Herkese merhabalar, selamlar. Adım Emre. Okulum bitti ve üniversite sınavına hazırlanıyorum. Foruma 22.05.2012 tarihinde kayıt olmuşum. Şu anda 19 yaşındayım. 20'ye bir iki ay var. Gördüğüm kadarıyla forumun en genç üyesi unvanı elimde. Aksi kanıtlanıncaya dek unvan benimdir. Yani 17 yaşında diyelim kayıt zamanım. Evet, 17 yaşımda tıraş edebileceğim sakallarım vardı. Okula her sabah tıraş olup öyle giderdim. Annem, her gün sabahın köründe saatlerce aynanın karşısında zaman geçirmemi istemiyor; gün aşırı tıraş olmamı söylüyordu ama nafile. Tıraş + saçlarımla uğraşmak + kahvaltı hayli erken uyanmamı gerektiriyordu.
Okula gittiğimde bazı arkadaşlarım tıraş olmama özenip takdir ediyor, bazıları da her gün üşenmeden tıraş olmamdaki bu sevdaya anlam vermeye çalışıyordu. Onlara uyku tatlı geliyordu, bana ise tıraş olmak. O zamanlar 5 bıçaklı Gillette ile sinekkaydı tıraş olmaya çalışıyordum. Sonuç tahmin ettiğiniz gibi; tahriş, kızarıklık, kaşıntı... Yüzüme buharlı havlular mı basmadım, duş mu almadım bana mısın demedi sonuç alamıyordum. Daha sonra araştırmaya başlamış olacağım ki geltir’e denk gelmişim ve kayıt olmuşum.
Bir pazar sabahı her zaman gittiğim evimizin hemen karşısındaki bakkala temel ihtiyaçlar için uğradım. Bir de ne göreyim! DE bir makine. Tabii o zamanlar kavramları bilmiyorum Double Edge vs. Forumdan veya bir yerden bilgilendiğim belli ki bununla sinekkaydı bir tıraş elde edebileceğimi düşündüm. Mavi bir kutu içerisinde sadece bir tane var. Haliyle bir tane olunca ve kutu kasanın hemen yanında adamın önünde durunca sormak zorunda kaldım satılık mı diye. Satılıktır herhalde ama fiyatını tam olarak bilmiyorum dedi. Asıl sahibi değildi markette duran adam. Tam üç defa git – gel yaptım fiyatını öğrenip öğrenmediğini sormak için. Sabırsızlanıyordum alıp denemek için. İkinci gidişimde de aynı cevabı aldım: “Öğrenemedim.” Biraz üzüntü, biraz da kızgınlıkla marketten çıktım. Aslında evde babamın bir DE’si vardı fakat yüzüme vurmak istemiyordum; paslıydı. Kullanılamayacak halde olduğu aşikâr ki babam dahi kullanmıyordu. Halen kartuşlu makinelerle tıraş olur. Neyse konumuza dönelim. Akşam olmuştu. Bu sefer kafamda acaba satıldı mı satılmadı mı sorularıyla gidiyordum markete. Şükür ki bizim alet hâlâ yerinde, marketin asıl sahibi Hicabi abi markette, benim de keyifler yerinde 5 TL gibi bir şey vermiştim herhalde. E birde buna jilet lazımdı. Sadece tek bir çeşit vardı: PERMA – SHARP. Yaklaşık bir ay önce 2,5 sene önce aldığım DE makineyi kutusuyla beraber pas tutmuş bir şekilde atarken, makineyle birlikte aldığım markette tek bir çeşit olan PERMA – SHARP’ı da içine koyduğumu fark ettim. Makine hangi çöplükte bilmiyorum ama PERMA – SHARP içinde bir tane jiletiyle birlikte hâlâ bende:
Pazar günü olduğunu söylemiştim. Yarın okul vardı. Bir an önce uyuyup sabah olmasını istiyordum. Ee beklenen gün gelir çatar. Cami hocasından önce uyanıp (!) başladım hazırlıklara. Aynada kendimi görmemi engelleyen havludan çıkan buharları sildikten sonra, arko tıraş kremiyle bir güzel köpürttük cildi. Sonuç gerçekten inanılmazdı. Geleneksel tıraşın ilk zevkini tatmıştım. Takılmadan, yağ gibi akıyordu jilet. Artık acemi şansı mı dersiniz bilmiyorum alttan girdim üstten çıktım ve çok tatmin edici bir sonuçla karşılaştım. Cildimde herhangi bir kızarıklık vs. yoktu ama aradan saatler geçtikten sonra belli bölgelerde kaşıntı başlamıştı. Her neyse okula gidilir, tören olur, sırayla herkes içeri girer. Pazartesi olduğu için nöbetçi hocalar saç sakal kontrolü yaparlar göz ucuyla. Saçı sakalı birbirine girmiş adamları ayırırlar okula almazlar. Kızlar için ise makyaj yapan var mı vs. bayan hocalar da bunları kontrol eder. Sağda solda kuyruktan ayıklanan öğrenciler hocalara “Ya hocam izin verin geçeyim devamsızlığım çok sınıfta kalacağım.”, “Hocam bendeki de sakal mı ya Ahmet’in sakalları benden çok o geçti!” gibi konuşmalar arasında kendimce sinekkaydı tıraş olmanın verdiği mutlulukla kasılarak geçiyorum kapıdan. Geometri hocamız Fevzi başkan da fark etmiş olacak ki yabancı bir isim söyleyerek –ismi hatırlamıyorum– “… gibi tıraş olmuşsun, beğendim.” dedi. Ben şok olmuştum. İşte şimdi egomun nerede olduğunu sormayın bana. Gökyüzüne bakıyorum o nasıl bir hız. Ego tavanı falan deldi nereye gidiyorsa artık. Kulakları çınlasın Fevzi hocamın.
Artık nasıl olduysa 2,5 sene ara vermişim. Virüs bu sefer tam olarak bulaştı bana bundan eminim. Yaklaşık bir ay önce aldığım malzemeler:
Evet, Ali Bıyıklı ile tıraş oluyorum. Her ne kadar jileti usturaya takmaya tam alışamasam da. Teknik çalışıyorum ve yakın tıraş olacağım diye zorlamıyorum. Bu işin sırrı gerçekten bastırmamakta. Hele köpüksüz bir yerden bastırarak geçtim aman Allah’ım yaktı orayı yaktı! Şükür hafif tahriş dışında önemli bir şey yaşamadım. Yukarıdaki siyah kaba derby tıraş sabunu, turuncuya ise arko tıraş sabunu bastım. Köpürtmeyi gördüğünüz mavi plastik kapta yapıyordum fakat evde şunu bulana kadar:
Bakır, ayakları olmasa tas denilebilir. Ayaklarını kırmayı düşündüm. Elimde tutarken rahatsız ediyorlar.
Pazartesi günü impaticaret aracılığıyla da şunları sipariş etmiştim sağolsun Mustafa Bey hediyeleriyle birlikte göndermiş. Bugün elime ulaştı:
EJ DE8911–BL, Cella ve jiletler. Sonumuz hayrola diyorum. Tahmin ediyorum ki bu işi bir daha bırakmayacağım. Daha doğrusu bırakamayacağım.
Uzun bir giriş oldu. Forumda zamanla birbirimizi tanıyacağız inşallah. Gerçi forumun bir çok üyesi birbirini tanıyor gibi geldi bana.
Ben yazarken keyif aldım, umarım sizler de okurken keyif alırsınız. Saygılar.
Okula gittiğimde bazı arkadaşlarım tıraş olmama özenip takdir ediyor, bazıları da her gün üşenmeden tıraş olmamdaki bu sevdaya anlam vermeye çalışıyordu. Onlara uyku tatlı geliyordu, bana ise tıraş olmak. O zamanlar 5 bıçaklı Gillette ile sinekkaydı tıraş olmaya çalışıyordum. Sonuç tahmin ettiğiniz gibi; tahriş, kızarıklık, kaşıntı... Yüzüme buharlı havlular mı basmadım, duş mu almadım bana mısın demedi sonuç alamıyordum. Daha sonra araştırmaya başlamış olacağım ki geltir’e denk gelmişim ve kayıt olmuşum.
Bir pazar sabahı her zaman gittiğim evimizin hemen karşısındaki bakkala temel ihtiyaçlar için uğradım. Bir de ne göreyim! DE bir makine. Tabii o zamanlar kavramları bilmiyorum Double Edge vs. Forumdan veya bir yerden bilgilendiğim belli ki bununla sinekkaydı bir tıraş elde edebileceğimi düşündüm. Mavi bir kutu içerisinde sadece bir tane var. Haliyle bir tane olunca ve kutu kasanın hemen yanında adamın önünde durunca sormak zorunda kaldım satılık mı diye. Satılıktır herhalde ama fiyatını tam olarak bilmiyorum dedi. Asıl sahibi değildi markette duran adam. Tam üç defa git – gel yaptım fiyatını öğrenip öğrenmediğini sormak için. Sabırsızlanıyordum alıp denemek için. İkinci gidişimde de aynı cevabı aldım: “Öğrenemedim.” Biraz üzüntü, biraz da kızgınlıkla marketten çıktım. Aslında evde babamın bir DE’si vardı fakat yüzüme vurmak istemiyordum; paslıydı. Kullanılamayacak halde olduğu aşikâr ki babam dahi kullanmıyordu. Halen kartuşlu makinelerle tıraş olur. Neyse konumuza dönelim. Akşam olmuştu. Bu sefer kafamda acaba satıldı mı satılmadı mı sorularıyla gidiyordum markete. Şükür ki bizim alet hâlâ yerinde, marketin asıl sahibi Hicabi abi markette, benim de keyifler yerinde 5 TL gibi bir şey vermiştim herhalde. E birde buna jilet lazımdı. Sadece tek bir çeşit vardı: PERMA – SHARP. Yaklaşık bir ay önce 2,5 sene önce aldığım DE makineyi kutusuyla beraber pas tutmuş bir şekilde atarken, makineyle birlikte aldığım markette tek bir çeşit olan PERMA – SHARP’ı da içine koyduğumu fark ettim. Makine hangi çöplükte bilmiyorum ama PERMA – SHARP içinde bir tane jiletiyle birlikte hâlâ bende:
Pazar günü olduğunu söylemiştim. Yarın okul vardı. Bir an önce uyuyup sabah olmasını istiyordum. Ee beklenen gün gelir çatar. Cami hocasından önce uyanıp (!) başladım hazırlıklara. Aynada kendimi görmemi engelleyen havludan çıkan buharları sildikten sonra, arko tıraş kremiyle bir güzel köpürttük cildi. Sonuç gerçekten inanılmazdı. Geleneksel tıraşın ilk zevkini tatmıştım. Takılmadan, yağ gibi akıyordu jilet. Artık acemi şansı mı dersiniz bilmiyorum alttan girdim üstten çıktım ve çok tatmin edici bir sonuçla karşılaştım. Cildimde herhangi bir kızarıklık vs. yoktu ama aradan saatler geçtikten sonra belli bölgelerde kaşıntı başlamıştı. Her neyse okula gidilir, tören olur, sırayla herkes içeri girer. Pazartesi olduğu için nöbetçi hocalar saç sakal kontrolü yaparlar göz ucuyla. Saçı sakalı birbirine girmiş adamları ayırırlar okula almazlar. Kızlar için ise makyaj yapan var mı vs. bayan hocalar da bunları kontrol eder. Sağda solda kuyruktan ayıklanan öğrenciler hocalara “Ya hocam izin verin geçeyim devamsızlığım çok sınıfta kalacağım.”, “Hocam bendeki de sakal mı ya Ahmet’in sakalları benden çok o geçti!” gibi konuşmalar arasında kendimce sinekkaydı tıraş olmanın verdiği mutlulukla kasılarak geçiyorum kapıdan. Geometri hocamız Fevzi başkan da fark etmiş olacak ki yabancı bir isim söyleyerek –ismi hatırlamıyorum– “… gibi tıraş olmuşsun, beğendim.” dedi. Ben şok olmuştum. İşte şimdi egomun nerede olduğunu sormayın bana. Gökyüzüne bakıyorum o nasıl bir hız. Ego tavanı falan deldi nereye gidiyorsa artık. Kulakları çınlasın Fevzi hocamın.
Artık nasıl olduysa 2,5 sene ara vermişim. Virüs bu sefer tam olarak bulaştı bana bundan eminim. Yaklaşık bir ay önce aldığım malzemeler:
Evet, Ali Bıyıklı ile tıraş oluyorum. Her ne kadar jileti usturaya takmaya tam alışamasam da. Teknik çalışıyorum ve yakın tıraş olacağım diye zorlamıyorum. Bu işin sırrı gerçekten bastırmamakta. Hele köpüksüz bir yerden bastırarak geçtim aman Allah’ım yaktı orayı yaktı! Şükür hafif tahriş dışında önemli bir şey yaşamadım. Yukarıdaki siyah kaba derby tıraş sabunu, turuncuya ise arko tıraş sabunu bastım. Köpürtmeyi gördüğünüz mavi plastik kapta yapıyordum fakat evde şunu bulana kadar:
Bakır, ayakları olmasa tas denilebilir. Ayaklarını kırmayı düşündüm. Elimde tutarken rahatsız ediyorlar.
Pazartesi günü impaticaret aracılığıyla da şunları sipariş etmiştim sağolsun Mustafa Bey hediyeleriyle birlikte göndermiş. Bugün elime ulaştı:
EJ DE8911–BL, Cella ve jiletler. Sonumuz hayrola diyorum. Tahmin ediyorum ki bu işi bir daha bırakmayacağım. Daha doğrusu bırakamayacağım.
Uzun bir giriş oldu. Forumda zamanla birbirimizi tanıyacağız inşallah. Gerçi forumun bir çok üyesi birbirini tanıyor gibi geldi bana.
Ben yazarken keyif aldım, umarım sizler de okurken keyif alırsınız. Saygılar.
Ekstra: