Mühle Rocca

[kirmizibalik]

Öncelikle geleneksel tıraş konusunda yeterli tecrübe ve iddiam olmadan gayet amatör bir değerlendirme olacağını belirtmek isterim.

Rocca, sapı ve başlığı itibariyle geleneksel tıraşa başladığımdan itibaren beni cezbetmeyi başaran bir aletti. İlerleyen zamanlarda mutlaka edinme hayaliyle alınacaklar listesinde kendine yer edinmişti. Öncesinde ve kargo yolu gözlerken okuduğum yorumlar neticesinde aletin karakteri ile ilgili beklentim epey yüksekti. Mühle ailesinin diğer üyelerinin elimde olan fertlerinden R89 ve R41'e ortanca kardeş geldiği beklentisi iyiden iyiye yerleşmişti aklıma.

Forum dışı geleneksel tıraş sever bir tanıdıktan ödünç olarak aldığım ve deneyimleme şansı bulduğum V2 başlık ile ilgili kendimce 2 tıraştan edindiğim ufak tecrübelerimi ve görüşlerimi paylaşmak isterim;

1. tıraş:
Rocca'nın başlığına R89'un sapını takarak ilk kullanıma hazırlanmaya başlamıştım. Olduğum ilk tıraşta yaklaşık 6-7 günlük bir sakalım, temiz ve sivilcesiz bir yüzüm vardı. Kullandığım diğer tıraş malzemelerinde elimde olan ürünlere göre daha çok deneyimlediğim ve bu sebeple tabiri caizse huyunu-suyunu bildiğim ürünler tercih etmek istedim başlığın karakterini tam anlamak adına. Sabun olarak Tabac, jilet olarak mavi astra, fırça olarak Yaqi silvertip tercih ettim (Tıraş sonrasına daha sonra değineceğim).

Genelde sabunlu her tıraşta uygulamaya çalıştığım sabunun ve fırçanın bulunduğu kasede ılık suda yaklaşık 7-8 dakika beklettiğim sabun ufak ufak kayganlığını suya bırakınca, tıraş öncesinde yüzümü hazırlamak için gayet iyi oldu. Gayet yerinde bir köpük kıvamı ile yüzü köpürttükten sonra başladım ilk hamle ile tıraşa,

Tıraşa başladığımda ilk hissiyat beklediğimden agresif olmasıyla sebebiyle şaşkınlık oldu. R41'i aktif ve severek kullanan biri olarak, jileti yüzümde daha çok hissettim diyebilirim. Tıraşın 1. dakikası içinde Rocca'nın bana verdiği ikinci his ise şöyle açıklanabilir;

R41 kullanımında yüzde hissedilen açık tarak hissiyatının R41'i dizginleyen ve tıraşa güven katan bir yapısının olduğunu daha iyi anladım. Rocca hem fiziken hem de bana yaşattığı his itibari ile adeta o dişleri sökülmüş bir R41.

İlk perde yukarıda anlattığım üzere gayet yakın, tahrişli ve noktasal kanamalarla dolu geçmesi sebebi ile sakal çıkış yönlerinin çaprazına doğru tıraş olduğum ikinci perdeyi düzeltmeler olarak yapmaya karar vermiştim. Tıraşın ikinci kısmında biraz daha tahriş seviyesi arttı haliyle ve sonuç olarak ilk defa kan taşı deneme fırsatını Rocca sayesinde yaşamış oldum.

Usturadan bir tık öncesi denilen R41'den daha tahrişli bir tıraş yaşadım ve alete olan sempatim artan kan miktarı ile ters orantılı olarak azaldı diyebilirim.
Tıraş sonrasında imdadıma Sebamed Balsam yetişti desem yeridir, sabah uyandığımda tahrişlerim gayet sakinleşmişti.

Gelelim 48 saat sonra olunan 2. Tıraşa;

Bu sefer farklı bir deneyim yaşamak adına, Parker Variant ile takas sonrası edindiğim Rockwell 6C ile birlikte ortak bir tıraş olma fikrini hayata geçirdim. 6C'nin en agresif başlığı olan 6 numaralı başlık tıraşımın baş rolünde yer alacaktı. Yüzümün bir yarısında 6C'nin 6 numaralı başlığını, diğer yarısında ise Rocca başlığı kullanacaktım.

Şartları eşit tutmak ve deneyimimde bilinmezliği azaltmak adına yine karakterlerini bildiğim ürünleri kullandım. Jilet konusunda kesiminden fazlasıyla memnun kaldığım Rapira Swedish Super Steel kullandım, her iki alette de. Sabun konusunda ise yine kayganlığını sevdiğim Wilkinson Stick'i tercih ettim. Fırça olarak ise yine Yaqi Silvertip kullandım. (Tıraş sonrasına daha sonra değineceğim).

Yukarıda bahsettiğim gibi, kaba basılı olan sabunu ılık suda yaklaşık 7-8 dakika beklettikten sonra sabunlu suyu tıraş öncesi hazırlıkta kullandım.
İlk tıraşa göre Rocca'nın kesim karakteri ile uygulamalı olarak ilgili fikir sahibi olduğumdan ve kıyaslamalı tıraş olacağımdan farklı bir deneyim olacağını heyecanla karışık tahmin ediyordum.

Başarılı bir köpük yapım sürecinden sonra Rocca ile başladım tıraşa, ilk tıraşa göre daha konforlu bir kesim karakteri vardı, yüzüm daha az dinlenmiş olmasına rağmen. İlk perdeyi Rocca cephesinde yine kızarıklık ve kanamaya teşebbüsler ile bitirdikten sonra sıra 6C cephesine gelmişti.

6C'yi 6 numaralı başlıkta ilk kullandığım zaman gayet agresif bulmuştum ancak Rocca'nın yanında süt dökmüş kedi desem yanlış olmaz. Gayet yakın ancak bir o kadar da yumuşak bir hissiyat ve sessiz bir şekilde ile ilk perdeyi tamamlamış oldum. İlk perde sonrası iki tarafa da dokunduğumda kalan sakal konusunda bir fark yoktu.

Burada bir parantez açmak isterim, aletlerin kesim seslerinin farklı olduğunu hep okurdum ve anlam veremezdim ancak aynı anda 2 alet ile tıraş olurken bu ayrımı gayet net anlayabiliyorsunuz;

Rocca, sanki jileti yoğun olarak ortadan tutuyor uç kısımlar daha boşta gibi bir hissiyat yaşadım ben. Akordu bozuk telli bir çalgının tellerine vurunca çıkan sesi andıran bir tını çıkıyor tıraş esnasında, bir yanıyla da kedi-kurbağa ciyaklaması gibi bir ses. 6C özelinde ise bu ses konusunu değerlendirdiğimde gayet sessiz ve derinden gelerek işini yaparak efendi efendi işini yapmıştır. Dediğim gibi bu paragraf tamamen bana yaşattığı hissiyat ile aktarılmaya çalışılmıştır.

İkinci perdeyi yaşanılan tahrişlere rağmen kıyası ve gözlemlerimi devam ettirmek adına, normal perde olarak sakal çıkış yönlerinin çaprazı yönüne tıraş oldum. Rocca adeta sabunun o meşhur kayganlığını bile alıp gidiyordu yüzümden, o derece yakın bir tıraş veriyordu. 6C ile olan taraf ise gayet pamuk gibi bir yakın tıraş ile düzeltmeleri beklemekteydi.

Düzeltme - 3. perde karışık olan tıraşta ise silvertip fırça kullanmama rağmen Rocca kullanılan taraf köpük sürme esnasında bile yanma yapmaya başlamıştı. Testin son demleri olması sebebi ile iki tarafı da biraz zorladım.Son perdeden sonra yine kan taşlı ufak dokunuşlar gerekmişti Rocca kullanılan tarafta.

Tıraş sonrasında yine Sebamed Balsam kullandım ancak son perdenin biraz zorlu geçirilmesi sebebi ile Rocca cephesinde halen toparlanmayan kısımlar mevcut. Yüzün bir kısmı yanarken diğer kısmın gayet keyifli bir şekilde güne eşlik etmesi değişik bir his gerçekten.

Kısaca toparlamaya çalışırsam eğer;

Rocca tasarımı itibari ile halen gözüme gerçekten çok hoş gelse de fiyatı itibari ile kafamda oluşan soru işaretlerini yıkamıyordu. İlerleyen zamanlarda alırım dediğim bir ürünken kullanım deneyimim sebebi ile alım süreci iyice ileri bir tarihe ertelenmiş oldu. Şimdilik Rocca'nın kendisiyle anlaşamadık bakalım ilerleyen zamanlarda neler olur bilinmez ancak bence hem fiyatı ve hem de kesim karakteri itibari ile denenemeden alınmaması gereken bir alet.

6C ile ilgili kendi başlığında değerlendirmem ilerleyen zamanlarda olacak ancak, Parker Variant kullanmış biri olarak bence elde tek alet bulunduracaksam tek alet kesinlikle 6C olur şu an için.

Önümüzdeki günlerde Rocca ve R41 arasında ikili bir tıraş değerlendirmesi daha yapmaya çalışacağım.

Biraz uzun oldu evet farkındayım ama en başta da dediğim gibi herhangi bir iddiam olmadan amatör bir şekilde kendi hislerimi nacizane aktarmaya çalıştım. Vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür eder, herkese keyifli tıraşlar dilerim.