25/06/2013, Saat: 23:50
Bu konu altında tıraşın verimini arttırmaya yönelik bazı metodlar deneyeceğim. Sizlerde kendi metodlarınızla katkılar sağlayabilirsiniz.
A: Tıraş esnasında şap kullanımı denemesi
Burada şapın cildi gerdirici etkisinin, acaba perdeler arasında kullanılırsa nasıl bir etkisi olduğunu araştıracağım. Normal perdelerim bittikten sonra en son düzeltici bir perde olarak; yüzümü suyla bolca duruladıktan sonra şap sürüp -köpüklemeden- o şekilde sakallı kalan yerleri tıraş ederek denemeler yapacağım.
1. gün: Bu gece punktal aletim ve astra keramik jiletle 2 perdelik bir tıraş oldum. Punktal hissiyatı en iyi makinam olduğu için farklı jiletleri ya da teknikleri dememede referans makinem. İlk perde taraklı tarafı, 2. perde düz barlı tarafıyla martin amca lavantalı sabun eşliğinde yapıldı. Neredeyse sıfır baskıyla aldığımdan tıraş çok yakın değildi, daha baskıyla yapılan bir perde daha kesinlikle gerekiyordu, bu arada jiletin 3. tıraşıydı. 3. perdeyi şap sürerek köpükleyip yapmak istedim. Şaplı yüze fırçayı sürdüğünüz anda fırça yüzünüze adeta vakumlanıyor ve köpük olmuyor. Dolayısıyla vazgeçip sadece sulu ve saplı şekilde 3. perdeyi yaptım. Yukarıda yazdığım gibi tam bir perde değil daha ziyade elime sakallı gelen kısımları alma şeklinde. Şapın gerdirici etkisinden dolayı jilet yüzümde biraz daha takılarak ilerlese de net bir şekilde kalan sakalları kesiyordu ve sabun olmamasına rağmen bir rahatsızlık/acı yoktu. Tıraş bu şekilde bittikten sonra yüzümü durulayıp, şapladım. Temizleyip kuruladım. Alışılagelmişin dışında bir pürüzsüzlük var gibiydi. Sakallar sinekkaydı gibi ciltten görünmeyecek şekilde kaybolmuş değiller, belli yerlerde görünüyorlar, ama elinizle yokladığınızda her yer pürüzsüzve net bir cilt. Tahriş yok. Ancak şapın gerdirici etkisinden dolayı cildin üst kısmında döküntüler halinde ölü deriler görülüyordu. Dolayısıyla bu yöntemi sadece yazdığım gibi en sonda sorunlu kalan yerleri almak için kullanacağım. Bugünkü sonuç memnun edici. Aynı testi birkaç gün daha tekrarlayıp nihai edinimlerimi sizlerle paylaşacağım.
2. gün: Bugün jilet dışında tüm ekipmanlar aynı olacak şekilde tıraş oldum. 3 perde, jilet az kullanılmış polsilver. 3. perdeden sonra yine yüzmü durulayıp, şap sürdükten sonra fazla beklemeden tam olmasada bir perdeye yakın sorunlu sakal kalan yerleri tıraş ettim. Yine dünkü hissiyat gibi şapın değdiği her şeye yapışma hissiatı bir miktar jilette de vardı. Sanki derinizde değilde kuçuğun üzeirnde çekiyormuşsunuz gibi jileti. Ama bu tahriş edici, rahatsız edicilikten ziyade memnuniyeti biraz azaltan bir durum sadece. Tıraş tahrişsiz, yanmasız tamamlandı. yine şap sürüp duruladım. Nivea losyon uyguladım hafif yanma oldu kısa sürede geçti. Şu an yüzüm yine gayet gergin ve pürüzsüz ama kuru değil. Şapın etkisi yarım tık var gibi. İlerleyen tıraşlarda durum netleşecek.
3. gün: Bugün yukarıdaki prosedür aynen uygulandı. Fark olarak bugün biraz daha konfora yönelik şekilde tıraş olup en son şap aşamasına biraz daha sakal ucu bıraktım. Şapı sürüp kesmeye başladığımda büyük ihtimalle artık cildimin bu tekniğe alışıyor olmasından jiletin eskisi kadar zorlanmadan daha rahat hareket ettiğini fark ettim. Daha fazla sakal bırakmış olduğum için yüzümde daha bol çalıştım hatta çekinmeden tersten aldım. Şap bu aşamalarda hiç sıkıntı çıkarmadı. Hiçbir bölgede sakal kalmadığından emin olunca durulanıp, tekrar şap, biraz bekleme ve durulayıp temizleme sonrası yine nivea losyon. Bugün daha çok kazımış olmama rağmen cildim bugün çok daha rahat. Yanma, tahriş hiçbirşey yok. 3 gündür olduğum en yakın tıraş. Pürüzsüz, gergin ama yumuşak bir cilt. Kuruma yok, dikkatinizi çekerim balzam kullanmıyorum.
Sonuç değerlendirmelerim: Bu üç günlük testte gördüğüm kadarıyla; standart tıraş sonrası, yüze sap uygulayıp kalan sakal uçlarını bu şekilde tıraş etmenin, nihai tıraş yakınlığında bariz bir adım ileri etkisi var. Köpük kullanılmamasına rağmen, şapın iyileştirici etkisi dolayısıyla tıraş sonrası bir rahatsızlık yok. Ancak şaplı ciltte gezinen jiletin hafif yapışan hissiyatından dolayı tıraş keyfi bir miktar baltalanmakta. Bu bakımdan ben bunu günlük tıraşta önermiyorum. Ne zaman ve kimlere öneriyorum: Sakal çıkış yönleri sorunlu olup her zaman belli bölgelerinde sakal kalan kişilere en son düzeltici çalışma olarak ve; özel günlerde çok temiz tıraş gerektiğinde, fazla keskin bir jiletle 4. perde ekstra tıraş olmak gereken ve sonradan tahriş yaşanması yüksek ihtimal olan durumlarda, köpükle 4. perdeyi olmak yerine, şapla düzeltici kat yapmak. Yine hemen hemen aynı yakınlığa ulaşmanın yanında cildinizin tıraş sonrası konforu çok daha iyi oluyor. Hem yakın tıraş sonrası, hem gün içinde. Bu sistemi 3 gündür üst üste kullanmama rağmen yüzümde herhangi bir yorulma belirtisi yok. Şaplı yüzü tıraş etmede, şapın jilet üzerinde belirli bir köreltici etkisini görmedim. Şaplı yüzeye tıraş fırçanızı sürmenizi kesinlikle önermiyorum. Kısa bir süreliğine de olsa fırçanın kıllarının verimini ciddi şekilde bozuyor. Sonuçta uygulanabilir bir sistem olarak özetliyorum.
B: Tıraş öncesi yağ kullanımı denemesi
Bu seferki testimde doğal yağların tıraş öncesi kullanımı ile tıraştaki etkilerini araştırıyorum. 3 günlük testte ilk gün yağı sürdükten 5, ikinci gün 10, üçüncü gün 15 dakika bekleyip 3 perde tıraşımı olup sonuçları paylaşacağım.
1. Gün: Bu akşam martin amca lavantalı, punktal ve sıfır permasharp eşliğinde 3 perdelik bir tıraş oldum. Tıraş öncesi kendi yağ karışımımı güzelce uygulayıp 5 dakika bekledim. Sonra çok fazla durulamadan sıcak su eşliğinde tıraşımı oldum. İlk perde taraklı tarafla, diğer 2 perde düz tarafla yapıldı ve düzeltici çalışmalarla sonlandırıldı. Sonucu net görmek için şap ve tıraş sonrası ürünü kullanılmadı. Bugünkü izlenimlerimde yağ özellikle 2. ve 3. perde jiletin daha rahat akmasına biraz yardımcı oldu. Ancak jiletten korumada, daha yakın tıraşta, cildi tahrişten korumada belli bir artısı olmadı. Gerek perma taze jilet olduğundan gerekse tıraş sonrası ürün kullanmadığımdan yüzümde ve boynumda çok hafif belli bölgelerde yanma/kaşıntı var. Ayrıca yağlı ciltte fırçadaki köpük daha hızlıca sönümleniyor o yüzden iki defa fırçayı beslemem gerekti. Yağın tek avantajı jiletin daha iyi kayması ve tıraş sonrası yumuşak gerilmemiş bir yüz oldu 5 dakika beklemeyle.
2. Gün: Bugün her şey yukarıdakinin aynısı olacak şekilde 3 perde tıraşımı oldum. Tek fark yağı sürdükten sonra tıraştan çnce 10 dakika beklemem oldu. Dün 5 dakika bekleyerek yaptığım tıraşta ilk perde pek bir fark göremeyip, 2. ve 3. perdelerde jiletin daha rahat kaymaya başladığını yazmıştım. Bugünkü deneyimde ise jilet daha ilk perdede daha rahat kesim yapmaktaydı, 2 ve 3. perdelerde ise makinayı bıraksam adeta kendi kendine kayıp tıraş edecek rahat rahat akıyordu. Koşullar aynı olmasına rağmen bugün biraz daha yakın tıraş elde ettim. Kaşıntı çok daha az, yanma yok. Bugün daha rahat ve yakın bir tıraş elde etmiş oldum. Ki dikkatinizi çekiyorum herhangi bir tıraş sonrası ürün dahi kullanmıyorum. 5 dakika bekleyerek tek kazandığım 2 ve3. perdelerde rahat kayan jilet ve tıraştan saatler sonrasında dahi kurumayan yumuşak bir jilt olmuştu. 10 dakika beklemeyle tüm perdelerde rahat kayan bir jilet, daha yakın ve konforlu bir tıraş elde ettim. Tıraş sonrası cildim gayet yumuşak, nemli ve pürüzsüz. Yarın son test olarak yağı sakalımda 15 dakika bekleteceğim.
3. Gün: Bugün bu teknikle 3. ve son tıraşımı oldum. Herşey aynı tek değişen tıraş öncesi sürdüğüm yağı 15 dakika bekletmemdi. Direk sonuçları yazıyorum. Öncelikle dünkü tıraşa göre jilet ilk perdede birazcık daha rahat kaydı. 2. ve3. perdeler aynı gibi kaymak gibi kayıyorlardı. Tıraş konforum gayet iyidi, yüz hazırlamadan direk suyla duurlayıp köpükleyip tıraşa başlamama rağmen sanki özenle yüzümü tıraşa hazırlamışım, hatta sanki önce duşa girip sakallarımı yumuşatmışım öyle tıraş olmuşum gibi bir rahatlık vardı. Ufak ufak birkaç yeerde noktasal kanamalar oldu bunun sebebi de permasharp'ın iki tıraşta bitmesi ve bu son tıraşta oldukça kabalaşması oldu. Kesiyordu ama konforlu değildi, buna rağmen şu an yüzümün durumu dünle aynı rahatlıkta. Ama tıraş yakınlığında biraz azalma var jiletten. Yüzüm yine yumuşak ve nemli. Yağın en güzel yanı bu, yüzünüz uzun süre nemli ve yumuşak kalıyor. Özellikle sürekli arko sabunla tıraş olmayı sevenlere tıraş öncesi yağ kullanımını şiddetle öneririm. Nihai bir karara vardığımda 10 dakika beklemekle, 15 dakika beklemek araısnda büyük bir fark göremedim. Çok az bir fark oluyor onun içinde fazladan 5 dakika beklemeye değer mi siz karar vereceksiniz. Ama şu kesin ki tıraş öncesi yağ sürüp beklemenin tıraş esnası ve sonrasındaki faydaları oldukça güzel. Bu bakımdan ben tıraş öncesi yağını düzenli kullanmanızı rahat tıraşlar için tavsiye ederim. Ama 10 dakikadan az bekletmemeye özen gösterin.
C. Tıraşı yağla sonlandırma denemeleri
Komşular bu daha kapsamlı bir test olacak. Bilirsiniz çeşitli platformlarda bazı tıraşseverler, tıraş bittikten sonra, sorunlu bölgelerde kalan sakal uçları için yüze zeytinyağı sürüp, o şekilde kesmeyi önerirler. Yağın koruyucu ve kayganlaştırıcı yapısının tahrişi önlediğini savunurlar. Ben bunu test etmek için 5 farklı tip yağ ile denemeler yapıp paylaşacağım.
1. Gün: Bugünkü ilk tıraşımda zeytinyağı kullanmaya karar verdim. Martin amca kokolin 2 sabun, slim @5, rapira test ekipmanlarımdı. 3. perde tıraşımı olduktan sonra, yüzümü köpükten durulayıp bolca zeytinyağı sürüp, kalan sakalları almaya başladım. Aslında tamamen fazladan bir perde daha oldum diyebilirim. En açık farkettiğim şey, zeytinyağının verdiği muazzam kayganlık ve jiletten korumaydı. Önceki testte kullandığım yağlara göre çok daha fazla bir kayganlıktan bahsediyorum, harikaydı. Baya baya her yeri kazıyıp hiç sakal bırakmadıktan sonra yüzümü duruladım ama tabi yağlı yağlı kaldı, salata gibi kokmak da işin cabası. O yüzden öncelikle soğuk su ve şapla temizledim. Şap sanki hiç yağ kullanmamışım gibi bolca yüzümü yaktı kazımış olduğum için. Ardından alkollü lucky tiger tıraş losyonu ile yağdan iyice arındırıp, kağıt peçete ile yüzümü kuruladım. Yine yanma oldu. Yalnız belirteyim bu yanma yüzümü kurladıktan 30 saniye sonra tamamen kayboldu ki ilk anda kolay kolay geçebilecek gibi gelmemişti. Kağıt havluyla kurularken hala bir miktar yağ kalmış olduğunu fark ettim ama yağın cildime etkisini görebilmek için öyle kalsın istedim. Bilgisayar başına oturduğumda yüzümde inanılmaz bir rahatlık vardı, sanki hiç tıraş olmamışım gibi. Yüzüm yumuşacık ve pürüzsüz, tek tük sakal kalmış ama rapiranın çok keskin olmamasından normal. Buna göre zeytinyağı ile son perde yapmada tek eleştireceğim noktalar bir kokusu, iki tıraş sonrası jileti ve makinenin kafasını kaplayıp kirletmesi, güzelce sabunlayıp temizlemeniz lazım. Fakat bunları geçtiğimizde tıraş rahatlığı, tıraş sonrası cilde verdiği ferahlama hissi, nemlendirme özelliği çok muazzam. Losyondan sonra yüzünüzde pek kokusu da kalmıyor. En azından bir kere deneyip kendinizce gözlemlemenizi tavsiye ederim. Sonraki tıraşlarımda aynı ekipmanlarla aynı sistemde tıraş olacağım. Değişen sadece yağın çeşidi olacak.
2. Gün: Biraz aradan sonra dün testi yineledim. Yukarıdaki tüm ekipman ve teknik aynı değişen sadece yağdı. Bu tıraşta avokado yağını denedim. İlk fark ettiğim avokado yağının zeytinyağına göre daha az kıvamlı olmasıydı. Tıraş esnasında zeytingyağı gibi kuvvetli bir koruyucu katman oluşturmadı. Ayrıca yine jilete verdiği kayganlık düşük seviyede idi. Tıraş sonrası durulaması haliyle daha kolay oldu ve elbette zeytinyağı gibi ağır bir kokusu olmaması bir avantajıydı. Tıraşta belirli bir yakınlık, rahatlık sağlamadı. Tıraş sonrası da yüzümü zeytinyağı kadar rahatlatmadı. Dolayısıyla şöyle bir baktığımda avokado yağı için olsa da olurdu olmasa da diyebiliyorum. Evet hafif bir yardımı oldu ama çok da dikkate şayan bir şey değildi.
3. gün: Bugün herşey yine aynı idi. Bitirirken yağ olarak tatlı badem yağı kullandım. Bendeki soğuk sıkım yağın varla yok arası çok hafif bir kokusu vardı , bu açıdan rahatsız edici değildi. Kıvam olarak zeytinyağından daha ince, avokado yağından daha kalın bir yağ. Yüzüme sürüp tıraş olmaya başladığımda kısa sürede ilk fark ettiğim şey önceki yağlara göre cildim tarafından daha bol ve hızlı şekilde emilmesi oldu. Bunun dışında zeytinyağına benzer kalın bir koruyuculuk sağlıyor. Ama biraz daha geride. Avokado yağından ise her konuda daha iyi. Biraz zaman geçtikçe ağırlaşmaya başlıyor ve kayganlığı çok az da olsa azalıyor. Yine de avokado'dan daha iyi. Ama zeytinyağının mermer misali verdiği kayganlığa hala uzak. Cildi koruması hemen hemen avokado yağı gibi, şap sonrası 5 dakika kadar belli yerlerde yanma oldu (bol bol kazıyorum ve jilet eskidi). Tıraş sonrası yüzüm yine yumuşak ve nemli. Yani bakınca tatlı badem yağı avokado yağından her açıdan iyi. Ama zeytinyağından bir tık geri kalıyor.
4. gün: Bugün üzümçekirdeği yağını kullandım. Kıvam olarak badem yağından çok az daha ince, avokado yağından daha kalın. Kokusu yine hafif fındıksı bir koku rahatsız etmiyor. Badem yağı gibi sonlara doğru yapışkanlaşma olmadı. Jilete verdiği kayganlık hemen hemen badem yağı ile aynı, memnun edici ama yine bir zeytinyağı seviyesinde değil. Koruyuculuk ise bence badem yağından yarım tık geride. yine de avokado yağından daha iyi. Cilt bunu badem yağı kadar istekli emmiyor, yüzümde çok hafif yağlılık hissi var ama kötü bir his değil, nemlendirme olarak belki bundan dolayı badem yağından çok az daha iyi gibi geldi. Yüzüm yumuşacık, rahat ve nemli. Zerre gerginlik yok. Ama yine dediğim gibi bir zeytinyağının muazzam ferahlığı yok. Ben bununla badem yağı arasında çok kaldım, çok yakınlar. Badem yağı tıraş esnasında verdiği rahatlıkla, üzüm çekirdeği yağı tıraş sonrasında verdiği rahatlıkla daha iyi. İkisi arasından buna göre tercihinizi yapabilir ya da kombine edebilirsiniz. Benim tercihim badem yağı olurdu.
5. gün: yakında
A: Tıraş esnasında şap kullanımı denemesi
Burada şapın cildi gerdirici etkisinin, acaba perdeler arasında kullanılırsa nasıl bir etkisi olduğunu araştıracağım. Normal perdelerim bittikten sonra en son düzeltici bir perde olarak; yüzümü suyla bolca duruladıktan sonra şap sürüp -köpüklemeden- o şekilde sakallı kalan yerleri tıraş ederek denemeler yapacağım.
1. gün: Bu gece punktal aletim ve astra keramik jiletle 2 perdelik bir tıraş oldum. Punktal hissiyatı en iyi makinam olduğu için farklı jiletleri ya da teknikleri dememede referans makinem. İlk perde taraklı tarafı, 2. perde düz barlı tarafıyla martin amca lavantalı sabun eşliğinde yapıldı. Neredeyse sıfır baskıyla aldığımdan tıraş çok yakın değildi, daha baskıyla yapılan bir perde daha kesinlikle gerekiyordu, bu arada jiletin 3. tıraşıydı. 3. perdeyi şap sürerek köpükleyip yapmak istedim. Şaplı yüze fırçayı sürdüğünüz anda fırça yüzünüze adeta vakumlanıyor ve köpük olmuyor. Dolayısıyla vazgeçip sadece sulu ve saplı şekilde 3. perdeyi yaptım. Yukarıda yazdığım gibi tam bir perde değil daha ziyade elime sakallı gelen kısımları alma şeklinde. Şapın gerdirici etkisinden dolayı jilet yüzümde biraz daha takılarak ilerlese de net bir şekilde kalan sakalları kesiyordu ve sabun olmamasına rağmen bir rahatsızlık/acı yoktu. Tıraş bu şekilde bittikten sonra yüzümü durulayıp, şapladım. Temizleyip kuruladım. Alışılagelmişin dışında bir pürüzsüzlük var gibiydi. Sakallar sinekkaydı gibi ciltten görünmeyecek şekilde kaybolmuş değiller, belli yerlerde görünüyorlar, ama elinizle yokladığınızda her yer pürüzsüzve net bir cilt. Tahriş yok. Ancak şapın gerdirici etkisinden dolayı cildin üst kısmında döküntüler halinde ölü deriler görülüyordu. Dolayısıyla bu yöntemi sadece yazdığım gibi en sonda sorunlu kalan yerleri almak için kullanacağım. Bugünkü sonuç memnun edici. Aynı testi birkaç gün daha tekrarlayıp nihai edinimlerimi sizlerle paylaşacağım.
2. gün: Bugün jilet dışında tüm ekipmanlar aynı olacak şekilde tıraş oldum. 3 perde, jilet az kullanılmış polsilver. 3. perdeden sonra yine yüzmü durulayıp, şap sürdükten sonra fazla beklemeden tam olmasada bir perdeye yakın sorunlu sakal kalan yerleri tıraş ettim. Yine dünkü hissiyat gibi şapın değdiği her şeye yapışma hissiatı bir miktar jilette de vardı. Sanki derinizde değilde kuçuğun üzeirnde çekiyormuşsunuz gibi jileti. Ama bu tahriş edici, rahatsız edicilikten ziyade memnuniyeti biraz azaltan bir durum sadece. Tıraş tahrişsiz, yanmasız tamamlandı. yine şap sürüp duruladım. Nivea losyon uyguladım hafif yanma oldu kısa sürede geçti. Şu an yüzüm yine gayet gergin ve pürüzsüz ama kuru değil. Şapın etkisi yarım tık var gibi. İlerleyen tıraşlarda durum netleşecek.
3. gün: Bugün yukarıdaki prosedür aynen uygulandı. Fark olarak bugün biraz daha konfora yönelik şekilde tıraş olup en son şap aşamasına biraz daha sakal ucu bıraktım. Şapı sürüp kesmeye başladığımda büyük ihtimalle artık cildimin bu tekniğe alışıyor olmasından jiletin eskisi kadar zorlanmadan daha rahat hareket ettiğini fark ettim. Daha fazla sakal bırakmış olduğum için yüzümde daha bol çalıştım hatta çekinmeden tersten aldım. Şap bu aşamalarda hiç sıkıntı çıkarmadı. Hiçbir bölgede sakal kalmadığından emin olunca durulanıp, tekrar şap, biraz bekleme ve durulayıp temizleme sonrası yine nivea losyon. Bugün daha çok kazımış olmama rağmen cildim bugün çok daha rahat. Yanma, tahriş hiçbirşey yok. 3 gündür olduğum en yakın tıraş. Pürüzsüz, gergin ama yumuşak bir cilt. Kuruma yok, dikkatinizi çekerim balzam kullanmıyorum.
Sonuç değerlendirmelerim: Bu üç günlük testte gördüğüm kadarıyla; standart tıraş sonrası, yüze sap uygulayıp kalan sakal uçlarını bu şekilde tıraş etmenin, nihai tıraş yakınlığında bariz bir adım ileri etkisi var. Köpük kullanılmamasına rağmen, şapın iyileştirici etkisi dolayısıyla tıraş sonrası bir rahatsızlık yok. Ancak şaplı ciltte gezinen jiletin hafif yapışan hissiyatından dolayı tıraş keyfi bir miktar baltalanmakta. Bu bakımdan ben bunu günlük tıraşta önermiyorum. Ne zaman ve kimlere öneriyorum: Sakal çıkış yönleri sorunlu olup her zaman belli bölgelerinde sakal kalan kişilere en son düzeltici çalışma olarak ve; özel günlerde çok temiz tıraş gerektiğinde, fazla keskin bir jiletle 4. perde ekstra tıraş olmak gereken ve sonradan tahriş yaşanması yüksek ihtimal olan durumlarda, köpükle 4. perdeyi olmak yerine, şapla düzeltici kat yapmak. Yine hemen hemen aynı yakınlığa ulaşmanın yanında cildinizin tıraş sonrası konforu çok daha iyi oluyor. Hem yakın tıraş sonrası, hem gün içinde. Bu sistemi 3 gündür üst üste kullanmama rağmen yüzümde herhangi bir yorulma belirtisi yok. Şaplı yüzü tıraş etmede, şapın jilet üzerinde belirli bir köreltici etkisini görmedim. Şaplı yüzeye tıraş fırçanızı sürmenizi kesinlikle önermiyorum. Kısa bir süreliğine de olsa fırçanın kıllarının verimini ciddi şekilde bozuyor. Sonuçta uygulanabilir bir sistem olarak özetliyorum.
B: Tıraş öncesi yağ kullanımı denemesi
Bu seferki testimde doğal yağların tıraş öncesi kullanımı ile tıraştaki etkilerini araştırıyorum. 3 günlük testte ilk gün yağı sürdükten 5, ikinci gün 10, üçüncü gün 15 dakika bekleyip 3 perde tıraşımı olup sonuçları paylaşacağım.
1. Gün: Bu akşam martin amca lavantalı, punktal ve sıfır permasharp eşliğinde 3 perdelik bir tıraş oldum. Tıraş öncesi kendi yağ karışımımı güzelce uygulayıp 5 dakika bekledim. Sonra çok fazla durulamadan sıcak su eşliğinde tıraşımı oldum. İlk perde taraklı tarafla, diğer 2 perde düz tarafla yapıldı ve düzeltici çalışmalarla sonlandırıldı. Sonucu net görmek için şap ve tıraş sonrası ürünü kullanılmadı. Bugünkü izlenimlerimde yağ özellikle 2. ve 3. perde jiletin daha rahat akmasına biraz yardımcı oldu. Ancak jiletten korumada, daha yakın tıraşta, cildi tahrişten korumada belli bir artısı olmadı. Gerek perma taze jilet olduğundan gerekse tıraş sonrası ürün kullanmadığımdan yüzümde ve boynumda çok hafif belli bölgelerde yanma/kaşıntı var. Ayrıca yağlı ciltte fırçadaki köpük daha hızlıca sönümleniyor o yüzden iki defa fırçayı beslemem gerekti. Yağın tek avantajı jiletin daha iyi kayması ve tıraş sonrası yumuşak gerilmemiş bir yüz oldu 5 dakika beklemeyle.
2. Gün: Bugün her şey yukarıdakinin aynısı olacak şekilde 3 perde tıraşımı oldum. Tek fark yağı sürdükten sonra tıraştan çnce 10 dakika beklemem oldu. Dün 5 dakika bekleyerek yaptığım tıraşta ilk perde pek bir fark göremeyip, 2. ve 3. perdelerde jiletin daha rahat kaymaya başladığını yazmıştım. Bugünkü deneyimde ise jilet daha ilk perdede daha rahat kesim yapmaktaydı, 2 ve 3. perdelerde ise makinayı bıraksam adeta kendi kendine kayıp tıraş edecek rahat rahat akıyordu. Koşullar aynı olmasına rağmen bugün biraz daha yakın tıraş elde ettim. Kaşıntı çok daha az, yanma yok. Bugün daha rahat ve yakın bir tıraş elde etmiş oldum. Ki dikkatinizi çekiyorum herhangi bir tıraş sonrası ürün dahi kullanmıyorum. 5 dakika bekleyerek tek kazandığım 2 ve3. perdelerde rahat kayan jilet ve tıraştan saatler sonrasında dahi kurumayan yumuşak bir jilt olmuştu. 10 dakika beklemeyle tüm perdelerde rahat kayan bir jilet, daha yakın ve konforlu bir tıraş elde ettim. Tıraş sonrası cildim gayet yumuşak, nemli ve pürüzsüz. Yarın son test olarak yağı sakalımda 15 dakika bekleteceğim.
3. Gün: Bugün bu teknikle 3. ve son tıraşımı oldum. Herşey aynı tek değişen tıraş öncesi sürdüğüm yağı 15 dakika bekletmemdi. Direk sonuçları yazıyorum. Öncelikle dünkü tıraşa göre jilet ilk perdede birazcık daha rahat kaydı. 2. ve3. perdeler aynı gibi kaymak gibi kayıyorlardı. Tıraş konforum gayet iyidi, yüz hazırlamadan direk suyla duurlayıp köpükleyip tıraşa başlamama rağmen sanki özenle yüzümü tıraşa hazırlamışım, hatta sanki önce duşa girip sakallarımı yumuşatmışım öyle tıraş olmuşum gibi bir rahatlık vardı. Ufak ufak birkaç yeerde noktasal kanamalar oldu bunun sebebi de permasharp'ın iki tıraşta bitmesi ve bu son tıraşta oldukça kabalaşması oldu. Kesiyordu ama konforlu değildi, buna rağmen şu an yüzümün durumu dünle aynı rahatlıkta. Ama tıraş yakınlığında biraz azalma var jiletten. Yüzüm yine yumuşak ve nemli. Yağın en güzel yanı bu, yüzünüz uzun süre nemli ve yumuşak kalıyor. Özellikle sürekli arko sabunla tıraş olmayı sevenlere tıraş öncesi yağ kullanımını şiddetle öneririm. Nihai bir karara vardığımda 10 dakika beklemekle, 15 dakika beklemek araısnda büyük bir fark göremedim. Çok az bir fark oluyor onun içinde fazladan 5 dakika beklemeye değer mi siz karar vereceksiniz. Ama şu kesin ki tıraş öncesi yağ sürüp beklemenin tıraş esnası ve sonrasındaki faydaları oldukça güzel. Bu bakımdan ben tıraş öncesi yağını düzenli kullanmanızı rahat tıraşlar için tavsiye ederim. Ama 10 dakikadan az bekletmemeye özen gösterin.
C. Tıraşı yağla sonlandırma denemeleri
Komşular bu daha kapsamlı bir test olacak. Bilirsiniz çeşitli platformlarda bazı tıraşseverler, tıraş bittikten sonra, sorunlu bölgelerde kalan sakal uçları için yüze zeytinyağı sürüp, o şekilde kesmeyi önerirler. Yağın koruyucu ve kayganlaştırıcı yapısının tahrişi önlediğini savunurlar. Ben bunu test etmek için 5 farklı tip yağ ile denemeler yapıp paylaşacağım.
1. Gün: Bugünkü ilk tıraşımda zeytinyağı kullanmaya karar verdim. Martin amca kokolin 2 sabun, slim @5, rapira test ekipmanlarımdı. 3. perde tıraşımı olduktan sonra, yüzümü köpükten durulayıp bolca zeytinyağı sürüp, kalan sakalları almaya başladım. Aslında tamamen fazladan bir perde daha oldum diyebilirim. En açık farkettiğim şey, zeytinyağının verdiği muazzam kayganlık ve jiletten korumaydı. Önceki testte kullandığım yağlara göre çok daha fazla bir kayganlıktan bahsediyorum, harikaydı. Baya baya her yeri kazıyıp hiç sakal bırakmadıktan sonra yüzümü duruladım ama tabi yağlı yağlı kaldı, salata gibi kokmak da işin cabası. O yüzden öncelikle soğuk su ve şapla temizledim. Şap sanki hiç yağ kullanmamışım gibi bolca yüzümü yaktı kazımış olduğum için. Ardından alkollü lucky tiger tıraş losyonu ile yağdan iyice arındırıp, kağıt peçete ile yüzümü kuruladım. Yine yanma oldu. Yalnız belirteyim bu yanma yüzümü kurladıktan 30 saniye sonra tamamen kayboldu ki ilk anda kolay kolay geçebilecek gibi gelmemişti. Kağıt havluyla kurularken hala bir miktar yağ kalmış olduğunu fark ettim ama yağın cildime etkisini görebilmek için öyle kalsın istedim. Bilgisayar başına oturduğumda yüzümde inanılmaz bir rahatlık vardı, sanki hiç tıraş olmamışım gibi. Yüzüm yumuşacık ve pürüzsüz, tek tük sakal kalmış ama rapiranın çok keskin olmamasından normal. Buna göre zeytinyağı ile son perde yapmada tek eleştireceğim noktalar bir kokusu, iki tıraş sonrası jileti ve makinenin kafasını kaplayıp kirletmesi, güzelce sabunlayıp temizlemeniz lazım. Fakat bunları geçtiğimizde tıraş rahatlığı, tıraş sonrası cilde verdiği ferahlama hissi, nemlendirme özelliği çok muazzam. Losyondan sonra yüzünüzde pek kokusu da kalmıyor. En azından bir kere deneyip kendinizce gözlemlemenizi tavsiye ederim. Sonraki tıraşlarımda aynı ekipmanlarla aynı sistemde tıraş olacağım. Değişen sadece yağın çeşidi olacak.
2. Gün: Biraz aradan sonra dün testi yineledim. Yukarıdaki tüm ekipman ve teknik aynı değişen sadece yağdı. Bu tıraşta avokado yağını denedim. İlk fark ettiğim avokado yağının zeytinyağına göre daha az kıvamlı olmasıydı. Tıraş esnasında zeytingyağı gibi kuvvetli bir koruyucu katman oluşturmadı. Ayrıca yine jilete verdiği kayganlık düşük seviyede idi. Tıraş sonrası durulaması haliyle daha kolay oldu ve elbette zeytinyağı gibi ağır bir kokusu olmaması bir avantajıydı. Tıraşta belirli bir yakınlık, rahatlık sağlamadı. Tıraş sonrası da yüzümü zeytinyağı kadar rahatlatmadı. Dolayısıyla şöyle bir baktığımda avokado yağı için olsa da olurdu olmasa da diyebiliyorum. Evet hafif bir yardımı oldu ama çok da dikkate şayan bir şey değildi.
3. gün: Bugün herşey yine aynı idi. Bitirirken yağ olarak tatlı badem yağı kullandım. Bendeki soğuk sıkım yağın varla yok arası çok hafif bir kokusu vardı , bu açıdan rahatsız edici değildi. Kıvam olarak zeytinyağından daha ince, avokado yağından daha kalın bir yağ. Yüzüme sürüp tıraş olmaya başladığımda kısa sürede ilk fark ettiğim şey önceki yağlara göre cildim tarafından daha bol ve hızlı şekilde emilmesi oldu. Bunun dışında zeytinyağına benzer kalın bir koruyuculuk sağlıyor. Ama biraz daha geride. Avokado yağından ise her konuda daha iyi. Biraz zaman geçtikçe ağırlaşmaya başlıyor ve kayganlığı çok az da olsa azalıyor. Yine de avokado'dan daha iyi. Ama zeytinyağının mermer misali verdiği kayganlığa hala uzak. Cildi koruması hemen hemen avokado yağı gibi, şap sonrası 5 dakika kadar belli yerlerde yanma oldu (bol bol kazıyorum ve jilet eskidi). Tıraş sonrası yüzüm yine yumuşak ve nemli. Yani bakınca tatlı badem yağı avokado yağından her açıdan iyi. Ama zeytinyağından bir tık geri kalıyor.
4. gün: Bugün üzümçekirdeği yağını kullandım. Kıvam olarak badem yağından çok az daha ince, avokado yağından daha kalın. Kokusu yine hafif fındıksı bir koku rahatsız etmiyor. Badem yağı gibi sonlara doğru yapışkanlaşma olmadı. Jilete verdiği kayganlık hemen hemen badem yağı ile aynı, memnun edici ama yine bir zeytinyağı seviyesinde değil. Koruyuculuk ise bence badem yağından yarım tık geride. yine de avokado yağından daha iyi. Cilt bunu badem yağı kadar istekli emmiyor, yüzümde çok hafif yağlılık hissi var ama kötü bir his değil, nemlendirme olarak belki bundan dolayı badem yağından çok az daha iyi gibi geldi. Yüzüm yumuşacık, rahat ve nemli. Zerre gerginlik yok. Ama yine dediğim gibi bir zeytinyağının muazzam ferahlığı yok. Ben bununla badem yağı arasında çok kaldım, çok yakınlar. Badem yağı tıraş esnasında verdiği rahatlıkla, üzüm çekirdeği yağı tıraş sonrasında verdiği rahatlıkla daha iyi. İkisi arasından buna göre tercihinizi yapabilir ya da kombine edebilirsiniz. Benim tercihim badem yağı olurdu.
5. gün: yakında
http://tiraskeyfim.blogspot.com/
http://saklinotalar.blogspot.com/
http://saklinotalar.blogspot.com/