08/03/2021, Saat: 16:11
Forumda yeniyim, kendimi tanıtmak istedim.
İstanbulda oturuyorum, 55 yaşındayım, Çocuk Cerrahisi uzmanıyım. Bu yaşta tıraş ile ilgili araştırma yapmam, “geltir”e katılmam biraz uzun hikaye:
Hassas cildimle her gün tıraş olan birisiyim. 25-26 yıl önce bir arkadaşım bana markasız bir çelik ustura hediye etmişti. O zaman Ankara’da oturuyordum, bu usturaya ağız açtırmak, bilettirmek tam bir eziyet olmuştu. Sonra berberimden kullanmasını öğrendim, bir süre kullandım, biraz el becerisi edindim ama ustura köreldi, biletemedim, kullanmaya ara verdim. Ucuz bir jiletli ustura aldım, 1 yıl onu kullandım, sonra elektrikli tıraş makinelerinden 10 yıl kadar kullandım. Son 15 yıldır kartuşlu bir makine kullanıyordum.
Bu arada, benim kişisel hobilerimden birisi bıçaklar ve 200-300 arası küçük bir koleksiyonum var, vakit buldukça kendim de soğuk talaşlı üretim, yani yontarak, bir şeyler yapıyorum. Haliyle epeyce bir eğe, zımpara, bileme taşı, aparatı, masatı, honing oili, dremel, hatta bench grinder, minik bant zımpara ..vs vs donanım var elimde. 3-4 ay kadar önce, tam internetten “hedonik bir dürtüyle” 4 bin TL’ lik bir bıçak (Fallkniven, İsveç üretimi, sanmai üç katlı Japon çeliği) alıyordum ki, kendi kendime “ne yapıyorum, muhtemelen hiç kullanmayacağım bir alete bu kadar para verilir mi?” diyerek durdum: O an, her nasılsa aklıma çelik ustura geldi, bulabilirsem yeni bir ustura alıp bu kez kendim biletsem, yeni bir uğraşı edinmiş olurum dedim. Araştırma sonucu, Razorus tan 5/8 yuvarlak uçlu, celluloid saplı bir DOVO aldım. Almaz olaydım!, Çok hoşuma gitti. Bisiklet binmek gibi, unutulmuyormuş. Keyif aldıkça yeni bir porsuk kılı fırça, Proraso tıraş kozmetikleri, kendi hazırladığım yumuşatıcı yağ emülsiyonu, tasta sıcak su, havlu kompres…. yıllar öncesine gittim. Artık sabah değil, geceleri aceleye getirmeden keyifle tıraş olmaya başladım. Cildim hassas olduğundan önceleri ikinci perdeyi jiletle oldum. Tabi ustura olunca kendim vejetal deri stoğumdan (bıçak kılıfı, çanta, şapka ve tabanca kılıfı yapmak için almıştım) kayış (strop) yaptım. Beğenmedim, keten şerit ekleyip yenisini yaptım. Bıçaklar için 1000-3000-8000 taşlarım vardı, 12000 shapton taş edindim. Bıçak yatkınlığım ile ustura honlamayı öğrenmek zor olmadı. İşin keyfi arttıkça tek ustura yetmedi, yine Razorustan DOVO Bismarc aldım (bu arada hiç tanışmamış olsam da bu firmayı, ürünlerini ve tarzlarını çok beğendimi söylemeliyim).
Sonra; kendim restorasyon yapayım dedim. Antikacı ve eskicilerden paslı Filarmonica 12 (9/16), John Nowill and Sons (6/8 işlem sonrası 11/16), JA Henckels Friodur no stain 78 ½ (4/8), CV Heljestrand Eskilstuna No: 42 kama kesitli kare uçlu usturalar aldım. Restore ettim, 1.5 mm pirinç çubuk ve pullarla pimledim, (yuvarlak uç kaportacı çekicim vardı, bir kuyumcu çekici de aldım) sonra honladım. Saplarını sulu 3000 zımpara ve kırmızı macun kullanarak parlattım. Kama (wedge) hariç tüm usturalarım nefis tıraş ediyor. El yapımı strop kayış da güzel oldu, zamanında internetten getirttiğim neatsfoot oil (paçayağı) ile boyamadan doğal renginde bıraktım. Velhasıl, bıçak işlerimi biraz durdurdum, şimdi çelik usturalarla çok güzel oyalanıyor ve keyif alıyorum. Üstelik çoğu bıçağım hiç kullanılmazken, usturalar kullanılıyor. Bıçak kabzası için aldığım abanoz, wenge, ceviz, zebrawood, zeyin ağacı … ahşaplarım ve bir bütün manda boynuzu var elimde ama henüz sap yapamadım. Bilahare deri kılıf da yapacağım ama biraz zaman sıkıntım var.
Kısaca beni foruma bu olaylar getirdi. Taşlar, honlama, cilt bakımı, ustura markaları …vs pekçok şeyi -hiç mesaj yazmasam da- siz değerli forum üyelerinden öğrendim. Bu vesileyle cömert paylaşımlarınız için teşekkür ederim.
Herkese keyifli günler ve tıraşlar dilerim.
Celal Hatiboğlu
İstanbulda oturuyorum, 55 yaşındayım, Çocuk Cerrahisi uzmanıyım. Bu yaşta tıraş ile ilgili araştırma yapmam, “geltir”e katılmam biraz uzun hikaye:
Hassas cildimle her gün tıraş olan birisiyim. 25-26 yıl önce bir arkadaşım bana markasız bir çelik ustura hediye etmişti. O zaman Ankara’da oturuyordum, bu usturaya ağız açtırmak, bilettirmek tam bir eziyet olmuştu. Sonra berberimden kullanmasını öğrendim, bir süre kullandım, biraz el becerisi edindim ama ustura köreldi, biletemedim, kullanmaya ara verdim. Ucuz bir jiletli ustura aldım, 1 yıl onu kullandım, sonra elektrikli tıraş makinelerinden 10 yıl kadar kullandım. Son 15 yıldır kartuşlu bir makine kullanıyordum.
Bu arada, benim kişisel hobilerimden birisi bıçaklar ve 200-300 arası küçük bir koleksiyonum var, vakit buldukça kendim de soğuk talaşlı üretim, yani yontarak, bir şeyler yapıyorum. Haliyle epeyce bir eğe, zımpara, bileme taşı, aparatı, masatı, honing oili, dremel, hatta bench grinder, minik bant zımpara ..vs vs donanım var elimde. 3-4 ay kadar önce, tam internetten “hedonik bir dürtüyle” 4 bin TL’ lik bir bıçak (Fallkniven, İsveç üretimi, sanmai üç katlı Japon çeliği) alıyordum ki, kendi kendime “ne yapıyorum, muhtemelen hiç kullanmayacağım bir alete bu kadar para verilir mi?” diyerek durdum: O an, her nasılsa aklıma çelik ustura geldi, bulabilirsem yeni bir ustura alıp bu kez kendim biletsem, yeni bir uğraşı edinmiş olurum dedim. Araştırma sonucu, Razorus tan 5/8 yuvarlak uçlu, celluloid saplı bir DOVO aldım. Almaz olaydım!, Çok hoşuma gitti. Bisiklet binmek gibi, unutulmuyormuş. Keyif aldıkça yeni bir porsuk kılı fırça, Proraso tıraş kozmetikleri, kendi hazırladığım yumuşatıcı yağ emülsiyonu, tasta sıcak su, havlu kompres…. yıllar öncesine gittim. Artık sabah değil, geceleri aceleye getirmeden keyifle tıraş olmaya başladım. Cildim hassas olduğundan önceleri ikinci perdeyi jiletle oldum. Tabi ustura olunca kendim vejetal deri stoğumdan (bıçak kılıfı, çanta, şapka ve tabanca kılıfı yapmak için almıştım) kayış (strop) yaptım. Beğenmedim, keten şerit ekleyip yenisini yaptım. Bıçaklar için 1000-3000-8000 taşlarım vardı, 12000 shapton taş edindim. Bıçak yatkınlığım ile ustura honlamayı öğrenmek zor olmadı. İşin keyfi arttıkça tek ustura yetmedi, yine Razorustan DOVO Bismarc aldım (bu arada hiç tanışmamış olsam da bu firmayı, ürünlerini ve tarzlarını çok beğendimi söylemeliyim).
Sonra; kendim restorasyon yapayım dedim. Antikacı ve eskicilerden paslı Filarmonica 12 (9/16), John Nowill and Sons (6/8 işlem sonrası 11/16), JA Henckels Friodur no stain 78 ½ (4/8), CV Heljestrand Eskilstuna No: 42 kama kesitli kare uçlu usturalar aldım. Restore ettim, 1.5 mm pirinç çubuk ve pullarla pimledim, (yuvarlak uç kaportacı çekicim vardı, bir kuyumcu çekici de aldım) sonra honladım. Saplarını sulu 3000 zımpara ve kırmızı macun kullanarak parlattım. Kama (wedge) hariç tüm usturalarım nefis tıraş ediyor. El yapımı strop kayış da güzel oldu, zamanında internetten getirttiğim neatsfoot oil (paçayağı) ile boyamadan doğal renginde bıraktım. Velhasıl, bıçak işlerimi biraz durdurdum, şimdi çelik usturalarla çok güzel oyalanıyor ve keyif alıyorum. Üstelik çoğu bıçağım hiç kullanılmazken, usturalar kullanılıyor. Bıçak kabzası için aldığım abanoz, wenge, ceviz, zebrawood, zeyin ağacı … ahşaplarım ve bir bütün manda boynuzu var elimde ama henüz sap yapamadım. Bilahare deri kılıf da yapacağım ama biraz zaman sıkıntım var.
Kısaca beni foruma bu olaylar getirdi. Taşlar, honlama, cilt bakımı, ustura markaları …vs pekçok şeyi -hiç mesaj yazmasam da- siz değerli forum üyelerinden öğrendim. Bu vesileyle cömert paylaşımlarınız için teşekkür ederim.
Herkese keyifli günler ve tıraşlar dilerim.
Celal Hatiboğlu