediyelerde bile seçimleriyle beni kazandıklarını ifade etmeliyim.
Her ne kadar videolardaki köpük hazırlama yöntemlerini dinleyerek takip etsem, eşimden görsel destek de alsam
ilk köpük deneyimimde fırçamı yeterince besleyemediğimi düşündüm. Tıraşım sırasında tahrişin azlığı bir yandan acaba yine de bir yere kadar bir şeyler doğru mu sorusunu da sordurdu.
Birinde kalıcı sıcak su, diğerinde köpük yapmak üzere evdeki iki emaye olduğunu düşündüğüm, hafif geniş kâseyi ekipmanıma dahil ettim ve sentetik olsa da ısınması üzere sıcak suda beklettiğim fırçama Özgün Bey'in videolarında sıkça değindiğine yakın, üzüm ya da badem tanesi büüklüğünde kremi aldım.
Fırçamı azar azar suyla da besledim, üzerindeki suyun yetebileceğini de değerlendirdimse de birkaç kez köpük üretim girişimimin sonucundan pek de memnun olmadığım bir durum yaşadım. Zira kullandığım kâsenin genişliği nedenli olsa gerek fırça kâse içerisinde hiçbir şey yapamadı, elimle beslemeye çalışsam da yukarıda da belirttiğim üzere belki kimi görsel ipuçlarını bilen birinden doğrudan tecrübe etmediğimden olsa gerek etkin bir sonuç elde edemedim. Belki bunda fırçanın ince kıllı olması, krem ve suyun dengesizliği gibi nice neden sayılabilir. Sonuç olarak bir biçimde oluşturduğum köpüğü yüzüme yaymaya başladım.
Her ne kadar fırçaları çok bastırmayın da dense, elimdeki fırçanın iyi beslenememesi nedenli mi bilemiyorum, içerisinde köpüğü biriktirdiğini gözlemledim, dolayısıyla belirli bir baskı uygulayarak köpüğü içinden atmasını sağlamaya mecbur gibi hissettim kendimi.
Geleyim tıraş aleti ve bıçak uyumuna. Gelen paketteki Gillette Rubie modeli ile tıraş aletimi birleştirdim. Yine referans vereceğim Özgün Bey'in yazılarına, tam da söylediği gibi bıçak seçimleri gerçekten deneyimle kişiselleşiyormuş. Yorumlarda pek de keskin olamayacağı değerlendirilen nice üründen memnun olanlardanım belki de. Henüz kullandığım bıçağa ilişkin detayları bilmiyordum bunu da eklemek istedim.
Tıraş aletini gününü bile anımsamadığım uzun sakallarıma dokundururken tereddütüm vardı acaba bu kadar uzun sakalı çekiştirmeden alabilir mi diye, ilk dokunduruşum ve aletin yağ gibi akmasıyla yaşadığım şaşkınlığı anlatmam zor.
Yine tecrübesizliklerim ve köpük meselesiyle paranoyakça bitirdiğimi düşündüğüm her perde sonrası yüzümü yıkayarak yeniden köpük sürerek sanırım üç civarı perdeyle tıraşımı sonlandırdım.
Aletin bastırılmaması gerekliliği ve açısını önceden araştırdım; ancak ilk kez geleneksel tıraşa başlamamışçasına rahat bir tıraş çıkarmam beni de şaşırttı. Muhtemeldir ki seçtiğim aletin yumuşak karakteri, denge ve ağırlığı buna neden oluşturan etkenlerden biri. En nihayetinde, boynumun sol alt tarafında küçük, bıyık ve burun altı bölgemde ise biraz yangılı bir deneyim bırakan tıraşımı sonlandırdıktan sonra, artık zehrin kanıma karıştığı geleneksel ıslak tıraş alemine geçişimin tamamlandığını iyiden iyiye hissederek yüzümü soğuk suyla yıkadım, uzun bir süre önce aldığım L’OCCITANE markasının Cade After Shave Balm'ı ile de Proraso'nun sandal ve Shea özlü kremine bilmeden uyumlu bir kombinasyonla tıraş keyfini sonlandırdım.
Son kez Özgün Bey'in yazılarından vereceğim referansla belirtmeliyim, sakallarımın uzamasını ve bu keyfin yeniden yaşanmasını bekleme safhasına bu kadar hızlı geçeceğimi hiç düşünmemiştim.
Sabırla okuyacağınızı umduğum bu iletimi sonlandırırken, forumdan kaliteli dostlar edinmeyi, tıraş portföyümü destek ve önerileriyle genişletmeyi umut ediyor, iletiyi okuyan tüm komşularımın tahrişsiz, yakın ve akan tıraşlar deneyimlemelerini diliyorum.
Saygılarımla.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi